meyhane
émile zola'nın yine kalemini bir ustura gibi kullanmaktan çekinmediği eseri. dilimize meyhane olarak çevrilmiştir. les rougon-macquart'ın( rougon-macquart dizisi) 7.sırada okunması gereken kitabı diyebiliriz meyhane için. ana hikaye bir ailenin çöküşü ekseninde ilerlese bile; gerek ana karakterin ahlaki çarpıklığı gerek sanayileşme devrine karşı sunduğu bakış açısı insanın suratına gerçekliği sert bir tokat gibi çarpıyor. zola'nın bu yönüne bayılıyorum, bizlere takdir edeceğimiz veya onaylayacağımız ana karakterler sunmuyor; tüm gerçekliği ile yalın bir insan profili göz önüne seriyor. toplumun yozlaşması, sanayileşmenin işçi sınıfı üzerine etkisi ve insanın gerekli koşullar sağlandığında neye dönüşebileceği üzerine çarpıcı bir eser. edebi değerden yoksun olduğu düşünülse bile kendi adıma buna biraz bile olsa karşı çıkıyorum; zola sarsıcı betimlemeleri ve gözlemciliğini konuşturduğu tespitleri ile ortaya gerçek bir şeyler çıkarmış. zaten daha azı beklenemezdi. elbette muazzam bir edebi eser beklememek gerekir ki zola'nın niyeti de bu yönde değildi sanıyorum. dönemin fransasına ve işçi sınıfına tuttuğu ayna ile tam olarak edebi bir eser sayılmasa bile zola'nın ortaya koyduğu en iyi eserlerden biri demek yanlış olmayacaktır.
--- alıntı ---
"mon idéal, ce serait de travailler tranquille, de manger toujours du pain, d'avoir un trou un peu propre pour dormir, vous savez un lit, une table et deux chaises, pas davantage..."
"le vin décrassait et reposait du travail, mettait le feu au ventre des fainéants ; puis, lorsque le farceur vous jouait des tours, eh bien ! le roi n'était pas votre oncle, paris vous appartenait avec ça que l'ouvrier, échiné, sans le sou, méprisé par les bourgeois, avait tant de sujets de gaieté, et qu'on était bien venu de lui reprocher une cocarde de temps à autre prise à la seule fin de voir la vie en rose ! hein !à cette heure, justement, est-ce qu'on ne se fichait pas de l'empereur? peut-être bien que l'empereur lui aussi était rond, mais ça n'empêchait pas, on se fichait de lui, on le défait bien d'être plus rond et de rigoler davantage. zut pour les aristos!"
"kararını vermişti; ya hırsızlık yapacak ya da vücudunu satacaktı.
jervez, kararlıydı. vücudunu satarsa, bunun zararı yalnız kendisine aitti. fakat eğer hırsızlık yapacaksa, bu başkasına da dokunacaktı. buna zorunluydu; kendine özgü bir malı kullanacak ve böylelikle, davranışından yalnız kendisi sorumlu olacaktı. evet, yapacağı doğru bir iş değildi. kafasının içi öyle karma karışık bir haldeydi ki, iyiyi kötüyü, hiçbir şeyi ayırt edemiyordu. insanlar açlıktan ölecek bir dereceye geldiği zaman, bunları düşünebilir miydi?"
"herkes, mutlaka bu yoldan geçip gidecek. hiç kimse ne önde ,ne de arkada kalır. toprağın altında herkese yetecek kadar yer vardı. geç kaldım deyip budalalık etmek...bunların hepsi boş şeyler...bana gelince: ben ,her zaman işimi yapmaya hazırım! ey fani dünya, kimisi biran önce gitmek ister; bazıları da senden ayrılmak istemez."
"soluğu öyle tıkanıyordu ki, artık konuşamaz olmuştu; ama sağlam kalan canlı tek gözüyle, insanlara dik dik bakıyordu. bu bakışta da pek çok anlam vardı; gençliğe özlem, yakınlarının kendisinden kurtulma konusundaki sabırsızlığının verdiği acılar."
--- alıntı ---
--- alıntı ---
"mon idéal, ce serait de travailler tranquille, de manger toujours du pain, d'avoir un trou un peu propre pour dormir, vous savez un lit, une table et deux chaises, pas davantage..."
"le vin décrassait et reposait du travail, mettait le feu au ventre des fainéants ; puis, lorsque le farceur vous jouait des tours, eh bien ! le roi n'était pas votre oncle, paris vous appartenait avec ça que l'ouvrier, échiné, sans le sou, méprisé par les bourgeois, avait tant de sujets de gaieté, et qu'on était bien venu de lui reprocher une cocarde de temps à autre prise à la seule fin de voir la vie en rose ! hein !à cette heure, justement, est-ce qu'on ne se fichait pas de l'empereur? peut-être bien que l'empereur lui aussi était rond, mais ça n'empêchait pas, on se fichait de lui, on le défait bien d'être plus rond et de rigoler davantage. zut pour les aristos!"
"kararını vermişti; ya hırsızlık yapacak ya da vücudunu satacaktı.
jervez, kararlıydı. vücudunu satarsa, bunun zararı yalnız kendisine aitti. fakat eğer hırsızlık yapacaksa, bu başkasına da dokunacaktı. buna zorunluydu; kendine özgü bir malı kullanacak ve böylelikle, davranışından yalnız kendisi sorumlu olacaktı. evet, yapacağı doğru bir iş değildi. kafasının içi öyle karma karışık bir haldeydi ki, iyiyi kötüyü, hiçbir şeyi ayırt edemiyordu. insanlar açlıktan ölecek bir dereceye geldiği zaman, bunları düşünebilir miydi?"
"herkes, mutlaka bu yoldan geçip gidecek. hiç kimse ne önde ,ne de arkada kalır. toprağın altında herkese yetecek kadar yer vardı. geç kaldım deyip budalalık etmek...bunların hepsi boş şeyler...bana gelince: ben ,her zaman işimi yapmaya hazırım! ey fani dünya, kimisi biran önce gitmek ister; bazıları da senden ayrılmak istemez."
"soluğu öyle tıkanıyordu ki, artık konuşamaz olmuştu; ama sağlam kalan canlı tek gözüyle, insanlara dik dik bakıyordu. bu bakışta da pek çok anlam vardı; gençliğe özlem, yakınlarının kendisinden kurtulma konusundaki sabırsızlığının verdiği acılar."
--- alıntı ---
devamını gör...
sanalda lince uğrarken yapılması gerekenler
kendinden eminsen ve (konu neyse) olayın arkasında duracak kadar kendine güveniyorsan, önce bir ağzındaki kanı sil, sonra tam ortadan dalmaya başla. dövüşmek her zaman son tercihimdir ama gerekiyorsa hakkını vereceksin.
devamını gör...
şu anda ihtiyacınız olan buluş
migrenimi tamamen geçirebilecek herhangi bir buluş olabilir. günlerdir geçmedi kafamı duvara vuracağım artık.
devamını gör...
30 yaşından fazla olup kendini genç gören insan
geceleri saymayan insandır. kendine göre haklıdır. aşksız geçen günlerini yaşadım saymıyor da olabilir.
tanrım, kafamda deli sorular.*
tanrım, kafamda deli sorular.*
devamını gör...
sözlükte yazmak ama okumamak
bu konuşurken de geçerlidir. insanlar çoğu zaman konuştuklarını dinleyen biri olsun ister ama kendi dinlemeye nadir istekli olur, dinler evet, biz öyle olduğunu zannederiz fakat o yalnızca sıranın ona gelmesini bekleyerek dinler. ve dolayısıyla sıra ona gelince tekrar aynı döngü...
devamını gör...
günaydın mesajı
babam her sabah kardeşime ve bana günaydın mesajı atardı. bana günaydın paşam falan yazardı sadece yeterdi de ama kardeşime uzun uzun güzel şeyler yazardı bi defa ona atacağı mesajı bana atmıştı oradan biliyorum. babalar ve kızları gerçekten ayrı bi dünyaya aitler. kardeşim artık yok babam o günden beri günaydın mesajı atmıyor. ufak ayrıntılar boğazı düğümlüyor.
gününüz güzel olsun herkese günaydın.
gününüz güzel olsun herkese günaydın.
devamını gör...
uzun zaman sonra içilen ilk sigara
beynin nikotin yoksunluğu tavan yapmışken belki de yoksunluk krizlerini unutmuşken insanın kendini zehirlemesiyle aldığı derin zevktir.
bir titreme ve ısınma eşlik eder.
bir titreme ve ısınma eşlik eder.
devamını gör...
akıncı
bizde böyle şeyler olmuyor .biz yaptıgımız içinmi yoksa başka bir nedenden dolayımı bilemiyorum ama bu dizininde ömrü uzun sürmez..
başrollerini şükrü özyıldız ve büşra develi’nin paylaştığı dizinin kadrosunda; yıldıray şahinler, tolga tekin, erkan bektaş, sermet yeşil, didem inselel, serhat onat, ayça erturan, müge boz, berrin arısoy, berrak kuş, yılmaz bayraktar, ercü turan, deren talu gibi isimler bulunuyor. atv ekranlarında yayınlanacak olan dizinin çekimleri özel bir platonun yanı sıra başta kuzguncuk olmak üzere istanbul’un tarihi semtlerinde gerçekleşecek.
akıncı tanıtım
başrollerini şükrü özyıldız ve büşra develi’nin paylaştığı dizinin kadrosunda; yıldıray şahinler, tolga tekin, erkan bektaş, sermet yeşil, didem inselel, serhat onat, ayça erturan, müge boz, berrin arısoy, berrak kuş, yılmaz bayraktar, ercü turan, deren talu gibi isimler bulunuyor. atv ekranlarında yayınlanacak olan dizinin çekimleri özel bir platonun yanı sıra başta kuzguncuk olmak üzere istanbul’un tarihi semtlerinde gerçekleşecek.
akıncı tanıtım
devamını gör...
diplomanın işe yaradığı zamanlar
güneşli bir günde başıma güneş geçmemesi için kullanmıştım. ondan sonra da bir yararını görmedim.
devamını gör...
was wir wollten
az önce izlediğim avusturya yapımı dram filmidir. filmin başrollerinde lavinia wilson ve elyas m'barek yer almakta. filmde, çocuk isteyen ve başaramayan 40'lı yaşlarının başında bir çiftin son çocuk denemesinden de başarısız ayrılmalarının akabinde çıktıkları tatili izliyoruz. kafalarını dağıtmak için geldikleri bu otelin yan odasında çocuklu bir aile kalmaktadır ve biz de alice ve niklas'ın duygu değişimlerini gözlemleyebiliyoruz. alice'in hormon tedavisi sonrası bunalımı çok iyi anlatılmakla beraber, kocası niklas'ın da tüm bunları görmezden gelerek genel havayı düzeltme çabası vurgulanmış. tatildeki huzursuzluk, yan ailenin çocuklu olmaktan memnuniyetsizliği ve çiftimizin bunu gözlemlemesi filmi acıklı kılan unsurlardan. çocuk isteyip de başarısız olan çiftler ile empati kurmanıza yardımcı olabilecek ve onların duygularını hissedebileceğiniz bir yapım olmuş. yetersizlik hissi, partnerlerin birbirinden uzaklaşması ve tüm o suskunluk her şeyi hissedebilmenize aracılık ediyor. kadın psikolojisi biz erkekler için ilginç bir psikoloji ve filmde buna çok değinilmiş. alice'in kocasının onu artık sevmediğine varan düşünceleri, niklas'ın karısına çekinerek yaklaşması ve ikisinin yan yanayken bile mutlu hissedememeleri. kısacası tavsiye ettiğim ve izlenmesinde fayda gördüğüm kaliteli bir filmdir. netflix'ten izlenilebilir.
devamını gör...
regl oldum demenin alternatif yolları
hasta oldum. en gıcık olduğum tanım şekli. genellikle orta yaş ve üstü kadınlara söylediğimde anlarlar. kendi yaşıtlarıma regl oldum. erkeklerin yanında kaş göz işaretiyle hemcimsime derdimi anlatma. pasif feminist olunca böyle oluyor.. sad :(
*ayriyettenn: arkama bak
*ayriyettenn: arkama bak
devamını gör...
uğurlugiller
uğurlugiller, selçuk kaskan'ın radyo piyesi skeçlerinin senaryolaştırılarak televizyona uyarlandığı, 1 ocak 1987 - 30 aralık 1991 tarihleri arasında trt 1'de yayımlanmış olan durum komedisi türündeki türk televizyon dizisidir.
ilk sezonunda 1960 karın türkiyesi gösterilmeye çalışılırken ikinci sezondan itibaren yayınlandığı tarihin panaromasi tercih edilmiştir. yıldız kenter, şükran güngör, tevfik gelenbe mustafa alabora, savaş dinçel, gül onat, mübeccel vardar, mehmet birkiye gibi çok değerli oyuncuların rol aldığı dizidir.
ilk sezonunda 1960 karın türkiyesi gösterilmeye çalışılırken ikinci sezondan itibaren yayınlandığı tarihin panaromasi tercih edilmiştir. yıldız kenter, şükran güngör, tevfik gelenbe mustafa alabora, savaş dinçel, gül onat, mübeccel vardar, mehmet birkiye gibi çok değerli oyuncuların rol aldığı dizidir.
devamını gör...
ben malım demenin alternatif yolları
"bizim zamanımızda bu imkanlar yoktu, kıymetini bilin." tarzındaki cümleler ile acıtasyon yapanlar ben malım demese de olur... ulan kardeşim banane senin zamanından? şuan benim zamanımdayız ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil. artık yıldım gerçekten böyle saçma sapan konuşmalardan. bizi bi salın çok sayın amcalar, teyzeler, dayılar, dedeler, nineleer. sizin yaşadığınız yoklukların sorumlusu biz gençler değiliz!
devamını gör...
okuyana kahkaha attıracak komik espriler
yerin kulağı var.
benim de kulağım var.
ee ben yer miyim?
hayır yemeeeemm.
benim de kulağım var.
ee ben yer miyim?
hayır yemeeeemm.
devamını gör...
kara mizah
anlamak için öncelikle neden gülüyoruz? neye güleriz? mizah neden var, nasıl oldu gibi sorulara cevap vermemiz gereken mefhum.
