zenginlerin bayrak edebiyatı yapması
aşırı samimiyetsiz ve çıkar kokan edebiyattır. milyonlarca liralık köşklerinde yaşayan bu zenginler şayet erkekse askere gitmemiş, vatan millet için herhangi bir şey yapmamışlardır. çoğu da ülkeyi hiç de ahlaklı şekilde temsil etmemişlerdir. sadece bazı isimlere yaranmak için çıkıp çıkıp "bayrak için ölürüz" vs. açıklamalar yaparlar. örneğin burak yılmaz. mesut özil'e "benimle milli takım forması altında savaşmış futbolcularla ilgili konuşmak istiyorum" tarzı bir yorumla saldırmış. karısını döven bir adam olarak, gazeteciye saldırıp bir şarkıcıya silah çeken adamla da en yakın arkadaş kendisi. daha örnekler çoğaltılabilir.
devamını gör...
oidipus kompleksi
çoçuğun, karşı cinsteki ebeveyni sahiplenirken kendi cinsindeki ebeveyni safdışı etme konusunda beslediği duygu ve düşüncelerin bütünü. sigmund freud bu ismi yunan mitolojisinde ki sophokles'e ait kral oidipus'un hikayesinden esinlenerek vermiştir.
(link: tr.m.wikipedia.org/wiki/Oed...: oidipus'un hikayesi)
(link: tr.m.wikipedia.org/wiki/Oed...: oidipus'un hikayesi)
devamını gör...
inanmadığı dinin sabah akşam son ses müziğini dinlemek zorunda olmak
beni diyanete ayırılan olağanüstü bütçe kadar rahatsız etmeyen bir durum.
devamını gör...
insan acıyı seviyor mu sorunsalı
biz kadınlar için topuklu ayakkabıları örnek vereceğim başlık.
devamını gör...
sözlük yazarlarının çocuklarına vermek istedikleri isimler
oğlum olursa "deniz" kızım olursa "zeynep".
edit: 02.11.2021 oğlum oldu ve adını deniz koydum. ( vay be sözlük, kim derdi ki bu başlığa tanım yazarken, bunu gerçekleştireceğim.)
edit: 02.11.2021 oğlum oldu ve adını deniz koydum. ( vay be sözlük, kim derdi ki bu başlığa tanım yazarken, bunu gerçekleştireceğim.)
devamını gör...
1 kelimelik hikayeler
değişti.
devamını gör...
demet akalın'ın skandal paylaşımı
artık bilerek yaptığını düşündüğüm paylaşımlardan bir tanesi. kadın baktı gündem oluyo. reklamın iyisi kötüsü olmaz. yazıyo da yazıyo.
devamını gör...
siyasi islam diye bir şey varsa en büyük örneği istiklal marşıdır
sert yorumlar isteyen yazar beyanı.
istiklâl marşını kişinin kendi içgüdülerine ve ideolojik düşüncelerine göre yorumlamak kimsenin haddine değildir. ne demek, ne anlatmak istediği bellidir.
-siyasal islam (islam değil siyasal islam) bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeyler listesinde ilk beşe girer.
istiklâl marşını kişinin kendi içgüdülerine ve ideolojik düşüncelerine göre yorumlamak kimsenin haddine değildir. ne demek, ne anlatmak istediği bellidir.
-siyasal islam (islam değil siyasal islam) bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeyler listesinde ilk beşe girer.
devamını gör...
20 mart 2021 damadın geri döndüğü iddiaları
bir adet daha 20 mart 2021 şeklinde başlayan felaket haberi görmeye takatim kalmadı.
devamını gör...
türkiye'de normalleşen anormallikler
sırf bir insanla komşu,akraba vs. olduğu için özel hayatı hakkında soru sormak ve üstüne tavsiye vermeye çalışmak.
bi salın ya.
bi salın ya.
devamını gör...
dm'den fingirdeşen yazarlar
ortalıkta yapınca atıyorlar sözlükten.
mecburiyetten öyle yapıyoruz yani napak?
mecburiyetten öyle yapıyoruz yani napak?
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
girdik mi halaya şimdi
nizanim nerede hani
salata bunlar bizi sattı dimi
ankara havası çalsınlar karşılıklı oynayalım bari.
nizanim nerede hani
salata bunlar bizi sattı dimi
ankara havası çalsınlar karşılıklı oynayalım bari.
devamını gör...
cafede yalnız başına oturan insanın yalnızlık sebebi
tek başına olan birisinin yalnız olduğu anlamına gelmediği için aranmayan sebeptir.
devamını gör...
milli kütüphane
ankara bahçelievler'de bulunan bir tane liseliler için, üç tane üniversiteliler için, bir tane de akademisyenler için çalışma salonu barındıran kocaman kütüphanedir. ayrıca sol frame'de adını görür görmez beni fazlasıyla duygulandıran yerdir. kendisi benim hüzünlü tıplı kekimdir.
özel günler harici 7/24 açıktır. çok büyük olmasına rağmen belli bir saatten sonra hep sıra olur ve insanlar birisi çıkınca onun yerine girer. ciddi ciddi saatlerce sıra bekleyenler vardır.
güzel bir sistemi vardır. içinde birden fazla wc, yemek yiyebileceğiniz görece daha pahalı kantini, abur cuburlardan tutun hayatınızda içtiğiniz ennn kötü kahveye kadar bulunan otomatları, küçük sigara içilmeyen bir terası, evden yemek getirenler için iki küçük odacığı, bilgisayar bölümü vardır.
geldiğinizde kartınızı okutup salon seçersiniz ve rastgele bir numara verir. kartla içeri giriş yaparsınız, dilerseniz 2 kere yer değiştirme hakkına sahipsiniz. sonrası için belli bir süre beklemen gerekiyordu ama şu an hatırlamıyorum. dışarıya çıkmak istiyorsanız mola yarım saatlik ve bir saatlik alabileceğiniz molalar mevcuttur. eğer moladan vaktinde dönmezseniz otomatik olarak sizi atar ve sırada bekleyen başka biri sizin yerinize girer. tabii bu molaları da alma sınırı var, öyle zırt pırt alamıyorsunuz. önceden aralarda koltuklar da vardı, sonradan kaldırdılar. yine de aralarda sohbet eden birçok insan vardır. geceleri uyumaya gelen bile olur. girişinde güvenlik de vardır. belli bir saat sonra içerideki hava artık dayanılmaz olur, o yüzden en ideali sabah saatleridir. halide salonu daha küçük, ışıklandırması daha güzel, masaları daha kaliteli ve daha havadar olması sebebiyle kapış kapış gider.
anlayacağınız disiplin ve düzen konusunda epey gelişmiş bir kütüphanedir. pandemi öncesi arkadaşlarımla sabahtan girip akşam çıktığım yerdi. o ders aralarında merdivene oturup ettiğim sohbet ya da terasa çıkıp aldığın temiz havanın ne kadar güzel olduğunu anlatamam. terasta da birçok güvercin vardır, insana alıştıkları için yanında yürürler.
bir insan kütüphaneyle arasında duygusal bağ kurar mı, kuruyormuş işte...
özel günler harici 7/24 açıktır. çok büyük olmasına rağmen belli bir saatten sonra hep sıra olur ve insanlar birisi çıkınca onun yerine girer. ciddi ciddi saatlerce sıra bekleyenler vardır.
güzel bir sistemi vardır. içinde birden fazla wc, yemek yiyebileceğiniz görece daha pahalı kantini, abur cuburlardan tutun hayatınızda içtiğiniz ennn kötü kahveye kadar bulunan otomatları, küçük sigara içilmeyen bir terası, evden yemek getirenler için iki küçük odacığı, bilgisayar bölümü vardır.
geldiğinizde kartınızı okutup salon seçersiniz ve rastgele bir numara verir. kartla içeri giriş yaparsınız, dilerseniz 2 kere yer değiştirme hakkına sahipsiniz. sonrası için belli bir süre beklemen gerekiyordu ama şu an hatırlamıyorum. dışarıya çıkmak istiyorsanız mola yarım saatlik ve bir saatlik alabileceğiniz molalar mevcuttur. eğer moladan vaktinde dönmezseniz otomatik olarak sizi atar ve sırada bekleyen başka biri sizin yerinize girer. tabii bu molaları da alma sınırı var, öyle zırt pırt alamıyorsunuz. önceden aralarda koltuklar da vardı, sonradan kaldırdılar. yine de aralarda sohbet eden birçok insan vardır. geceleri uyumaya gelen bile olur. girişinde güvenlik de vardır. belli bir saat sonra içerideki hava artık dayanılmaz olur, o yüzden en ideali sabah saatleridir. halide salonu daha küçük, ışıklandırması daha güzel, masaları daha kaliteli ve daha havadar olması sebebiyle kapış kapış gider.
anlayacağınız disiplin ve düzen konusunda epey gelişmiş bir kütüphanedir. pandemi öncesi arkadaşlarımla sabahtan girip akşam çıktığım yerdi. o ders aralarında merdivene oturup ettiğim sohbet ya da terasa çıkıp aldığın temiz havanın ne kadar güzel olduğunu anlatamam. terasta da birçok güvercin vardır, insana alıştıkları için yanında yürürler.
bir insan kütüphaneyle arasında duygusal bağ kurar mı, kuruyormuş işte...
devamını gör...
leyla aydemir'in öldürülmeden önce cinsel istismara uğraması
asla asla çocuklarınızı yalnız bırakmayın, gerekirse ağlasın, üzülsün, asla sizin olduğunuz yerin dışı na izin vermeyin.
unutmayın taş yakından gelir, ya akraba ya komşu ya arkadaş.....
o eski mahalle kültürü mazide kaldı, eskiden de vardı böyle pislikler ama bu kadarına cesaret edemiyorlar di.
unutmayın taş yakından gelir, ya akraba ya komşu ya arkadaş.....
o eski mahalle kültürü mazide kaldı, eskiden de vardı böyle pislikler ama bu kadarına cesaret edemiyorlar di.
devamını gör...
