öğretmen kalitesinin artırılması için çözüm önerileri
1) uzun vadeli eğitim programlamaları oluşturulmalı.
2)her yere eğitim fakültesi açılmamalı. sadece nitelikli okulların eğitim fakültesi olmalı
3) bölümlere kesinlikle formasyon verilmemeli. çünkü altı ayda öğretmen olunmaz.
4) öğretmenlerin yan dallara geçişine izin verilmemeli.
5) yığılma olan bölümlere öğrenci alınmamalı. o bölümler birkaç yıl kontenjan açmamalı
6) eğitim fakültelerine girerken ön mülakat yapılmalı ve mesleğe uygun olmayanlar puanı ne olursa olsun kabul edilmemeli. öğretmen dediğin kişi bilgiyi iyi aktarabilmeli
7) kesinlikle psikolojik testlerden geçilmeli. şizofren olan adam öğretmen olmasın.
2)her yere eğitim fakültesi açılmamalı. sadece nitelikli okulların eğitim fakültesi olmalı
3) bölümlere kesinlikle formasyon verilmemeli. çünkü altı ayda öğretmen olunmaz.
4) öğretmenlerin yan dallara geçişine izin verilmemeli.
5) yığılma olan bölümlere öğrenci alınmamalı. o bölümler birkaç yıl kontenjan açmamalı
6) eğitim fakültelerine girerken ön mülakat yapılmalı ve mesleğe uygun olmayanlar puanı ne olursa olsun kabul edilmemeli. öğretmen dediğin kişi bilgiyi iyi aktarabilmeli
7) kesinlikle psikolojik testlerden geçilmeli. şizofren olan adam öğretmen olmasın.
devamını gör...
itilmiş
gel kakılmış senlen zabah ziporuna başlayayım diyen maganda.
devamını gör...
influencer
"acaba kolay yoldan nasıl para kazanırım?" sorusunun karşılığıdır. bir o kadar adaletsiz, bir o kadar rezalettir ayrıca.*
herkes influencer herkes youtuber. tayt linki fincan linki rujumu çok sormuşsunuz hemen onun linki, kahveme hindistan cevizi yağı koydum al bu da linki..
kim link istiyor bunlardan?
bakın içerik üretmek böyle bir şey değil, içerik üreticiliği hiç değil. hiç bir anlamı olmayan, katma değer üretmeden yaptığınız şeyler size niteliksiz, ergen bir takipçi kitlesi yaratır. muhtemelen askılı fotoğraflarınızla masturbasyon yapacak olan kitle. siz de influencer değil takipçi sayısı fazla olan sıradan bir salak olursunuz.
"1 günüm" diye videolar, instagram reels ler, storyler havada uçuşuyor. kimse de demiyor ki sen kimsin, senin bir gününü kim merak etsin g*tü boklu.
bu işi hakkı ile yapan influencerların giydiği hamam takunyası bile bir fotoğrafı ile yok satar, satış rekorları kırar. öyle bir hayran kitlesi vardır. yaptığı her şey trend olur.
gelmiş 1 günüm diye video yapıyor müptezel cahil.
herkes influencer herkes youtuber. tayt linki fincan linki rujumu çok sormuşsunuz hemen onun linki, kahveme hindistan cevizi yağı koydum al bu da linki..
kim link istiyor bunlardan?
bakın içerik üretmek böyle bir şey değil, içerik üreticiliği hiç değil. hiç bir anlamı olmayan, katma değer üretmeden yaptığınız şeyler size niteliksiz, ergen bir takipçi kitlesi yaratır. muhtemelen askılı fotoğraflarınızla masturbasyon yapacak olan kitle. siz de influencer değil takipçi sayısı fazla olan sıradan bir salak olursunuz.
"1 günüm" diye videolar, instagram reels ler, storyler havada uçuşuyor. kimse de demiyor ki sen kimsin, senin bir gününü kim merak etsin g*tü boklu.
bu işi hakkı ile yapan influencerların giydiği hamam takunyası bile bir fotoğrafı ile yok satar, satış rekorları kırar. öyle bir hayran kitlesi vardır. yaptığı her şey trend olur.
gelmiş 1 günüm diye video yapıyor müptezel cahil.
devamını gör...
zamanın en yavaş işlediği anlar
hiç iyi olmadığın bir dersten, okul numara sırasına göre sözlü olmayı beklemek.
devamını gör...
yalnız insanların en iyi bildiği şey
kendinizle başbaşa geçireceğiniz zamanın ne kadar kıymetli olduğudur.
devamını gör...
mahlassızım
yazdığı tanımlar ve açtığı başlıklarla takibe aldığım, sözlüğün kalitesini artıran yazar.
devamını gör...
badem bıyık
uzaktan bakınca hem varmış hem yokmuş gibi duran bıyık.
devamını gör...
erdoğan'ın dünyada ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olduk demesi
çok hızlıyız aman ha kayıp düşmeyelim.
devamını gör...
maruz kalınmak istenmeyen sorular
valla ben de bir sorudan muzdaripim.
yani denize gidiyorum, gece de haliyle şort giyiyorum.
ama şu durum can sıkıyor.
- aaa sizin neden sol bacağınız şiş?
- ya bir takım rahatsızlığımdan dolayı.
- aaa neymiş o rahatsızlık?
- sana ne? ( tabi böyle cevap vermiyorum)
ama bu bizim milletteki; aaa kilo aldın, saçın mı döküldü, yüzün kırışmış, yok efendim " sen çökmüşsün " tarzı yaklaşımlar insanın canını acıtıyor.
insanların fiziki görünümüne değil de kalbine bakmayı ne zaman öğreneceğiz acaba ?
yani denize gidiyorum, gece de haliyle şort giyiyorum.
ama şu durum can sıkıyor.
- aaa sizin neden sol bacağınız şiş?
- ya bir takım rahatsızlığımdan dolayı.
- aaa neymiş o rahatsızlık?
- sana ne? ( tabi böyle cevap vermiyorum)
ama bu bizim milletteki; aaa kilo aldın, saçın mı döküldü, yüzün kırışmış, yok efendim " sen çökmüşsün " tarzı yaklaşımlar insanın canını acıtıyor.
insanların fiziki görünümüne değil de kalbine bakmayı ne zaman öğreneceğiz acaba ?
devamını gör...
türküm özür dilerim
el birliği ile insanları delirttiler. helal olsun.
devamını gör...
her zamankinden daha uzun bir süre uyuyacağım
polonyalı büyük yazar jerzy kosinski’nin ölmeden önce söylediği son sözlerdir.
uyku başımın hiç hoş olmadığı bir durumdur. çünkü az önce söylediğim gibi uyku bir durumdur ve bir gün içinde bu kadar uzun bir süre ölüme benzer bu durumda kalmak başlı başına korkutucudur. buna dair çok büyük bir fobim var.
işte kosinski’nin intihar notu olarak böyle bir söz bırakması beni doğal olarak çok etkilemişti ilk okuduğumda. çünkü derin bir hayranlık duyduğum bir yazar bu sözü sarf ederek ölüm ile uykuyu aynı kefeye koyuyor ve benim korkularımı da bir anlamda haklı çıkarıyordu.
kosinski nazi zulmü yüzünden kaçmak zorunda kalan, küçücük bir çocuk olarak olmayacak şeylere şahit olan ve bilinç altında bunları depolayıp daha sonra da yazarak hayatımıza damga vurmayı başarmış bir yazardı. ama 1981 yılında dünyanın kötülüğüne daha fazla dayanamayarak kendi sonsuzluğuna yol aldı.
notun tamamı ise şöyleydi: her zamankinden daha uzun bir süre uyuyacağım. buna sonsuzluk deyin.
kosinski sonsuz uykusunda beklemekte. ben de bir gün her zamankinden fazla uyumayı düşünüyorum. buna ne derseniz deyin.
uyku başımın hiç hoş olmadığı bir durumdur. çünkü az önce söylediğim gibi uyku bir durumdur ve bir gün içinde bu kadar uzun bir süre ölüme benzer bu durumda kalmak başlı başına korkutucudur. buna dair çok büyük bir fobim var.
işte kosinski’nin intihar notu olarak böyle bir söz bırakması beni doğal olarak çok etkilemişti ilk okuduğumda. çünkü derin bir hayranlık duyduğum bir yazar bu sözü sarf ederek ölüm ile uykuyu aynı kefeye koyuyor ve benim korkularımı da bir anlamda haklı çıkarıyordu.
kosinski nazi zulmü yüzünden kaçmak zorunda kalan, küçücük bir çocuk olarak olmayacak şeylere şahit olan ve bilinç altında bunları depolayıp daha sonra da yazarak hayatımıza damga vurmayı başarmış bir yazardı. ama 1981 yılında dünyanın kötülüğüne daha fazla dayanamayarak kendi sonsuzluğuna yol aldı.
notun tamamı ise şöyleydi: her zamankinden daha uzun bir süre uyuyacağım. buna sonsuzluk deyin.
kosinski sonsuz uykusunda beklemekte. ben de bir gün her zamankinden fazla uyumayı düşünüyorum. buna ne derseniz deyin.
devamını gör...
epiktetos
tanrım,
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
devamını gör...
ikinci eş olmayı reddeden kızı vuran adam
kadını ikinci sınıf vatandaş yapmanın sonucudur. ırkla değil ülkenin cehalet seviyesinin yüksekliği ile açıklanması gereken durumdur. olayı bahane edip ırkçılık yapmanın alemi yok.
kadınlara yapılan zulüm ülkenin her kesiminde yaygın. kadın cinayeti okumadığımız gün yok. kimi ikinci eş olmak istemez öldürülür, kimi ayrıldığı eşi tarafından öldürülür, bir başkası ya benim olursun ya toprağın der.
eğer coğrafya kaderdir diyorsanız da bu kaderi kendimiz yazdık ve yaşıyoruz. bu kadar büyük bir cehaletle nasıl savaşılır, savaşması gerekenler bunu istiyor mu? diye de sormak gerekir.
kadınlara yapılan zulüm ülkenin her kesiminde yaygın. kadın cinayeti okumadığımız gün yok. kimi ikinci eş olmak istemez öldürülür, kimi ayrıldığı eşi tarafından öldürülür, bir başkası ya benim olursun ya toprağın der.
eğer coğrafya kaderdir diyorsanız da bu kaderi kendimiz yazdık ve yaşıyoruz. bu kadar büyük bir cehaletle nasıl savaşılır, savaşması gerekenler bunu istiyor mu? diye de sormak gerekir.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
öyle çok konuşuyorlar ki...bir söz insanın neresinden doğar dersiniz?
dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? düşlerinden
mi yoksa gerçeğinden mi? ve kaç kapıdan geçip yerini
bulur bir başka insanda? yerini bulur mu gerçekten? sözü
yasaklamalı ömür hanım yasaklamalı...
şükrü erbaş
dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? düşlerinden
mi yoksa gerçeğinden mi? ve kaç kapıdan geçip yerini
bulur bir başka insanda? yerini bulur mu gerçekten? sözü
yasaklamalı ömür hanım yasaklamalı...
şükrü erbaş
devamını gör...
vikings
bitirmiş olduğum ve hayatımda bir nevi behzat ç. etkisi yapmış olan dizidir.
dizi 2013 yılında başlamıştı ama benim diziyle tanışmam 2016 yılında oldu. yabancı dizi merakım pek yoktu. vikings öncesi yabancı dizi olarak yalnızca frasier ve marco polo izlemiştim. fakat bu durumdaki bir insanı bile 5 yıl kendisine bağlayabildi vikings.
ilk izlediğimdeki halimle şu anki halimin arasında epey fark var. ülkenin hali bile inanılmaz değişti. düşünün mesela 15 temmuz gecesi telefonu bir yere koymuş vikings izliyordum da gelen mesajlara bakmamakta diretmistim. en son "yeter be bir dizi izletmediniz" deyip bakmıştım ve olanlar olmuştu. yıllar sonra 15 temmuz'da ne yapıyordun diye soranlara "vallahi vikings izliyordum..." diye cevaplar vereceğim.
bu girizgahtan sonra bir yorum yapayım.
* çekilen yerler, makyaj, kostümler, müzikler ve ortalama vikings yaşam tarzı beni inanılmaz etkiledi. içimdeki ilkel varlık ortaya çıkmak için can atıyordu.
* ragnar lothbrok'un ölümünden sonra dizi bitti diyenleri hiçbir zaman anlamadım. halbuki çocukları da, özellikle bjorn, ubbe ve ivar the boneless çok güçlü karakterlerdi. müptezel hvitserk bile özgün bir karakter oldu. ve her biri ragnar'ın farklı özelliklerini taşıyordu.
not: siggurd ölmeseydi nasıl bir karakter olurdu acaba?
* dizinin sadece iskandinavya'da kalmayıp britanya, fransa, endülüs, kuzey afrika ve rusya'ya yayılması çok güzeldi. son sezonda oleg ve othere'in constantinople'dan bahsetmeleri "acaba bir sezon daha olsaydı bir istanbul yaparlar mıydı?" diye düşünmeme sebep oldu. devamında çekilecek olan valhallavar ama sanırım ondan istanbul ayağı olmayacak. keşke olsaydı. ayasofya'ya imzasını atan viking savaşçısını görmek güzel olabilirdi mesela...
* lagertha, torvi, gunnhild gibi güçlü ve özgür shieldmaidenlar eminim birçok kadına ilham kaynağı olmuştur.
* ah floki, canım floki. anadolu'daki gazi - dervişleri hatırlıyor bana.
floki'ye niyaz ederiz
yalan dünya nideriz
ölürüz valhalla'ya gideriz
göster şol didarı bana
dizi 2013 yılında başlamıştı ama benim diziyle tanışmam 2016 yılında oldu. yabancı dizi merakım pek yoktu. vikings öncesi yabancı dizi olarak yalnızca frasier ve marco polo izlemiştim. fakat bu durumdaki bir insanı bile 5 yıl kendisine bağlayabildi vikings.
ilk izlediğimdeki halimle şu anki halimin arasında epey fark var. ülkenin hali bile inanılmaz değişti. düşünün mesela 15 temmuz gecesi telefonu bir yere koymuş vikings izliyordum da gelen mesajlara bakmamakta diretmistim. en son "yeter be bir dizi izletmediniz" deyip bakmıştım ve olanlar olmuştu. yıllar sonra 15 temmuz'da ne yapıyordun diye soranlara "vallahi vikings izliyordum..." diye cevaplar vereceğim.
bu girizgahtan sonra bir yorum yapayım.
* çekilen yerler, makyaj, kostümler, müzikler ve ortalama vikings yaşam tarzı beni inanılmaz etkiledi. içimdeki ilkel varlık ortaya çıkmak için can atıyordu.
* ragnar lothbrok'un ölümünden sonra dizi bitti diyenleri hiçbir zaman anlamadım. halbuki çocukları da, özellikle bjorn, ubbe ve ivar the boneless çok güçlü karakterlerdi. müptezel hvitserk bile özgün bir karakter oldu. ve her biri ragnar'ın farklı özelliklerini taşıyordu.
not: siggurd ölmeseydi nasıl bir karakter olurdu acaba?
* dizinin sadece iskandinavya'da kalmayıp britanya, fransa, endülüs, kuzey afrika ve rusya'ya yayılması çok güzeldi. son sezonda oleg ve othere'in constantinople'dan bahsetmeleri "acaba bir sezon daha olsaydı bir istanbul yaparlar mıydı?" diye düşünmeme sebep oldu. devamında çekilecek olan valhallavar ama sanırım ondan istanbul ayağı olmayacak. keşke olsaydı. ayasofya'ya imzasını atan viking savaşçısını görmek güzel olabilirdi mesela...
* lagertha, torvi, gunnhild gibi güçlü ve özgür shieldmaidenlar eminim birçok kadına ilham kaynağı olmuştur.
* ah floki, canım floki. anadolu'daki gazi - dervişleri hatırlıyor bana.
floki'ye niyaz ederiz
yalan dünya nideriz
ölürüz valhalla'ya gideriz
göster şol didarı bana
devamını gör...
feridun düzağaç şarkılarında geçen muhteşem sözler
hangi deniz nereye dökülüyor bana ne?
ben içimde boğulurken.
ben içimde boğulurken.
devamını gör...
sözlükteki herkesi istanbullu sanmak
başlarda öyle sanıyordum allah affetsin!
devamını gör...
kadınların büyümelerine rağmen ergen gibi davranması
genelleme yapılmaması gereken durumdur. böyle davranan kadınlar da erkekler de vardır. akıl yaşta değil baştadır sözünü getiriyor akıllara. fakat özellikle bazı yörelerde kızlar oyuncak bebeklerden koparılır koparılmaz evlendiriliyor. evin kadını, kocasının karısı, daha kendisi çocukken çocuklarının annesi olmak zorunda kalabiliyor. bu durumda çocukluğunu doğru düzgün yaşayamamış insanların kaç yaşına gelirse gelsin hala çocukça davranışlar sergilediğini görebiliriz. her dönemin düzgünce yaşanması gerekiyor ki bir sonraki döneme düzgün geçebilsin. bunun haricinde karakter, yetiştirilme tarzı, yaşadığı olaylar da hal ve tavırlarını etkiler tabii.
devamını gör...
insanın kendisine yapacağı en büyük yatırım
yatırım yapmaya başlamadan önce insan kendini tanımalıdır. genellemelerden uzak durun. sizi mutsuz eder. kendi içsel yolculuğunuz bittiği an kendinizi dilediğiniz, sizi mutlu eden argümanlarla donatabilirsiniz. bu spor da olur, şiir yazmak ta, edebiyat dergilerinde metinler yayınlatmakta. pastacılık eğitimi almak sizi mutlu edip sizin açınızdan harika bir yatırım olabileceği gibi dil öğrenmekte çok etkili yatırım olabilir. belki de araba kullanmaya başlamak sizin için en iyi ve başarılı yatırımdır. bunu kim bilebilir. yatırımın temelini kendiniz ve mutluluğunuz üzerine kurun.
tanım: insanın donanacağına inandığı eksiller listesi.
tanım: insanın donanacağına inandığı eksiller listesi.
devamını gör...
