yarın bir gün devlet isterlerse şaşırmam. bir gece yalan haberden rumları nasıl kapı dışı ettiysek bunlara naparız bilemiyorum. ak partinin ülkeye dayattığı en ağır faturadır suriyeli mülteciler.
devamını gör...

sürekli yaşadığım olaydır.kibarlıklarından beğeniyorlar ama muhtemelen tanımlarımı okumuyorlar.*
edit : okuyorlarmış,vay be mutlu etti.
devamını gör...

tıp okuyorum dediğinde ardından gelen "hangisi?" sorusuyla uzmanlaşacağın bölümü tus'a girdikten sonra seçeceğini anlatmak. bir de "ilk hastan ben olucam" diyen akrabalar.
devamını gör...

fan ho. adlı sanatçının hong kong'da çektiği bir kare (1960)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

düşünmek , varlığa bir mana yüklemek adeta sonsuz bir girdabın içinde dolaşmak gibi. karanlık bir ev karşılar ilk önce , ona hayat deriz. belirsizdir çünkü . sonra bir ışık açarız ve ona da hedef deyip yürümeye başlarız ... peki ama neden ? varlığı amaçlandırmak neden bu kadar önemli ? cevabı hem var hem de yok. bu karanlık evde duvarlar soğuktur , ona da güvensizlik deriz. hemen ısınmak isteriz çünkü soğuk bilinmez bir korkudur. perdeleri açarız o da güneşi çağırır içeri , güneş umuttur , ısıtır. kanepeye kuruluruz daha sonra ama bir şeyler eksiktir sanki , ev gözümüze fazla boş gelir sonra "boşver" diye içimizden geçiştiririz. bir yavanlık hissi tüm bunlar olsa da kalır içimizde ... çünkü sevgi denen töz yoktur. sevgi ilginç bir duygudur varlığı ile heyecan yaptırır , yokluğunda hüsrana bırakır kendini. sevgi belki de çengel bulmacada ki en bilinmez bulmaca gibidir. harfleri seçmek önemlidir , hem de çok. ilham geldiğinde yazarsın hevesle işte o da sevgi yani içimizde saklanan şey. iyi de ne işe yarar sevgi? sevgi kimisi için hayatın bir gizemi , kimisi içinde bir varoluş amacı. ama şu bir gerçek ki en fazla da hüsran barındıran duygusu. hüsranları lehimize çevirmek elimizde . nasıl bankta kös kös oturuyorsak , dilersekte bulutları izleyebiliriz değil mi ? sevgi titrek bir mum gibi aslında değerli ellerde bir meşaleye dönüşür. en büyük karanlığı bile yıkar ...
devamını gör...

keşke defalarca kez kanallarda dönse ve televizyonun karşısına geçip saatlerce izlesek dedirtenlerden bilmek için döneminde yaşamış olmaya gerek olmayan efsaneleşmiş dizi.
devamını gör...

bir étienne de la boetie kitabıdır.

on altıncı yüzyıldan kalma bir eser olmasına rağmen ziyadesiyle güncel bir kitap olarak karşıma çıktı, yani aslında okumak için bu kitabı seçmek çok doğru bir karardı. kitap boyunca charles teste’nin dipnotlarla eşlik etmesi ise kitabı daha eğlenceli bir hale getirmiş.

birçok derebeyine biat etmektense bir tek hükümdara kul olmayı tercih etmek doğru bir karar mıydı acaba? başka bir seçenek yok muydu? yani her ikisini de reddedip insan doğasına çok daha uygun olan özgürlüğü seçemez miydik? hatta hala böyle bir hakkımız ya da şansımız yok mu?

aynı şey dinler için de geçerli olabilir mi? çok tanrılı inanç sisteminden tek tanrılı inanç sistemine geçiş bir ilerleme midir yoksa az gidip uz gidip dere tepe düz gidip bir arpa boyu yol gitmiş mi olduk?

kulluk gönüllülü esasına dayanan bir durum mudur yoksa alıştırıldığımız bir anormallik midir? yöneten sınıf gerçekten yetkin midir yoksa yönetilenler bir yanılsama içinde midir?

hepsini cevabı var bu kitapta, hatta daha fazlası da var bir an önce okuyun ve yüzyıllar önce yazılmış bu kitabın ne kadar güncel olduğunu görün bence.
devamını gör...

insan gibi insan olmak bu kadar mı zordu??
devamını gör...

yeni doğmuş, henüz birkaç saatlik bir bebeklikten 7- 8 aylık olana kadar olan süreleri sevimli süreleri. özellikle hayvanat bahçelerinde severlerken görürüz. bu süreden sonra da sevilip oynaşacak ebadı geçiyorlar. hem davranış kalıpları, hem de küçücük çocukların ellerine alıp seveceği noktayı geçmiş oluyorlar.
devamını gör...

dostoyevski’nin ilk romanıdır. kitap iki dostun birbiriyle mesajlaşmasını anlatır.
dönemin rusya’sının fakirliği, sefilliği çok iyi yansıtılmıştır.
hoşunuza gitmeyen sizi üzecek bir üslubu vardır kitabın okurken üzülürsünüz.
erkek karakterin uzun uzun ve anımda mektup yazması kadın karakterin geç cevap vermesi ve kısa mektuplar yazması ilgimi çeken güzel bir detaydı.
kesinlikle okunması gereken bir eser.
bütün romanlar aptallar içindir,aptalca hayal kurmaları ve hayatı süslü sözcüklerle görmeleri içindir
devamını gör...

nefes nefese'si muhteşem bir kitaptır. zaten o sıralar ilgimi çeken konulardan biri olan ikinci dünya savaşı'nın üzerine kurulu nefis bir üslupla yazılmış bu roman beni benden almıştır.
ardından kendisinin tüm kitaplarını temin edip, okumaya çalışmışsam da ne yazık ki hiçbiri nefes nefese'nin verdiği hazzı verememiştir.
ama bu diğer kitaplarının kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii ki.
sadece belli şeylerin aynı anda bir araya gelerek yaratabileceği özel bir anlama sahiptir bu kitap benim için. kendisi de en sevdiğim yazarlardan birisidir, kalemine sağlık diyor ve bitiriyorum.
devamını gör...

mantı yaptım. hazır da olsa bi nebze yenilebilir ve lezzetli oluyor.
devamını gör...

küçük yaşta katledilen devrimci, korkusuz ve şahane bir gençti. 12 eylül eylül darbesinin ne leş bir darbe olduğunu söylememe gerek yok herhalde. kenan evren denilen amerika aşığı yüzünden birçok insanın hayatı karardı adeta. bazıları da katledildi işte. süleyman demirel döneminde yaşanan pisliklerden biri..

erdal eren idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler savaş ay ve emin çölaşan’a, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını söylemiş.

eren’in ailesine yazdığı son mektubunun bir kısmı şu şekilde: “… şunu bilmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar. sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir…”
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
erdal eren hep 17 yaşında…
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
huzurla uyu güzel genç, seni katleden de yerinde rahat uyuyamaz umarım.
devamını gör...

türkünün sözlerinde "ne ayet dinler, ne kadı" şeklinde geçen ifadenin, araştırmalarda farklı kaynaklarda "ne âyan dinler, ne kadı" şeklinde geçtiği de görülmektedir ki bana bu ikinci hâli daha inandırıcı geliyor.

çünkü; yörede anlatılan hikâyelerde, dertli'nin babasının bölgenin âyanı ile (günümüzde kaymakam makamına karşılık geliyor) oğlunun şiir ve müziğe olan ilgisi ve yeteneği ile ilgili sürekli tartışma hâlinde oldukları anlatılırmış.

zamanın 1700'lerin sonları, yöre insanının manevî yönü kuvvetli anadolu halkı olması düşünülürse, dertli'nin "ayet dinlenmez" anlamına gelecek bir ifade kullanabileceği ihtimali uzak geliyor bana da. bir de âyan ve kadı ifadelerinin devlet görevlilerine karşılık geldiği düşünüldüğünde bu hâli daha akla yatkın geliyor.
devamını gör...

iş gene bana patladı yani!
*
devamını gör...

bu fotoğrafı çekerken nüfus cüzdanımı ve kredi kartımı kaybetmiştim.
yer; kyoto japon parkının yanındaki sitenin parkı, tam olarak tramvayın karşında.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kayıt almak gibi bir alt yapıya sahip yayın olacaktır umarım. canlı dinleyemesek dahi daha sonra yayına erişebiliyor olmayı çok isterim. *

ekleme: kayıt alınacakmış. çok sevindim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çarşıda yürürken bu manzarayı görüp aşırı mutlu olmuştum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

o çöplüğe asla ait durmuyordu, küçük yaşta hayatın sillesini yediği için yolu buralara düşmüş gibiydi.
devamını gör...

sunucunun hareketi saçma kerem bürsin’in ödül alması daha saçma.
devamını gör...

ordan bir rütbe rica edecektim
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim