çünkü sabah iş yok. ağır işsizlik benim sebebim.
devamını gör...

dert sahibi kimsenin ah etmesi, ah u zar etmesi.
2013 yılında, “yadigar” albümüyle tanınan grup. birbirinden kıymetli eserleri dinleyiciyle buluşturmuşlardır.

devamını gör...

doğduğun ev kaderindir, masumlar apartmanı, kırmızı oda'daki pek çok yaşam öyküsü ile aylardır bir terapi odasının anahtar deliğinden bakar gibiyiz.
camdaki kız da bu kervanın son üyesi olarak yerini aldı. 15 dk kadar izledim ve benim için sıkıcı ve rahatsız edici.
bekaret ve iffet kavramları ile kafayı bozmuş tiplere gerçekten ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. bu ülkenin bazı yerlerinde bakire değil diye öldürülen, yaralanan, sokaklara atılan kadınların hepsine özür borçlular, bu kadar kör gözüm parmağına konuyu işledikleri için.
bu tarz dizilere prim vererek 3. sayfa haberlerine yeni malzemeler çıkarmak doğru değil. o yüzden ben burada ayrılıyorum. daha fazla dayanamayacağım.
devamını gör...

mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları yüzünden bitki örtüsü artık her zamankinden erken uyanmaya başlıyor. açan çiçeklerle beraber polen seviyeleri de artıyor.

özellikle mart ayından başlayarak, mayıs ayını da içini alan mevsimde çayır ve ağaç polenleri havada uçuşmaya başlar. bu, bölgelere göre de değişkenlik gösterip temmuz ayına kadar da sürebilir. polenler, rüzgar ve böcekler aracılığıyla kilometrelerce uzağa taşınabilirler. bir taraftan bitkilerin üremesine faydası olurken, diğer yandan alerji hassaslığı olan kişilere zararı dokunur.

alerjilerde, nöbetler halinde astım ve nefes darlığı, burunda kaşıntı ve nezle durumu, gözde yanma, kaşıntı, akıntı şikayetleri ortaya çıkar. rüzgarlı ve güneşli havalarda şikayetler giderek artar.

polen tanecikleri alerjiye sebep olan etken bir maddeye sahiptirler. bitkilerden üreyen binlerce polen tanesi yüz kadar olanı, astımı tetikler, bahar nezlesine yol açar.

polen alerjisi, zamanında anne sütü ile yeterince beslenememiş kişilerde ortaya çıkıyor. bir de kalıtsal olarak ailede saman nezlesi, ürtiker, egzama, astım ve ilaç alerjisi olanlarda da bu tür hastalıklar ortaya çıkabiliyor.
devamını gör...

uzun bir güneşlenme süresi, mavi gökyüzü, sıcak bir deniz, kışı yağışlı ve ılık, yazı da kurak geçen bir yaz mevsimi, hakim olduğu sahillerde de deniz turizminin önünü açmasında rol oynamıştır.
devamını gör...

şimdi çok uzaklardasın yıllar oldu seni görmeyeli. umarım iyisindir seni çok özledim. her kediyi çok sevsem de senin yerin çok ayrı. senin renginde kediler görünce içimde bir şeyler parçalanıyor.
devamını gör...

anarko komünist pyotr alekseyeviç kropotkin’in muhteşem eseri. uzun bir zamandır piyasada bulunmayan eser, 2020 yılının sonlarında mazlum beyhan çevirisiyle afrika yayınlarından tekrar basıldı. mazlum beyhan öyle bir çeviri yapmış ki, kitap sanki türkçe yazılmış gibi hissediyorsunuz. son zamanlarda böyle başarılı bir çeviri okumamıştım.

anarşist komünizmin ilkelerini, devrimin başarılı olmasında karın tokluğunun rolünü, anarşist komünizme yöneltilen eleştirilerin cevabını, adeta okuyucu ile sohbet havasında tartışan bu esere, ispanya’da işçilerce “la conquista del pan” yani, ekmeğin fethi ismi verilmiş.

bildiğiniz üzere büyük bir toprak zengini ve soylu olan kont tolstoy, yazdıklarım ve yaşadıklarım birbiri ile çelişiyor diyerekten 82 yaşında evi terk etmiş. biraz geç kalmış olsa da bunca zenginliği elinin tersiyle itip bir tren istasyonunda zatürreye yenik düşen kont’a saygımız vardır. kropotkin ise tolstoy’un yaptığını çok daha genç yaşlarda yapabilmiş, muhteşem bir adam. soylu ve zengin bir prens olmasına rağmen değerleri için hapis yatmış, mücadeleler vermiş ilginç bir anarşist. kitaptan iki güzel alıntıyla bitirelim;

“hazret, artık kentin saygıdeğer simalarından biridir; önce kentin kendisi gibi saygıdeğerleriyle, üst düzey devlet görevlileriyle, valilerle, paşalarla oturup kalkmaya başlar, ardından da servetini bir başka büyük servetle birleştirebilmenin bir yolu olarak varsıl bir kızla evlenir. çocukları için yurtlar yuvalar edinir, sonra bir de bakmışsınız bir devlet ihalesi onda kalıverir: askeriye için çürük çarık çizme ya da yerel hapishane için kurtlanmış un vb. gibi şeyler... servet ha babam katlanır böylece, hele şansına bir savaş çıkıverirse ya da savaşın kendisi değilse bile, söylentisi yayılıverirse, deme gitsin! ya savaşla ilgili bazı gereçlerin üstencisi olacaktır, ya da şöyle esaslı bir banker-borsa üçkâğıdı çevirecek ve tam anlamıyla para babası olacaktır.” (sayfa 90)

“bir yunan yontucu mermeri yontmaya başladığı zaman o sert taşa içinde yaşadığı topluluğun, kentin, cumhuriyetin aklını ve yüreğini katardı. yapıtında geçmişin tüm tutkuları, şanlı söylenceleri canlanırdı. günümüzde ise kent, varlığını bütünsel olarak sürdüren bir organizma olmaktan çıkmıştır. aynı kentte yaşayan insanlar arasında hiçbir ruhsal temas, manevi ortaklaşma kalmamıştır. kentler artık birbirini tanımayan, birbirlerinin sırtından zengin olmak dışında ortak hiçbir şeyleri olmayan rastgele insanların toplandıkları sıradan yerlerdir. eski yunan'da ya da ortaçağda olduğu gibi, orda yaşayan insanların ortak yurdu olma niteliği kalmamıştır kentlerin. öyle ya, uluslararası spekülasyonlarla uğraşan bir bankerin ve bir fabrika işçisinin nasıl ortak yurdu olabilir ki?” (sayfa 184)
devamını gör...

ilgi çeken tanımların sahibi yazarımız. aslında bir çoğumuzun aradığı o tılsımlı içerikleri usta bir gazeteci gibi hazırlıyor. bir gazetede çalışıyor olsa bugün herhalde hepimizin bildiği gazetecilerden olurdu.
beğeni konusunda da çok cömert biri.
takipteyiz efendim.
devamını gör...

brezilyanın san paolo şehrinde bulunan yılan adası olarak da bilinen ve 4000'den fazla zehirli yılan çeşidine ev sahipliği yapan atlas okyanusunda konumlanmış olmakla beraber 1920 yılından beri ziyarete kapatılmış olan adaya verilmiş isimdir.
images.app.goo.gl/r2QBPDKXB...
devamını gör...

fizik sınavından 01 almıştım. o kadar soruyu cevaba geçirip ismimi de doğru bir biçimde yazmıştım oysa ki.
devamını gör...

sadece birkaç kez yaşadım bunu; o da, sarılıp yatarken, çok yorgun ve uykusuz olduğumuz için sızmışız. normal bi uykuya dalış sürecinde genelde sarıldıktan bi süre sonra taraflardan birinin bunaldım hadi uyuyalım artık sözüne, öteki taraf, gözlerinin içi gülerek tamam diyor. rahat olan, huzurlu olan sarılarak uyumak değil bence. en azından çoğu gece için. ilk zamanların heyecanıyla rahatlığı ikinci plana atıyorsunuz. kolumu başının altına almış yatıyor. 5 dakikada bir aşkım rahat mısın sen böyle? çook.

yalan, ne rahatı. değilim tabii ki. bi süre sonra kolum ağırıyor, uyuşuyor. ama o anki hisler bunu önemsiz kılıyor. kolun kopsa rahatım dedirtiyor.
devamını gör...

dünya dışı gezegenlerde yaşam olsaydı nasıl olurdu, hangi türler yaşardı gibi konuları işleyen, insanın ufkunu bir kaç kat arttıran 4 bölümlük harikulade bir netflix belgeseli. ayrıca çok açık ve anlaşılır akademik ingilizcesi var. ingilizce öğrenen ya da ingilizcesini geliştirmek isteyen arkadaşlar not tutarak çok dikkatli bir şekilde izlerlerse baya bir yol alacaklardır.
devamını gör...

mitolojide bir hikayesi vardır. şu şekildedir:

kendine aşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. ancak narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda ‘eko’ dedigimiz yankılara dönüşür. olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma cok kızar ve narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. günlerden bir gün av izindeki narkissos susar ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. o da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. o ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. o şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı ekho gibi narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. narsis (ya da narkissos) , adını narsizme, narkoza, bir çiçek familyasına (nergisgiller) ve bir çiçeğe vermiştir.
devamını gör...

--! spoiler !--

unutmak kelimesi undan çıkmış. bildiğimiz un yani, hamur işi, öyleymiş. unutmak için un ufak etmek gerekiyomuş. birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. öyle yavaş yavaş gidermiş, yavaş yavaş unuturmuşsun. gözleri, kaşı, burnu ile kulağı, sesini yavaş yavaş. unuttuğun zaman da o kişi olmazmış. hatırlamazmış. sonra unuttuğunu unuturmuş.

(bkz: behzat ç. (dizi))

--! spoiler !--
devamını gör...

odysseus, zeka ve strateji tanrıçası athena'nın el verdiği, kurnazlığıyla ünlü ithake kralı mitolojik kahramandır. genelde truva savaşını bitiren tahta at fikriyle tanınır ancak on yıl süren bu savaşın en önemli sebeplerinden biri yine bu cin fikirli abimizin eseridir. kendi sebep olduğu savaşı kendisi bitirmiştir.

leda, sparta kralı tyndareos'un güzelliğiyle nam salmış karısıdır. bu güzellik zeus'un gözünden de kaçmamıştır, ancak güzel olan her şeyi kendisine isteyen bu tanrı, karısı hera'dan çekindiği için bir kuğu kılığında leda'ya sokulur ve onunla birlikte olur. ne tesadüftür ki aynı gece leda, kocası tyndareos ile de birlikte olur. dokuz ay sonra iki yumurta doğurur, birinden zeus'un ikizleri polydeukes ve helen, diğerinden tyndareos'un ikizleri castor ve clytemnestra çıkar. erkek kardeşler castor ve polydeukes ((gbkz: dioskurlar)) maceradan maceraya atılırlar. kız kardeşlerin kaderi ise bellidir, ittifak ve iyi ilişkiler adına krallarla evlendirilmek.

clytemnestra miken kralı agamemnon ile evlendirilir. güzelliğiyle kız kardeşinden çok ötede olan zeus'un kızı helen ise daha evlenme çağına gelmeden kral theseus tarafından kaçırılır, sonrasında erkek kardeşleri dioskurlar tarafından kurtarılır. evlenme yaşına geldiğindeyse akhaları tam anlamıyla iç savaşın eşiğine getirir. o dönemde bekar ve nüfuz sahibi ne kadar kral ve prens varsa, hediyelerle güzel helen'in babası bildikleri tyndareos'un evine doluşurlar. kızı birimize vermeden buradan ayrılmayız derler. politik olarak tyndareos, helen'i menalous ile evlendirme niyetindedir çünkü diğer kızı ile evli olan menalous'un abisi agamemnon, akhalar içinde çok büyük nüfuz sahibidir ve bu akrabalık ilişkisinin güçlendirilmesi gerekmektedir. ancak ortam o kadar gergindir ki helen'i kiminle evlendirirse evlendirsin, diğer damat adayları o kişiye ve kendisine savaş açacaktır. işte tyndareos'un bu müşkül halini gören kurnaz odyseus helen'in kendisine uygun görüleceğini umarak, ona şu aklı verir: tüm damat adayları ile konuş ve bir tek bir şartla damadını seçeceğini bildir, bu şart da her kim kızının kocası olursa tüm diğer damat adayları ona bağlılık yemini edecek ve yardım istediğinde ona yardıma koşacak.

tyndareos bu fikri beğenir ve uygular ancak odyseus havasını alır, menalous helen'in kocası olur ve büyük bir çeyizle birlikte onu evine götürür. işte akhalar arasında yapılan bu anlaşma truva savaşının en büyük mitolojik nedenlerinden biridir. diğer neden zeus'un kendi çocuğu tarafından öldürülme paranoyası sonucu ortaya çıkan daha masalsı bir hikayedir. (bkz: thetis)

paris'in saraydan kız kaçırma olayı bir çok anlatıda helen'in çeyizlerini de kapsamaktadır. agamemnon bu durumu fırsat bilerek kardeşine yapılan haksızlığa karşı tüm akhalara bu anlaşmayı hatırlatır ve onları truva'ya karşı bir araya getirir.

not: tabi ki savaşın asıl nedeni yunan yarımadasındaki miken uygarlığı ile anadolu yarımadasındaki iyon medeniyetlerinin kaynak ve güç çekişmesidir. bir taraf aralarındaki birliği sağladığı anda diğer taraftaki en güçlü şehir devletine topluca saldırmış, sonradan anadolu devletleri bu tehdide karşı truvalılara yardım gönderse de truva'nın düşüşü engellenememiştir.
devamını gör...

yaşasın dediğim sözlük ve etkinliğidir. en yakın zamanda desteklemek istiyorum. fikrinize sağlık.
devamını gör...

hayat bazen çok “keşke”.
insan sıralasa keşkelerini destan yazar ama en kıza telaffuzu yukarıda ki olurdu sanırım.
devamını gör...


sınıfta şarkı söyleyen birkaç kişi olurdu, bir kız her çıktığında bunu söylerdi. bu şarkıyı dinlerken, kendimi 3. sınıfta hissediyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim