kant için, aklın ötesinde başka bir merci yoktur. aklı, ahlaki otorite olarak temellendirmiş ve böylece evrensel bir ahlak kurmaya çalışmıştır. kant'ın ahlak felsefesi içerikten yoksun kuralcı katı normlar zinciri olarak eleştirilmiştir çoğu zaman.özgür insan iradesinin ahlak yasalarına uyulması bilincinde olduğunu savunmuş.
devamını gör...

terbiyesiz bir söylemdir. üstelik kendi kalitesini belli etmiştir.
devamını gör...

başlıkta adı olmayan herkes.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ben de dahil bu arada. hak etmiyorsunuz siz bizi.
devamını gör...

tam aksine lezbiyenler kötü gayler iyi. lezbiyenler erkekler için potansiyel aday sayısını azaltırken, gayler potansiyel rakip sayısını azaltıyor.
devamını gör...

ortaokul yıllarımdan beri yaptığım kek.
meslek lisesinde okudum.
ev ekomomisi ve mutfak diye bir dersimiz vardı.
onun kitabında vardı tarifi.
bir yapmaya başladım
o yapış o yapış.
her misafir öncesi
annem
kızım bir kek koy derdi.
yani kekimin tarifi ile aramda 11-12 yaş var.
benle ölmesin diye
buraya tarifi yazayım.
yapanlardan bir hayır duası alırım.*
iki renkli kek tarifi
4 yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 paket vanilya
en az 10 dakika çırpılır.
1 su bardağı sıvıyağ
yarım su bardağı yoğurt
3 su bardağı un
eklenir
önce az devirle
sonra hızlı devirle
en fazla 5 dakika çırpılır.
1 paket kabartma tozu eklenir
1 dakika kadar çırpılır
kekin 5/4 'ü yağlanmış kek kalıbına boşaltılır.
kalan hamura 4 kaşık kakao yarım çay bardağı su eklenir.
2 dakika kadar çırpılır.
kalıptaki kekin üstüne dökülür.
bir çatal ya da kaşık ile kek bir kaç tur kadar alt üst edilir.
175⁰ fırında 40' dakika pişirilir.
afiyet bal şeker olsun.
dün öğlen yaptığım kekin
sabah masada gördüğüm hali.*
kek kalalalık evlerin imdat çekicidir.
alel acele kahvaltılık olur,
çayın yanına olur,
yemek sonrası keyif olur
kek iyidir ya
yapımı da kolay
tam benlik.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

*sabahında telefonu eline alıyorsun mesaj atmış mı diye alışkanlık sonuçta çok sonra anlıyorsun bittiğini genelde nedensiz yere biter,karşı taraf sıkılmıştır dışarıya bir anda merak duyar.
devamını gör...

netflix'in büyük çoğunluğu fast food tarzı dizi ve filmlerinden bunalmış bünyeleri sanata doyuran bir film izleme platformudur.
devamını gör...

müzik dinlemek ve uyumak.
devamını gör...

yine, yeniden adaletin sosyal medyadan sağlanması için açılan tag.

ortada delil var, hayatı kararmış bir çocuk var ama bu ne olduğu belirsiz şahsiyetsiz elini kolunu sallaya sallaya dışarı çıkıyor!
kendinden daha da utanmaz olan akrabaları davul zurna ile karşılıyor!

bildiğin adama iyi yapmışsın diyorlar, bu nasıl iş?
şimdi bu sapıklara cesaret vermek değildir de nedir?
bir çocuğun hayatını karartmak bu kadar kolay olmamalı.

bu ülkede ne adalet var ne eğitim var ne de refah var.
soruyorum, ne var bu ülkede?
devamını gör...

izmle biten kelimelerin birçoğu.
devamını gör...

kanatlarımı kırdılar.
devamını gör...

theodore kaczynski'nin serhat elfun demirkol tarafından çevrilmiş metni. çeviri son derece başarılı, metin hakkında söyleyecek birşey yok, kısaca 'kaczynski' deyip konuşmayı kesebiliriz.

burada:


bir zamanlar, bir geminin kaptan ve zabitleri kendi denizciliklerini çok beğenir ve kendilerine çılgınca hayran olurlardı. gemiyi kuzeye çevirdiler ve tehlikeli buzullarla karşılaşıncaya kadar yol aldılar. kendilerine yalnızca denizcilikteki ebedi başarılarını gösterme fırsatı vermek için kuzeye doğru çok daha tehlikeli sularda yol almaya devam ettiler.

gemi daha yüksek enlemlere ulaştıkça, yolcular ve mürettebat giderek rahatsız oldu ve aralarında tartışmaya, içerisindeki bulundukları koşullar hakkında şikayet etmeye başladılar.

“titriyorum” dedi usta gemici, “bu kadar kötü bir yolculukta daha önce hiç bulunmamıştım. güverte buzla kaplı; gözetleme yerindeyken rüzgar ceketimi bıçak gibi kesiyor; ön yelkene camadana vururken neredeyse parmaklarım donuyor; ve tüm bunlar için ayda 5 şilin alıyorum.”

“bunun kötü olduğunu mu düşünüyorsun!” dedi kadın yolcu. “soğuktan geceleri uyuyamıyorum. bu gemideki kadınlar erkekler kadar battaniye alamıyor. bu adil değil!”

meksikalı gemici sözü kesip konuşmaya katıldı: “¡chingado! ben, ingiliz gemicinin aldığı maaşın sadece yarısını alıyorum. bu iklimde kendimizi sıcak tutmak için bol yiyeceğe ihtiyacımız var ve ingilizler daha çok alıyor. en kötüsü, zabitler sürekli emirlerini ispanyolca yerine ingilizce olarak veriyor.”

“herkesten daha çok şikayet edecek nedenim var.” dedi amerikan yerlisi gemici. “eğer soluk benizliler atalarımın topraklarını yağmalamasaydı, bu gemide, buzdağlarının ve kutup rüzgârlarının arasında olmayacaktım. hoş, sakin bir gölde kanoyla gezinecektim. tazminatı hak ediyorum. en azından, kaptan bana barbut oynatmam için izin vermeli ki biraz para kazanabileyim.”

lostromo söz aldı: “dün, birinci zabit bana “ibne” dedi. isimler takılmadan eşcinsel ilişkiye girme hakkım var.”

bu gemide kötü davranılan sadece siz insanlar değilsiniz,” diyerek yolcuların arasındaki hayvansever araya girdi. sesi öfkeyle titriyordu. “geçen hafta ikinci zabiti geminin köpeğini iki kere tekmelerken gördüm!”

yolculardan biri üniversite profesörüydü. ellerini ovuşturarak hiddetle söylendi, “bunların hepsi korkunç! ahlaksız! ırkçılık, seksizm, türcülük, homofobi, işçi sınıfının sömürülmesi! ayrımcılık! toplumsal adalete sahip olmalıyız: meksikalı gemici için eşit maaş, bütün gemiciler için yüksek maaş, amerikan yerlisi için tazminat, kadınlar için eşit battaniye, eşcinsel ilişki hakkı ve köpeği daha fazla tekmelemek yok!”

yolcular “evet, evet!” diye bağırdı. mürettebat “hay hay!” diye bağırdı. “ayrımcılık! haklarımızı talep etmeliyiz!”

kamarot boğazını temizledi.

“hepinizin şikayet etmek için iyi nedenleri var. fakat bana göre gerçekten yapmamız gereken şey gemiyi döndürmemiz ve güneye doğru gitmemiz, çünkü eğer kuzeye gitmeye devam edersek er geç batacağız. sonra maaşlarınızın, battaniyelerinizin, eşcinsel ilişki haklarınızın size yararı olmayacak, çünkü hepimiz boğulacağız.”

fakat kimse onu dinlemedi, çünkü o sadece bir kamarottu.

kaptan ve zabitler, kıç güvertedeki makamlarından tartışmayı izliyor ve dinliyordu.
birbirlerine gülümsediler ve göz kırptılar. kaptanın el hareketiyle üçüncü zabit kıç güverteden indi. yolcular ve mürettebatın toplandığı yere ağır adımlarla yürüdü ve onların arasında durdu. çok ciddi bir ifade takınarak konuştu:

“biz kaptanlar kabul etmeliyiz ki bu gemide mazur görülemez şeyler olmakta. şikayetlerinizi duyana kadar bu kadar kötü bir durum olduğunu anlayamadık. bizler iyi niyetli insanlarız ve sizler için en iyisini yapmak istiyoruz. ancak kaptan oldukça eski kafalı ve kendi bildiği yolda ilerler. somut değişiklikler yapmadan önce biraz kışkırtılması gerekebilir. benim şahsi fikrim, eğer gayretle protesto ederseniz – fakat her zaman barışçıl ve geminin kurallarını ihlâl etmeden – kaptanın ataletini sarsar ve gayet haklı olarak şikayet ettiğiniz problemlere çözüm getirmeye zorlarsınız.

bunu söyledikten sonra üçüncü zabit kıç güverteye doğru yol aldı. gider gitmez yolcular ve mürettebat arkasından, “orta yolcu! reformcu! liberal! kaptanın yardakçısı!” diye bağırdı. fakat yine de söylediği gibi yaptılar. kıç güvertenin önünde buluştular. kaptanlara hakaretler savurdular ve haklarını talep ettiler: usta gemici “daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma koşulları istiyorum,” diye haykırdı. kadın yolcu “kadınlar için eşit battaniye” diye haykırdı. meksikalı gemici “emirleri ispanyolca olarak almak istiyorum.” diye haykırdı. amerikan yerlisi gemici “barbut oynatma hakkı istiyorum.” diye haykırdı. lostromo “ibne olarak adlandırılmak istemiyorum.” diye haykırdı. hayvansever “köpeğin daha fazla tekmelenmesine hayır.” diye haykırdı. profesör “devrim, hemen şimdi.” diye haykırdı.

kaptan ve zabitler aceleyle bir araya toplandı ve birkaç dakika görüştü. bütün bu süre boyunca birbirlerine göz kırptılar, gülümsediler ve birbirlerini doğrularcasına kafalarını öne eğdiler. daha sonra kaptan kıç güvertenin önünde durdu ve büyük bir cömertlik göstererek, usta gemicinin maaşının ayda 6 şiline yükseltileceğini; meksikalı gemicinin maaşının ingiliz gemicinin üçte ikisi kadar olacağını, ve ön yelkene camadana vurma emrinin ispanyolca verileceğini; kadın yolcuların bir battaniye daha alacağını; amerikan yerlisi gemicinin cumartesi akşamları barbut oynatabileceğini; lostromonun gizlice eşcinsel ilişkiye girdiği sürece ibne olarak anılmayacağını ve mutfaktan yemek çalmak gibi gerçekten ahlaksız şeyler yapmadığı sürece köpeğin tekmelenmeyeceğini duyurdu.

yolcular ve mürettebat bu imtiyazları büyük bir zafer olarak kutladı. fakat ertesi sabah, tekrardan memnuniyetsizlik hissettiler.

usta gemici “ayda altı şilin çok düşük bir ücret ve hâlâ ön yelkene camadana vururken parmaklarım donuyor” diyerek homurdandı. meksikalı gemici “hâlâ ingilizlerle aynı maaşı veya bu iklim için yeterli yiyeceği alamıyorum” dedi. kadın yolcu “biz kadınlar hâlâ kendimizi sıcak tutacak kadar battaniyeye sahip değiliz” dedi. diğer yolcular ve mürettebat da benzer şikayetlerde bulundu. profesör onları kışkırttı.

konuşmalarını bitirdiklerinde, kamarot, bu sefer diğerlerinin duymamazlıktan gelemeyeceği kadar yüksek bir sesle konuştu:

“köpeğin mutfaktan bir parça ekmek çaldığı için tekmelenmesi, kadınların eşit battaniyeye sahip olmaması, usta gemicinin parmaklarının donması gerçekten korkunç; ve lostromonun istediği halde neden erkeklerle ilişkiye giremediğini anlamıyorum. fakat buzulların şu an nasıl kalın olduklarına ve rüzgârın nasıl daha fazla sert estiğine bakın! bu gemiyi geriye, güneye doğru çevirmemiz gerekiyor. eğer kuzeye gitmeye devam edersek, buzullara çarpacak ve batacağız.

“ah, evet,” dedi lostromo, “kuzeye doğru gitmeye devam etmemiz gerçekten korkunç bir şey. fakat neden tuvalette sevişmek zorundayım? neden ibne olarak anılmam gerekiyor? diğer herkes gibi iyi biri değil miyim?”

“kuzeye doğru ilerlemek korkunç” dedi kadın yolcu. “fakat görmüyor musun? tam da bu nedenle kadınların kendilerini sıcak tutmak için daha çok battaniyeye ihtiyacı var. hemen şimdi kadınlar için eşit battaniye talep ediyorum!”

“tamamen doğru” dedi profesör, “kuzeye doğru yol almak hepimiz için büyük sıkıntılar yaratıyor. fakat yönümüzü güneye doğru çevirmek gerçekçi olmaz. zamanı geri çeviremezsin. durumumuzun üstesinden gelmek için iyi hazırlanmış bir yol bulmalıyız.”