güzel olmanın verdiği öz güven
tek başına bir anlamı yoktur. sempatin, zekân, eğitimin ve en önemlisi çevre ile desteklenmelidir.
tek başına güzelliğe güvenip kuru bir özgüvenle ortaya çıkarsanız kurtlar sizi ham yapar.
tek başına güzelliğe güvenip kuru bir özgüvenle ortaya çıkarsanız kurtlar sizi ham yapar.
devamını gör...
merak edilen yazlık sarayın mimari görüntüleri
bu parayla kaç öğrenciye burs verilirdi, kaç fakir doyurulurdu, kaç okula yeni ekipmanlar alınırdı, kaç öğrenciye kitap dağıtılırdı, kaç kurs açılırdı, kaç hastane yenilenirdi, kaç vergi düşürülürdü... neler yapılabilirdi, neler... ama yazlık bir saray yapıldı, evet, halkın vergisi buraya gitti. değer mi, allah için değer mi, bu kadar insanın hakkını yemek birkaç haftalık tatillere değer mi? söyleyin bana, ülkenin pahalılığından, eğitim sisteminin dengesizliğinden dolayı yıkılan ümitlerimizin karşılığı olarak bu saray mı bizi avutacak? yeğen bakın bizim cumhurbaşkanı da ülkeyi o kadar iyi yerlere getirdi ki, tek eksiği yazlıktı, onu da yaptı, helal olsun diyebilir mi biriniz, söyleyin, diyebilir misiniz? her gün yeni zamlar geliyor, hayat pahalılaşıyor, bu kadar şey olurken halkını hayattan bezdirmenin karşılığı yazlık bir saray mı? aslında o kadar söylenecek şey var ki, ama boğazım düğümleniyor artık. anca burada anonimliğe sığınarak dert yanabiliyorum, o kadar.
devamını gör...
yorgunluktan uyuyamamak
beterin beteri vardır dedikleri tam olarak bu durum bence.
devamını gör...
ölünce sevemezsem seni
bir karacaoğlan şiiridir. aynı zamanda ayna grubu bu şiirden güzel bir şarkı çıkarmıştır.
"ölünce sevemezsem seni" çok saçma söz değil mi la? diyenleri duyuyorum. bildiğim kadar bu sözü açıklayacağım.
cümlede kafa karıştıran yapı 'ölünce' sözcüğünde bulunmaktadır. bilindiği üzere -ınca, -ince zarf-fiil eki eylemi yaptıktan sonraki zamanı belirtir. tabii bu günümüzde öyledir. örneğin; 'eve varınca ara beni'. buradaki örnekte de görüldüğü üzere -ınca zarf fiil eki, eylem tamamlandıktan sonrasını karşılıyor. 'eve vardıktan sonra' desek de çok fazla anlam kaybına uğramamakla beraber hemen hemen aynı anlama gelmektedir.
dil, canlı bir varlıktır der bilim insanları. uzun zamanların ardında sözcükler, ekler gelişip değişebilir, hatta yok olabilirler. buradaki durum da bundan ibarettir. -ınca, -ince zarf fiil eki çok önceleri şimdiki anlamda değil, 'eylemin yapılacağı zamana kadar' gibi bir anlam taşıyordu. karacaoğlan'ın yaşadığı dönemde şimdiki türkiye türkçesi kullanılıyor olsaydı, karacaoğlan bu cümleyi 'ölünceye kadar sevemezsem seni' ya da 'ölene dek sevemezsem seni' şekillerinde yazabilirdi.
"ölünce sevemezsem seni" çok saçma söz değil mi la? diyenleri duyuyorum. bildiğim kadar bu sözü açıklayacağım.
cümlede kafa karıştıran yapı 'ölünce' sözcüğünde bulunmaktadır. bilindiği üzere -ınca, -ince zarf-fiil eki eylemi yaptıktan sonraki zamanı belirtir. tabii bu günümüzde öyledir. örneğin; 'eve varınca ara beni'. buradaki örnekte de görüldüğü üzere -ınca zarf fiil eki, eylem tamamlandıktan sonrasını karşılıyor. 'eve vardıktan sonra' desek de çok fazla anlam kaybına uğramamakla beraber hemen hemen aynı anlama gelmektedir.
dil, canlı bir varlıktır der bilim insanları. uzun zamanların ardında sözcükler, ekler gelişip değişebilir, hatta yok olabilirler. buradaki durum da bundan ibarettir. -ınca, -ince zarf fiil eki çok önceleri şimdiki anlamda değil, 'eylemin yapılacağı zamana kadar' gibi bir anlam taşıyordu. karacaoğlan'ın yaşadığı dönemde şimdiki türkiye türkçesi kullanılıyor olsaydı, karacaoğlan bu cümleyi 'ölünceye kadar sevemezsem seni' ya da 'ölene dek sevemezsem seni' şekillerinde yazabilirdi.
devamını gör...
anneler oğluna mı düşkün kızına mı sorunsalı
benim annem öncelerden oğluna düşkündü şimdi ibresi bize döndü.
benim için en küçük olan kızım diyorum.
benim için en küçük olan kızım diyorum.
devamını gör...