ben sokak kızıyım
atarlı giderli, isyankar nazan öncel şarkısı severiz.
devamını gör...
emre mor
milli takıma ilk katıldığında kimse ismini bilmezken, oynadığı futbolla bu çocuk bir harika dedirten, artan şöhretiyle birlikte oyun disiplinini kaybeden, yeteneğini heba eden, bizler için hayal kırıklığı olmuş genç futbolcumuz.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
-dürtülerini ortak faydaya odakla
-doğru yada kesin olmayan bir şeyi kabul etme
-kendi arzu ve isteklerini kontrol edebileceğin şeylerle sınırla
marcus aurelius
-doğru yada kesin olmayan bir şeyi kabul etme
-kendi arzu ve isteklerini kontrol edebileceğin şeylerle sınırla
marcus aurelius
devamını gör...
bir istanbul masalı
şu anki türk dizilerinde göremediğimiz bir çok detaylara sahip olan o günün türkiyesine dair izler taşıyan hatırlayınca insanın içini ısıtan dizidir.
devamını gör...
tanımların sonuna nokta koyma gerekliliği
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
--- alıntı ---
madde 12: tanımlar nokta ile sonlandırılmalıdır.
--- alıntı ---
(bkz: teşekkürler)
--- alıntı ---
madde 12: tanımlar nokta ile sonlandırılmalıdır.
--- alıntı ---
(bkz: teşekkürler)
devamını gör...
insanın saçını ağartan şeyler
dertler, çözülmeyen sorunlar, işsizlik, belirsizlik, yapılan hatalar, karşılaşılan haksızlıklar vb.
bu yıl herkesin ağaran saçlarında önceki yıllara göre artış olduğunu düşünüyorum.
bu yıl herkesin ağaran saçlarında önceki yıllara göre artış olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
antipati
''yıldızı barışmamak'' olarak da ifade edilen durumdur.
devamını gör...
yazarları bugün mutlu eden olaylar
bir haftadır yoğun bir şekilde ekiple gecemizi, gündüzümüzü verdiğimiz projeyi sıfır hata ile bitirmek.
gün sonu pandemi nedeniyle tekrar home office çalışma koşulları. istediğin zaman uyuyup, kalmak, donla ev içinde gezmek daha ne olsun ?
bu özgürlüğe sonunda kavuştum.
gün sonu pandemi nedeniyle tekrar home office çalışma koşulları. istediğin zaman uyuyup, kalmak, donla ev içinde gezmek daha ne olsun ?
bu özgürlüğe sonunda kavuştum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en büyük fobisi
oltayla balık tutan birisinin arkasındayken oltayı sallarken oltanın kancasının gözüme girmesi.
devamını gör...
karsu dönmez
dünden beri bir milyon yüz otuz sekizinci kez dinlediğim 'siyah' şarkısına bayıldığım şarkıcıdır kendisi.
siyah
siyah
devamını gör...
tanımlarını kimin oyladığını kontrol eden yazar
hepinizi görüyorum, hepinizi takipteyim. akıllı olun.
devamını gör...
yazarların çaldığı enstrüman
obua çalıyorum. aynı zamanda olimpiyat şampiyonuyum. bakınız.
devamını gör...
yoldaş bakkal rozet önerileri
(bkz: barney stinson) lütfen iko duy sesimizi. karması hiç önemli değil, yap şöyle afili bir şey alalım yahu.*
devamını gör...
z kuşağı bir kanser türüdür
hayat enerjisini yitiren z kuşağını artık rahat bırakalım.
devamını gör...
terk etmek vs terk edilmek
hem terk etmiş hem de terk edilmiş biri olarak yaziyorum buraya.
terk etmenin vicdan azabi, kirmadan nasil ayrilacagini bilememek,ya pisman olursam, ya beni oyle seven baska birini bulamazsam, kadinsan ve terk ettigin karsi cinsinse zarar görmekten korkmak gibi iğrenç kaygıları var bu olayın. terk edildiğimi hatırlıyorum da en fazla bir sure aci çekip sonrasinda kendi hayatima koyuldum. suanda da birini terk etmeye çalışıyorum buraya dokesim geldi tum kaygilarimi. oyle işte be sözlük, terk etmenin kaygisi bir başka oluyor...
terk etmenin vicdan azabi, kirmadan nasil ayrilacagini bilememek,ya pisman olursam, ya beni oyle seven baska birini bulamazsam, kadinsan ve terk ettigin karsi cinsinse zarar görmekten korkmak gibi iğrenç kaygıları var bu olayın. terk edildiğimi hatırlıyorum da en fazla bir sure aci çekip sonrasinda kendi hayatima koyuldum. suanda da birini terk etmeye çalışıyorum buraya dokesim geldi tum kaygilarimi. oyle işte be sözlük, terk etmenin kaygisi bir başka oluyor...
devamını gör...
çocuklarımın okula gitmesini istemiyorum
abdurrahman dilipak'ın 30 nisan 2020 tarihinde armağan çağlayanın gör beni isimli programında sarf ettiği rezalet söylemdir. bu söyleminden yola çıkarak kirli zihniyetlerinin nasıl çalıştığını ifade etmek istiyorum izninizle.
kendilerinin derin okumaları ve geldikleri çevrenin çok entelektüel(!) olması sebebiyle okulların yetersiz olduğunu ifade eden şahıs devamında ise okullarda öğretilen yalan yanlış* bilgilerin insanı imanından edebileceğine gönderme yapıyor. hatta yetmiyor olacak ki söyleşinin devamında çocukları yalan yanlış dini bilgiler edinmemesi için kendi kitaplarını okumaya yönlendirdiğinden bahsediyor.
daha detaylı izlemek isteyenler için;
programa buradan ulaşabilirsiniz
aslında bu kısma yazının ilerleyen vakitlerinde gelmeyi planlıyordum lakin videonun altında yazılan güzellemeleri okuduğumda yeniden sinir katsayım tavan yaptı ve manipülasyona ne kadar açık bir toplum olduğumuz ile yüzleştim o sebeple video altında okuyacağınız yorumlar bu girdiye kısmi manada kanıt niteliği taşımaktadır.
entelektüel toplum oluşturmak için birkaç kuşak okur-yazar olmalı ve temel düşünsel faaliyetleri yerine getirebilmelidir. bu konuda elbette çok fazla üzerine söylenecek söz yok. lakin eğitim kurumlarını karalayarak çok idealize ettiğiniz topluma ulaşmanızda mümkün görünmüyor bunun sebeplerini ise hemen aşağıda tüik verileri ile sabit olacak şekilde siz okuyuculara paylaşacağım.
öncelikle 2018 tarihli bir tüik verisini sizinle paylaşmak isterim;
2018’de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı. 15-17 yaş grubunda ise 11 bin 636 çocuk, anne oldu.
daha detaylı bilgi sahibi olmak için bu haber ile ilgili;euronews haberine buradan ulaşabilirsiniz
türkiyede son yıllarda artan çocuk evlilikleri ve istismar vakaları göz önüne alındığında bu tip söylemlerin sosyo-kültürel seviyesi düşük ve ekseriyetle ortadoğu zihniyetini koruma çabasında olan aileler tarafından bir savunma mekanizması olarak kullanılacağı gün gibi aşikardır. hemen ardından gelen bir konu ise bu memlekette bir çok aktivist yakın zamanlara kadar hala köy köy dolaşıp; baba beni okula gönder gibi projeler ile çocukları okullara ulaştırmaya çalışıyordu ki hala benzeri onlarca proje yürütülmeye devam edilmektedir. işte bu noktada bu tür söylemlerden salt kötü niyet okumak son derece yerli yerinde bir davranış olacaktır.
akışı biraz böleceğim bu paragrafta ancak buraya eklemeden edemeyeceğim. video boyunca nasıl mazlumun yanında olduğu konusunda güzellemeler yapan zat-ı muhterem islam ve diğerkamlık konusunda pek düşünmemiş olacak ki önünü ardını düşünmeden bu tehlikeli söylemlerini gün geçtikçe daha yüksek bir sesle ifade ediyor.
neyse efendim ben yazmaya devam edeyim çünkü hırsımı kolay kolay alabilecek gibi değilim.
kocaeli üniversitesi akademisyenlerinden yrd.doç.dr. ibrahim güran yumuşak'ın gelişmekte olan ülkeler ve türkiye açısından
kadın eğitiminin ekonomik ve sosyal boyutu üzerine bir değerlendirme isimli makalesinde türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasından seçtiği ülkeler arasında dahi 1990 senesi verilerine göre; erkeklerde %89, kadınlarda %66 oranında okuma-yazma oranı ile geri sıralarda. tüm bu veriler göz önüne alındığında dahi bile söylemin ne kadar kötücül sonuçlar doğurabileceği açıkca göz önündedir.
ilgili makalenin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz
hala öfkem geçmedi ara ara gelip bu başlığı editleyerek yazmaya devam edeceğim.
kendilerinin derin okumaları ve geldikleri çevrenin çok entelektüel(!) olması sebebiyle okulların yetersiz olduğunu ifade eden şahıs devamında ise okullarda öğretilen yalan yanlış* bilgilerin insanı imanından edebileceğine gönderme yapıyor. hatta yetmiyor olacak ki söyleşinin devamında çocukları yalan yanlış dini bilgiler edinmemesi için kendi kitaplarını okumaya yönlendirdiğinden bahsediyor.
daha detaylı izlemek isteyenler için;
programa buradan ulaşabilirsiniz
aslında bu kısma yazının ilerleyen vakitlerinde gelmeyi planlıyordum lakin videonun altında yazılan güzellemeleri okuduğumda yeniden sinir katsayım tavan yaptı ve manipülasyona ne kadar açık bir toplum olduğumuz ile yüzleştim o sebeple video altında okuyacağınız yorumlar bu girdiye kısmi manada kanıt niteliği taşımaktadır.
entelektüel toplum oluşturmak için birkaç kuşak okur-yazar olmalı ve temel düşünsel faaliyetleri yerine getirebilmelidir. bu konuda elbette çok fazla üzerine söylenecek söz yok. lakin eğitim kurumlarını karalayarak çok idealize ettiğiniz topluma ulaşmanızda mümkün görünmüyor bunun sebeplerini ise hemen aşağıda tüik verileri ile sabit olacak şekilde siz okuyuculara paylaşacağım.
öncelikle 2018 tarihli bir tüik verisini sizinle paylaşmak isterim;
2018’de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı. 15-17 yaş grubunda ise 11 bin 636 çocuk, anne oldu.
türkiyede son yıllarda artan çocuk evlilikleri ve istismar vakaları göz önüne alındığında bu tip söylemlerin sosyo-kültürel seviyesi düşük ve ekseriyetle ortadoğu zihniyetini koruma çabasında olan aileler tarafından bir savunma mekanizması olarak kullanılacağı gün gibi aşikardır. hemen ardından gelen bir konu ise bu memlekette bir çok aktivist yakın zamanlara kadar hala köy köy dolaşıp; baba beni okula gönder gibi projeler ile çocukları okullara ulaştırmaya çalışıyordu ki hala benzeri onlarca proje yürütülmeye devam edilmektedir. işte bu noktada bu tür söylemlerden salt kötü niyet okumak son derece yerli yerinde bir davranış olacaktır.
akışı biraz böleceğim bu paragrafta ancak buraya eklemeden edemeyeceğim. video boyunca nasıl mazlumun yanında olduğu konusunda güzellemeler yapan zat-ı muhterem islam ve diğerkamlık konusunda pek düşünmemiş olacak ki önünü ardını düşünmeden bu tehlikeli söylemlerini gün geçtikçe daha yüksek bir sesle ifade ediyor.
neyse efendim ben yazmaya devam edeyim çünkü hırsımı kolay kolay alabilecek gibi değilim.
kocaeli üniversitesi akademisyenlerinden yrd.doç.dr. ibrahim güran yumuşak'ın gelişmekte olan ülkeler ve türkiye açısından
kadın eğitiminin ekonomik ve sosyal boyutu üzerine bir değerlendirme isimli makalesinde türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasından seçtiği ülkeler arasında dahi 1990 senesi verilerine göre; erkeklerde %89, kadınlarda %66 oranında okuma-yazma oranı ile geri sıralarda. tüm bu veriler göz önüne alındığında dahi bile söylemin ne kadar kötücül sonuçlar doğurabileceği açıkca göz önündedir.
ilgili makalenin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz
hala öfkem geçmedi ara ara gelip bu başlığı editleyerek yazmaya devam edeceğim.
devamını gör...
oscar wilde
the ballad of reading gaol'u okunmadan ölünmemesi gereken şair ve yazar. o meşhur oysa herkes öldürür sevdiğini şiiri aslında reading zindanı balladı'nda geçer. bazı dizeler; savaşın en hararetli yerinde etinizi de beraberinde götüren bir mermi gibidir. daha başka nasıl ifade edilir bilemedim.
--- alıntı ---
yasaların yargısı doğru mudur
ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
bildiğim tek şey bu hapishanede
demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
bir yıl kadar uzundur her geçen gün
yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.
kabil'in habil'i öldürdüğü
günden beri hiç dinmedi acılar
çünkü insanların insanlar için
koymuş olduğu bütün yasalar
tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
taneyi eleyip samanı tutar.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
yasaların yargısı doğru mudur
ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
bildiğim tek şey bu hapishanede
demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
bir yıl kadar uzundur her geçen gün
yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.
kabil'in habil'i öldürdüğü
günden beri hiç dinmedi acılar
çünkü insanların insanlar için
koymuş olduğu bütün yasalar
tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
taneyi eleyip samanı tutar.
--- alıntı ---
devamını gör...
istanbul
büyükşehir nitelemesi hafif kalır. megakent nitelemesi yapılıyor, hatta başlı başına bir ülke. bir uçtan bir uca başlayıp bitmesi bir gece sürüyor. tekirdağ il tabelasını görene kadar seferi sayılırsınız.
türkiye'nin kalbinin attığı yerdir. türkiye'nin bütün vilayeti,ilçesi, kasabası, köyünden ve dünyanın da hemen hemen bütün ülkelerinden insanların da bulunduğu kozmopolit bir yapısı vardır.
insanlar, bu devasa şehirde yaşamaktan çok bir mücadele ve koşturmaca içindedirler. sabah başlar başlamaz sokaktaki her kişi telaşlıdır. derse yetişenler, vapura yetişenler, işe yetişenler, otobüsler tıklım tıkış, esnaf kepenklerini açar, herkesin acelesi var, kimse kimsenin yüzüne bakmaz, birbirinden bihaber insanların zihninden fırlayan binlerce düşünce havada birbiriyle çarpışır.
bütün bunlara karşın da unutmamak gerekir ki kendisi en yeni, en lüks, en pahalı binalarıyla değil, tarihi ve kültürel yapılarıyla ön planda olmuştur. 2000'li yılların başında new york timesve financial times gibi saygın ve etkin yayın organları, ziyaret edilmesi gerekli şehirler listesinde istanbul'a üst sıralarda yer verirlerdi. bu sebeptendir ki beyoğlu sokakları'nda türkçe'den başka diller de yankılanır oldu.
türkiye'nin kalbinin attığı yerdir. türkiye'nin bütün vilayeti,ilçesi, kasabası, köyünden ve dünyanın da hemen hemen bütün ülkelerinden insanların da bulunduğu kozmopolit bir yapısı vardır.
insanlar, bu devasa şehirde yaşamaktan çok bir mücadele ve koşturmaca içindedirler. sabah başlar başlamaz sokaktaki her kişi telaşlıdır. derse yetişenler, vapura yetişenler, işe yetişenler, otobüsler tıklım tıkış, esnaf kepenklerini açar, herkesin acelesi var, kimse kimsenin yüzüne bakmaz, birbirinden bihaber insanların zihninden fırlayan binlerce düşünce havada birbiriyle çarpışır.
bütün bunlara karşın da unutmamak gerekir ki kendisi en yeni, en lüks, en pahalı binalarıyla değil, tarihi ve kültürel yapılarıyla ön planda olmuştur. 2000'li yılların başında new york timesve financial times gibi saygın ve etkin yayın organları, ziyaret edilmesi gerekli şehirler listesinde istanbul'a üst sıralarda yer verirlerdi. bu sebeptendir ki beyoğlu sokakları'nda türkçe'den başka diller de yankılanır oldu.
devamını gör...
gelecek
gelecek nasıl gelecek bilemeyiz. ancak beş yıl sonra olacağın insan; bugün okuduğun kitaplara, zaman harcadığın insanlara, tükettiğin gıdalara, alışkanlıklarına ve giriştiğin konuşmalara bağlıdır denilebilir.
devamını gör...