“bak” dedi kamarot, “kıç güvertedeki bu dört kaçık adamın yollarına devam etmesine izin verirsek, hepimiz batacağız. eğer gemiyi tehlikeden uzaklaştırırsak, daha sonra çalışma koşulları, kadınlar için battaniye ve eşcinsel ilişki hakkı için endişelenebiliriz. ama önce bu gemiyi çevirmemiz gerekiyor. eğer bir kısmımız birlik olur, bir plan yapar ve biraz cesaret gösterirsek, kendimizi kurtarabiliriz. çok fazla insana gerek yok – yedi veya sekizimiz yeterli. kıç güverteye saldırabilir, bu delileri gemiden atabilir ve gemiyi güneye çevirebiliriz.”

profesör sesini yükseltti ve sert bir şekilde “şiddete inanmıyorum. ahlaksızca.” dedi.

lostromo “şiddet kullanmak etik değil” dedi.

kadın yolcu “şiddetten çok korkuyorum” dedi.

kaptan ve zabitler herşeyi izliyor ve dinliyordu. kaptanın bir işaretiyle üçüncü zabit ana güverteye indi. yolcuların ve mürettebatın arasına kadar geldi ve gemide hâlâ bir takım sıkıntılar olduğunu söyledi.

“epey ilerleme kaydettik” dedi. “fakat daha fazlası gerçekleşmeyi bekliyor. usta gemicinin çalışma koşulları hâlâ sert, meksikalı hâlâ ingiliz ile aynı maaşı alamıyor, kadınların hâlâ erkekler kadar battaniyesi yok, amerikan yerlisi’nin cumartesi geceleri oynattığı barbut ellerinden alınan toprakları için değersiz bir karşılık, lostromonun eşcinsel ilişkiye tuvalette girmesi adil değil ve köpek hâlâ kimi zaman tekmeleniyor.

“bence kaptanın yeniden harekete geçirilmeye ihtiyacı var. eğer hep birlikte başka bir protesto gerçekleştirirseniz işe yarayacaktır – şiddetsiz olduğu sürece.”

üçüncü zabit geminin kıç tarafına doğru ilerlerken, yolcular ve mürettebat arkasından hakaretler yağdırdı. ama yine de ne dediyse yaptılar ve başka bir protesto için geminin kıç güvertesi önünde toplandılar. çılgınca bağırıp çağırdılar, yumruklarını savurdular ve hâttâ kaptana çürük yumurta attılar (ustalıkla yana çekildi).

kaptan ve zabitler şikayetleri dinledikten sonra aceleyle bir araya toplandı. konuşmaları süresince birbirlerine göz kırptılar ve sırıttılar. daha sonra kaptan kıç güvertenin önüne geldi ve usta gemiciye parmaklarını sıcak tutsun diye bir eldiven verileceğini, meksikalı gemicinin ingiliz gemicinin dörtte üç maaşı kadar maaş alacağını, kadınlara bir battaniye daha verileceğini, amerikan yerlisi gemicinin cumartesi ve pazar geceleri barbut oynatabileceğini, lostromonun karanlıktan sonra alenen eşcinsel ilişkiye girebileceğini ve kimsenin kaptanın özel izni olmadan köpeği tekmeleyemeyeceğini söyledi.

yolcular ve mürettebat bu büyük devrimci zafer karşısında çok mutluydu. fakat ertesi günle birlikte tekrardan memnuniyetsizlik hissettiler ve aynı eski sıkıntılar hakkında söylenmeye başladılar.

kamarot bu sefer sinirleniyordu.

“sizi ahmaklar!” diye bağırdı. “kaptanın ve zabitlerin neler yaptıklarını görmüyor musunuz? bu gemiyle ilgili yanlışın ne olduğunu düşünemeyesiniz diye battaniyeler, maaşlar ve köpeğin tekmelenmesi hakkındaki saçma şikayetlerinizle sizleri meşgul etmeyi sürdürüyorlar – gemi kuzeye doğru daha da ilerliyor ve hepimiz boğulmuş olacağız. eğer sadece bir kaçınız aklını başına toplar, bir araya gelir ve kıç güverteyi basarsak, bu gemiyi çevirebilir ve kendimizi kurtarabiliriz. fakat tüm yaptığınız, çalışma koşulları, barbut oynatma ve eşcinsel ilişki hakkı gibi önemsiz küçük konular hakkında ağlaşmak.”

yolcular ve mürettebat öfkelendi.

“önemsiz!!” diye ağladı meksikalı, “ingiliz gemicinin sadece dörtte üçü kadar maaş almam sence adil mi? önemsiz mi?”

“benim sıkıntıma nasıl saçma diyebiliyorsun?” diye bağırdı lostromo. “ibne olarak anılmanın küçük düşürücü olduğunu bilmiyor musun?”

“köpeği tekmelemek ‘önemsiz küçük bir konu’ değil!” diye haykırdı hayvansever. “zalimce, insafsızca, vahşice!”

kamarot, “pekâlâ” dedi. “bu konular önemsiz ve saçma değil. köpeği tekmelemek insafsız ve vahşice. ibne olarak anılmak küçük düşürücü. fakat gerçek sorunumuzla karşılaştırıldığında – geminin hâlâ kuzeye gidiyor olduğu gerçeğiyle karşılaştırıldığında – sizin şikayetleriniz önemsiz ve saçma, çünkü eğer bu gemiyi derhal çeviremezsek hepimiz boğulacağız.

“faşist!” diye haykırdı profesör.

“karşı devrimci!” dedi kadın yolcu. tüm yolcular ve mürettebat birbirlerinin ardından konuşmaya katıldı. kamarotu faşist ve karşı devrimci olarak suçladılar. onu bir kenara itip maaşlar, kadınlar için battaniye, eşcinsel hakları ve köpeğe nasıl davranılması gerektiği hakkında söylenmeye devam ettiler. gemi kuzeye doğru yol almaya devam etti. bir süre sonra iki buzdağı arasında parçalandı ve herkes boğuldu.
devamını gör...

bir theodore sturgeon cümlesidir.

fantezi, bilimkurgu ve korku edebiyatına ait eserler veren amerikalı eleştirmen ve yazar theodore sturgeon bu cümleyi arkadi ve boris strugatski kardeşlerin bir kitabının önsözünde kullanmıştır ve o zamandan beri bilimkurgu yazarları ve okurlarının bir şiarı haline gelmiştir cümle.

kurgu ve kurgu dışı kitaplarda bile kurgu küçümsenirken bir de kurgu yapıtlar arasında benim çok gereksiz ve temelsiz bulduğum bir ayrım söz konusudur. edebiyat içindeki bu sanal ve manasız hiyerarşiye ciddi ciddi inananlar ve bu sanrıyı sonuna kadar savunanlar var. ama tıpkı theodore sturgeon’un söylediği gibi eserler iyi ya da kötü diye ayrılmalıdır.

bilimkurgu, yani iyi bilimkurgu kitapları anlatmak istedikleri dertlerini doğrudan anlatmak yerine yepyeni bir dünya, bambaşka bir zaman dilimi veya hiç görülmemiş medeniyetler üzerinden anlatır.

ayrıca bilimkurgu sadece keyif için okunacak eğlenmeli bir tür değildir. evet keyifle okunur ama ciddi ve nitelikli bir okur bilimkurgu eserlerinin aslında bu eğlenceden çok daha fazlası oluğunu bilir.

iyi bilimkurgu iyi edebiyattır ve iyi edebiyat kalıpların ve sınıflandırmaların çok üzerindedir.
devamını gör...

insanın insan sevmediği çağda olmamızla ilgilidir.
insan sevip hayal kırıklığına uğramamak adına hayvanlara yahut doğaya verilen bir sevgi vardır.
devamını gör...

firavun ikinci neko asya'ya doğru genişleme ve babil ilerlemesini durdurma niyetindeydi. asur kralı asur-uballit ıı (son asur hükümdarı) ile ittifak yaptı ve milattan önce 609 yılında babillilerin üstüne yürüdü. milattan önce 605 yılında babil krallığı ile yaptığı karkamış savaşı sonrasında ordusu; o zamanlar babasının asur ilerleyişinde ordulara komutanlık yapan, sonrasında ise yeni babil imparatorluğu'nun kurucusu olacak ve kudüs'ü fethedecek ıı. nebukadnezar'ın ordusu karşısında ağır bir mağlubiyet aldı. bu savaş sonucunda mısır suriye'den çekildi, asur devleti bağımsızlığını kaybetti ve babil devleti ekonomik güç kazanmıştı. nebukadnezar tahta geçmişti ve basra körfezi'ne kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.

savaşın gerçekleşmesi süresince biraz sebeplerinden de bahsetmemiz gerekirse asur başkenti ninova m.ö 612'de babil işgaline uğradı. yeni başkenti harran'a taşıdılar fakat burası da m.ö 610 yılında tekrar babiller tarafından işgal edildi. başkent karkamış'a taşındı. asur kralı babil üzerine yürürken bahsettiğimiz mısır desteğini de almıştı. tarihçilerin bir kısmı neko'nun asur devletine yardım için, bir kısmı da asur devletinin güçsüzlüğünden faydalanmak için bu sefere çıktığını söyler. beklenmedik bir şekilde gelişen babil ordusunun yeni başkent önündeki baskısı orduları mağlup eder. mısırlıların yardıma giderken josiah ile megiddo'da yaptıkları çatışmanın da orduyu yıpratması göz önüne alınmalıdır. buna karşılık babil ordusunun da tamamının savaşta olmadığını, büyük ordunun gelecekteki muharebe yerine gönderildiğini de biliyoruz.

bu savaşın kayıtları şu an british museum'da bulunan nebuchadnezzar chronicles denen tarih yazmalarında bulunmaktadır. yazılanlara göre savaş alanından kaçanlar bile öldürülmüş, hiç kimse ülkesine geri dönememiştir. savaş incil'de ve yeremya kitabı'nda da geçmektedir.

kaynakça ve daha fazlası: britannica - topic carchemish: vikipedi - karkamış savaşı, wikipedia - battle of carchemish, vikipedi - ıı. nebukadnezar, wikipedia - nebuchadnezzar ıı, vikipedi - neko ıı, wikipedia - necho ıı, arsbellica.it - battle of carchemish,
devamını gör...

yatmaya yakın doymuş yağ oranı yüksek gıdalar tüketme gafletinde bulunmak. akabinde sabaha karşı uyanılır ve nur topu gibi bir reflünüz vardır. bağrı yanık anadolu çocuğu sezai gibi gezer durursunuz ortalıkta.
devamını gör...

doksanları yaşamamış olanların tuhaf bir şekilde çok çekici bulduğu ancak o dönemi yaşamış olanlar için belli konularda özleme şayan olmasına rağmen çoğu açıdan tam bir bataklık olan dönemdir.

doksanlar müzik açısından oldukça verimli bir dönemdi elbette ancak özel televizyonların ortaya çıkması ile birlikte televizyon çocuklarına dönen insanlar için travmatik olaylara neden olan birçok olaya sahne oldu.

trt’nin soğuk ve mesafeli yayınlarının prangasından kurtulan televizyon bu sefer de sulu sepken bir bayağılık altında kıvranmaya başladı. cinsel açlığın afrika’sı olan ülkemde sansürsüz yayın mantığı fikirler üzerindeki sansürü kaldırmak yerine çıplaklık üzerindeki sansürü kaldırmakla işe başlandı.

her an vıcık vıcık bir cinsellikle ekrana bağlanmaya çalışılan insanlar bir de üstüne neden ünlü olduğu bilinmeyen tuhaf tiplerin türemesi ile iyice dumura uğradı. trt’nin aptalca sansüründen kurtulup en az onun kadar aptalca olan kalitesiz yayınlarla içimiz dışımıza çıktı.

terör ve faili meçhullerin sıradan olaylara dönüştüğü o dönemde insanlar televizyonlardan dağıtılan hediyeler için canhıraş bir savaşa girerek günlük dertlerinden uzaklaşma hevesine düştü.

şu an z kuşağına bas bas bağıran insanların yasemin evcim için televizyon ekranına yapıştığı, dansöz kıyafetlerini çok kapalı buldukları için şikayet mektupları yazdığı, kalitesiz televizyon programlarında sürekli kavga eden insanları izlerken taraf tutmayı marifet saydığı dönem o kadar de eskide kalmadı.

çok merak ettiğim şey şudur: şu an z kuşağına ahlak dersi veren doksanlar düşkünlerinin elinin altında internet erişimi oldaydı neler yaparlardı acaba?

doksanlar benim zaman zaman özlemle andığım kurtuluşu olmayan bir bataktır.
devamını gör...

umarım birkaç sene sonra birileri gelip bu başlıgın altına maske yazar.
devamını gör...

eski bir kitabı karıştırırken arasından çıkan kurumuş gül, eski günlerden kalma bir fotoğraf ve o fotoğrafın arkasında yazan sevgi dolu sözler...
devamını gör...

çoğu soruyu kız hesabı açmış erkek yazar soruyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim