cem karaca - bu son olsun
arkamda bıraktıklarıma benden son hediye, son öğüt, son sesleniş olur hem.

t: yazarların son yolculuğunda çalınmasını istediği şarkıların paylaşıldığı başlık.
devamını gör...

hepimizin, hayatın yoğun koşuşturmacası içerisinde kitap okumaya yeterince vakit ayıramadığımız dönemleri oluyor. biryudumkitap, her sabah saat 08:00’de e-posta kutunuza, çeşitli romanlardan derlenmiş ve birkaç dakikada okuyabileceğiniz pasajlar ve seçkiler gönderen ince ruhlu, sanatsal bir hareket.

uygulama marketlerinde yer alan mobil uygulamaları üzerinden sesli kitap hizmeti de sunuyorlar fakat bildiğim kadarıyla bu servis ücretli.

meraklıları için linkini buraya bırakıyorum.
devamını gör...

61 64 61 6d 73 69 6e
devamını gör...

yoğun bakımda takılan hasta bilekliği.
devamını gör...

sahtekarlığın bu kadarına da.. akla zarar..
devamını gör...

güzel bir plan kurgusu içinde ablamın yanına gidiyorum diye sevdiceğimin yanına gideceğim.yol bizim ordan 15 saat. ablam da arkadaşlarımla gezeceğim diye biliyor, sevdiğim kişinin yanına gittiğimi bilmiyor. otobüse çarşamba günü bineceğim. çarşamba günü babam öğlene kadar evde olmayacak. bu fırsat bir daha ele geçmez. babam olsa izin vermez, o yokken gideceğim. tabi akşamdan ablam diyecek. ablam onlara da ucuz bilet buldum, gelsin, çalışsın, kafası dağılsın diyecek. sevdiğim, bir arkadaşım ve ben biliyoruz sadece. allah izin verirse hastalık, ölüm vs olmazsa gideceğim. oraları gezeceğim, iki yarım gün ve 2 tam günümüz var. sonra ablamın yanına gideceğim.
...
sevmek her şeye rağmen çok güzeldir.
devamını gör...

kendinizi nasıl bir insan olarak tanımladığınızı hiç düşündünüz mü? ben kendimi her güzel şeyi mahvedişimle tanımlıyorum. bir şey içimi kıpır kıpır etmeye görsün, onu uzaklaştırmayı nasıl da başarıyorum kendimden. bana sıcak ve samimi yaklaşmayıversin bir insan, hemen suistimal ediveriyorum o içtenliğini. güzel birkaç an yaşayıvereyim bir insan tanesiyle hemen anlamsız sorgulamalarla felfena ediyorum bütün yaşanmışlıkları. mutlu anlara daima kuşkuyla bakıyor, mutsuzluk daima ensemde soğuk bir revolverle beni bekler hissediyorum. anın büyüsünü yok ediyorum böylece. güzellikleri solduruyor, iyi hisleri çürütüyorum.
lafa gelince hep süslemeler hep kafiyeler hep duyulmak istenen albenili sözler. yaşamaya gelince nasıl da tökezliyorum.
güzel anları mahvedişim biraz da benim mahvım işte, kendimi kendi kuyumu kazmakla tanımlıyorum. böylece bütün güzel şeylere rağmen kalbimi uçsuz bir kuyuya çeviriyorum.
“ellerime gökyüzünü doldurup beklesem de kalbim hep kuyu”
devamını gör...

zugra adlı yazarımızın, sözlüğün hayal gücü hayli geniş pek değerli tıp profesörünün yaptığı cern onaylı değerlendirmeyi atlamasından mütevellit çözemediğine inandığım sorunsal. şimdi zugracım ve pek değerli sözlük aşıkları, açıklıyorum:

daha önce de biraz bahsetmiştim; burada önemli olan, yazarın bilgi aktarma, akıl yürütme, yasama yürütme kabiliyetlerine ek olarak; özgür, özgün bir fikir veya ideolojiye sahip olup olmadığına ve ideolojisine aykırı görüş sahipleriyle tartışmaya ne denli açık olduğuna bakılmaktadır. tüm bunlara, yazarın mizah anlayışı da katılarak yapılan matematiksel, istatistiksel ve cebrî denklemler sonucu bazı formüllere ulaşmak pek tabii mümkündür. bu formüllerin hepsini açık edemeyecek olmakla beraber, örneğin üç yüz yirmi bir bin üç yüz yirmi bir sayıda tanım giren bir yazarın bazı takıntıları olduğundan söz etmek yanlış olmayacaktır. bu noktada başvuracağımız bilimsel otorite ise kesinlikle psikiyatri olmalıdır. eğer 321321 tanım giren değerli yazar, hem obsesmiş hem kompülsmüş ise 100 takipçisi olması gayet olağandır. aksi hâlde, 321321 tanım ile bir yazarın sahip olacağı takipçi sayısının alt limiti makalemin başında da bahsettiğim matematiksel, istatistiksel ve cebrî denklemleri özümseyerek ısdar edilen formüllerin uygulanmasıyla gün yüzüne çıkacaktır. tşk.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir ara tam beni anlattığını düşündüğüm ama sonra insanlarla iç içe olduğumda mutlu olduğumu gördüğüm; aslında dışlanmaktan, aşağılanmaktan korktuğumu anladığımda kendi kendime bulduğum bir bahane olduğunu fark ettiğim kelime.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1963 amerika birleşik devletleri doğumlu teorik fizikçi. özellikle sicim teorisi ile ilgili çalışmalarıyla tanınır.

öğrenimini harvard üniversitesi'nde tamamlamış ve ardından oxford üniversitesi'nden doktora derecesi almıştır. cornell ve columbia üniversitelerinde profesörlük yapan greene, çoklu evren kuramı, sicim teorisi gibi ilgi çekici konularda, günlük hayattan basit örnekler vererek yazdığı kitaplarında oldukça başarılı bir anlatıma sahip bence. ilgisi olanlar, kitaplarını mutlaka okumalı diye düşünüyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

reklamlar başladığında kumanda yakınlarda değilse, televizyon...
devamını gör...

kullanmayı çok sevdiğim bir deyimdir.

fakat neden 'lacivert' olarak nitelendiğini de çok merak ederim.
devamını gör...

neden anormal olarak algılanıyor?

bize kodlanan kültürün ötesine geçemiyoruz. yine mecburi tutulduğumuz sosyallik anlayışından bir adım ötesine geçemiyoruz. 20-30 yıl sonra bildiğimiz sosyal anlayış değişecek çünkü her iki doğumda bir otizmlinin doğması bekleniyor. daha otizmin tam nedeni saptanamadı, hormonal, bağırsak ya da nörolojik bir karışım olduğu söylenirken yıllar sonra otizm bir kişilik mi sorusu sorulacak. göz teması ve vücut teması içeren sosyal iletişim muhtemel tarihe karışacak. insanlar zaten teknoloji ile birlikte yüz yüze iletişimi aza indirmişti, otizmli sayısı çoğalınca işler çok değişecek.

bence insanların ilişki anlayışı robot seks oyuncaklarından ötesine geçmeyecek. şu an az sayıda fabrika tarafından üretildiği için pahalı olan bu tür oyuncaklar ilerleyen yıllarda daha gelişmiş halde uygun fiyatlara satılacak. konuşabilecek, yürüyebilecek, iliskiyi algılayıp inleyecek. bir noktadan sonra zaten yalnızlaşan insanlar bunu tercih edecek. daha şimdiden kavga gürültü çekip kendine şöyle iyisinden bir evlilik hayatı düşleyen kaç kişi kaldı? böyle bakmak lazım bu meselelere.

ben amcayı anormal bulmuyorum. ikili iletişimi denemiş, evlilik hayatını tatmış ve ona göre olmadığını anlamış. kendi yaşıtı bir kadınla flört etmek ve yeni insanlar tanımak zorunda olmak yerine evin her yerinde onu bekleyen görsel şölenler koymuş ve niye garip? bizim ilişki anlayışımıza uymadığı için mi? hugh hefner 90 yaşında evini 394 kadınla paylaşıyordu. bu abimiz elindeki imkanları farklı türlü değerlendirmiş. daha az iğrenç bir şey yapmış bence.

şu an kendi teknoloji algımız ve maddi imkansızlıklar nedenli, bi de elbette bize nasıl davranıp nasıl düşünmemiz gerektiğini öğreten o kültür var, her şey bize son derece saçma geliyor ama bu görüntülere alışmak lazım. insanlar ilerleyen zamanlarda ölen yakınlarının böyle görsellerini isteyecek eve. nasıl bir zamanlar insanların ölen insanların fotoğrafını çekmesi bize çok ilginç geliyorsa bana da şimdi ölen yakınlarının fotoğraflarını hareket ettiren şu program çok ilginç geliyor. bir fotoğraf aracılığı ile ölen yakınlarını canlandırmaya çalışıyor insanlar. bir gün ölen yakınlarının benzerlerini evlerde isteyecekler. sonra bir gün insanlar beğendikleri ünlülerin oyuncaklarını yaptırıp evde sevişecek.

ben kendi adıma inşallah o zamanlar geldiğinde çok yaşlanmış olmam ve teknolojinin sonuna kadar keyfini çıkarırım diyorum. ot gibi fakir fakir yaşıyoruz, elin emekli amcası bizden daha çok kıç baş görüyor. coğrafya hakkaten kader.
devamını gör...

çok zora düşmediğim sürece içmeyi seçmem, ağrıdan duramayacak durumda olursam içerim.
devamını gör...

sabırlı olmam. özellikle sıcakta serada oruç tutarken iş yaptığım zamanlar sabrımın nirvanası.
devamını gör...

(bkz: toplum sözleşmesi) rousseau'nun dört kitaptan oluşan, mülkiyet, eşitlik, özgürlük, yasa, devlet gibi konulara ele alıp insan ve toplumun gelişimini bu kavramlar üzerinden değerlendiriyor. özgür bireyin toplumla ve devletle ilişkisinin bilhassa üzerinde duruyor birinci bölüm " insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur" diye başlar. ayrıca rousseau vatandaşlığı ise kitapta şu şekilde tanımlamıştır "biz bütün vatandaşlar kendi çıkarlarımızdan yine hepimizin ortak çıkarları için fedakarlık yaparız. devlet burada sadece bir rol üstlenici konumundadir aslında ve anayasa dedigimiz toplum sözleşmesi, hepimizin tabi olduğu ve kapsayıcı nitelik taşır. kısacası, kendini topluma bağlayan kişi, hiç kimseye bağlanmamış olur ve kendi üzerinden başkasına tanımış olduğu hakların aynını elde etmeyen hiçbir üye bulunmadığına göre de,herkes hem yitirdiginin tam karşılığını, hem de elindekini korumak için daha çok güç kazanmış olur". yine tek ve mutlak bir hükümet biçimi olmadığını devletlerin nüfusuna göre yönetim biçimlerinin de değişiklik göstermesi gerektiğini savunur. rousseaunun bu eseri aynı zamanda fransız devriminin öncülerine de esin kaynağı olmuştur.

-hükümet ya da yüksek yönetim diye yürütme gücünün yasal yoldan kullanılmasına; hükümdar ya da görevli diye de, bu yönetim işini üstüne alan kimseye ya da bütüne diyorum. sy 34
devamını gör...

eski yazılımdan kalan kapatmayı unuttuğumuz bir özellik sebebiyle gerçekleşmiş, kasıtsız bir durumdur.

an itibariyle sorun giderilmiştir herkes oyları görebilmektedir.

(bkz: verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz)
devamını gör...

20. yüzyılın başlarında "rus avangardları" diye tanınan şair, yazar, sinemacı, tiyatrocu, ressam, fotoğrafçıların bir araya gelerek ortaya çıkardıkları, sanat tarihinin farklı akımlarından olup, sanatı hayatın her alanına yaymayı amaç edinen ve resim, tasarım, edebiyat, sinema ve tiyatro alanlarındaki zenginsel içeriklerle temsil edilen bir sanat akımı.

bu sanat akımında, 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki değişim ve özellikle çarlık rejiminin baskıcı yönetiminde geçen zorlu bir yüzyıldan sonra 1917 ekim devrimi'nin yol açtığı yenilikçi havanın sebep olduğu farklı sanat dinamiklerini başka bir dille yorumlayan rus sanatçıların dünya sanat tarihi açısından konumları gözlemlenebilir. bulundukları dönemde siyasi, toplumsal, bilimsel, teknolojik yenilikleriyle gelen bir ilerlemeyi sanatçılar eserleriyle betimlemişler.

20.yüzyıl başlangıcında birçok sanat akımının gelişip serpilmesi gibi rus avangardı da aynı yükselişi yaşamış. 1900'lü yılların başından itibaren hayatı dönüştürüp güçlendirecek bir akım olarak, güzel sanatları öne süren kazemir malevich, ivan kliun, mikhail plaksin, lyubov popova, ıvan kudriashev gibi temsilcilerin başı çektiği sanayileşme, bilim, teknoloji, sanat gibi imgeler çevresinde şekillenerek, bir dönemin anlatıldığı bir resim sunuyor.

aşağıdaki eserler de kazimir malevich tarafından yapılmış olan rus avangardı örnekleri.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim