lodos86'nın, köşe yazısı tadındaki yazısı...
şahsen biraz daha uzun olsa ve üzerine birçok söylem geliştirseniz tadından yenmezdi... *

sanırım burada görev bize düşüyor... biz başlığı yazardan devralıp konu hakkında kendi kompozisyonlarımızı kompozite etmeliyiz...
devamını gör...

girizgahı ben yapayım da sonradan aman geç kaldım diye hayıflanmayayım*
hoşgeldin güzel insan.*

kendime sakladığım adım da pek yakışmış sana*.
devamını gör...

yüksektir.

geçen afedersiniz bira içiyorum. lenovoyu tak diye masaya koymuşum. apple tayfa hor görerek bakış atıyor.
ciddi görüneyim ve bir şeyler yapayım zannetsinler diye girdim sözlüğe tanım giriyorum.

kahve alma sırasında ortalama 12 kere süzülecek bir hanımefendi yanıma yaklaştı. mahlasınız ne bende yazıyorum sözlükte dedi. söyledim. aaa inanamıyorum falan deyip imza istedi. verdim gitti.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gün içerisinde gözlük ve maske birleşiminden dolayı darth vader misali içmeksizin cama tüttürüyor; huzursuzlanıyorum.

şart oldu.
devamını gör...

eskidendi o oğlum, şimdi bir bira olmuş 15 lira nereye yorgunluk atıyon! bundan 8-10 sene evvel iş çıkışı kızılay'da puba giderdik, 5 litrelik biraveri devirirdik, işte o günler biranın tadı tuzu vardı. şimdi o kadar bira içsen, ödeyeceğin hesabı düşünmekten işin keyfine varamıyorsun! ulan şu siyasal islamcılar neler kopardılar bizden neler!
devamını gör...

kendi güvenlikleri açısından kendilerini belli etmemeleri hayırlarına olur.
devamını gör...

parabolik uçuş*, uzaydaki agirliksiz ortamı* dünyada deneyimlemektir.

uçak, parabolik hareketin tepe noktasından burnunu aşağı doğru gösterdiğinde yaklaşık 20 saniye boyunca agirliksiz ortam hissedilir. tam bu süre zarfında vestibüler sistem devre dışı kalır çünkü vestibüler denge organları içinde otokonya denen kalsiyum karbonat kristalleri "sıfır g" etkisiyle yukarı kalkar ve sinir hücrelerinde ateşleme sağlanmaz. dolayısıyla beyin, vestibüler girdi alamaz. propriyoseptif sistem de devre dışı kalır çünkü yercekimi olmadığı için kas iskelet sistemi basınç kaynaklı girdi alamaz. bu durumda uzaysal oryantasyonumuzu sadece görsel sistemden gelen girdiler ile sağlarız.
devamını gör...

kesinlikle katıldığım başlık olmuştur. 2 kişinin yapacağı göreve 10 kişilik kadro ataması yapılmış kimin vergileriyle senin benim. bunlar hortumu kendilerine bağlamışlar kendilerine... tüyü bitmemiş yetimin hakkı var orda be.
büyükler boşa dememiş ama armut dibine düşer diye. liyakat konusuna hele hiç değinmiyorum bile zaten.. ben emeğimle hakkımla 4 senelik uluslarası ilişkiler okudum bir de üstüne açık öğretimden kamu yönetimi bitti. inanın şurda o pozisyonu en çok hakeden kişilerden biriyim.
adama diyorum ki abi eleman lazım mı?
bakarız “hehe” deyip geçiştiriyor.
devamını gör...

benim de sahip olduğum birkaç garip fobi:

eisoptrophobia: ayna fobisi
anablephobia: yukarı bakma fobisi
astraphobia: gök gürültüsü ve şimşek fobisi
atychiphobia: başarısız olma fobisi
catagelophobia: küçük düşme fobisi
coulrophobia: palyaço fobisi
phobophobia: fobi sahibi olma fobisi

bunlar daha önce az da olsa başka insanlarda da rastladığım fobilerdi. aşağıdakiler ise başka kimsede rastlamadığım, hiçbir yerde de benzerini göremediğim fobiler:

perde fobisi (beyaz güneşlik perdeye asla uzun süre bakmam)
koltuk fobisi (içinde bir koltuk olan odada yalnız isem asla koltuğa oturmam, ona en uzak yerde dururum. odada birkaç kişi varsa koltuğa oturan tek kişi asla olmam)
tavan fobisi (yukarı bakma fobisinin modifiye hali. kapalı alanlarda tavana mümkün olduğu kadar bakmam, bakacaksam da odanın köşesinde durup bakarım, tüm odayı görüş alanıma alırım)
bir de adını koyamadığım bir fobi var. herhangi bir yerde asla ortada bir yere oturamama fobisi diyebilirim illaki bi isim vermem gerekiyorsa. herhangi bir yerde asla orta bir yere oturmam, zorunda değilsem. zorundaysam da huzursuzluktan içim içimi kemirir. kenarlara ve köşelere oturmayı tercih ederim.
devamını gör...

(bkz: bana espri bırakmamışsınız ulan)
devamını gör...

geleceğim, bekle dedi, gitti..
ben beklemedim, o da gelmedi.
ölüm gibi bir şey oldu..
ama kimse ölmedi.
özdemir asaf
devamını gör...

bu başlığa entry girmem gerektiğini hissettim, biri profilime bakarsa içi bayılabilir bu depresifliğimden. ama napayım işte anonimim ve içimi döküyorum, delirmemek için. gayet tatlı bir insanım aslında da neşe saçamıyorum bu aralar.
devamını gör...

tanımlarına ara ara denk gelip beğenerek okuduğum bir yazardı, lakin… bugün sözlük radyosunda öyle bir mihriban dedi ki olmayan aşkın acısını yaşatır, deyim siz anlayın.
sesinize ve yüreciğinize sağlık sayın yazar. sürekli istiyoruz artık. kırmazsınız herhalde bizi*
devamını gör...

benim okuduğum lise için beden hocamızdan dayak yemeyi göze almaktı. yedik bin şükür.
devamını gör...

öncelikle insan neden böyle bir şeyi karşısındakine söyleme ihtiyacı duyar onu sorgulamak lazım. doktor musun? diyetisyen misin? yoksa karşındakini aşağılayıp moralini bozmak isteyen düşman mısın?
devamını gör...

ludingirra sümerli bir öğretmen. aynı zamanda şair ve yazar. öğretmenliği bıraktıktan sonra yaşadıklarını kaleme almış ve kendisinin bu yazdıkları sümer tabletleri arasında bulunarak arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkartılmış. böylece üç bin yıl önceden bugünlere seslenme imkanı doğmuş adama. ve yine böylece tüm kaygıları, korkuları ve paylaşmak istedikleri bizler tarafından 3000 yıl sonra okunmuş oluyor. boşuna demiyorlar söz uçar yazı kalır diye. kalıyor işte bir şekilde. iyi ki de kalıyor ve binlerce yıl öncesinin insanlarının hislerine, duygularına ve uyarılarına vakıf oluyoruz.

ludingirra yaşamöyküsünü neden yazmaya başladığını ise şu şekilde açıklamış;

''bu yaşamöykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım. bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.''


ludingirra sümer ülkesine yönelik tehlikelerden söz ederek “bu güzel ülkemize her taraftan göz diktiler” diyor. “göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi işleyen çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, boy ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, dolup taşan iskelelerimizin, her tür bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi.

fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. kentlerimizi yakıp yıktılar. biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. halkımız, hatta krallarımız tutsak oldu. ailelerimiz dağıldı.

tarlalarımızı, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini.

onlar yönetiyor bizi şimdi. topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı. hepsini bizden öğrendiler.

sonra da ‘biz yaptık, biz bulduk’ diye övünmeye başladılar. hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecek.”

“bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. bir gün birdenbire aklıma geldi. ben bir yazar olduğuma göre, ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişimizi, geleneklerimizi, ne kadar uygar olduğumuzu, gerek sümerliliklerini unutmaya başlayan gençlerimize, gerek daha sonra gelecek kuşaklara neden yazılarımla bildirmeyeyim dedim ve yaşamöykümü yazmaya karar verdim. böylece her tarafa, herkese, her çağa ulaşacağımı umut ediyorum.”

muazzez ilmiye çağ, sümerli ludingirra, s.12-13


lundingirra'nın serzenişlerini okuduğunuz zaman enteresan bir bağ kuruyorsunuz kendisi ile. anlattıkları, yakındıkları sizi de bir yerlerden yakalıyor. peki nasıl? çünkü anlattıkları bize dair. 3000 yılda pek bir ileri gidememişiz esasen. bizler de tarihini unutan bir milletin fertleriyiz. geldiğimiz yeri, atalarımızın inançlarını, onlara dair var olan güzellikleri hep unuttuk. ya da daha doğru bir tabirle bunların unutulmaya yüz tutmasına izin verdik. başkalarının bizim tarihimizi bize anlatması zorumuza dahi gitmedi. daha kötüsü onların anlattığı tarihi de kendi tarihimiz olarak belleyip, kültürel zenginliklerimizi bir bir terk etmeye başladık. elbette bu yüzyıllar alan bir süreç. ve geçen her bir yıl bizi kendi öz benliğimizden biraz daha uzaklaştırdı. aslında asimile edildik ama işin komik olan yanı şu; uğradığımız asimilasyonu kendi kültürümüz ve tarihimizmiş gibi fanatikçe savunur hale geldik. sonrasında bu gerileme bir şekilde türkiye cumhuriyetinin kurulması ile kısa bir dönem için durdu. ve sonrasında yeniden başka kültürlerin kucağına düştük. umut ederim ki, günün birinde bizlerin arasından de birileri bu tarz bir zaruret sebebi ile benzer satırlar kaleme almak zorunda kalmaz. aslında alırsa da fena olmaz. 3000 yıl sonra birileri adamlar neymiş ne olmuş diye düşünürde belki saksıyı çalıştırıp, kendileri için önlem alır.

ludingirra dede sıkmayasın o tatlı canını, bak 3000 yıl sonra dahi insanlar senin yaşadığın travmanın bir benzerini yaşıyorlar. asla yalnız yürümeyeceksin bunu iyi bilesin...
devamını gör...

tüm hislerin tetikleyicisi.

tehlikeli. tehlikesi tetikledikleri ya da tetikleyeceklerinden ötürü değil. tutku, fazla bireysel bir duygu.
başkasından alınamayacak ya da istenmeyecek kadar bireysel.
buna karşın,
kedi gibi sürtündüğünüz sürece kimse size biraz tutkuyla sarılmaktan çekinmez.
devamını gör...

umay umay-hareket vakti.
devamını gör...

tuik enflasyon verileri baz alındığında mümkün olmayan indirimlerdir.

(bkz: bize gelişi o kadar)

ancak yine de ilerleyen günlerde sürprizler olabilir, bi bakalım.
devamını gör...

bulutların gözyaşları.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim