kalp kırmadan ter kokuyorsun deme yolları
lağımdan mı fırladın arkadaş burnumun direği kırıldı diyebilirsiniz.
devamını gör...
özgürüz deyip küfretmeyi yasaklamak
özgürlük demeyelim ama insanlık adına yapılması gerekendir malum küfür denen kavram daha çok kabalık, fikirlerini kavram ile açıklayamayıp şiddete girişin eşiği olarak bilinir.
devamını gör...
anadolu kartalları
türk hava kuvvetleri'nin 100. yılı şerefine 2011 yılında beyaz perdede gösterime girmiş filmdir.
ömer yargı'nın yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde ise engin altan düzyatan, çağatay ulusoy, özge özpirinçci gibi isimler yer alıyor.
küçüklükten beri havacılık merakı olan ve istikbali göklerde arayan biri olarak çok sevdiğim bir filmdir. solo türk ve türk yıldızları gösterilerini hiç kaçırmam, filmde de onların sahnelerini görmek çok güzeldi.
filmdeki soundtracklar ozan doğulu tarafından hazırlanmış. bunun yanında manga grubunun en sevdiğim şarkısı olan "fly to stay alive" ve "tek yön seçtiğim tüm yollar" şarkıları da soundtrack içinde bulunmakta.
filmin benim gibi detaycı biri için tek kötü yanı, hava harp okuluna giriş için bile minimum boy sınırı 165cm iken özge özpirinçci'yi 160cm boyuyla pilot yapmış olmaları.
ömer yargı'nın yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde ise engin altan düzyatan, çağatay ulusoy, özge özpirinçci gibi isimler yer alıyor.
küçüklükten beri havacılık merakı olan ve istikbali göklerde arayan biri olarak çok sevdiğim bir filmdir. solo türk ve türk yıldızları gösterilerini hiç kaçırmam, filmde de onların sahnelerini görmek çok güzeldi.
filmdeki soundtracklar ozan doğulu tarafından hazırlanmış. bunun yanında manga grubunun en sevdiğim şarkısı olan "fly to stay alive" ve "tek yön seçtiğim tüm yollar" şarkıları da soundtrack içinde bulunmakta.
filmin benim gibi detaycı biri için tek kötü yanı, hava harp okuluna giriş için bile minimum boy sınırı 165cm iken özge özpirinçci'yi 160cm boyuyla pilot yapmış olmaları.
devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
ona kötü örnek olmaktır. çocuklar ebeveynlerini taklit ederek büyürler.
devamını gör...
don quixote in his library
1824 yılına tarihlenmiş ve günümüzde ''tokyo fuji art museum'' sanat müzesinde bulunan bu tablo romantik ressam eugene delacroix'in eseri. tuval üzerine yağlı boya ile resmedilmiş sahne 17. yüzyıl ispanyol yazarı cervantes'in yazdığı "don kişot" romanından bir sahnedir. romanın karakteri alonso quijano şövalye romanlarına bağımlıydı ve bir zaman sonra aklını kaybederek kendini don kişot de la mancha olarak, bir şövalye ilan etti. ve maceraya atıldı.
aslında tablodan bahsederken romandan bahsetmemek de olmaz, yazar cervantes bu karakteri la mancha denen bölgeden biri olarak seçti çünkü burası şövalyelikten uzak, anti romantik bir yerdi. bunlar çevirmen john ormsby'in fikirleriydi. cervantes'in de kitabı yazma sebebi şövalyelik kitaplarının kökünü kazımaktı fakat roman dünya çapında ünlenmiştir ve la mancha, romantik şövalyelikle ilişkilendirilmiştir. yazılmış en büyük eserlerden biridir.
tabloda sandalyede oturan, ve önündeki masada bulunan açık kitabı okuduktan sonra düşüncelere dalan kişi don kişot'tur. kendisi bir aristokrat olan alonso kitaplardan o kadar etkilenir ki büyüklerinden kalma zırhlarını kuşanır ve maceraya atılır. eserde de kitaplardan etkilenen don kişot'u görüyoruz. arkasında da kendisi için endişelenen rahibi ve berberi görmekteyiz. üç figürün de yüzünde kayıtsız kalınmayacak bir şaşkınlık ifadesi görünüyor. kitapta bizzat bu anı işaret eden bir bölüm yok fakat romanlardan etkilenen don kişot macerasından dönmüş gözüküyor. kitapları ve şövalye ekipmanları yerde, dağınık bir şekilde duruyor. arkasındaki figürleri umursamıyor, sırtı dönük bir şekilde oturuyor. sol elini yukarıya kaldırmış bir şekilde, zihinsel durumu hakkında açıklayıcı bir tasvir niyetine duruyor sanki.
aslında tablodan bahsederken romandan bahsetmemek de olmaz, yazar cervantes bu karakteri la mancha denen bölgeden biri olarak seçti çünkü burası şövalyelikten uzak, anti romantik bir yerdi. bunlar çevirmen john ormsby'in fikirleriydi. cervantes'in de kitabı yazma sebebi şövalyelik kitaplarının kökünü kazımaktı fakat roman dünya çapında ünlenmiştir ve la mancha, romantik şövalyelikle ilişkilendirilmiştir. yazılmış en büyük eserlerden biridir.
tabloda sandalyede oturan, ve önündeki masada bulunan açık kitabı okuduktan sonra düşüncelere dalan kişi don kişot'tur. kendisi bir aristokrat olan alonso kitaplardan o kadar etkilenir ki büyüklerinden kalma zırhlarını kuşanır ve maceraya atılır. eserde de kitaplardan etkilenen don kişot'u görüyoruz. arkasında da kendisi için endişelenen rahibi ve berberi görmekteyiz. üç figürün de yüzünde kayıtsız kalınmayacak bir şaşkınlık ifadesi görünüyor. kitapta bizzat bu anı işaret eden bir bölüm yok fakat romanlardan etkilenen don kişot macerasından dönmüş gözüküyor. kitapları ve şövalye ekipmanları yerde, dağınık bir şekilde duruyor. arkasındaki figürleri umursamıyor, sırtı dönük bir şekilde oturuyor. sol elini yukarıya kaldırmış bir şekilde, zihinsel durumu hakkında açıklayıcı bir tasvir niyetine duruyor sanki.
devamını gör...
yazarların en son ağladığı zaman
babamın ölümüne ağladım.
devamını gör...
havada amaçsızca uçan naylon poşet
devamını gör...
son günlerde sözlüğe katılan yazarlar
sözlüğün böyle bir uygulaması kesin olarak yok.
artı oy vermek karma puanını yükseltiyor onun için mi yapılıyor? diyeceğim, fakat iddaa sahibi yazar sıfır tanımlı hesaplardan bahsediyor, bilemedim.
belirli başlıklar hangileri mesela en azından onları yazsa, bakar inceleriz.
nihayetinde, olayın kafa sözlük yönetimi ile kesişen bir tarafı yok. böyle suni bir uygulama, kendiliğinden organik olarak yeşeren bir platformun bacasına ot tıkamak olur.
böyle hesaplar varsa şayet, bu hesaplardan en çok hangi yazara artı oy verildi, ona bir bakmak lazım
başlık sahibi arkadaş konuyu bizlerle paylaşırsa yakından incelemeye alacağız.
gereken neyse de yönetim olarak yaparız, kimsenin kuşkusu olmasın.
artı oy vermek karma puanını yükseltiyor onun için mi yapılıyor? diyeceğim, fakat iddaa sahibi yazar sıfır tanımlı hesaplardan bahsediyor, bilemedim.
belirli başlıklar hangileri mesela en azından onları yazsa, bakar inceleriz.
nihayetinde, olayın kafa sözlük yönetimi ile kesişen bir tarafı yok. böyle suni bir uygulama, kendiliğinden organik olarak yeşeren bir platformun bacasına ot tıkamak olur.
böyle hesaplar varsa şayet, bu hesaplardan en çok hangi yazara artı oy verildi, ona bir bakmak lazım
başlık sahibi arkadaş konuyu bizlerle paylaşırsa yakından incelemeye alacağız.
gereken neyse de yönetim olarak yaparız, kimsenin kuşkusu olmasın.
devamını gör...
the bookshop
katalan yönetmen ısabel coixet‘in penelope fitzgerald‘ın kitabından uyarlanan 2017 yapımı bir film. tiyatral bir havada geçen filmde emily mortimer‘ın performansı ile diğer oyunculardan bir adım öne çıkıyor.
filmin konusuna gelecek olursak:
cesur olmak, sevmek, iyimserlik ve mücadele ile ilişkilendirebiliriz. hardborough kasabasında yalnız bir kadının kitapçısında kasabaya ve onların fikirlerine verdiği mücadeleyi kitap dükkanında geçen bir hayal dünyası şeklinde aktarıyor . kadının oldukça gizemli bir adam ile gerçekleştirdiği mektuplaşmalar ve görüşmeler filmin ana temasını oluşturmaktadır. filmde özellikle kullanılan pastel renkler filme başka bir boyut kazandırmıştır. ve kullanılan bazı eşyalar fazla imgesellik katmak açısından saçma bir şekilde izleyenin gözüne sokulmaya çalışılmıştır. kapının önünde duran çiçekli kabin ya da mektup sahnelerinde sürekli arkada duran vazo gibi. oyunculuklardan ise bazıları gerçekten çok amatörce ve ruhsuz durmaktadır. müzikler ise belki emily mortimer'den sonra en güzel şey filmin içersinde olan ispanyol gazeteleri tarafından çok poh pohlanmasına rağmen çok sıradan durağan yayvan bir film olmanın ötesine geçememiştir.
şahsi fikrimce film biraz yavaş tempoda ilerliyor ve bu izleyeni çok yoruyor.
filmin konusuna gelecek olursak:
cesur olmak, sevmek, iyimserlik ve mücadele ile ilişkilendirebiliriz. hardborough kasabasında yalnız bir kadının kitapçısında kasabaya ve onların fikirlerine verdiği mücadeleyi kitap dükkanında geçen bir hayal dünyası şeklinde aktarıyor . kadının oldukça gizemli bir adam ile gerçekleştirdiği mektuplaşmalar ve görüşmeler filmin ana temasını oluşturmaktadır. filmde özellikle kullanılan pastel renkler filme başka bir boyut kazandırmıştır. ve kullanılan bazı eşyalar fazla imgesellik katmak açısından saçma bir şekilde izleyenin gözüne sokulmaya çalışılmıştır. kapının önünde duran çiçekli kabin ya da mektup sahnelerinde sürekli arkada duran vazo gibi. oyunculuklardan ise bazıları gerçekten çok amatörce ve ruhsuz durmaktadır. müzikler ise belki emily mortimer'den sonra en güzel şey filmin içersinde olan ispanyol gazeteleri tarafından çok poh pohlanmasına rağmen çok sıradan durağan yayvan bir film olmanın ötesine geçememiştir.
şahsi fikrimce film biraz yavaş tempoda ilerliyor ve bu izleyeni çok yoruyor.
devamını gör...
hiç tanımadığın birine hayatını anlatma isteği
en güzelidir belki de çünkü bir daha belki hiç konuşmayacağın, görmeyeceğin birine anlatmanın verdiği rahatlık vardır. tabii hayatımı anlatacam diye karşıdaki bireyi de kaynar katran kazanına çevirmeyelim dimi? her şey kararında güzel.(bkz: swh)
devamını gör...
kılıçla yaşayan kılıçla ölür
''ama şöyle denir:
kılıç çeken kılıçla ölür.
ama şöyle denir:
kaderden kaçılmaz.''
dizelerini hatırlatan başlıktır.
edit: şiir için (bkz: ah'lar ağacı)
kılıç çeken kılıçla ölür.
ama şöyle denir:
kaderden kaçılmaz.''
dizelerini hatırlatan başlıktır.
edit: şiir için (bkz: ah'lar ağacı)
devamını gör...
gevheri
17. y.y.'da yaşadığı düşünülen türk halk ozanı. en bilinen eseri dağlara gel'dir.
gevheri düştüm dillere canım
diyar-ı gurbet ellere
billahi vermem ellere canım
dağlara gel dağlara
ayrıca bilgi içerikli bir sürü entry giren, sözlük'ümüz için iyi şeyler yapmaya çalışan saygıdeğer bir yazardır.
gevheri düştüm dillere canım
diyar-ı gurbet ellere
billahi vermem ellere canım
dağlara gel dağlara
ayrıca bilgi içerikli bir sürü entry giren, sözlük'ümüz için iyi şeyler yapmaya çalışan saygıdeğer bir yazardır.
devamını gör...
tilki
çok çakal bir hayvandır *.
devamını gör...
evden dışarı çıkmayı istememek
evde kalınca sıkılıyor, dışarıya çıkmaya üşeniyorum.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük.
ankara'da mis gibi bir hava var.
akşama kadar özgürüz.
artık market mi olur, avm mi olur, doğa time mi olur, arkadaş time mi olur, gönül işi time mi olur, sadece iş time mi olur, siz bilin.
yapılabilecek ne varsa yapılabilir.
sadece olumsuz insanlardan uzak duralım çünkü, shakespeare abi diyor ki onlar her çözüme yeni bir problem üretirler.
ankara'da mis gibi bir hava var.
akşama kadar özgürüz.
artık market mi olur, avm mi olur, doğa time mi olur, arkadaş time mi olur, gönül işi time mi olur, sadece iş time mi olur, siz bilin.
yapılabilecek ne varsa yapılabilir.
sadece olumsuz insanlardan uzak duralım çünkü, shakespeare abi diyor ki onlar her çözüme yeni bir problem üretirler.
devamını gör...
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz
heraklitos'un sözüdür. her şey bir başka şeyin yıkımı ve ölümüyle var olur. bir şeyin tekrar aynı şekilde var olma olasılığı yoktur. insan, toplum, çevre hatta nesneler sürekli bir değişimin içindedir. değişimin değişmeyen tek şey olduğuna dikkat çekilir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
fırtınayı görmeden nereden bileceksin ne kadar dayanıklısın?
bırak bi sarssın seni,
yere düş, hatta savrul,
köklerini oynatsın yerinden,
gör bi bakalım ne kadar sağlam kalacaksın?
sonra toparlanırsın yeniden.
ama baştan teslim olursan alır istediği yere götürür seni,
tam da yapmak istediği gibi...
izin verecek misin sahi?
bırak bi sarssın seni,
yere düş, hatta savrul,
köklerini oynatsın yerinden,
gör bi bakalım ne kadar sağlam kalacaksın?
sonra toparlanırsın yeniden.
ama baştan teslim olursan alır istediği yere götürür seni,
tam da yapmak istediği gibi...
izin verecek misin sahi?
devamını gör...
tunalı hilmi
çocukluğumun, gençliğimin geçtiği bir ankara caddesi. sürekli görmekten sıkılıyorum ama bir süre görmeyince de özlüyorum.
devamını gör...
leyla ile mecnun replikleri
+ gönül meseleleri ne alemde mecnun ?
+ gönül kim ya ?
+ çay erdal bakkal'da içilir , erdal bakkal erdal bakkal erdal bakkal.
hi hi hi
+ gönül kim ya ?
+ çay erdal bakkal'da içilir , erdal bakkal erdal bakkal erdal bakkal.
hi hi hi
devamını gör...
yaş ilerledikçe anlaşılan şeyler
yalnız, yapayalnız olduğumuz ve öldükten bir kaç gün sonra hiç yaşamamış gibi unutulacağımız gerçeği.
devamını gör...