şöyle ki evrimbilimciler gülmemizi korkmamıza bağlıyorlar. peki neden korkuyoruz?
şöyle ki bir şeyi anlamlandıramayınca veya deneyimlediğimizde kötü olacağını bildiğimiz şeyin empatisini veya hâyâlini kurunca korkarız ve bu korkuyla hormonlar salgılayıp hayatta kalma olasılığımızı artıracak adaptasyonlarımızı hayata geçiririz.
şu veya bu nedenle korktuğumuz bir şey bize zarar vermeyecekse de güleriz.
şöyle düşünün, mesela bir yerimize iğne batınca elimizi hemen çekeriz. bu bir reflekstir fakat aşı olurken bunu yapmayız. refleksler beyinde de omurilikte de kodlanmış olabilir fakat beyin her zaman işin içine girip müdahil olabilir. korku refleksini de baskılar beyin ve bunun sonucu olarak da güleriz, dişlerimizi gösteririz.
bu açılardan bakınca da kara mizaha "sadece mizahın vurgulanmış hâli" diyebiliriz çünkü kara mizahta doğrudan korkutucu şeyler üzerinden güldürmek esas sayılabilir. bu anlamda "her şeyin mizahı olmaz"cı tayfa hiçbir şeye gülmediği sürece tutarsızlıktan öteye gidemez çünkü zaten korkunç şeylere gülüyoruz.
şöyle ki evrimbilimciler gülmemizi korkmamıza bağlıyorlar. peki neden korkuyoruz?
şöyle ki bir şeyi anlamlandıramayınca veya deneyimlediğimizde kötü olacağını bildiğimiz şeyin empatisini veya hâyâlini kurunca korkarız ve bu korkuyla hormonlar salgılayıp hayatta kalma olasılığımızı artıracak adaptasyonlarımızı hayata geçiririz.
şu veya bu nedenle korktuğumuz bir şey bize zarar vermeyecekse de güleriz.
şöyle düşünün, mesela bir yerimize iğne batınca elimizi hemen çekeriz. bu bir reflekstir fakat aşı olurken bunu yapmayız. refleksler beyinde de omurilikte de kodlanmış olabilir fakat beyin her zaman işin içine girip müdahil olabilir. korku refleksini de baskılar beyin ve bunun sonucu olarak da güleriz, dişlerimizi gösteririz.
bu açılardan bakınca da kara mizaha "sadece mizahın vurgulanmış hâli" diyebiliriz çünkü kara mizahta doğrudan korkutucu şeyler üzerinden güldürmek esas sayılabilir. bu anlamda "her şeyin mizahı olmaz"cı tayfa hiçbir şeye gülmediği sürece tutarsızlıktan öteye gidemez çünkü zaten korkunç şeylere gülüyoruz.
devamını gör...
ülke ekonomisini düzeltme yolları
dışa bağımlılığı azaltarak. bu da tüketiciden çok üretici bir toplum olmak demek. o yüzden pek olabileceğini düşünmüyorum.
devamını gör...
normal sözlük'te futbol konuşulmaması
genel olarak mutlu olduğum konulardan biridir. hiç konuşulmasın demiyorum. ölçülü olmalı.
her şeyin fazlası sıkıyor. içimiz dışımız siyaset, futbol, ilişkiler veya pandemi olunca da olmuyor işte.
her şeyin fazlası sıkıyor. içimiz dışımız siyaset, futbol, ilişkiler veya pandemi olunca da olmuyor işte.
devamını gör...
8 mart 2021 tokat'ta erkeklere çiçek dağıtılması
bizi dövmediğiniz ve öldürmediğiniz için teşekkür ederiz çiçekleri.. halimiz içler acısı.
söyleyecek çok şey var ama nereden başlasam bilemiyorum..!
söyleyecek çok şey var ama nereden başlasam bilemiyorum..!
devamını gör...
şamua
işlenmiş bir kağıt çeşiti. hafif sarımtırak, yarı kuşemsi.
devamını gör...
