cuma gecelerini sap gibi oturarak geçirmek
          sanki diğer geceler başka bir şey yaparmış gibi, dediğim başlıktır. 
şahsım her gece aynı şeyi yapmaktadır, oturmaktadır, sap gibi.
  şahsım her gece aynı şeyi yapmaktadır, oturmaktadır, sap gibi.
devamını gör...
tartışmayı bilmeyen insan
          önce dünya algılanır ve duyu organları ile gelen veriler beyne yazılır. yazılan bu veriler beyinde derlenip toplanır ve fikirler oluşur. oluşan fikirler eylemi, araştırmayı doğurur. araştırdıkça keşifler, keşfettikçe yeni bilgiler meydana çıkar. kapsamlı araştırmalar sonrasında da insanlar bilgileri paylaşmak, pekiştirmek veya çürütmek için tartışırlar. 
yetersiz bilgi, kaynağı belirsiz ve güvenilir olmayan veriler ve araştırma yapılmamış verilerle tartışma yapmak kürdan ile kürek çekmek kadar gereksizdir.
çoğu insan ordan burdan duyduğu, belki de küçükken kimden duyduğunu bile hatırlamadığı öğretilerle tartışıyor, hatta bu bilgileri doğrulamadan fiziksel şiddete başvuracak şekilde savunuyor.
yani çoğumuz tartışmayı bilmiyoruz. tartışırken de fikrine katılmadığımız kişileri de aşağılamayı, onlara hakaret etmeyi seviyoruz.
  yetersiz bilgi, kaynağı belirsiz ve güvenilir olmayan veriler ve araştırma yapılmamış verilerle tartışma yapmak kürdan ile kürek çekmek kadar gereksizdir.
çoğu insan ordan burdan duyduğu, belki de küçükken kimden duyduğunu bile hatırlamadığı öğretilerle tartışıyor, hatta bu bilgileri doğrulamadan fiziksel şiddete başvuracak şekilde savunuyor.
yani çoğumuz tartışmayı bilmiyoruz. tartışırken de fikrine katılmadığımız kişileri de aşağılamayı, onlara hakaret etmeyi seviyoruz.
devamını gör...
yazarların bu akşamki alkol tercihleri
          birkaç damla kolonya, koronaya da iyi geliyor diyorlar.
      
  devamını gör...
suriyeli gençlerin türkiye'deki hayat pahalılığına isyanı
          genç kardeşlerimiz ilk geldiklerinde türkiye'de her şeyin güzel olduğu, fiyatların uygun olduğunu belirttikten sonra, artık hayat iyice zorlaştı, yok efendim 10 tl verdiğim sigaraya 20 tl veriyorum minvalindeki isyanları. bu kardeşlerimiz bir an önce almanyaya geçmek istiyorlarmış. bu ülkede yaşam standartları iyice düşmüş vesaire.
link
  link
devamını gör...
sek şarap vs meyve sulu şarap
          uludağ gazozlu tabii ki. deli misin.
meyveli şarap diye biliyorum ben ama sulu muymuş o?
  meyveli şarap diye biliyorum ben ama sulu muymuş o?
devamını gör...
düşün ki tanrı bunu okuyor
          seslendiğimizde duymayandan, yazdığımızda okuyacağını umut ettiğimiz başlık. pollyannadan daha  pollyannayız sanırım.
      
  devamını gör...
mor
          hatalı bilgiler arasında kaybolan, aslında gökkuşağında bulunmayan ve gerçek ışık olarak da elde edilemeyen renk. 
gökkuşağında arada sırada görünür hale gelen renk mor değil, eflatundur. "farkı ne?" diyenler için:

ilginç bir şekilde erkekler renklerdeki ufak ayrımları fark edemez. farklı tonlar onlara göre aynı renktir. isaac newton da gökkuşağındaki rengi tanımlarken yanlış bir şekilde "mor" demişti ve bu nedenle bu yanlış bilgi çoğu kişinin aklında yer etti.
***
ışık konusuna gelince... ışık olarak eflatunun kendine has bir dalga boyu var ama morun yok. bizim mor olarak gördüğümüz şey kırmızı ile mavi ışığın karışımı. detaya girip kafa karıştırmak istemiyorum ama bu tamamen göz hücrelerimizin bize oynadığı optik bir oyunla ilgili. 2 ayrı dalga boyunu görerek bunları tek renk gibi algılıyor. biz de bu 2 ışığın bileşimini mor sanıyoruz.
  gökkuşağında arada sırada görünür hale gelen renk mor değil, eflatundur. "farkı ne?" diyenler için:

ilginç bir şekilde erkekler renklerdeki ufak ayrımları fark edemez. farklı tonlar onlara göre aynı renktir. isaac newton da gökkuşağındaki rengi tanımlarken yanlış bir şekilde "mor" demişti ve bu nedenle bu yanlış bilgi çoğu kişinin aklında yer etti.
***
ışık konusuna gelince... ışık olarak eflatunun kendine has bir dalga boyu var ama morun yok. bizim mor olarak gördüğümüz şey kırmızı ile mavi ışığın karışımı. detaya girip kafa karıştırmak istemiyorum ama bu tamamen göz hücrelerimizin bize oynadığı optik bir oyunla ilgili. 2 ayrı dalga boyunu görerek bunları tek renk gibi algılıyor. biz de bu 2 ışığın bileşimini mor sanıyoruz.
devamını gör...
hayal kurmayı unutmak
          bir zamanlar hayal kurmadan yaşayamayan ben şimdilerde ise gelecekle ilgili hiçbir beklentiye girmeden yaşıyorum.çünkü hayal kurmak beraberinde güzel duyguları da getiriyor.şu ara daha kötüsü ne olabilir dedikçe hep daha kötüsünü karşımda buluyorum.ne kadar bu şekilde sürecek tekrar umutlarımın yeşerdiği günler gelecek mi hiçbir fikrim yok.
tanıma gelecek olursak yaşanan birtakım olumsuzluklar karşısında gelecekle ilgili duygu ve düşünceler geliştirmeyi unutmaktır.
  tanıma gelecek olursak yaşanan birtakım olumsuzluklar karşısında gelecekle ilgili duygu ve düşünceler geliştirmeyi unutmaktır.
devamını gör...
geceye bir kedi bırak
devamını gör...
terliksi vedat
          sürekli terlik istirahati almasından dolayı bu lakap onu takılmıştır. dizinin komik olan karakterlerinden biriydi, seyfi ile ikisini severdim.
      
  devamını gör...
kimsenin sevmediği ama sizin sevdiğiniz şey
          en pirelisinden, sokak hayvanları...
      
  devamını gör...
sen bilirsin
          verdiğin karara veya vardığın yargıya katılmıyorum ama değiştirmeye çalışmaya ve sana doğrusunu anlatmak için harcayacağım efora değmeyeceğini düşünüyorum.
      
  devamını gör...
ilkokul öğretmeniyle halen görüşmek
          bize travmalar yaşattı, maaşı az diye bizi dövdü. ben onunla görüşemem ki. görüşenleri kıskanırım. ama ben o dayakları unutursam içimdeki çocuk beni affetmez ki.
      
  devamını gör...
monarşi
          monarsi, liderinin bir birey oldugu hukumet bicimidir. butun insanlik tarihi boyunca birbirinden cok farkli tipte monarsiler olmustur. her monarsi otokratik degildir. aslina bakarsaniz, ozellikle avrupa'da, cogunlukla monarsiler otokratik degildir. monarsilerin otokratik oldugu yanilgisi, absolutismden gelir. absolutist monarsi tipi 17 ve 18.inci yuzyilda yaygindi. toplumun genelinin aklinda olan monarsi imajida bu tip monarsilerden gelir. 
her monarsi, sadece tek bir hukumdara sahip degildir. dual monarchy denilen tipte monarsiler, cift hukumdara sahiptir. dual monarchy'nin en tipik orneklerinden biri sparta ve avusturya-macaristan ımparatorlugudur. (her ne kadar sparta, monarsiden cok oligarsi olsa da, sonucta iki krali vardir).
ayrica, tum monarsilerde, hukumdar soya dayali olarak secilmez. sadece kalitsal monarsilerde, taht ebeveynden cocuga gecer. tarih boyunca baktigimizda, irsi, yani kalitsal monarsiler muhtemelen cogunlugu olusturmaz. mesela, cumhuriyet donemi oncesi, roma devleti bir seçimli monarsidir. lehistan-litvanya birligi de bir seçimli monarsidir. orta çag avrupasindaki çogu monarsi seçimli monarsidir. hukumdar aristokrasi tarafindan seçilir. bir monarside, hukumdarin ne kadar guclu oldugu genelde aristokrasinin gucune baglidir. aristokratlar ne kadar gucluyse, veliahtin seçiminde bir o kadar soz sahibilerdir genelde.
son olarak butun monarsiler ataerkil degillerdir. afrika'da anaerkil monarsiler dikkate alinacak kadar yayginlardir.
  her monarsi, sadece tek bir hukumdara sahip degildir. dual monarchy denilen tipte monarsiler, cift hukumdara sahiptir. dual monarchy'nin en tipik orneklerinden biri sparta ve avusturya-macaristan ımparatorlugudur. (her ne kadar sparta, monarsiden cok oligarsi olsa da, sonucta iki krali vardir).
ayrica, tum monarsilerde, hukumdar soya dayali olarak secilmez. sadece kalitsal monarsilerde, taht ebeveynden cocuga gecer. tarih boyunca baktigimizda, irsi, yani kalitsal monarsiler muhtemelen cogunlugu olusturmaz. mesela, cumhuriyet donemi oncesi, roma devleti bir seçimli monarsidir. lehistan-litvanya birligi de bir seçimli monarsidir. orta çag avrupasindaki çogu monarsi seçimli monarsidir. hukumdar aristokrasi tarafindan seçilir. bir monarside, hukumdarin ne kadar guclu oldugu genelde aristokrasinin gucune baglidir. aristokratlar ne kadar gucluyse, veliahtin seçiminde bir o kadar soz sahibilerdir genelde.
son olarak butun monarsiler ataerkil degillerdir. afrika'da anaerkil monarsiler dikkate alinacak kadar yayginlardir.
devamını gör...
çektiği dandik dundik fotoğrafları sanat eseri sanan tip
          ticarette şöyle bir deyim vardır!
her mal, sahibinin gözünde altın, alıcının gözünde ise değersizdir diye.
sen daha iyisini çekene dek en iyisi odur.
  her mal, sahibinin gözünde altın, alıcının gözünde ise değersizdir diye.
sen daha iyisini çekene dek en iyisi odur.
devamını gör...
halkların demokratik partisi
          hdp sadece bir türkiye partisi değil, türkiye'nin her yeridir. ülkemizin şimdilik karadeniz hariç her bölgesinden vekil çıkartmış demokratik bir partidir. hiç bir kriminalize tanıma sığmayacak sayıda halk desteği vardır.
daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
  daha çok hayat için sen de uzat elini...
ya me ye!!! yani bizimdir.
devamını gör...
caz dinlemeye yeni başlayanlara tavsiyler
          kendi caz tarihçemden bahsederek önerilerde bulunmuş olayım:
1) ibrahim maalouf'la başladım. doğu batı müziği sentezi bir harika.
2) chet baker'la devam ettim. çok duygusal ve hüzünlü çalıyor. ama baker iyi bir trompetçi ama ne yazık ki diğer ustalar kadar yetenekli değil bence.
3) miles davis, john coltrane'le ilerledim.
4) charles mingus'a bulaştım. çok başka bir sanatçı olduğunu düşünüyorum.
şu ara karışık dinliyorum. miles davis gerçekten bu işin piri. yani en tanınanlardan biri olması şaşırtıcı değil. miles davis'in 'kind of blue' albümünü bir zirve olarak görüyorum. charles mingus da bir o kadar yetenekli ama sıra dışı olduğu için yeterince ilgiyi görmemiş bence. coltrane'in baş döndürücü soloları bazen insanın aklını alıyor. öyle böyle değil. resmen kendinden geçiyor. notaymış, ritimmiş bir kenara atıyor. çıldırıyor. coltrane'in 'giant steps' albümünü dinleyin. zaten çılgın gibi başlıyor albüme. albümün ortalarına doğru çıldırıyor. ilk yarısı dinlendiriyor, alıp götürüyor ama diğer yarısı 'bi yavaşla be coltrane' diyor insan. bu dünyadan diğer dünyaya geçiyor. ama biz masum kullar yoruluyoruz.
son yıllarda ağırlıklı olarak dinlediğim caz müziği hakkında bahsetmek istediğim şeyler bunlar.
  1) ibrahim maalouf'la başladım. doğu batı müziği sentezi bir harika.
2) chet baker'la devam ettim. çok duygusal ve hüzünlü çalıyor. ama baker iyi bir trompetçi ama ne yazık ki diğer ustalar kadar yetenekli değil bence.
3) miles davis, john coltrane'le ilerledim.
4) charles mingus'a bulaştım. çok başka bir sanatçı olduğunu düşünüyorum.
şu ara karışık dinliyorum. miles davis gerçekten bu işin piri. yani en tanınanlardan biri olması şaşırtıcı değil. miles davis'in 'kind of blue' albümünü bir zirve olarak görüyorum. charles mingus da bir o kadar yetenekli ama sıra dışı olduğu için yeterince ilgiyi görmemiş bence. coltrane'in baş döndürücü soloları bazen insanın aklını alıyor. öyle böyle değil. resmen kendinden geçiyor. notaymış, ritimmiş bir kenara atıyor. çıldırıyor. coltrane'in 'giant steps' albümünü dinleyin. zaten çılgın gibi başlıyor albüme. albümün ortalarına doğru çıldırıyor. ilk yarısı dinlendiriyor, alıp götürüyor ama diğer yarısı 'bi yavaşla be coltrane' diyor insan. bu dünyadan diğer dünyaya geçiyor. ama biz masum kullar yoruluyoruz.
son yıllarda ağırlıklı olarak dinlediğim caz müziği hakkında bahsetmek istediğim şeyler bunlar.
devamını gör...


