en çok doğallığıyla, sevecenliğiyle ve olumlu yaklaşımıyla etkilemiş yazardır. "çiçek quinn" hitabıyla gönlümü kazanmıştır * canım uykusuzkahve.
devamını gör...

"ağzımın ortasına çakıver" derse seve seve yapacağım tiptir.
devamını gör...

kontrolsüzce çoğalan hücrelerse eğer onları çoğaltan, doğuran, doğurtanda bir sıkıntı vardır.
'kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urlara denir. genel anlamda ise kanser vücudumuzun çeşitli bölgelerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluşan 100'den fazla hastalık grubudur.'
yani kastım sıkıntı z de değildir kankiler onları dünyaya getirenlerdedir mantığı çıkıyor bu sizin önermeden.
düşün artık şu z kuşağının yakasından. ne verdiniz ne bekliyorsunuz? ya da x, y kuşağının güzide bireyleri siz acaba gençken en önemlisi ergenken ne gibi absürtlükler içindeydiniz? (bizzat sayabileceğim çok komikli olaylar var.) ne verdik ne bekliyoruz biz bu insanlardan hiç anlamış değilim. neysem çok kasmayın kimse yoğurdum ekşi demez evet anladık ama en azından az akıllı olunda sizin yoğurdunuzdan yapılan ayranlara bip atmayın. saygılar, sevgiler...
devamını gör...

uzun yorumlarını ve analizlerini çok sevdiğim niki gibi tatlı mı tatlı bi yazar.
devamını gör...

hayatta yapamayacağım hatta yapmayacağım şeydir. her şeyi enine boyuna düşünmekle falan zor geçer bu hayat. eğer bi şeyleri ciddiye almak,önem vermek istiyorsanız bu şey benliğiniz ve size değer veren insanlar olsun çünkü hayat onlarla ve kendinizle geçirdiğiniz zaman kadar güzeldir.
devamını gör...

“nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?”
devamını gör...

her yerini ısırmak,mıncırmak istediğim tontikler.bir tanesi elime düşşe de aşırı şekilde sevsem.
devamını gör...

halkın elektrik faturasına yansıtılarak yapılacak olan yardımdır. bir komedi için müthiş bir konu olabilecekken ciddi ciddi başımıza gelecek, inanılmaz...

elektrik şirketleri yardıma muhtaçsa bunun sebebi halkın bu faturaları ödeyecek durumda olmamasındandır heralde. bunun üzerine neden halk cezalandırılıyor? şirketlere yardım adı altında neden halk sömürülüyor? elektrik şirketlerine yardım etmek isteniliyorsa ödeyemediği faturalardan dolayı elektriği kesilen insanlar akıllara gelmeli lan, onlara yardım yapılmalı ki iki taraf da mağdur olmasın. ya da elektrik faturası adı altında türlü kurumların halk tarafından beslenmesine son verilip halkın rahat rahat elektrik harcamasına uygun bir ortam hazırlanmalı alüminyum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öyle bir an olurdu ki ışınlandığım, etrafta başka bir kara parçasını göremediğim bir tepedeyken ben, güneş çoktan batmış ama ufukta hafif bir kızıllık var olurdu. gökte yıldırlar belirse de denizin maviliği hala seçilebiliyorken, ağaçların ferah kokusu ve akşam serinliği içimdeki olanca gamı kederi temizleyip çok uzaklara götürmüş olurdu. üzerimde etekleri uçuşan basit bir elbise, öylece manzarayı izlerdim önce dakikalarca. ufukta gördüğüm o kızıllık yerini koyu bir maviliğe bıraktığında, uzaklardan bir yerden canlı bir müzik sesi duyardım. akordeon, gitar, ara ara da kıvrak bir keman sesi bana "haydi gel, kuruldu masalar" derdi. kolumdaki şalı omzuma atıp toprak yolda müziğin ahenginde yürürdüm masaların üzerine asılı renkli lambaları görene dek. sonra da kalabalık bir masanın ucuna, sanki kırk yıldır tanıdığım insanlar oturuyormuş gibi ilişir eğlenmeye başlardım gecenin behrine dek.
devamını gör...


dünya arenasındaki siyasetçilerin- parlamenterlerin ve halkların ağzında ‘1915 olayları, türklerin hıristiyanlara yönelik haçlı seferidir, soykırımdır’ gibi laflar var. oysa soykırım ağır bir suçtur ve telaffuz edilmesi de öyle kolay değildir. dünyada en büyük soykırım yahudi soykırımdır, sonrasında çingenelere uygulanan soykırım gelir. naziler yahudilerle birlikte çingeneleri de toplayıp, günahsız insanları, konsantrasyon kamplarında sistematik şekilde yok etti. buna soykırım denir. şimdi dünya soykırım kavramını genişletme derdinde. yaşanan her karşılıklı katliam ‘soykırım’ değildir. bir imparatorluğun yıkılışında yaşanan, bu gibi çatışmaların hepsini ‘soykırım’ çatısı altında toplamaya çalışmak bu işi yapanların suçlarını örtbas etmek ve bu yolla suçlarını hafifletmek istemekten kaynaklıdır.

buradan
devamını gör...

tatlım her şeyin istediğin gibi olması imkansız
devamını gör...

henüz gelmedikleri halde rahatsızlık veren bir nesil, öyle de sıkıntılıdır bunlar.

hadi bi anımı anlatayım.
geçenlerde kafa ofisteyim, benjamin'in dolaptaki iskenderini yiyorum.
mutfağa biri geldi, saçlar maçlar değişik böyle, elinde barış mançovari bi yüzük, kulaklarda küpe...
cv bırakmaya gelmiş de susamış da bilmem ne. ilk sözlük deneyimiymiş.
dedim al kardeşim sana kağıt, iskender hakkında bir tanım gir.
yazıyo falan ama nasıl böyle, yazım hataları, gereksiz aforizmalar...

lan dedim böyle tanım mı girilir!?
yazdım işte, eğer başkasının ısmarladığı bir iskenderi yiyorsanız en güzel yemektir.

vay be dedi yitzhar abi, daha alınmadan çok şey öğrendim elhamdülillah!
alınmadın, fazla heveslisin, çıkarken kapıyı kapat dedim, adamı kovdum.
öyle bi nesil işte.
devamını gör...

sözlükte yapılan güncellemeler ile giderilmiş sorundur. 1500 karma puanına halledilebiliyor. 1500 puanı toplamak zor ama işte.

(bkz: sözlük mağazası)
devamını gör...

üzerinden koskoca 480 yıl geçmiş osmanlı tarihine dair pek bilinmeyen bir olaydır.


université de paris'te öğretim üyesi pierre rosette 1991 yılında munchen'de yaptığı bir sempozyumda açıklar.

şimdiye kadar ne bizans'ta ne de kutsal roma cermen imparatorluğunda böylesine sarsıcı bir olay görülmemiştir. osmanlı'nın kadim tarihine dair bilmemiz gereken çok husus var!

olaya gelirsek

bundan tam 480 yıl önce sultan süleyman, vezir-i azam'ı pargalı ibrahim paşaya "paşa paşa kurasun bakalum bir vatsap gurubu. elin frankofonundan moskofundan ne farkumuz var bizum paşa!" demiştir hiddetle. pargalı da "ferman sizindir hüdevandigâr" diyerek divan-ı hûmayun-ı devlet-i osmani grubunu kurarak bütün kubbealtı vezileri ve deniz paşalarını eklemiştir.

gelgelelim bir vakit sonra lütfi paşa ile piri mehmet paşa arasında tartışma çıkar.

lütfi paşa: ha bu kalinlerin ötesinde düşman mevzilerinün ucu bucağı yoktur.
pargalı ibrahim paşa: doğrudur paşa, derhal kapıkulu askerlerini yerleştirmeliyiz.
kanuni sultan süleyman ibrahim paşa
pargalı ibrahim paşa hünkar hazretleri
kanuni sultan süleyman mühim bir mevzu olursa bana malumat veresun. ben grubu 8 saatliğini sessize alacağum. bildirim gelmesun.
pargalı emredersiniz hünkarım.
lütfi paşa kapıkulu askerlerü ulufeleri beğenmiyorlar.
piri mehmet paşa ne yapalım devletlüm. enflasyon ortada. hazinede para kalmadu. aha iskender paşaya sorasun!
defterder iskender paşa kalmamıştır paşam.
lütfi paşa rumeli kazasundan yeni vergi alınmıştur?
piri mehmet paşa meseleyi uzatmayasun. senin o vergi dediğün hatunların keten kumaşlaruna yetmez!

lütfi paşa ayrıldı
pargalı ibrahim paşa, lütfi paşayı tekrar gruba ekledi

lütfi paşa: böyle yapılacaksa bu çerilerün isyanlarını nasıl bastırıruz paşa!
lütfi paşa: her zaman böyle yaparsun.
lütfi paşa: hesap veren bizüz nasıl olsa!...
pargalı: efendiler kesin lakırdıyı. icabına bakacağız. grubu kurduğuma pişman ettiniz!
piri reis: paşalar size müjdem vardur.
pargalı paşa sen de bi dur zaten allahasen ortalık karışıktur.
piri reis haritam bitmiştür efendüler!! yeni kıtayı fethedeceğüz evellallah.
şeyhülislam ebussud efendi maaş'allah! maaş'allah!
devamını gör...

japon kültüründe kişilerin, gerçek duygu ve düşüncelerini içinde bulundukları topluma göre uydurmaları, buna uygun hareket etmeleri ve gerçek kişiliklerini/isteklerini yansıtmamalarıdır. honnenin tersidir.
devamını gör...

hu hu beşiktaşlı_bektaşi ne oldu fıkra mı kalmadı da uğramazsın buralara.*
neyse ki vişne var. güzel mahlasına istinaden bu seferlik affedile..

içkinin şiddetle yasaklanmış olduğu bir zamanda, gizli meyhanelerden birinde demlenen bektaşi, salına salına giderken, birdenbire tanıdık bir çehre ile karşılaşmış. hemen samimi bir tavırla elini o çehre sahibinin omzuna koyarak, sormaya başlamış:
- imanım! seni iyice gözüm ısırıyor. acaba nerede gördüm? fener deki çardaklı meyhanede mi?
- hayır.
- öyleyse, tavukpazarındaki küplüde.
- hayır.
- eh, o halde mutlaka uzunodalarda.
- hayır.
- allah, allah... bari söyle de meraktan kurtulayım.
- her halde sen beni selamlık ettiğim zaman görmüş olacaksın.
bektaşi, karşısındaki adamın padişah olduğunu anlamış. artık söyleyecek söz bulamamış. hemen oraya sırt üstü yatarak:
- ey ahali... ben kalıbı değiştiriyorum. buyurun cenaze namazına. diye bağırmış.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

doktorlar. üniversite çağında çocuğu olanlar tapar hatta.
devamını gör...

ezginin günlüğünün 1998 yılında çıkan albümünün ve şarkısının adı. onuncu albümüdür ve toplamda 14 şarkıdan oluşur.

"hepsi senin olsun, bana bir ışık ver içime vursun
her şeyi bilenler yüzüme bakıp eksiğimi bulsun
ben o yalan sözlerin peşine düştüm
aşk yüzünden, hep aşk yüzünden

bazı geceler ben uyuyamadım annemi düşündüm
sanki uzun bir gün geride kaldı, oysa bir masaldı
ben o sokak kedisinin peşine düştüm
aşk yüzünden, hep aşk yüzünden

bir kadeh bu kırılır içimde, geçmişim kirlenir her gece
yüreğimizde yıkasak çıkmaz bir leke
aşk onarır bizi kırılınca, aşk onarır bizi

kim kime inansın, uyanıyoruz her sabah masalla
her şeyi bilenler avutuyorlar eski bir yalanla
ben o sokak kedisinin peşine düştüm
aşk yüzünden, hep aşk yüzünden.
" ~

diğer şarkıları: aşklar eskir, ellerimiz, senden önce, balıkağzı, papatya, leyla, kıyısız deniz, sarhoş balık ile topal martı, duvar, ayrılık şarkısı, böyle gitmez, temmuz, babamı anarken.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim