yalan söylüyordur. tamam belki bi brad pitt beklemiyorsundur da "ben tipe bakmiyorum abieee ya "
da deme. illaki bakıyorsun..
devamını gör...

1.5 günde 250 tanım girip, 100 karma alamamış ancak yine de yazar olabilmiş hesap sahibinin mahlasıdır. başlıkları pek yabancı gelmediğinden, bana

pişman değilim kesinlikle
sözlükten uçurulsam da
geri geldim işte.

akrostiş şiirini anımsatmıştır... evet.
devamını gör...

bireyin anne karnından (döllenmeden itibaren) başlayıp yaşam boyu süren gelişim ve değişimini inceler. gelişim, sadece çocukluktan ergenliğe olan ve belli bir süre sonra sonlanan bir durum değildir. gelişim psikolojisini sadece fiziksel gelişmelerin son bulmasıyla sınırlayamayız. gelişim, yaşam boyu sürer.

yaşam boyu gelişim'i incelerken sigmund freud, erik erikson, jean piaget, lev vygotsky, burrhus frederic skinner, albert bandura gibi psikologları ve onların kuramlarını da araştırmak gerekir.

aynı isimde bir kitap da bulunmaktadır. o kitabı okumadığım için öneride bulunamayacağım fakat sağlıklı bireyler yetiştirebilmek ve insanların davranışlarının altındaki nedenleri bir nebze de olsa görebilmek için yaşam boyu gelişim hakkında araştırma ve okumalarda bulunulması gerektiği taraftarıyım. özellikle anne babalar, çocuklarını istemeden de olsa deneyip yanılarak yetiştirmek yerine önceden araştırmalar yapıp daha dikkatli ve bilinçli yetiştirmeye çalışırlarsa çok daha sağlıklı bir davranış içerisinde bulunmuş olacakları düşüncesindeyim.

ayrıca, bu dönem aldığım en keyifli ders diyebilirim. şu an gebelik ile 6 yaş arasını inceliyoruz ve birçok şey öğreniyorum, öğrendiklerim bebekleri-çocukları ve davranışlarını ele aldığından beni tatlılık krizine sokuyor çoğu zaman.
devamını gör...

saçma sapan bir eylemdir.

acaba kabul edilmiş midir bu teklif çok merak ediyorum. ben teklif edilen kişinin yerinde olsam kesinlikle kabul etmezdim, başkalarının canını tehlikeye atan insandan hayır gelmez çünkü.
devamını gör...

adam ülkenin en güçlü trolü yeminlen!*
devamını gör...

tıp fakültesine başlayan her doktor adayının en büyük merakıdır kadavra. maket, resim, anatomi atlası üzerinden çalışmak gibi değildir çünkü. aslında adım attığın mesleğin hissini hissetmeye başladığının noktalardan birisidir. bu yüzden de oldukça merak olur öğrencide. kokusunu zaten herkes bilmektedir zira formaldehit içinde saklandıkları için oldukça keskin bir kokuya sahiptir.

tıp eğitiminde oldukça önemli bir yere sahiptir kadavra. her ne kadar anatomi atlası üzerinden çalışsanız da vücut üzerinde incelemeden, yerini konumunu ,uzanımını görmeden anlayabilmek oldukça zor.
ve maalesef ki çoğu fakültede de ciddi bir kadavra eksiği var. her 10 öğrenciye bir kadavra düşmesi gerekirken bazı fakültelerde 400 öğrenciye bir kadavra düşmekte. kadavra bağışının oldukça düşük olması da bu konuda büyük bir etken. umarım önümüzdeki yıllarda bu konuda bir kamuoyu bilinci oluşturulması oldukça önemli.
devamını gör...

anayasa'daki temel hak ve özgürlüklerin budanması yolunda akp ve mhp milletvekillerinin onayıyla meclisten geçen yasa. özetle bu kanun atanmış içişleri bakanı'na terörist faaliyetleri desteklediği şüphesi üzerine bir stk'nın faaliyetlerini durdurma ve gerekli görürse kayyum atama yetkisi veriyor, buradaki kritik nokta delil değil şüphe.
anayasa mahkemesi'nden dönmesi umuduyla.
haber linki
devamını gör...

muz tabiiki,
diğer meyvelere bakınca, muzun sanki sizin için hazırlanmış pişirilmiş, soğutulmuş filan bir tatlı kadar, lezzetli, kıvamlı oluşu, ve öylece doğada yetişiyor olması, bana hep inanılmaz gelmiştir, iki taneden fazla yenmiyor zaten, taş gibi mideye oturuyor, hazmetmesi de zor, ama bence muz varsa diğer meyveleri tercih eden çok az insan vardır, keyif verici madde resmen.
devamını gör...

, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır.
devamını gör...

12 mayıs 2021 kafa sözlükte kiliseye gitmek isteyenlerin ayaklanması sorunsalı
misyonerlik çalışması mı yürütülüyor?
gitmek isteyen gitsin!
bu başlığın amacı nedir?*
devamını gör...

kışın buz gibi yorganın altına girip ısınmak.. :)
devamını gör...

sözde; alkol, kumar, kadın da yok bunlarda... nerede yediniz o kadar parayı? kefenin de cebi yok.

cevap: "tüm dünya başkentlerine cami projesine harcadık." derler.*
devamını gör...

bu işin kaynağı fesli deli kadir'di.

oda eşşek cennetini boyladı, hala savunan varmı ki?
devamını gör...

aslında her ne kadar öteki kültüre ait bir motif olsa da, öz be öz anadolulu bir dağdır olimpos. misal uludağ. eski kaynaklarda ismi olympos diye geçer.

bir de; antik yunanlar büyük olan her dağa olympos derler arkadaşlar. öyle de bir şey var. insanın en primitif dürtüsüne işaret aslında. kendinden büyük olan herhangi bir cisim nesne ya da kavrama yücelik ve kutsallık atfetmek...
devamını gör...

radikal islamı savunan bir futbolcu. trabzonspor'da da forma giymiş sonrasında bir takım anlaşmazlıklardan sebep yolları ayrılmıştı.

2 sene kadar önce trabzonspor'un yapmış olduğu açıklamaya göre kendisine tamı tamına 9 milyon 815 tl ödenmiştir. radikal islamcı olarak bilinen beyefendi kur farkını ve faizini kuruşu kuruşuna almayı da ihmal etmemiş.
devamını gör...

çok sevdiğim, sık sık izlediğim çok eğlenceli komedi filmidir. şimdi bu filmi inceleyeceğiz çünkü bu filmde dolaylı yoldan gördüğümüz bir takım kaypaklıkları yönetmenimiz bize net bir şekilde göstermiştir. inceleyeceğimiz kişi ise hacerdir, uzak durmamız gereken bir kadın tipidir.

hacer, zabıtanın(şener şen) evinde hizmetçilik yapan bir kadındır. zabıta, hacere hastadır, onu kuş sütüyle besleyecektir, evinin hanımı yapacaktır ancak annesi engel olmaktadır. hacerin ise ne zabıta şakir ne de kuş sütü umrunda değildir. ait olduğu sınıfı terk etmek isteyen, artık temizliklere gitmek istemeyen, evinin hanımı olmak isteyen, bunu da güzelliğini kullanarak yapabilecek olan bir kadındır. sınıf atlamak için de önündeki en iyi seçenek zabıta olduğu için yapar; bunu söylememin sebebini ilerde anlayacağız.

ülkedeki erkeklerin ısrarla görmek istemediği bir şey vardır; kendilerinde olduğu gibi kadına da sevginin yetmesi gerektiğini düşünürler. lakin gerçekler çok farklıdır. kadınlar genellikle, her insan gibi parayı da gücü de severler ve iyi bir eş, hayatta kadının önüne pek fazla çıkmayacak bir sınıf atlama basamağıdır. önlerine bu tip bir sınıf atlama imkanı doğarsa bunu değerlendirmekte müthiş soğukkanlı davranırlar. sözgelimi eli yüzü düzgün bir sayıştay hakiminin karşısında bir muhasebeci olarak durmak çok zordur. istisnalar elbette vardır ancak kadınlar bu konuda sevgiyi de hayalleri de harcamaktan çekinmezler. işte bunu bilen yönetmen, bu kaypaklığı hacer üzerinden anlatır.

hacer, zabıtayla evlenmek için muhteşem temiz bir adamı, yozgat'ın şefaatli ilçesinden doğma hakiki halk çocuğu, belediyenin 2548 yaka numaralı temizlik işçisi apti şakrak'ı kullanır. bunu da zabıtayla kavga ettikten hemen sonra, öfkeyle yapar. hiç umrunda değildir apti'nin duyguları, o bu blöf için duygularıyla oynanacak adamdır, salladır, nihayetinde bir çöpçü parçasıdır, kendi sınıfında bir insandır. bu hain karının aklından bunlar geçerken, apti şakrak hacer'in komşuyla konuşmasına kulak misafiri olmuştur ve o çok nahif, sevgi dolu yüreğiyle şu cümleleri söylemekte ve sevinçle koşturmaktadır: (bkz: parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği)

hacer vicdansızı, parkta tahteravalli ile sallanırken bile isteye apti'yle kesişir, kur yapar. zaten kendisi biliyordur ki apti ona aşıktır, istediği anda evlenecektir. kendi evlenme isteği de gerçekçi olsun, onu kullandığını, blöfe yem ettiğini anlamasın diye bu kesişmeyi yapar. neticede apti çocuklar gibi sevinerek el arabasını sürerken, bir paçavra gibi atılmadan önceki ipek kumaş değeri verilmişliği yaşar. apti istemeye gider, gelir, düğün için hazırlanır; bol bol yemek yer, guvvetli olması lazımdır. diğer taraftaysa hacer, zabıtay'a kavga ayağına iş atar. zabıta blöfü yemiştir ve anasıyla kavga etmiştir; yakında istemeye geleceklerdir. hacer amacına ulaşmıştır.

hacerin ailesi, hacerin özetidir adeta. kurnazdırlar, kaypaktırlar, hayatta bir duruşları yoktur; para neredeyse orada olmak isterler, tıpkı çoğumuz gibi. kızı zabıtaya verirken aptiyi ayazda bekletirler. apti şakrak ise tam olarak aşık bir türk erkeğidir. hahaha, evet tam olarak o salaktır çünkü "demek ki adet böyle, damadı ayazda kıçı donana kadar bekletiyorlar" der. bu, boku yediğini, çoktan kıçına teneke bağlandığını anlayan erkeğin son reddedişidir. giderken en azından çiçeğiyle çikolatasını ister, bu da üstüne içilen soğuk sudur.

apti şakrak daha sonra sahneye çıkar ve yıldızı parlar. artık apti şakrak'ın afişleri sokakları süslemektedir. işte hacer kancığı ve ailesinin tüm kaypaklığı, tüm pisliği bu afişleri gördükleri anda ortaya çıkar. önce hacerin babası ve kardeşleri görürler afişleri. daha iki gün öncesinde namussuz diye kovaladıkları, "koskoca zabıta varken çöpçü parçasına kız mı vereceğiz" dedikleri adam hakkında şunları söylerler: "baba, çöpçü şarkıcı olmuş" "eski eniştemiz buba, bir de vuracaktır herifi" babaları ise vurucu sözleri söyler: "vah vaaaah, bizim gızın da hiç şansı yokmuş be, şimdi bu ne para kırar biliyon mu. tüh be kaçırdık adamı elimizden" ve devam eder; (bkz: bayağı da güzel adammış bu eski damadım ya)

sonra arkalarından zabıta ve hacer gelmektedir, şakir "korkma artık, bir zabıta amirinin kolları arasındasın, çöpçü de kimmiş" derken hacer gururlu ve mutludur, ta ki afişleri görene kadar. haha, gerçekten harika bir sahnedir burası. ayşen gruda ise benim nazarımda muhteşem bir oyuncudur. sahnenin hakkını vermiştir doğrusu, buram buram kahpeliği hissedersiniz hacerin suratında. hacerin bir anda ağzı düğümlenir, dizlerinin bağı çözülür ve o korkunç cümleyi söyler: bak şu çöpçünün bana yaptığı işe.

peki bu lanet olası çöpçü hacer kancığına ne yapmıştır da böyle hüngür hüngür ağlamaktadır ? yaptığı şey şudur: hacer güzelliğiyle sınıf atlamak için bir seçim yaparken, o ait olduğu sınıfı terk etmiş ve hacerin seçtiği sınıftan daha yukarıda bir yere yükselmiştir. bunu nasıl yapmıştır, hacer buna inanılmaz içerler. yataklara düşer, eve erzakla gelen nişanlısını apar topar evden kovdurur ve "ben senin değerini bilemedim" diye ağlar. sonunda da yüz verilmeyince belediye zabıtasıyla evlenip hayatını mahveder.

hacer gibiler böyledir. paraya ve güce taparlar. bazı kadınların sosyal medyada, çevrenizde güce ve paraya olan sevgilerini, nasıl kelime oyunlarıyla sevgi, saygı, merhamet gibi kavramların altına gizlediklerini görebilirsiniz. evet olay budur. sevgi dediğiniz şey kadınların bir kısmı için hiçbir bok değildir. yalnızca daha iyi bir yaşama açılan kapının göstermelik anahtarıdır sevgi. bazı erkekler de buna inanırlar. apti şakraktırlar onlar.

velhasıl, yönetmen bize kadınların bir kısmının, uzak durulması gereken bir kısmının kısa bir özetini göstermiştir. harika bir filmdir gerçekten.
devamını gör...

kitapçı olduğumdan kitap gönderirdim ona.
arasına bir mektup, pullu.
belki bir kartpostal, karlı bir manzara.
bir de iki içimlik kahve.
bir de içine yuklenilmis ikimizin müziğinin olduğu bir hafıza kartı.

çok romantikmisim..
devamını gör...

fil örneğiyle tam olarak anlaşılabilecek olan kavram:

kaynak

hindistan’da filler eğitilmek için bebekken kalın bir zincirle kazığa bağlanır ve kaçması engellenir. bebek fil kaçmayı defalarca dener, fakat kendisinin zinciri koparmaya da çiviyi sökmeye de gücü yetmez. yıllar geçer, bebek fil büyür ve hala zincire bağlı şekilde bekler. artık fil güçlüdür, zinciri koparabilecek ve kazığı sökebilecek gücü vardır fakat fil kaçmayı denemez bile. çünkü özgür olamayacağına inanmaktadır. artık kırılamayan şey filin bağlı olduğu zincir değil, filin inancıdır. arjantinli psikolog ve yazar jorce bucay sirkteki fil hikayesiyle bize bu fenomeni aktarır.
devamını gör...

iki yıl önce işçilerin işçi bayramında çalıştığını öğrendiğim günden beri bi şeylere bakış açım bi tık daha değişti, bi tık daha olgunlaştım.
her daim saygı duyduğum insanlar, bayramınız bayramımız kutlu olsun, daha adil bir dünyada buluşacağımız güne dek elimizden geldiğince yanınızdayız.
devamını gör...

/ onüç damla gözyaşını saydım
alllahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
/

demiş hemşerim, ezberden geldi sesi, işin içinde ahmet abi de varken hem de. oysa benim yürümek gibi bir niyetim yoktu, cibran'ın okçusunu biliyordum çünkü ve onun "sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız. " dediğini bilenlerindendim. laf?

yürümeye niyetim yoktu aslında hiç yoktu, sarhoştum, yas gibi ufacık bişi vardı içimde, kavga ettim kendimle ve onunla, kapı önüne çıktım sigara içmeye, içtim, ona döndüm yüzümü, kapı kilitli, olsun öbür kapıdan girerim dedim, orası da kilitli ve bir not adıma yazılmış, "gidiyorum ben"

"lan bu kaçıncı" dedim kendi kendime, sonra sokağa baktım, mahalleye baktım, ben biraz yürüyeyim dedim kendime ve herkese, yürüdüm.

yaklaşık iki gün hiç durmadan yürüdüm, sarhoştum, alsancaktaydım, sarhoştum, yalıdaydım, sarhoştum güzelbahçe küçük limandaydım, eski kale fenerleri yerinde olsaydı yolumu çok daha önceden bulurdum ama yoklardı, ben de yürüdüm, karşıya geçeyim dedim köstenli eski bir dosta, sakın dedi, sakın bu gece yapma, ortak kontrol var ve artık ipler bizim elimizde değil, bilirim yalan söylemezdi o bana, o köstenin yani istanbul ağzı ile dalyanın en eski adamlarındandı.

vazgeçtim ben de, yürüdüm.
tam o sıra gördüm o dört kişiyi, gökte yeşil ay yoktu üstelik, ama o dört bıçak parıltısını nerde olsa tanırdım, cinayeti kör bir balıkçı gördü, ben gördüm, vapur gördü sadece.

hiçbirimiz ve hiçbiriniz orada yoktuk.

hatırladığım son şey onun yüzüme vurduğu ölü bir yavru kedi bedeni. sevmiyorum artık dedi, kediye mi dedi bana bana mı dedi bilmiyorum, gerçi ikisi de aynıydı, o bıraktığın gibi değilim diyordu, ben de gittiğim gibi değilim artık diyordum.

üstelik vapuru ben vurmamıştım?

/ vapuru onlar vurdu ben vurmadım
sarhoştum kasımpaşa'daydım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben vursam kendimi vuracaktım
. /

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim