jülide ateş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeni gelen yazarların bilmediği kankacılıktır. belli bir süre yazınca burada onlar da kanka sahibi olacaklardır. neyse gençler bunları kafaya takmayalım akışı akıtalım rica ediyorum. *
devamını gör...

kemal hemşonun yaptığı bu hareket akla imam fıkrasını getirdi.
öyle ya! her ne kadar kılıçdaroğlu'nun gaflarına alışık olsak da görüyoruz ki sözleri eyleme dönüştürmüş.
sanki inatlaşma sonucu milyonların gözüönünde bu hareketi yapmış gibi.

oradan farklı görünüyor
imamın biri imamlık yaptığı bölgedeki bir evli kadına göz koymuş. nasıl yapsa nasıl etse de bu kadını halletse bir türlü çare bulamamış.

en sonunda dayanamayarak kadına durumu açmış. "hiç kaçarı yok seni halledeceğim. isterim ki bu senin gönlünle olsun" demiş. kadın bakmış ki durum ciddi ve kurtuluşu yok, hiç olmazsa buna yerine getiremeyeceği şartlar ileri süreyim ki kurtulabileyim demiş.

bunun üzerine imama: "tamam ama üç şartım var. bu üç şartımı yerine getirebilirsen helal olsun her şey sana" demiş ve şartları sıralamış.
1. bütün ahalinin gözleri önünde içki içeceksin.
2. bütün ahaliye erkeklik organını çıkarıp göstereceksin.
3. beni hallederken kocamın gözleri önünde halledeceksin demiş.

imam bu zor şartlar karşısında çok sıkışmış, çok hal çaresi aramış. sonunda camide vaaz verirken içkinin haram edilmesinin sarhoş edici özelliklerini göstermek amacıyla eline aldığı içki bardağını kafaya dikmiş ve "ey cemaat işte bazıları bu zıkkımı böyle içip içip avare gibi sokaklarda dolaşıyorlar, benim sarhoşluğum sizlere kötü örnek olsun sizler de içmeyin" demiş.

bunu duyan kadın biraz telaşlanmış ama nasıl olsa geride yerine getirmesi imkânsız olan iki şart daha var diye düşünmüş. imam geri kalan iki şartı nasıl yerine getireceğini düşüne düşüne, sonunda mahallenin orta yerinde kalabalığın arasında bağırmaya başlamış: "ey ahali, son zamanlarda ortalıkta bir söylentidir kol geziyor. imam hötöröf, malını kestirmiş, erkek kılığında dolaşan kadın diye, ve işte görün erkek miyim ibne miyim demiş ve erkekliğini çıkararak halka karşı sallamış.

bunu duyan kadın biraz daha endişelenmiş ama nasıl olsa son şartı yerine getiremeyeceğini düşünerek biraz rahatlamış. bir gün imam minareye ezan okumaya çıktığında, caminin karşısında bulunan kadının evinin bahçesinde kocasıyla birlikte bahçeyi çapalayıp, düzelttiklerini görmüş ve bağırmış:
- heeeey! komşu, güpegündüz, mahallenin orta yerinde evin bahçesinde herkesin gözü önünde karınla iş tutmaya utanmıyor musun?
- komşu: "ne iş tutması imam efendi? bahçeyi işliyoruz burada görmüyor musun? hiç öyle şey olur mu?"
- imam: "ne bahçesi utanmadan iş tutuyorsunuz işte, buradan öyle görünüyor, inanmazsan gel bir de sen bak" demiş.
bunun üzerine imamla koca yer değişmişler. imama bahçeye inmiş, koca minareye çıkmış. ve imam kadının işini bahçede ve kocasının gözleri önünde bitirivermiş.

daha sonra aşağıya inen koca ise:
-"hocam kusura bakma, gerçekten de oradan öyle görünüyormuş".
devamını gör...

bir şeyin çıkardığı sese benzetilerek oluşturulmuş sözcüklerdir. yani doğada var olan seslerden türemiş kelimelerdir.

örnek:
horul horul horlamak,
şırıl şırıl akmak.
devamını gör...

(bkz: kendime saygım var davranışları)
devamını gör...

-adın ne?
-hz. ebubekir
-adın ne dedim?
-haaa hz.şaban
-kac yaşındasın?
-1453
hababam sınıfı*
devamını gör...

ikinci adımı da atar, üçüncüsünü de. 1-1,5 yaşında olması muhtemeldir.
devamını gör...

almanca olan bu kelime oldukça tanıdık bir hissi ifade ediyor. türkçe'ye tam olarak çevrilemeyen bu kelime, "uzağı özlemek, uzaklara gitmeyi istemek, daha önce gidilmeyen yerlere özlem duymak" anlamına geliyor.
bazen sadece gitmek isteriz, neresi olduğu önemli değildir sadece yolda olmak isteriz ya işte tam da bunu kasteden bir kelime.
devamını gör...

nickini her gördüğümde aklıma robbins patoloji kitabını getiren yazardır. bilgi fışkıran tanımlarınla bizleri aydınlatmaktan asla usanmayasın. açıkcası senin tanımları gördükçe bir sağlıkcı olarak birazcık utanıyorum. tanımların sözlüğümüzden hiç eksilmesin sevgili yazar.
devamını gör...

ibb'yi kınadığım eylem.

sadece efes mi satılır manyak mısınız? nerede benim bud, carlsberg gibi biralarım?
devamını gör...

gerçekliğin mizahı yapılsa en fazla böyle bir şey ortaya çıkardı sanırım.

kefernahum yani nahum'un köyü diye geçiyor. başka bir deyime göre ise , atılmış eşyaların yığıldığı çöplük anlamına geliyor. incil’de hastaların isa’dan iyileşmek için mucize yaratmasını istediği kutsal şehrin adı... kefernahum, aslında tanrının lanetlediği sodom kadar cehennemlik bir yer, bir deyim haline gelmiş. filmin geçtiği o kaos ortamını anlatmak için isabetli bir seçim olmuş.
karakterimiz zain yaklaşık 12 yaşında ( yaklaşık diyorum çünkü beyrut' da mülteci oldukları için hiçbir belgesi olmayan, hor görülen bir ailenin çocugu zain ) bir cinayetten tutuklanıyor. açılış sahnesi zain'in " anne ve babama dava açmak istiyorum. beni dünyaya getirdikleri için" demesiyle geçmişe dönerek ilerliyor. zain çok iyi yazılmış bir karakter, onun öfkesi, merhameti, zekası her şeyiyle çok iyi yansıtılmış. zain'in zekasını özellikle yonas'ı beslemek için gösterdiği mücadele sırasındaki pratik çözümlerinden anlıyoruz. bilhassa ilaçları toz haline getirip suyla karıştırarak insanlara "yudumluk" diye satmasından.
film lübnan daki yerel halkın yanı sıra göçmen çeşitlemisini de sergiliyor beraberinde, etiyopyalısından (karakter) 'hamam böceği' ne kadar.

genel olarak zain'in gözünden baktığımız filmde, zain'in suçladığı gibi anne ve babasını da tümüyle yargılamıyor yönetmen. her karakterin kendi içindeki çaresizliği yansıtılmış.

filmin aldığı kötü eleştirilerin sebebi gerçekliğin dozunun çok fazla olmasından kaynaklı olsa gerek. nitekim filmin yalnızca gözyaşı döktüren, duygu sömürüsü yapan bir ucuzluğu yok, tüm duyguları çok derinden hissettiriyor.

izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...

gel yiğidim deseler ama bacaklarınız kıçınıza vuracak koşarken! onu napıcaz?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çalıntı ya da hırsız ağır ithamlar. kaynak belirtmeden/alıntı yapmadan tanım girmek diyebiliriz.
bahsi geçen yazarın sözlükten gitmesine üzüldüm ama evernevergreen'in haksız olduğunu söyleyemeyiz. tamamen haklı da değil.

bir yazarın tanımlarının neredeyse çoğu copy/paste idi. adını hatırlamıyorum. kullanılan siteyi ve örnek tanımları moderatöre gönderdim. tanımlarına kaynak eklemesi yaptı.

basit bir şekilde çözülecek şeylerin linç kültürüyle dallanıp budaklanması hoş değil.
devamını gör...

bilimsel bir gerçek araştırmalara göre sevildiğini hissetmek kanda oxytocin çıkmasına sebeb oluyor buda yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlıyor
etimolojik olarak bakarsak arapça sevmek anlamına gelen hub kelimesi ile tane anlamına gelen habbe aynı kökten geliyor
her habbe bir yarayı kapatır sözünü birde bu şekilde düşünelim
devamını gör...

kitap etkinliği ile pek de bir alakası olmayan durumdur.
birinci ağızdan, istatistiklere bakarak söylüyorum bunu. totale etkisi %10'dur, belki %15.

hamasettin abi olmak istemem ancak biraz samimiyet, yoğun mesai iyi de bir analiz gücü her ne iş yapıyorsanız size yarar sağlayacaktır.
devamını gör...

tüm trollü yobazı yazarken bu çocuğu çaylak yapmışsın tebrik ederim seni sözlük.
devamını gör...

devamını gör...

ne yapacağını sezdirmeden karşısındaki insanı yerinden etme çabasına girişecek olanları anlatan bir atasözüdür.
devamını gör...

sevdiğimiz işlerle ve kişilerle meşgul olmak ya da daha önce denemediğimiz bir şeyi denemek o boşluk hissini engellemeye katkı sağlayabilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim