eve gelen kuryeye çöpü de atar mısın demek
görgüsüzlük ve de varoşluktan başka bir şey değildir. bugün de başkalarının yerine utandım.
devamını gör...
18 yaşında futbol kariyerini noktalayan oyuncu
adam harvard üniversitesi beni kabul etti diyor,
millet adama mal diyor.
oğlum herkes türkiye’de yaşamıyor bunu artık anlayın.
aklı başında adamdır.
millet adama mal diyor.
oğlum herkes türkiye’de yaşamıyor bunu artık anlayın.
aklı başında adamdır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
buraya ara ara gelip hâl hatır sormak istiyorum. naptınız diyesim geliyor yazıp, karalayanlara.
uzun uzun yazmanın verdiği rahatlık var bu başlıkta. kim okuyor kim okumuyor pek umrunda değil aslında. bir şeyler çıksın içinden. dök dökebildiğin kadar....
normalde de öyle değil mi? anlatıyorsun uzun uzun kim dinliyor? dinlemeye çalışanda haklı bir yerde. film kopuyor bir yerden sonra yine kendi sorunlarına dalıyorsun. bu yüzden dinlenmiyorum anlamıyorlar beni diye çok yargılamamalı insanları.
sen kimi o kadar dikkatle dinleyebiliyorsun?
sadece merak ettiğini dinlersin orada da bir motivasyon vardır.
bir amaç olmalı değil mi? seni bir yerelere çeken konu olmalı, bir insan olmalı. ortak bir payda olmalı insanlar başka türlü buluşamaz başka türlü birbirlerine dokunamaz.
kopmadan sadece akışa kendini kaptırdığın, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın seni bir görevmiş gibi dinlemeye çalışmayan biri olmalı.
bir konu olmalı tartışacağın ve üzerine uzun uzun konuşacağın.
hayat başka türlü geçmez. geçen'in tadı olmaz. çok yavan çok çorak olan şeyler sancı verir.
uzun uzun yazmanın verdiği rahatlık var bu başlıkta. kim okuyor kim okumuyor pek umrunda değil aslında. bir şeyler çıksın içinden. dök dökebildiğin kadar....
normalde de öyle değil mi? anlatıyorsun uzun uzun kim dinliyor? dinlemeye çalışanda haklı bir yerde. film kopuyor bir yerden sonra yine kendi sorunlarına dalıyorsun. bu yüzden dinlenmiyorum anlamıyorlar beni diye çok yargılamamalı insanları.
sen kimi o kadar dikkatle dinleyebiliyorsun?
sadece merak ettiğini dinlersin orada da bir motivasyon vardır.
bir amaç olmalı değil mi? seni bir yerelere çeken konu olmalı, bir insan olmalı. ortak bir payda olmalı insanlar başka türlü buluşamaz başka türlü birbirlerine dokunamaz.
kopmadan sadece akışa kendini kaptırdığın, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın seni bir görevmiş gibi dinlemeye çalışmayan biri olmalı.
bir konu olmalı tartışacağın ve üzerine uzun uzun konuşacağın.
hayat başka türlü geçmez. geçen'in tadı olmaz. çok yavan çok çorak olan şeyler sancı verir.
devamını gör...
askerliğin kadınlara da zorunlu olması gerekliliği
eğer öyle bir durum olursa erkekler gibi kadınlarda gider tabiki hiçbir türk vatandaşının bundan gocunacağını da sanmam ancak bu düşüncenin '' kadınlar da vatani görevlerini yerine getirsin, her türk vatandaşı silah tutmayı öğrensin ülkesini savunabilsin '' temeline dayanmasını isterdim.
ama daha çok '' kadınlar yapamaz, biz askere gidiyoruz onlar geziyorlar eğleniyorlar " düşüncesinden kaynaklanan bir fikir. adalet bu şekilde sağlanmaz.
ama daha çok '' kadınlar yapamaz, biz askere gidiyoruz onlar geziyorlar eğleniyorlar " düşüncesinden kaynaklanan bir fikir. adalet bu şekilde sağlanmaz.
devamını gör...
anonim kalmanın önemi
anonim mi? yani adınızı, fotoğrafınızı koymadığınız zaman tamamıyla anonim olduğunuzu sanıyorsanız üzüldüm sizin adınıza. azıcık bilişim teknolojileri konusunda bilgi edinmenizi tavsiye ediyorum.
devamını gör...
yazarların aynı gün doğduğu ünlü
sezen aksu.
devamını gör...
utku
zafer anlamına gelen bir sözcük. kazanmak, yenmek anlamlarına gelen utmak fiiline (ki ütmek eylemiyle tamamen aynıdır) fiilden isim yapma yapım eki olan -gı eki getirilmesiyle türetilmiştir. dil devriminde türetilmiştir ancak konuşma diline sirayet etmemiştir. ancak yine de bir erkek ismi olarak yaygınlaşmayı başarabilmiştir. bu arada, türkçe isimlerde erillik-dişillik ayrımı olmadığı için kadınlara konmasında da teknik olarak beis yoktur. örneğin; (bkz: ece ayhan)
devamını gör...
medusa'nın salı

fransız romantizminin ikonlarından sayılan bu eser ressam théodore géricault tarafından çizilmiştir. géricault bu eseri yirmi yedi yaşındayken tamamlamıştır. eser şu anda louvre müzesi'nde sergilenmektedir.
eserde resmedilen olay, senegal'i ingilizlerden devralıp fransız kolonisi yapma amacıyla yola çıkan medusa gemisinin moritanya açıklarında kara oturmasından sonra yaşanmıştır. karaya oturan gemide yeterli sayıda cankurtaran filikası bulunmadığı için yolcular kendi imkanları ile geminin aksamından bir sal yapmışlardır. gemide bulunan üst düzey yetkililer filikalarda kalırken, geriye kalan 147 yolcu bu sala binmişlerdir. daha sonra filikadaki üst düzey yetkililer, salı çekmek güç olur bahanesi ile ipleri keserek bu yolcuları erzaksız ve susuz bir şekilde denizin ortasında bırakmışlardır. bu yolcular günlerde aç ve susuz yaşam mücadelesi vermişler, birbirlerini suya atmaya çalışmışlar, ayrıca aralarında intihar edenler olmuştur. dördüncü güne gelindiğinde, 147 yolcudan sadece 67 yolcu hayatta kalabilmiştir.
on üç gün sonra argus isimli bir gemi bu salı fark edip hayatta kalan 15 kişiyi kurtarmıştır. kurtulan kişiler on üç gün boyunca aç ve susuz bir şekilde denizin ortasında hayat mücadelesi vermiş yolculardır.
bu eser ise işte bu yolculardan birisinin hatırladığı bir anı anlatmaktadır. argus isimli geminin gelip onları kurtardığı anı. aslında argus isimli gemi ilk göründüğünde salı fark etmeden kaybolmuş ancak iki saat sonra geri gelip yolcuları kurtarmıştır. işte an yaşanan mutluluktan ümitsizliğe düşüş resimde harika bir şekilde aktarılmıştır bizlere.
devamını gör...
ilk başta sevilmeyip zamanla alışılan şeyler
sigara.malesef hepimiz ilk içişte nefret etmemize rağmen kendimize zorla alıştırdık.
devamını gör...
suç ve ceza
uzun bir kitap ve cesitli bahanelerimle basta parça parça okudum ama bir yerden sonra beni öyle bağladı ki bitmesine üzüldüm. çünkü raskolnikovla beraber bütün her seyi yaşadım. dostoyevski harikalar yaratmissin.
kitabi okumaya başlamadan da isminden bile tahmin etmiştim aslında biri suç işlemistir ve duyduğu azabi anlatiyordur yakalanmasına itirafına doğru olan yolculuk yazılmıştır diye geçiyordu hep aklımdan. yalnılmadığımı gördüm ancak şöyle bir fark var ki raskolnikovun vicdan azabı suç işlediği için değildi.
raskolnikov bir hukuk öğrencisi ve okulunu maddi yetersizlikler nedeniyle bırakıyor. dışarıda öylesine yasayan insanların bir hiç oldugunu sadece cesurların ve tarif edemiyorum ama bazı kesimin yaşamının değer olduğunu düşünüyor dersem yanlış söylüyor sayılmam. aslında bu suçu işlemesinin nedeni cesareti (napolyon gibi düşündüğüne, olmak istediğine inanması) ve bir de yaşlı kadının dünyaya bir faydası olmadığı hatta zararı olduğu için oksijeni tüketmesine dayanamaması diyebiliriz. hukuk okumasının etkisiyle de kendince birşeyler düşünüyor ve harekete geçiyor. ama anın heyecanından kapıyı kapatmiyor ve tüm hesaplamalarına uymayan biri daha (lizavetta) o da bu cinayete tanık olduğu için onu da öldürdü. cinayet anını ve evden çıkışını baya heyecanla okudum. tefeci kadından aldığı eşyalara sonrasında hic dokunmadi. raskonilkov zaten bu cinayeti para için islememisti. onun varolussal sancilar çektiğini söylemek yanlış olmaz. bu cinayetten sonra kendisi bir hastalığa kapıldı, gunlerce hasta kaldı daha sonrasında delilik haline girdi. aslında böyle bile çoğundan akıllıydı. toplumsal bir takım olayları yansıtmasında, ailesiyle olan ilişkilerinde cok önemli noktalara deginilmisti. lujin onu hep psikolojik hilelerle köşeye kıstırmak istiyordu. aslında öyle de oldu raskolnikov hep düşünceleri yüzünden boğuldu. etraftaki baskılarda eklenince, anlattığı sonya onlari gizlice dinleyen kisi, lujinin sezgileri sonunda onun bu cinayeti daha fazla gizleyememsine neden oldu. cezasında hafifletici nedenler olmasina ben cok sevindim gercekten de az bir ceza alarak kurtuldu raskolnikov. aslında ben onun yrnilmeyecegine itiraf etmeyip sonyayla baska bir hayat kuracagini dusunuyordum ama sonunda itiraf etti suçunu. cezasını cekerken bile hala cinayet konusunda kendinin haklı olduğunu diger insanların bit oldugunu savunuyordu dusuncelerinde. sonra sonyayla olan duygusal birlikteligi baslayinca yani isin icine sevgi girince hayatin bir anlamı olduğunu farketti diyebiliriz sanırım. tabi bunlarin yani sira razumihin gercekten cok iyi bir arkadasti. lujin zaman zaman sinirlerimi bozsa da dedektiflik konusunda sezgileri ve olaylara bakis acisi gercekten takdire şayandı.ve svidrigaylov o kadar sinirimi bozdu ki bazen adi gecen yerleri karaladım kadınlara karsı bakışı ve davranislari beni cok sinirlendirmisti. kitaptaki psikolojik analizler o icinden cıkılmaz buhranlar hastalıklı delilik hali gercekten kusursuzca işlenmişti. okuması çok zevkliydi. altini cizdigim harika cümleler paragraflar oldu. onlardan bazılarını bu yazıma eklemek istiyorum.
-son ana dek, bir insani sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye dek.
-ayrıntılar, ayrıntılar en önemlisi! işte bu ayrıntılar mahveder hep her şeyi.
-acı ve ağrı büyük bilinç ve derin kalp sahibi olanlar için zorunludur hep. gerçekten yuce olan insanlar bence, yeryüzünde büyük bir keder hissediyor olmalı.
-bazi incinmeler vardır, ne kadar istenirse istensinunutulamaz efendim. herkesin aşılması tehlikeli olan sınırları vardır; çünkü bir kez aşılınca geri dönmek imkansız olur.
-her şey insanın hangi koşullarda ve hangi ortamda olduğuna bağlıdır.
-bekliyorum ve umut ediyorum, hepsi bu!
-sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini.
mutlaka okunmalı, mutlaka
kitabi okumaya başlamadan da isminden bile tahmin etmiştim aslında biri suç işlemistir ve duyduğu azabi anlatiyordur yakalanmasına itirafına doğru olan yolculuk yazılmıştır diye geçiyordu hep aklımdan. yalnılmadığımı gördüm ancak şöyle bir fark var ki raskolnikovun vicdan azabı suç işlediği için değildi.
raskolnikov bir hukuk öğrencisi ve okulunu maddi yetersizlikler nedeniyle bırakıyor. dışarıda öylesine yasayan insanların bir hiç oldugunu sadece cesurların ve tarif edemiyorum ama bazı kesimin yaşamının değer olduğunu düşünüyor dersem yanlış söylüyor sayılmam. aslında bu suçu işlemesinin nedeni cesareti (napolyon gibi düşündüğüne, olmak istediğine inanması) ve bir de yaşlı kadının dünyaya bir faydası olmadığı hatta zararı olduğu için oksijeni tüketmesine dayanamaması diyebiliriz. hukuk okumasının etkisiyle de kendince birşeyler düşünüyor ve harekete geçiyor. ama anın heyecanından kapıyı kapatmiyor ve tüm hesaplamalarına uymayan biri daha (lizavetta) o da bu cinayete tanık olduğu için onu da öldürdü. cinayet anını ve evden çıkışını baya heyecanla okudum. tefeci kadından aldığı eşyalara sonrasında hic dokunmadi. raskonilkov zaten bu cinayeti para için islememisti. onun varolussal sancilar çektiğini söylemek yanlış olmaz. bu cinayetten sonra kendisi bir hastalığa kapıldı, gunlerce hasta kaldı daha sonrasında delilik haline girdi. aslında böyle bile çoğundan akıllıydı. toplumsal bir takım olayları yansıtmasında, ailesiyle olan ilişkilerinde cok önemli noktalara deginilmisti. lujin onu hep psikolojik hilelerle köşeye kıstırmak istiyordu. aslında öyle de oldu raskolnikov hep düşünceleri yüzünden boğuldu. etraftaki baskılarda eklenince, anlattığı sonya onlari gizlice dinleyen kisi, lujinin sezgileri sonunda onun bu cinayeti daha fazla gizleyememsine neden oldu. cezasında hafifletici nedenler olmasina ben cok sevindim gercekten de az bir ceza alarak kurtuldu raskolnikov. aslında ben onun yrnilmeyecegine itiraf etmeyip sonyayla baska bir hayat kuracagini dusunuyordum ama sonunda itiraf etti suçunu. cezasını cekerken bile hala cinayet konusunda kendinin haklı olduğunu diger insanların bit oldugunu savunuyordu dusuncelerinde. sonra sonyayla olan duygusal birlikteligi baslayinca yani isin icine sevgi girince hayatin bir anlamı olduğunu farketti diyebiliriz sanırım. tabi bunlarin yani sira razumihin gercekten cok iyi bir arkadasti. lujin zaman zaman sinirlerimi bozsa da dedektiflik konusunda sezgileri ve olaylara bakis acisi gercekten takdire şayandı.ve svidrigaylov o kadar sinirimi bozdu ki bazen adi gecen yerleri karaladım kadınlara karsı bakışı ve davranislari beni cok sinirlendirmisti. kitaptaki psikolojik analizler o icinden cıkılmaz buhranlar hastalıklı delilik hali gercekten kusursuzca işlenmişti. okuması çok zevkliydi. altini cizdigim harika cümleler paragraflar oldu. onlardan bazılarını bu yazıma eklemek istiyorum.
-son ana dek, bir insani sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye dek.
-ayrıntılar, ayrıntılar en önemlisi! işte bu ayrıntılar mahveder hep her şeyi.
-acı ve ağrı büyük bilinç ve derin kalp sahibi olanlar için zorunludur hep. gerçekten yuce olan insanlar bence, yeryüzünde büyük bir keder hissediyor olmalı.
-bazi incinmeler vardır, ne kadar istenirse istensinunutulamaz efendim. herkesin aşılması tehlikeli olan sınırları vardır; çünkü bir kez aşılınca geri dönmek imkansız olur.
-her şey insanın hangi koşullarda ve hangi ortamda olduğuna bağlıdır.
-bekliyorum ve umut ediyorum, hepsi bu!
-sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini.
mutlaka okunmalı, mutlaka
devamını gör...
pandemi nedeniyle ölmeye yüz tutan türk gelenekleri
(bkz: pandeminin pozitif yönleri)
devamını gör...
kavga başlığında herkesi oylamak
tam bir sözlük sırtlanının işidir. bu sözlük sırtlanı kaos düşkünüdür, nerede kavga varsa oraya gider, kavga eden yazarları oylar. akabinde böyle kavga mı olur diyerek kavga başlığında her iki yazara da gaz verici sözler kullanır. yatacak yeri yok bunların şiddetle kınıyorum. ayıracakları yere iyice ortalığı kızıştırıyorlar. çok ayıp! hiç yakışmıyor!
devamını gör...
my sweet pepper land
hiner saleem imzalı çok dilli, sınır hikayeleri temalı 2013 yapımı bir film.
kadrosu da kendi gibi çok dilli çok kültürlü.
başrolde iranlı güzelliğiyle girdiği her filme güzellik katan golshifteh farahani ve korkmaz aslan var. feyyaz duman, suat usta ve yılmaz özdil de oyuncu kadrosunda yer alıyor.
vodka lemon filmiyle tanınan yönetmen bu filmi ilk kürt westerni olarak tanımlamış. filmin aralarına serpiştirilmiş parçaları birleştirince yönetmenin dediği gibi bir kürt westerni ortaya çıkıyor.
film, eski bir peşmerge ile idealist bir öğretmenin aşkı etrafında gelişiyor. ancak ben filmi böyle kuru kuru tarif edemem doğrusu. filmin etrafında geliştiği iki karakter olan baran ve govend, kalıplara sığmayı reddeden ama kalıplar arasında sıkışıp kalmış iki karakter.
filmi böyle tanımlayınca da mutsuz son bekliyor insan ama film mutlu sonlu. *
aslında mizahi dille eleştiriler de yapılmış ve tadında duruyor bu mizahi yön. özellikle govend'in abilerinin sanki tek bir kişiymiş gibi ordan oraya sürüklenip hep bir ağızdan konuşmaları çok hoşuma gitti. açıp açıp o komik sahneleri izliyorum.
filmin afişi de yok olmaya yüz tutmuş odaya afiş asma geleneğini canlandırmak için yapılmış adeta. o kadar güzel bir afiş.
kadrosu da kendi gibi çok dilli çok kültürlü.
başrolde iranlı güzelliğiyle girdiği her filme güzellik katan golshifteh farahani ve korkmaz aslan var. feyyaz duman, suat usta ve yılmaz özdil de oyuncu kadrosunda yer alıyor.
vodka lemon filmiyle tanınan yönetmen bu filmi ilk kürt westerni olarak tanımlamış. filmin aralarına serpiştirilmiş parçaları birleştirince yönetmenin dediği gibi bir kürt westerni ortaya çıkıyor.
film, eski bir peşmerge ile idealist bir öğretmenin aşkı etrafında gelişiyor. ancak ben filmi böyle kuru kuru tarif edemem doğrusu. filmin etrafında geliştiği iki karakter olan baran ve govend, kalıplara sığmayı reddeden ama kalıplar arasında sıkışıp kalmış iki karakter.
filmi böyle tanımlayınca da mutsuz son bekliyor insan ama film mutlu sonlu. *
aslında mizahi dille eleştiriler de yapılmış ve tadında duruyor bu mizahi yön. özellikle govend'in abilerinin sanki tek bir kişiymiş gibi ordan oraya sürüklenip hep bir ağızdan konuşmaları çok hoşuma gitti. açıp açıp o komik sahneleri izliyorum.
filmin afişi de yok olmaya yüz tutmuş odaya afiş asma geleneğini canlandırmak için yapılmış adeta. o kadar güzel bir afiş.

devamını gör...
hayatın en zor yaşları
yalnız olunan her yaş.
arada arkanızı kollayan, biri olmadan yaşanan her yaş.
bir kaç kişiyi çok sevin, siz yokken bile sizi hatırlarsınlar.
gülerek baksınlar size.
aklınıza gelince gülün.
yalnız doğduk yalnız ölecez, arada yalnız kalmamak lazım.
arada arkanızı kollayan, biri olmadan yaşanan her yaş.
bir kaç kişiyi çok sevin, siz yokken bile sizi hatırlarsınlar.
gülerek baksınlar size.
aklınıza gelince gülün.
yalnız doğduk yalnız ölecez, arada yalnız kalmamak lazım.
devamını gör...
kritik bir olayda sakin kalabilmek
kesinlikle ben değilimdir.ancak insanın başına bir şey gelince durumlar değişebiliyor.
bir tanesi: hocalık yaptığım zamandan..
böceklerden çok korkarım.odanın köşesinde olsa diğer uca gitmem,oda değiştiririm o derece.olduğum kursta böcek görüldü ve gece vakti herkes ayakta.çığlık kıyamet.böcek de bir çirkin*neyse ben bunun üzerine üzerine gittim.ama bir yandan çekinirken diğer yandan karizmayı çizdirmemeye çalışıyorum.neyse galip geldik ama bundan sonraki bütün böceklerde beni çağırdılar.*
diğeri; yeğenlerim ile babaanne partisindeyken..*
büyük yeğen gece ateşlendi ve sanırım hayal görüyor,sadece bağırıyor.çok korktum ama bizimkiler bir şey yapmayınca çocuğu sakinleştirmek bana kaldı.ilginç bir geceydi.
işte böyle pıtırcıklar,bu gereksiz bilgilerden sonra ilkyardım eğitimi almaya karar verdim.*
bir tanesi: hocalık yaptığım zamandan..
böceklerden çok korkarım.odanın köşesinde olsa diğer uca gitmem,oda değiştiririm o derece.olduğum kursta böcek görüldü ve gece vakti herkes ayakta.çığlık kıyamet.böcek de bir çirkin*neyse ben bunun üzerine üzerine gittim.ama bir yandan çekinirken diğer yandan karizmayı çizdirmemeye çalışıyorum.neyse galip geldik ama bundan sonraki bütün böceklerde beni çağırdılar.*
diğeri; yeğenlerim ile babaanne partisindeyken..*
büyük yeğen gece ateşlendi ve sanırım hayal görüyor,sadece bağırıyor.çok korktum ama bizimkiler bir şey yapmayınca çocuğu sakinleştirmek bana kaldı.ilginç bir geceydi.
işte böyle pıtırcıklar,bu gereksiz bilgilerden sonra ilkyardım eğitimi almaya karar verdim.*
devamını gör...
bugün benim doğum günüm
evet bugun benim dogum gunum.
aci tatli heyecanli umutlu umutsuz pismanlikla mutlu gecen her farkli gun icin beni yaradana tesekkurler.
bu sureci benimle yasayan kavustuklarim kavusamadiklarim size de tesekkurler. hepiniz beni ayri ayri ben yaptiniz bilerek veya bilmeyerek.
ıyi ki dogdum
aci tatli heyecanli umutlu umutsuz pismanlikla mutlu gecen her farkli gun icin beni yaradana tesekkurler.
bu sureci benimle yasayan kavustuklarim kavusamadiklarim size de tesekkurler. hepiniz beni ayri ayri ben yaptiniz bilerek veya bilmeyerek.
ıyi ki dogdum
devamını gör...