susma sustukça sıra sana gelecek
ortada duran kitleyi kendi fikrinize katmak için atılan slogandır..
bak şimdi biz burada bağırıp çağırıyoruz, tepki gösteriyoruz sen de bize katıl ki sayımız artsın..bi' gün senin de başına bu haksızlık gelirse görürsün! şeklinde bir uyarı yatar altında..işe yaradığı da olur bazen.
bak şimdi biz burada bağırıp çağırıyoruz, tepki gösteriyoruz sen de bize katıl ki sayımız artsın..bi' gün senin de başına bu haksızlık gelirse görürsün! şeklinde bir uyarı yatar altında..işe yaradığı da olur bazen.
devamını gör...
sözlükte namaz kılan kadının olmaması
her salı cumaya giderim. günahımı almayın.
devamını gör...
kirpik
devamını gör...
hatay'da saldırıya uğrayan kadının şikayetçi olmaması
başlığın tam hali "hatay'da satırla saldırıya uğrayan kadının, erkek arkadaşından şikayetçi olmaması" olacaktı lakin yine karakter sınırlamasına takıldım.
hatay'da tavla oynayan 5 kişinin gözü önünde, kız arkadaşı elif d.’yi (17) satırla darbettiği suçlamasıyla gözaltına alınan oğuzhan k. (24) adliyeye sevk edildi. erkek arkadaşından şikayetçi olmayan elif d.'yi, sevk sırasında oğuzhan k.’ye sarılmak isterken polis engelledi. elif d., polis memurlarına, “kurban olayım lütfen. hakimle görüşmem lazım. tutuksuz yargılansın” dedi.
bir kadına uygulanan fiziki ya da psikolojik şiddeti savunacak kadar alçak değilim lakin böylesine bir vakanın her şeyi hak ettiğini düşünüyorum. "kocamdır ne yapsa yeridir" söyleminin bir başka versiyonu sanırım, gerçekten trajikomik.
kaynak 1
kaynak 2
kaynak 3
hatay'da tavla oynayan 5 kişinin gözü önünde, kız arkadaşı elif d.’yi (17) satırla darbettiği suçlamasıyla gözaltına alınan oğuzhan k. (24) adliyeye sevk edildi. erkek arkadaşından şikayetçi olmayan elif d.'yi, sevk sırasında oğuzhan k.’ye sarılmak isterken polis engelledi. elif d., polis memurlarına, “kurban olayım lütfen. hakimle görüşmem lazım. tutuksuz yargılansın” dedi.
bir kadına uygulanan fiziki ya da psikolojik şiddeti savunacak kadar alçak değilim lakin böylesine bir vakanın her şeyi hak ettiğini düşünüyorum. "kocamdır ne yapsa yeridir" söyleminin bir başka versiyonu sanırım, gerçekten trajikomik.
kaynak 1
kaynak 2
kaynak 3
devamını gör...
leman sam’ın araplara soysuz demesi
ağzına sağlık çok güzel demiş. leman sam kadın gibi kadınsın yemin ediyorum, benden yana hep destek tam destek. *
yetmez ama evet ulan!!!
yetmez ama evet ulan!!!
devamını gör...
origami
japonca kağıt katlama sanatına verilen isim. kesmeden ve yapıştırmadan sadece kağıtları katlayarak oluşturulan sanat figürleridir.
devamını gör...
kadınların zeki erkek sevmemesi
yoo ben severim. biraz tehlikeli olabilirler ama tehlike olmadan hayatın tadı çıkar mı ki?
devamını gör...
esrar ve kokainin yasallaşması gerektiği gerçeği
an itibariyla bu basligi sozlukte en cahil kafayla acilmis baslik olarak adlediyorum.
bir insan aptaldir, aptalligi basini yakar kendi hayatini etkiler kimseyi de baglamaz. ama aptalligi savunmak da olayi aptalliktan cikarir, virutik bir cahillige durumunu evirir. adli idarenle evinde esrarini da, kokainini de ic, bagimlisi ol, istedigin nitelikte intiharini et. ama olayi guzelleyip, yasallasmasi gerektigini savunmak nasil bir kafa yapisidir? saniyorum kokain kafasi dedikleri olay tam manasiyla budur.
esrar, kokain, ve turevleri psikoaktif birlesenlerdir. her ne kadar yok sentetik uyarici, yok bilmem ne olarak birbirinden ayirsaniz da yapilan arastirmalara gore, birbirlerinden hic oyle sert cizgilerle ayrismadigi, etki ve tepkilerinin benzer nitelikte oldugu gozlemlenmistir.
fiziksel olarak verdikleri zararlarin karacigerden tutun, kalbe, oradan kansere kadar gitmesine deginmeyecegim ama beynin merkezi sinir sistemini nasil deforme ettigi ve akabinde ihtihara goturecek kadar ruhsal bunalima nasil suruklediginden bahsedecegim...
madde bagimliligi zihnin limpik sisteminde yer alan odul zevk bolumunu hedef almasiyla olusur. beynin bu bolumunu bagimliligin getirisiyle ilaclarin yonetmesi demek amiyane bir tabirle insanin kendi kafasina sıkması demektir. bu ilaclar farkli sekillerde vucuda alindigi an kan beyin engelini gecer. sonrasinda ozellikle dopamin uretimine neden olurlar. dopamin bileseni vucudumuzda ozellikle bize zevk verici eylemlerin gerceklesemesiyle salinir. (sevilen bir etkinligin yapilmasi, sevilen yemegin yenilmesi, cinsel iliski vs vs gibi) dopamin salinimina neden olan eylem bittikten sonra ortama salinmis dopamin onu salan hucreler tarafindan tekrar toparlanir, yani deyim yerindeyse sandiga tekrar tepilir.
lakin uyusturucu ve turevi maddelerle dopamin olusmus ise, onu salan hucreler dopamini toparlayamaz kullanilan maddeler snapslari bloke eder. uyusturucularin zevk etkisi o yuzden herhangi bir etmenden en az on kat fazladir.
olusmus bu ani ve top seviyesideki haz hissi, uyaricilarin etkisinin dusmesiyle ani dususe gecer. akabinde alinan hazzin ters etkisi olarak ruhsal bunalim, gerginlik ve benzeri etkiler gozlemlenir. sonrasinda kullanan kisi, ayni etkiyi almak icin tekrar ayni yola basvurur. her basvurmasinda da ayni performansa ulasmak icin daha fazla tuketmesi gerekir bu arada. derken bagimlilik baslar. ve bir sure sonra kullanan akilli kisisi merkezi sinir sisteminin, dopamin ve seratonin uretiminin, snaplarin ve noronlarin kimyasiyla oynayip zihnini allak bullak eder. zihnin kimyasinin degismesi demek, ruh sagliginin da bozulmasi demektir. kaygi bozuklugu, depresyon, hatta sizofreni dahasi intihar dusunceleri sirasiyla gorulebilir.
ılgili maddelerin gosterdigi-gosterecegi etkiler tamamiyla boyle. dahasi da var da aramaya inananin bilge google vasitasiyla bulacagina eminim.
dunyada medeniyetler kuran, icatlar yapan, bilim/ilim uretebilen hazine niteligindeki beynini insan "neden" uyusturur? hadi yapti diyelim bunu nasil savunur? bu cahillik midir? sonsuz aptalliginin getirisi midir?
bir insan aptaldir, aptalligi basini yakar kendi hayatini etkiler kimseyi de baglamaz. ama aptalligi savunmak da olayi aptalliktan cikarir, virutik bir cahillige durumunu evirir. adli idarenle evinde esrarini da, kokainini de ic, bagimlisi ol, istedigin nitelikte intiharini et. ama olayi guzelleyip, yasallasmasi gerektigini savunmak nasil bir kafa yapisidir? saniyorum kokain kafasi dedikleri olay tam manasiyla budur.
esrar, kokain, ve turevleri psikoaktif birlesenlerdir. her ne kadar yok sentetik uyarici, yok bilmem ne olarak birbirinden ayirsaniz da yapilan arastirmalara gore, birbirlerinden hic oyle sert cizgilerle ayrismadigi, etki ve tepkilerinin benzer nitelikte oldugu gozlemlenmistir.
fiziksel olarak verdikleri zararlarin karacigerden tutun, kalbe, oradan kansere kadar gitmesine deginmeyecegim ama beynin merkezi sinir sistemini nasil deforme ettigi ve akabinde ihtihara goturecek kadar ruhsal bunalima nasil suruklediginden bahsedecegim...
madde bagimliligi zihnin limpik sisteminde yer alan odul zevk bolumunu hedef almasiyla olusur. beynin bu bolumunu bagimliligin getirisiyle ilaclarin yonetmesi demek amiyane bir tabirle insanin kendi kafasina sıkması demektir. bu ilaclar farkli sekillerde vucuda alindigi an kan beyin engelini gecer. sonrasinda ozellikle dopamin uretimine neden olurlar. dopamin bileseni vucudumuzda ozellikle bize zevk verici eylemlerin gerceklesemesiyle salinir. (sevilen bir etkinligin yapilmasi, sevilen yemegin yenilmesi, cinsel iliski vs vs gibi) dopamin salinimina neden olan eylem bittikten sonra ortama salinmis dopamin onu salan hucreler tarafindan tekrar toparlanir, yani deyim yerindeyse sandiga tekrar tepilir.
lakin uyusturucu ve turevi maddelerle dopamin olusmus ise, onu salan hucreler dopamini toparlayamaz kullanilan maddeler snapslari bloke eder. uyusturucularin zevk etkisi o yuzden herhangi bir etmenden en az on kat fazladir.
olusmus bu ani ve top seviyesideki haz hissi, uyaricilarin etkisinin dusmesiyle ani dususe gecer. akabinde alinan hazzin ters etkisi olarak ruhsal bunalim, gerginlik ve benzeri etkiler gozlemlenir. sonrasinda kullanan kisi, ayni etkiyi almak icin tekrar ayni yola basvurur. her basvurmasinda da ayni performansa ulasmak icin daha fazla tuketmesi gerekir bu arada. derken bagimlilik baslar. ve bir sure sonra kullanan akilli kisisi merkezi sinir sisteminin, dopamin ve seratonin uretiminin, snaplarin ve noronlarin kimyasiyla oynayip zihnini allak bullak eder. zihnin kimyasinin degismesi demek, ruh sagliginin da bozulmasi demektir. kaygi bozuklugu, depresyon, hatta sizofreni dahasi intihar dusunceleri sirasiyla gorulebilir.
ılgili maddelerin gosterdigi-gosterecegi etkiler tamamiyla boyle. dahasi da var da aramaya inananin bilge google vasitasiyla bulacagina eminim.
dunyada medeniyetler kuran, icatlar yapan, bilim/ilim uretebilen hazine niteligindeki beynini insan "neden" uyusturur? hadi yapti diyelim bunu nasil savunur? bu cahillik midir? sonsuz aptalliginin getirisi midir?
devamını gör...
kampus
1400'lerin köln şehrinde geçen bir ortaçağ cinayet romanı. kitap en kısa haliyle bu şekilde tanımlanabilir fakat aslında size vaat ettiği şeyler bundan çok daha fazlası.
öncelikle yazar claudia gross tarih ve polisiye ögelerinin yanı sıra felsefeyi de fazlasıyla dahil ediyor kitabın içine. zaten katilimizin işlediği cinayetle sorduğu felsefi bir bilmeceyle başlıyor her şey: "bir bütünü oluşturan her şeyi ayırıyorsunuz, fakat neyin bir bütüne ait olmadığını görmüyorsunuz." sonrasında da kitabın içinde geçen felsefi tartışmalar kitabın sonuna kadar devam ediyor. dolayısıyla okurken kitaptan daha fazla tat alabilmek adına biraz felsefe bilginizin olması gerekiyor bence. özellikle platon, aristoteles, aquinolu thomas ve ockhamlı william'ın felsefelerini bilmeniz okurken size oldukça fayda sağlayacaktır. ayriyeten kitap o dönemde kadınların toplumda ve öğrenim hayatındaki yeri, sadece halkın değil sahip oldukları onca bilgiye rağmen üniversite hocalarının cahilliği, cücelik gibi toplumsal normların kabul edemeyeceği kusurlara sahip insanların o dönemde başından geçen tecrübeler gibi çok sayıda konuya da değiniyor. kitabı okurken tarih boyunca niye hiç kadın filozof çıkmamıştır sorusunun cevabını rahatlıkla alabileceğinizi düşünüyorum.
özetle kitabın felsefi kısımları kafamı biraz karıştırmasına rağmen oldukça sürükleyici bir kitaptı. birçok polisiye yazarının uyguladığı katilin kim olduğu konusundaki şaşırtma taktiğini claudia gross da uygulamış, fakat birçok yazarın aksine bunu kitabın sonunda değil nispeten ortalarında yaptığı için biraz şaşırdım açıkçası. fakat zaten önemli olan katilin kim olduğu değil. yani tabi ki önemli fakat yazarın esas derdi katilin kim olduğunu göstermek değil bence. eğer okursanız ne demek istediğimi anlarsınız ki
ortaçağ tarihine meraklı, o dönemin felsefesine aşına herkesin kitabı okuyabileceğini düşünüyorum. dolayısıyla bu tarz insanlara kitabı rahatlıkla önerebilirim.
öncelikle yazar claudia gross tarih ve polisiye ögelerinin yanı sıra felsefeyi de fazlasıyla dahil ediyor kitabın içine. zaten katilimizin işlediği cinayetle sorduğu felsefi bir bilmeceyle başlıyor her şey: "bir bütünü oluşturan her şeyi ayırıyorsunuz, fakat neyin bir bütüne ait olmadığını görmüyorsunuz." sonrasında da kitabın içinde geçen felsefi tartışmalar kitabın sonuna kadar devam ediyor. dolayısıyla okurken kitaptan daha fazla tat alabilmek adına biraz felsefe bilginizin olması gerekiyor bence. özellikle platon, aristoteles, aquinolu thomas ve ockhamlı william'ın felsefelerini bilmeniz okurken size oldukça fayda sağlayacaktır. ayriyeten kitap o dönemde kadınların toplumda ve öğrenim hayatındaki yeri, sadece halkın değil sahip oldukları onca bilgiye rağmen üniversite hocalarının cahilliği, cücelik gibi toplumsal normların kabul edemeyeceği kusurlara sahip insanların o dönemde başından geçen tecrübeler gibi çok sayıda konuya da değiniyor. kitabı okurken tarih boyunca niye hiç kadın filozof çıkmamıştır sorusunun cevabını rahatlıkla alabileceğinizi düşünüyorum.
özetle kitabın felsefi kısımları kafamı biraz karıştırmasına rağmen oldukça sürükleyici bir kitaptı. birçok polisiye yazarının uyguladığı katilin kim olduğu konusundaki şaşırtma taktiğini claudia gross da uygulamış, fakat birçok yazarın aksine bunu kitabın sonunda değil nispeten ortalarında yaptığı için biraz şaşırdım açıkçası. fakat zaten önemli olan katilin kim olduğu değil. yani tabi ki önemli fakat yazarın esas derdi katilin kim olduğunu göstermek değil bence. eğer okursanız ne demek istediğimi anlarsınız ki
ortaçağ tarihine meraklı, o dönemin felsefesine aşına herkesin kitabı okuyabileceğini düşünüyorum. dolayısıyla bu tarz insanlara kitabı rahatlıkla önerebilirim.
devamını gör...
domestic hıyar
serseri sayesinde yakamı bırakmış olan hıyarcıklı veba. kendi adıma sevinirken, kendimi önce antinkuntin sonra da morticia için üzülürken buldum.
merhaba antinkuntin, merhaba morticia. adım meja. ben de domestic mağduruyum. haydi sarılalım. *
seni kadın düşmanı! seni domestic! seni hıyar! *
merhaba antinkuntin, merhaba morticia. adım meja. ben de domestic mağduruyum. haydi sarılalım. *
seni kadın düşmanı! seni domestic! seni hıyar! *
devamını gör...
uçuk
uçuğa neden olan herpes simpleks virüsüdür (hsv). herpes virüsleri; hsv-1 ve hsv-2 olmak üzere 2 tiptir. hsv-1; genellikle dudakta, hsv-2 ise genital bölgede hastalık oluşturmaktadır. özellikle hsv-2 yenidoğanlarda ciddi enfeksiyona neden olabileceği için bebeklerin öpülmemesi gerekir.
devamını gör...
big fish
“a man tells his stories so many times that he becomes the stories. they live on after him, and in that way he become"
dev bir kadroya sahip, çok sağlam bir tim burton filmi. sımsıcak, büyülü bir masal dünyası.
ayrıca filmin sonunda will'e abuzer kömücü edasıyla noldu lan it demiştim.*
devamını gör...
seni seviyorum demenin farklı şekilleri
en sevdiği kitabın ilk baskısını bulmak
devamını gör...
20 temmuz 2021 normal sözlük bayramlaşması
eyi bayramlar gençler.
devamını gör...
en son kazıklandığınız yer
benzinci.
arkadaş.... ağzımı bozacağım şimdi.
bugün yine zam geldi.
arabayı satsam mı ne yapsam?
arkadaş.... ağzımı bozacağım şimdi.
bugün yine zam geldi.
arabayı satsam mı ne yapsam?
devamını gör...




