mia (yazar)
(bkz: pulp fiction (film)) quentin tarantino'nun bu efsane filminde uma thurman'ın seksapalitesini konuşturduğu karakterin adı. aynı zamanda sözlükteki bir yazar arkadaşımız.
devamını gör...
arabaşı
kış günlerinin vazgeçilmezidir.her yörede bilinmesede iç anadolu bölgesinde bilinir ve çokça tüketilir.hele ki yanında hamur varsa ve arabaşı çorbası serbest gezmiş hindilerin et suyundan yapılmışsa tadına doyum olmaz.peki neden kış mevsimleri tercih edilir onu şu şekilde açıklayalım;yaz mevsiminde hindi eti lastik gibi olur pek tadı olmaz,ama kışın bu güzel hayvanlar poyraza karşı kabarmayı çok severler buda etlerinin yağ tutmasını sağlar sonuçta çorbasıda çok güzel olur.
devamını gör...
şiddet gördüğü sevgilisiyle tekrar barışan insan
stockholm sendromu ve mazoşizmi bir arada yaşıyor olması muhtemel insan çeşidi.
devamını gör...
mütekabiliyet
sözlük anlamı ''karşılıklılık'' anlamına gelen sözcüktür.
uluslararası ilişkiler alanında kullanılan bir terimdir aynı zamanda. bir ülkenin başka bir devletle olan ilişkilerinde yapılan bir davranışa aynı şekilde karşılık vermesi mütekabiliyet hakkını kullandığını gösterir.
örnek olarak türkiye ile yunanistan arasındaki mübadele zamanında yunanistan'ın batı trakya'daki müslüman ve türk mallarına el koyması ve türkiye'den gelen rumlara vermeye başlamasının ardından türk hükümeti de istanbul'daki rum mallarına el koyarak uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet hakkını kullanmıştır.
uluslararası ilişkiler alanında kullanılan bir terimdir aynı zamanda. bir ülkenin başka bir devletle olan ilişkilerinde yapılan bir davranışa aynı şekilde karşılık vermesi mütekabiliyet hakkını kullandığını gösterir.
örnek olarak türkiye ile yunanistan arasındaki mübadele zamanında yunanistan'ın batı trakya'daki müslüman ve türk mallarına el koyması ve türkiye'den gelen rumlara vermeye başlamasının ardından türk hükümeti de istanbul'daki rum mallarına el koyarak uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet hakkını kullanmıştır.
devamını gör...
amazon ormanları
canlı türü bakımından dünyanın en zengin ormanları olmasına rağmen toprak özelliği zayıftır. öyle yoğun ağaç örtüsü vardır ki güneşin girmesini engeller.
devamını gör...
thales
thales, milattan önce 7. yüzyılda yaşamış bir filozoftur. thales aydın ili çevresinde olan miletos okulunun kurucusudur. ve tarihte ilk filozof olarak bilinir. kendisi filozof, matematikçi, denizci ve tüccardır. matematik, astronomi, ticaret ve geometri üzerine çalışmalar yapmıştır.
yukarıda özet olarak bir çok özelliğin bahsettim. bahsetmediğim thalesin arke nedir sorusuna verdiği cevaptır. bunu uzun bir şekilde aşağıda anlatacağım. kısaca söylemek gerekirse thales arkhe nedir* sorusuna "su" cevabını vermiştir.
thales, yunan filozofu olan sokrates öncesi filozofların ilkidir. miletos okulunun kurucusu olduğundan bahsetmiştim. bu okuldan çıkan 3 önemli filozof daha vardır. bunlar thalesin öğrencisi olan anaksimandros, ve anaksimandros'un öğrencisi olan anaksimenes'dir. bu iki filozofun ise arkhe problemine farklı cevapları vardır.
thales neden ilk filozof olarak biliniyor. bunu basitçe şöyle anlatabilirim. yazıyı ilk bulan uygarlık hangisiydi. evet sümerlerdi. peki başka uygarlıklar yazıyı bulmamış mıydı. belki diğer kıtalarda kilometrelerce uzaktaki diğer uygarlıklar da yazıyla ilgili gelişmeler yapmıştı. ama bizim en eski bulduğumuz yazı sümerlere ait olduğu için yazıyı bulan uygarlığın sümerler olduğunu biliyoruz.* thalesin ilk filozof olarak seçilmesi de böyledir. thalesten daha eski felsefik kaynakları bulamadığımız için en eski felsefik görüşe sahip olan kişiyi yani thalesi ilk filozof olarak kabul ediyoruz.
thales döneminde bulunan diğer bilginlere göre çok farklıydı. thalesi farklı yapan ise felsefik soruları doğayı inceleyerek cevaplamaya çalışmasıydı. hatta şöyle anlatılır. thales bir gün yolda yürürken kuyuya düşmüş. bir köle kadın thalese "sürekli göklere bakmaktan ayağının altındaki görmüyorsun" diyerek çıkışmış. ne de olsa o dönemdeki bilginler asosyal, dünyayla bağlantısını koparmış sürekli kağıtlara bakmaktan gözlerine karalar inmiş kişiler olarak bilinirdi. ama thales farklıydı.
thales sürekli denizde yolculuk eder mesleği olan ticaret işiyle uğraşırdı. ve gittiği her yerdeki bilgileri öğrenir toplar ve kendi memleketine getirirdi. diğer uygarlıklar bilgileri toplaması uğraş verici ve önemli bir şeydi. yaptığı yolculuklarda mısırdan, babilden ve fenikeden önemli bilgiler elde etmişti. işte bu noktada arkhe problemine geçiş yapmanın zamanı geldiğini düşünüyorum.
thales mısır'a yaptığı yolculuklarda mısır kahinlerinin öğrencisi olmuştu. mısır'daki öğrencilik yıllarında öğrendiği şeylerden birisi mısırlıların dünyayı ve ayı yaratan şeyin güneş olduğuna inanmasıydı. yani mısır uygarlığı güneşi tanrı (yaratıcı) olarak görmekteydi. thales bu bilgiyi kendi süzgecinden geçirerek, güneşin bir yaratıcı olmadığını ve güneşinde dünyayı oluşturan maddelerden oluştuğunu öne sürmüştü. hatta ayda dünyanın maddeleri ile oluşmuştu. thalesin düşünme şekli böyleydi. "kim" yerine "ne" sorusuna odaklanıyordu. dünyayı kim oluşturdu değil dünyayı ne oluşturdu, dünyayı oluşturan madde neydi gibi sorulara odaklanıyordu.
babile yaptığı yolculuklarında öğrendiği şeylerden birisi ise babil halkının dünyayı oluşturanın tiamat ana olduğuna inanmalarıydı. thales sular tanrısı tiamatın dünyayı yaratmadığını düşünüyordu. ama buradan etkilenmiş olmalı ki her şeyi oluşturan maddenin su olduğunu düşünmüştü. çünkü su yaşamın kaynağıydı. su girdiği kabın şeklini alabiliyordu, o zaman her şekle girebilen bir madde dünyadaki her şeyi de oluşturabilirdi. hem su olmayan yerde yaşamda olmazdı. işte bu yüzden thales arkhe problemine su cevabını vermişti. ve daha uygun başka bir madde bulamamıştı.
thales her maddenin sudan oluştuğunu ve maddelerin yoktan var olmadığını, vardan da yok olmadığını söylüyordu. su hem katı hem sıvı hemde gaz halinde bulunabilir. bunu değişim geçirerek yaptığını öne atmıştı.fark ettiyseniz günümüz biliminde hiçbir maddenin yoktan var olmadığı ve vardan yok olmadığı söylenir. felsefe bir şekilde bilimin gelişimine de katkı sağlıyordu.
miletos okulunda yer alan diğer filozoflara gelecek olursak onları uzun uzun anlatmayacağım.* ama kısa bir şekilde arkhe problemine verdiği cevapları söylemek gerekirse; thalesin öğrencisi anaksimandros arkhenin apeiron yani sonsuzluk olduğunu söylemişti. bunun nedeni o zamanlar bilim hızla gelişiyordu ve insanlar yeryüzünü aşıp gökyüzünü öğrenmeye başlamıştı. gökyüzünde sonsuz bir evren vardı. anaksimandros ancak her şeyi oluşturan maddenin sonsuz olacağını düşünmüştü. su olamazdı çünkü suların oluşturduğu denizlerin ve okyanusların bile bir kıyısı, sınırı vardı.
anaksimenes ise hocası anaksimandros'un bile anlatamadığı sonsuzluğu kabul etmemişti. anaksimenes ise arkhenin hava olacağını söylemişti. çünkü hava dünyayı dolduruyordu. bulutlar, yağmur, kar, dolu hepsi havadan oluşuyordu. su buharlaşıp hava oluyordu yine ağaç yanıp duman yani hava oluyordu. anaksimenes hava taneciklerinin birbirine yaklaşarak ve uzaklaşarak diğer maddeleri oluşturduğu söylemişti. o günlerde en küçük taneciğin kum olduğu sanılırdı. anaksimenes kumdan küçük taneciklerin olduğunu sezmiş olmalı.
yukarıda özet olarak bir çok özelliğin bahsettim. bahsetmediğim thalesin arke nedir sorusuna verdiği cevaptır. bunu uzun bir şekilde aşağıda anlatacağım. kısaca söylemek gerekirse thales arkhe nedir* sorusuna "su" cevabını vermiştir.
thales, yunan filozofu olan sokrates öncesi filozofların ilkidir. miletos okulunun kurucusu olduğundan bahsetmiştim. bu okuldan çıkan 3 önemli filozof daha vardır. bunlar thalesin öğrencisi olan anaksimandros, ve anaksimandros'un öğrencisi olan anaksimenes'dir. bu iki filozofun ise arkhe problemine farklı cevapları vardır.
thales neden ilk filozof olarak biliniyor. bunu basitçe şöyle anlatabilirim. yazıyı ilk bulan uygarlık hangisiydi. evet sümerlerdi. peki başka uygarlıklar yazıyı bulmamış mıydı. belki diğer kıtalarda kilometrelerce uzaktaki diğer uygarlıklar da yazıyla ilgili gelişmeler yapmıştı. ama bizim en eski bulduğumuz yazı sümerlere ait olduğu için yazıyı bulan uygarlığın sümerler olduğunu biliyoruz.* thalesin ilk filozof olarak seçilmesi de böyledir. thalesten daha eski felsefik kaynakları bulamadığımız için en eski felsefik görüşe sahip olan kişiyi yani thalesi ilk filozof olarak kabul ediyoruz.
thales döneminde bulunan diğer bilginlere göre çok farklıydı. thalesi farklı yapan ise felsefik soruları doğayı inceleyerek cevaplamaya çalışmasıydı. hatta şöyle anlatılır. thales bir gün yolda yürürken kuyuya düşmüş. bir köle kadın thalese "sürekli göklere bakmaktan ayağının altındaki görmüyorsun" diyerek çıkışmış. ne de olsa o dönemdeki bilginler asosyal, dünyayla bağlantısını koparmış sürekli kağıtlara bakmaktan gözlerine karalar inmiş kişiler olarak bilinirdi. ama thales farklıydı.
thales sürekli denizde yolculuk eder mesleği olan ticaret işiyle uğraşırdı. ve gittiği her yerdeki bilgileri öğrenir toplar ve kendi memleketine getirirdi. diğer uygarlıklar bilgileri toplaması uğraş verici ve önemli bir şeydi. yaptığı yolculuklarda mısırdan, babilden ve fenikeden önemli bilgiler elde etmişti. işte bu noktada arkhe problemine geçiş yapmanın zamanı geldiğini düşünüyorum.
thales mısır'a yaptığı yolculuklarda mısır kahinlerinin öğrencisi olmuştu. mısır'daki öğrencilik yıllarında öğrendiği şeylerden birisi mısırlıların dünyayı ve ayı yaratan şeyin güneş olduğuna inanmasıydı. yani mısır uygarlığı güneşi tanrı (yaratıcı) olarak görmekteydi. thales bu bilgiyi kendi süzgecinden geçirerek, güneşin bir yaratıcı olmadığını ve güneşinde dünyayı oluşturan maddelerden oluştuğunu öne sürmüştü. hatta ayda dünyanın maddeleri ile oluşmuştu. thalesin düşünme şekli böyleydi. "kim" yerine "ne" sorusuna odaklanıyordu. dünyayı kim oluşturdu değil dünyayı ne oluşturdu, dünyayı oluşturan madde neydi gibi sorulara odaklanıyordu.
babile yaptığı yolculuklarında öğrendiği şeylerden birisi ise babil halkının dünyayı oluşturanın tiamat ana olduğuna inanmalarıydı. thales sular tanrısı tiamatın dünyayı yaratmadığını düşünüyordu. ama buradan etkilenmiş olmalı ki her şeyi oluşturan maddenin su olduğunu düşünmüştü. çünkü su yaşamın kaynağıydı. su girdiği kabın şeklini alabiliyordu, o zaman her şekle girebilen bir madde dünyadaki her şeyi de oluşturabilirdi. hem su olmayan yerde yaşamda olmazdı. işte bu yüzden thales arkhe problemine su cevabını vermişti. ve daha uygun başka bir madde bulamamıştı.
thales her maddenin sudan oluştuğunu ve maddelerin yoktan var olmadığını, vardan da yok olmadığını söylüyordu. su hem katı hem sıvı hemde gaz halinde bulunabilir. bunu değişim geçirerek yaptığını öne atmıştı.fark ettiyseniz günümüz biliminde hiçbir maddenin yoktan var olmadığı ve vardan yok olmadığı söylenir. felsefe bir şekilde bilimin gelişimine de katkı sağlıyordu.
miletos okulunda yer alan diğer filozoflara gelecek olursak onları uzun uzun anlatmayacağım.* ama kısa bir şekilde arkhe problemine verdiği cevapları söylemek gerekirse; thalesin öğrencisi anaksimandros arkhenin apeiron yani sonsuzluk olduğunu söylemişti. bunun nedeni o zamanlar bilim hızla gelişiyordu ve insanlar yeryüzünü aşıp gökyüzünü öğrenmeye başlamıştı. gökyüzünde sonsuz bir evren vardı. anaksimandros ancak her şeyi oluşturan maddenin sonsuz olacağını düşünmüştü. su olamazdı çünkü suların oluşturduğu denizlerin ve okyanusların bile bir kıyısı, sınırı vardı.
anaksimenes ise hocası anaksimandros'un bile anlatamadığı sonsuzluğu kabul etmemişti. anaksimenes ise arkhenin hava olacağını söylemişti. çünkü hava dünyayı dolduruyordu. bulutlar, yağmur, kar, dolu hepsi havadan oluşuyordu. su buharlaşıp hava oluyordu yine ağaç yanıp duman yani hava oluyordu. anaksimenes hava taneciklerinin birbirine yaklaşarak ve uzaklaşarak diğer maddeleri oluşturduğu söylemişti. o günlerde en küçük taneciğin kum olduğu sanılırdı. anaksimenes kumdan küçük taneciklerin olduğunu sezmiş olmalı.
devamını gör...
akp'li birisiyle siyaset tartışmak
atom altı parçacıkları bilirsiniz. üçe ayrılırlar; leptonlar, kuarklar, nötrinolar. atom çekirdeği ise; proton ve nötrondan meydana gelir.
ha pardon ya. başlık başkaymış. ben o konuyu hiç bilmiyorum.
ha pardon ya. başlık başkaymış. ben o konuyu hiç bilmiyorum.
devamını gör...
rahat yaşamak için gereken maaş
2.800 tl olmayan maaştır.
devamını gör...
esnaf battı mutlu musunuz
çok mutluyum.işi düzgün yapma ama parayı al.arayıp böyle böyle dediğimde şans de.beter olun.dürüst esnaflar hariç.
devamını gör...
levent gültekin'e 25 kişinin saldırması
geçmiş olsun dileklerimi sunduğum gazeteci.
yapmış olduğumuz podcastte yaratılmaya çalışılan "korku imparatorluğu" hakkında bir kaç kelam konuşma fırsatı bulmuştuk.
daha üzerinden bir ay geçmedi, olan şey çok üzücü.
bir gazeteciye saldırıya uğradığı için 'geçmiş olsun' demek çok da kanıksanmış memlekette.
insana telaffuz ederken normal geliyor, esas korkunç olan da bu sanırım.
(bkz: kanıksamak)
edit : görüntüleri izledim, adama bir anda 25 kişi saldırmış, yere düşürüp dakikalarca tekmelemiş.
barbarlık bu.
yapmış olduğumuz podcastte yaratılmaya çalışılan "korku imparatorluğu" hakkında bir kaç kelam konuşma fırsatı bulmuştuk.
daha üzerinden bir ay geçmedi, olan şey çok üzücü.
bir gazeteciye saldırıya uğradığı için 'geçmiş olsun' demek çok da kanıksanmış memlekette.
insana telaffuz ederken normal geliyor, esas korkunç olan da bu sanırım.
(bkz: kanıksamak)
edit : görüntüleri izledim, adama bir anda 25 kişi saldırmış, yere düşürüp dakikalarca tekmelemiş.
barbarlık bu.
devamını gör...
elyaf
etimolojik olarak arapça alyāf ألياف "lifler" sözcüğünden alıntı olan kelimedir. arapça sözcük arapça lyf kökünden gelen līf ليف sözcüğünün çoğuludur.
elyaf, uzunluğu genelde genişliğinden daha fazla olan doğal veya insan yapımı olabilen bir maddedir. elyaflar genellikle diğer malzemelerin imalatında kullanılır.
sentetik elyaf, doğal elyafa kıyasla çok ucuz bir maliyetle büyük miktarlarda üretilebilir, ancak söz konusu giyim olduğunda doğal elyaf, sentetik versiyonuna göre rahatlık gibi bazı faydalar sağlamaktadır.
nedense duyduğumda bana rahatsızlık veren, vücuduma iğne batıyor gibi hissettiren bir kelimedir aynı zamanda. sanırım sağlıksız olması bilinç altıma biraz fazla işlemiş. *
elyaf, uzunluğu genelde genişliğinden daha fazla olan doğal veya insan yapımı olabilen bir maddedir. elyaflar genellikle diğer malzemelerin imalatında kullanılır.
sentetik elyaf, doğal elyafa kıyasla çok ucuz bir maliyetle büyük miktarlarda üretilebilir, ancak söz konusu giyim olduğunda doğal elyaf, sentetik versiyonuna göre rahatlık gibi bazı faydalar sağlamaktadır.
nedense duyduğumda bana rahatsızlık veren, vücuduma iğne batıyor gibi hissettiren bir kelimedir aynı zamanda. sanırım sağlıksız olması bilinç altıma biraz fazla işlemiş. *
devamını gör...
kur'an'daki saçma ayetler
tamam topluca ateist olalım.
amacını anlamadığım başlıktır. art niyetlidir. herkesin inancı kendine.
amacını anlamadığım başlıktır. art niyetlidir. herkesin inancı kendine.
devamını gör...
lise koridorundaki kalorifer
ne aşklara ne yıkışlara ne kavgalara ne dedikodulara şahit olmuştur. sıcacıktır, bizdendir.
devamını gör...
çalkala
seden gürel'in 1996 yılında çıkardığı muhtemelen isimli albümünün en popüler olmuş şarkısıdır. 90'lar denilince akıllara gelen ilk şarkılardan birisidir. severiz. cilt bakımıdır, temizliktir, yemektir ne iş ile meşgul olsanız arkadan çalınca bir enerji yükler.
sözlerini bırakalım;
hepimize iyi kötü bir şeyler oldu
bir sana olmadı, hayret
sen gerine gerine dolaşırken
biz hayat kavgasında, ha gayret
biz elimize yüzümüze bulaştırdık
azıcık yoldan çıkınca
sende hasar sıfır maşallah
dağları çamları bile yıkınca
e bize de öğret, etme günahtır
duvar kovuğundan çıkmadık
bizim de anamız babamız var da
bu yolları hiç çakmadık
çalkala hadi adamım
devrine durumuna göre çalkala
hadi kitabına uyduralım
ele aleme karşı zevahiri topla
çalkala hadi adamım
devrine durumuna göre çalkala
hadi kitabına uyduralım
ele aleme karşı zevahiri topla
seni lapacı
seni lapacı
seni lapacı
seni yıkamacı yağlamacı
seni lapacı
seni yıkamacı yağlamacı
şarkıyı da bırakalım;
sözlerini bırakalım;
hepimize iyi kötü bir şeyler oldu
bir sana olmadı, hayret
sen gerine gerine dolaşırken
biz hayat kavgasında, ha gayret
biz elimize yüzümüze bulaştırdık
azıcık yoldan çıkınca
sende hasar sıfır maşallah
dağları çamları bile yıkınca
e bize de öğret, etme günahtır
duvar kovuğundan çıkmadık
bizim de anamız babamız var da
bu yolları hiç çakmadık
çalkala hadi adamım
devrine durumuna göre çalkala
hadi kitabına uyduralım
ele aleme karşı zevahiri topla
çalkala hadi adamım
devrine durumuna göre çalkala
hadi kitabına uyduralım
ele aleme karşı zevahiri topla
seni lapacı
seni lapacı
seni lapacı
seni yıkamacı yağlamacı
seni lapacı
seni yıkamacı yağlamacı
şarkıyı da bırakalım;
devamını gör...
psikolojik şiddet
fiziksel şiddetten çok daha tehlikeli ve yıkıcı olan şiddet türüdür.
vücut yarası geçer ama kalp yarası geçmezmiş.
vücut yarası geçer ama kalp yarası geçmezmiş.
devamını gör...
haiku
"güm güm çalındı
kapım-
açtım baktım ki
yalnızlığımmış."
c. süreya
eğlenceli mısra olarak çevrilen geleneksel japon şiir türüdür. az sözle çok şey anlatmak amaçlanır. bu yüzden ki yazımı, güçlü kalemler tarafından başarıya ulaşır.
haiku, imgelerden uzak bir anlatıma sahiptir. geleneksel şiirden farklı olarak algılama değil görme biçimi olarak kabul edilir.
kısalığın ve yalınlığın etkileme gücüyle modern insanın varoluş sorunları ve çağın yarattığı çelişkiler yansıtılmaya çalışılır.
türkçedeki hece sayısıyla japonca benzerlik gösterdiği için bu şiir türü edebiyatımızda da yer bulmuştur. 5+7+5 ya da 7+7'lik hece ölçüleri ile yazılır.
"bu yılın da sonu geldi
gizledim bizimkilerden
saçıma ak düştüğünü"
ochi etsujin
kapım-
açtım baktım ki
yalnızlığımmış."
c. süreya
eğlenceli mısra olarak çevrilen geleneksel japon şiir türüdür. az sözle çok şey anlatmak amaçlanır. bu yüzden ki yazımı, güçlü kalemler tarafından başarıya ulaşır.
haiku, imgelerden uzak bir anlatıma sahiptir. geleneksel şiirden farklı olarak algılama değil görme biçimi olarak kabul edilir.
kısalığın ve yalınlığın etkileme gücüyle modern insanın varoluş sorunları ve çağın yarattığı çelişkiler yansıtılmaya çalışılır.
türkçedeki hece sayısıyla japonca benzerlik gösterdiği için bu şiir türü edebiyatımızda da yer bulmuştur. 5+7+5 ya da 7+7'lik hece ölçüleri ile yazılır.
"bu yılın da sonu geldi
gizledim bizimkilerden
saçıma ak düştüğünü"
ochi etsujin
devamını gör...
nazlı ecevit
türk ressam.
bülent ecevit'in annesidir.
eserleri gerçekçi- empresyonizm olarak tanımlanır. peyzaj, portre, doğa resimleri tasvir etti.
yelpazeli kadın adlı eseri.

izlenimci olarak aktarılan güverteden bakış adlı eseri.
bülent ecevit'in annesidir.
eserleri gerçekçi- empresyonizm olarak tanımlanır. peyzaj, portre, doğa resimleri tasvir etti.
yelpazeli kadın adlı eseri.

izlenimci olarak aktarılan güverteden bakış adlı eseri.
devamını gör...


