tek korkum ses konusunda hassas bir alt kat komşusuna sahip olmaktır. çocuklar bazen saatin farkında olmayabiliyorlar.
benim kimsenin ettiği ile bir işim olmaz hatta işime bile gelir. tırsak bir insan olduğum için gece yapılan gürültüler benim içimi rahatlatır. severim apartman hayatını. böylece hayvan isteyen çocuklara da ama burası apartman hayvan besleyemeyiz diyorum rahat rahat. *
devamını gör...

fizyolojik ve psikolojik çeşitli açılardan irdelenebilecek güzel bir soru.

insan fizyolojisinde acı çekmek ve haz duymak birbiriyle ayrılmaz bir bütündür. olayın fizyolojisine çok girmeyeceğim ama kısaca şöyle diyebilirim: acı hissi, endorfin salgılanmasına neden olur. bu da mutluluk ve zindelik hissi ile karakterizedir. mesela, orgazm sırasında beyinde acı merkezi de uyarılır.

aynı zamanda acı çekmenin temelinde aşağılanma/aşağılatma olduğunu düşünürüm. aslında bir nevi, insan psikolojik ya da fiziksel acı çekerken aşağılanır. bu bağlamdan bakarsak eğer, insanlar, aşağılanmaktan/aşağılatmaktan haz duyarlar. aşağılanmanın temelinde de korku vardır bence. korku ise insanı yaşamda tutan en temel şeydir. ilginç.
devamını gör...

kücük insan tanımına bak; daha de, da'yı ayıramadık düzgün. entelektüel'e mi kaldı bu iş? sov yapmayın ya.
devamını gör...

gönüllerin ünlüsü yazardır.
ben bir kere olmuştum ama kimse imza istemeye gelmedi, "bir fotoğraf çektirebilir miyiz?" diye soran bile olmadı, yolda görenler tanımadı. ee hani ünlüydük?
işte sırf bu yüzden; "mühim olan günün ünlüsü olmak değil yeğen, mühim olan gönüllerin ünlüsü olmaktır."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başlığı görünce aklıma gelen söz...sahi ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?????
susuştu yüzün
bu ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun....
ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri
mayınlı bir gülümsemeyle
senin karasularında olmak,
üstünde ilkbahar bir entari,
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...
yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
ne kadarını sustuk
konuştuklarımızın?....
yılmaz erdoğan
devamını gör...

günümüz toplumlarında çalışan insanın kimliği sayılan kağıt parçasıdır.

ben ik'cıyım; ne cv'ler gördüm okuyorken yoran çünkü adamın aldığı nefes bile kayıtlı ama aslında bomboş bir kağıt parçası, ne cv'ler gördüm iki satır yazan ama ne kadar dolu olduğunu hissettiren...

"cv nasıl doldurulur?" diye uzun uzun anlatacak enerjim yok şuan. merak eden portakal atsın, ya da ileride editlerim belki. ama size söyleyebileceğim tek şey, referansınız ne kadar kuvvetliyse o cv o kadar doludur, maalesef.
devamını gör...


money money money şarkısıyla tanımış olduğum ingiliz pop sanatçısı.
devamını gör...

çocukluğu trabzon'un göğe varan ağaçlarının tepesinde geçen, babaannesi 70 yaşına kadar ağaca çıkan, mahlasında köylülük olan yazar.
bizim orda, en tatlı meyve ağaçta yenen meyvedir.
devamını gör...

henüz ünlü olmamışken, karadeniz'de yapılan bir teknofest'de babanız ile beraber satmak üzere 1.000 adet köfte ekmek hazırladığınız ve gün sonunda yalnızca 13 adet köfte ekmek satabildiğiniz doğru mu?

not 1 : ekstazi sağlığa oldukça zararlıdır.
not 2 : ekstazi etkisi altında olan kişi, 48 saat kadar hiçbir şey yemez. *
devamını gör...

kişilerin şahsi tercihlerini bir şeye yorma boşluğundan ne zaman kurtulacaksınız anlaması güç. özgürlük hacım özgürlük ister takar ister pembe giyer kimseyi bu kadın yapmaz, ki olmak isterse bu da bir özgürlüktür. ancak kalıplardan çıkıp insanları tercihleri üzerinden kadınsı, siyah giyene kısa saça erkek gibi yaftalamalarını bırakın. kimse size göre yaşamak zorunda değil.

tanım: varolmayan durumdur.
devamını gör...

halil cibran'ın ustalık eseri olarak kabul edilmektedir. ermiş'in devamı ise ermişin bahçesi'dir.

ince bir kitap olmasına rağmen öyle hemen okuyup bitirerek bir kenara atabileceğiniz bir kitap değil kesinlikle. bir kere felsefi özellikler taşıyor ve birçok konuya değiniyor, çok değerli öğütler veriyor. bu yüzden kitap bitse de okuyucunun bilgileri sindirmesi zaman alıyor.

el mustafa, doğduğu adaya dönmeden önce 12 yıl boyunca birlikte yaşadığı orphalese sakinlerinin hakikat isteklerine yanıt verir ilk kitabında. sakinler ''bizi bize göster, doğumla ölüm arasındakileri bize anlat'' der. daha sonrasında ise el mustafa söze başlar, aşka, evliliğe, çocuklara, vermeye- almaya, yemeye içmeye, çalışmaya, yasalara, özgürlüğe, dostluğa yani kısacası doğumla ölüm arasında ne varsa hepsine dair bildiklerini aktarmaya başlar.

mesela, çocukların, aileleri aracılığı ile dünyaya gelmelerine rağmen ailelerinin malı olmadığını hiç kırmadan aktarması bile öyle değerli ki.

herkesin kendince bir şeyler bulduğu kitapları gerçekten seviyorum ben. bu yüzden kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum.
çok sevdiğim bir alıntıyı yazarak tanımımı sonlandırayım öyleyse:

yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir.
devamını gör...

tam müslümanlara ithafen söylenmiş bir söz.
ah bunu bir yapabilse islam dünyası...
devamını gör...

anayasa ödevim olduğunu söylediğimde bana ne dememiş, kaynak yardımında bulunmuş ve günümü kurtarmış yazar. * üstelik aynı üniversitede okuyormuşuz kendisiyle. entelektüel birikimi takdire şayandır. kalemi keskin karması bol olsun.
devamını gör...

insan organizmasında
yüzde doksan su var,
paganini'de belki
yüzde doksan aşk!

ayrıca, bir istisna olarak
kalabalık eziyorsa sizi,
insan tutumunda
yüzde doksan iyilik...

yüzde doksan müzik
külfet olsa bile,
içimdeki çer çöpe rağmen,
yüzde doksan sen.

en sevdiğim şiiridir andrey voznesenski'nin.
devamını gör...

evinde kedisi olan insanların çıldıracağı başlık ve tanımdır. ben kedi beslemiyorum ama sinir oldum.

adam kedi sevenlerin bu diyarı terk etmesini istiyor.
devamını gör...

yazılarıyla ufkumu genişleten kafa yazarlardan birisi kendisi.
severek takip ediyorum, kaleminize sağlık efenim.
devamını gör...

kemik iliği yetmezliği ve buna bağlı pansitopeni ve ekzokrin pankreas yetmezliği ile karakterize sendromdur.
çocuklarda pankreas yetmezliğine kistik fibrozis hastalığından sonra en sık neden olur.
izokromozom 7 i(7q) spesifik bir bulgudur.
devamını gör...

iyi uykular güzel dostum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

inandığımız yaşamın ölümlüsüyüz sadece..

kadriye durmuşoğlunun 2018 yılında yapmış olduğu
"from sacred to secular: a sociological analysis on the
changing perception of death"
adı ile oluşturduğu araştırma makalesinde;
"bir bireyin, bir toplumun hatta bir medeniyetin hayat ve ölüm karşısındaki duruşu,
hayatı ve ölümü duyuş, seziş, algılayış, düşünüş ve kavrayışı dünya görüşlerine göredir." şeklinde bizlere bildirir.

“ölümümüz her şeyin ölümü olacak” diyen montaigne’de temsil edildiği üzere ,
günümüz öncesi yüzyıllarda ölüm,
öte dünyaya geçişi değil hayatın sonunu tanımlar;
hayatın amacı değil, sonudur.

günümüz toplumunun ezgisel,şiirsel ve hatta felsefe düşünümlerinde,
kurtuluşun amaçsız hali olarak nitelendirilir.
bu aynı zamanda ruhsal bir hafiflik de sağlar hislerimize..ancak,
bildirilen araştırma niteliğinde
ölüm algısı insanın yaşam algısına doğrudan endeks içindedir.

en nihayetinde ise,
“insan görüşten ibarettir; ötesi ettir, deridir;
gözü neyi görürse odur,
o şeyden
ibarettir.”

zira görmek sadece görmek değil, inandıklarının ta kendisidir.
devamını gör...

sobalı ev, yer sofrası, közlenmiş patates vs. vazgeçilmezleridir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim