özgürlüğü sembolize ederken bu kadar alıkoyunan başka bir hayvan var mıdır bilmem. her daim yeleleriniz rüzgarda özgürce savrulması dileğiyle asil varlıklar.
devamını gör...

kendine kıymaktır.
devamını gör...

bir tek gördüğüm

sözü ve müziği mabel matiz 'e, düzenlemesi ozan çolakoğlu'na ait, ayşegül aldinç tarafından harika yorumlanmış, maalesef geç keşfettiğim şarkı...

sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsam da gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçiyor demimiz gel vazgeç
...
devamını gör...

hadise 17 şubat 1935'te meydana gelmiş ve birkaç görselle katkıda bulunmak isterim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kimse senin nelerle başa çıkmaya çalıştığını, neleri yendiği, yenemediğini, kimlerin yanında olmak istediğini, nelerin ağrıttığını başını, neler hissettiğini, neleri hissetmekten korktuğunu, içini, senden daha iyi bilemez. o yüzden dik yürü hep, kendine, sadece kendin lazımsın.
devamını gör...

c şıkkı.. dogmamis olan..
devamını gör...

iki komşu ailenin çocukları olan thisbe ve pyramus birbirlerine aşık olurlar. ancak aileler evlenmelerine karşı çıkar ve görüşmelerini yasaklar. bir gün, sevgililer evin duvarında bir çatlak keşfederler ve bu çatlaktaki delikten konuşmaya başlarlar. ancak bu durum giderek canlarını sıkmaktadır ve beyaz dut ağacının altında buluşmaya karar verirler. thisbe gizlice evden çıkarak ağacın altında beklemeye başlar. birden ağzı kanlı bir aslanın yaklaştığını gören thisbe korkarak kaçar ve o sırada şalını düşürür. thisbe'nin şalını gören aslan kanlı ağzıyla şalını parçalar ve ormana döner. bir süre sonra pyramus gelir. thisbe'nin kanlı şalını gören pyramus sevgilisini kurtaramadığı için kahrolur. thisbe'ye kavuşmak için kılıcını çıkarıp kendine saplar. pyramus'un kanları beyaz dut ağacını kırmızıya boyar. thisbe bir süre sonra saklandığı yerden çıkar. beyaz dut ağacını bulamayan thisbe kara bir dut ağacının altında pyramus'u bulur. sevgilisine son bir kez zorlukla bakan pyramus orada ölür. bunun üzerine thisbe 'bizi ancak ölüm ayırabilirdi oysa şimdi o birleştirecek' diyerek sevgilisinin kılıcını alıp kendine saplar.

tanrılar, acıdılar sevgililere. o günden sonra pyramus ve thisbe'nin anısını yaşatmak için kara dut ağacı yetiştirdiler.
pyramus kanını bu ağacın meyvelerine, thisbe ise göz yaşlarını ağacın yapraklarına verdi.

o zamandan beri kara dut ağacının çıkmayan lekesini yalnız dut ağacının yaprakları temizler.
devamını gör...

herhangi bir şeyin insanı daha yukarı taşıyabileceği gibi daha da aşağıya çekebileceğini anlatan söz öbeğidir.

para, bu duruma verilebilecek en iyi 'şey'dir.
devamını gör...

intihar etmemem.
devamını gör...

insanın sokakta gezerken yaşama zevkini kaybetmesine sebep olan gerçektir. tabii, günümüz konut sektöründekiler sadece cebindeki parasını önemseyen açgözlülerden oluştuğu için gayet anlaşılır bir durumdur. bunların bırakın esteteği ve güzelliği, yaptıkları binanın içinde oturacakların can güvenliğini dahi önemseyecek hali yok. şehrin dışında kalan köy ve gecekondular ise zaten apayrı bir dünya.

sadece konutlar değil aslında. parklar, yollar, bahçeler vs. de bir o kadar düzensiz ve çirkin. şehirde ağaçlar yok, her yer şişe ve çekirdek çöpleri içinde yüzüyor. üst tabakasından altına kadar çoğunluk bu zihniyette olduğundan kentleşme kültürü diye bir şey de olmuyor tabii. "barınacak evimiz olsun yeter" mantığından öteye gidemiyoruz. estetik, düzen ve temizlik hep sınıfta kalıyor.

efendim sonra neden türkiye'de yaşamak istemiyor bazıları? amerika ve avrupa'daki şehirleri gören insan sizce beğenir mi gökdelenlerin yanındaki gecekondu mahallelerini? beğenmeyecek tabii ki de.
devamını gör...

ailesi iflas etme durumuna gelen ayzanın tek bir seçeneği vardır. kara şirketinin veliahtı playboy aras ile evlenmek.
devamını gör...

en öyle çok dizi, film ve oyun takip eden biri değilim. aksine böyle şeylerin biraz vakit kaybı olduğuna inanırım. şöyle ki bu dizi toplamda 62 bolum ve her biri 47 dakika çarp topla ne yapıyor toplamda kesintisiz 2 gün. yani insan ömründen 2 günün buna mi ayıracak. he sadece bu olsa dert degil de bunun gibi milyon tane dizi film oyun falan düşünün, 2 gün yapıyor.

neyse, ulan madem bitmiş bir dizi oturayım izleyeyim dedim. zira dizi izlerken beni en çok demoralize eden diğer bir şey de diziyi beklemek. benimde bitmiş diziler daha çok ilgimi çekmeye başladı.

en büyüleyici tarafı ise karakter gelişimidir. mr white in mrs white in pinkman in karakter gelişmeleri inanılmaz. hank in oyunculuğu harika. konu olarak çok sıradan, sıradan derken eminim amerikanın o yöresinde oturanlar için zaten günlük yasam standartları diyebiliriz ama işleniş sekli ve karakterler gerçekten süper.

walt’un akil oyunları, pinkman’in sürekli bitmek tükenmek bilmeyen manipülasyonları. skyler in dönüşümü falan bence izlemeye değer.
devamını gör...

çünkü malım. sabah uyanınca görcem ebeminkini neyse.
devamını gör...

başlığa denk gelmişken olsun'un en iyi hâlini bırakmazsam olmazdı. şarkıyı, ayaklarını yere vura vura söyleyecek kadar kendinden geçen bir sertab ve harika bir gitar solosu içerir, video.

devamını gör...

biz bu çağın zamansız çocukları olduk.
kimin hayatına dahil olduysak, zamansız gelişimizden şikayet etti.
doğru zamanı kendisi biliyormuş gibi..
bizim doğru zaman da gelmemizi bekledi?..

doğru zaman kavramını kim çıkarttı ki?..

kime göre doğru zaman?..

kime göre yanlıştı, gelişlerimiz?..

yoksa o kadar masumca yaklaştık da git diyemedikleri için zamansız mı geldin dediler?..
eğer sebebi zamansız gelişlerimiz ise de insan bunu doğru zaman da dile getirirdi, öyle değil mi?..
doğru zamanı dilinden düşürmeyen insanlar, bu sefer doğru zamanı bilemediler mi?..
tam alıştım dediğin anda, birisi karşına çıkıp biz aslında zamansız karşılaştık dememeliydi.

doğru zamanın degil de asıl gerçeğin doğru insan olduğunu bilselerdi belki onlar da bize bu haksızlığı yapmayacaktı.
hayatına insan dahil etmek için doğru zaman beklenmez, olsa olsa doğru insanı beklersin onu da tanımadan bilemezsin.
*

zamansız hayatıma dahil olan herkesi çok seviyorum..
zamansız gelişlerimizden şikayet edenlerin aksine..
devamını gör...

peter schlumbohm tarafından 1941 yılında icat edilen, manuel filtre kahve demleme aparatı. ağzının tadını bilen kahve tiryakileri'nin bu aparatla filtre kahvelerini demledikleri bir gerçek. kahvenin orijinal tadını koruyabilmek, manuel bir aparatla daha kolay.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel kaynak
devamını gör...

ülke açısından bakarsak, itibar.
devamını gör...

(bkz: kutuplarda sıradan bir gün)
devamını gör...

kaderdir.

doğanın insan üzerinde daha fazla etkili olduğunu düşünürüm, tabi küreselleşen dünyada bu etki giderek azalsa da sıcak, ılıman ve soğuk iklim ülkeleri birbirinden oldukça farklıdır.

coğrafya; yediğiniz yiyecekten, giydiğiniz kıyafete, karakterinizden insanın düşünce biçimine kadar etkili olmaktadır.
devamını gör...

birikim dergisinin fi tarihindeki bir sayısı ve aynı sayıdaki makaleler dizisinin ismi. hatta aynı isimde ve aynı konuda kitabı da çıkmıştı diye hatırlıyorum. konusu da mozambik komünist partisi’nin semirttiği muhafazakar budist sermayenin mozambik’i devasa bir şantiyeye çevirmesi ve ülkeyi felakete sürüklemesi ile alakalı idi. bir dönem iibf’lerde siyaset sosyolojisi dersleri bu makale üzerinden yürürdü. vize ve final soruları olarak gelmişliği de vardı.

ey gidi günler ey!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim