anne, baba ve kardeş dışındaki herkesin dahil olduğu gruptur.
devamını gör...

hayatta gördüğüm en sinsi şeydir bu pislik. 11 aydır içmiyorum, günlük hayatta aklıma bile gelmiyor ama bir meseleye birazcık asabım bozulsun, biraz iç sıkıntısı yaşayayım, hemen derinlerimden bir yerden canım hayvan gibi sigara istiyor. içmiyorum tabii ama sinirleniyorum, o kadar sinsi ki, beni kendi ağına çekmek için yine benim irademin en zayıf olduğu anı kullanıyor... yavş*k.
devamını gör...

anadolu rock tarzı ile keşfedilmesi, şarkılarının dilden dile dolaşması, hak ettiği değeri görmesini dilediğim şarkıcı.
merhabalar
yar bensiz
öleceksek ölürüz
devamını gör...

abdestimi satmıştım küçükken. eve gelen dindar amca harçlık verme bahanesi olarak abdestimi satın aldığını söylemişti. ama abdestim yoktu. özür dilerim.
devamını gör...

bazen de etrafında, geyik muhabbeti yapacak birilerinin her zaman bulunmasına karşın seni gerçekten anlayacak birilerinin bulunmamasıdır.
devamını gör...

taze taze izlediğim 1983 yapımı seri katil filmi.
öncelikle şunu söyleyeyim;
insanın yüzüne çok yakın kamera kullanılan filmleri veya arkasından yürünürken kameranın sallana sallana takip ettiği sahneler filmde en nefret ettiğim unsurlardır.
bu filmde bu teknik kullanılmış. en son mükemmel bir film olan mother(2017) filminde maruz kalmıştım bu eziyete.
neyse konumuza dönecek olursak...
filmde tek bir oyuncu var erwin leder ve kendini izlettiriyor. her şeyi ile mükemmel...filmin yönetmeni gerald kargl ve iyi iş çıkarmış. avusturya yapımı film; içerdiği şiddet nedeniyle 1983 yılında yasaklanmış.

filmi izlerken ses yönetmenine sövebilirsiniz. eski film olmasının etkisinden midir? nedir? bilmiyorum. seslendirmeler çok kötü...
sürekli ayakkabı sesi var, başkada bir ses yok... ne ayakkabının yapraklara bastığı andaki hışırtı, ne pencere açılıp rüzgar perdeyi havalandığındaki ses
kapıyı açma sesi var, kapatma sesi yok?! halılı evde gezerken evin içinde adamın ayakkabı sesi geliyor. gerçekten ses yönetmeni çok başarısız.
bütün bu saydığım olumsuzluklara rağmen, film çok güzel. sürükleyici ve bir çırpıda bitti.
seri katil filmlerini çok sevmemin etkisi olabilir tabi.
devamını gör...

bazen çok garip sonuçlara yol açar. öyle ki sevdiğiniz kişiye açılırken elleriniz titrer 1 2 l ter atarsınız inşallah reddeder diye dua edersiniz. kendinizi 8 yaşındaki çocuk gibi hissetmenize yol açar, yenmesi de öyle kolay değildir. genel olarak çocukluk döneminde yaşanılan olumsuz olayların sebep olduğu söylenir.
devamını gör...

ahmed arif annesi kürt babası türk şair ve gazetecidir. ahmet hamdi önal onun asıl adıdır. bugün onun 30. ölüm yıldönümü*. ben de kendimce bu güzel şairi anlatmak istedim.

diyarbakır doğumludur kendisi ve toplumcu gerçekçidir. tek bir kitabı vardır. (bkz: hasretinden prangalar eskittim).
ikinci kitabı için şiirlerinin hazır olduğunu ve aslında ikinci bir kitap çıkaracağını söylediği bilinir. ama maalesef bunu gerçekleştirememiştir. birçok şiiri önemli sanatçılar tarafından bestelenmiştir.

tutuklanıp cezaevine de girmiştir. kim bilir ne zorluklar ne acılar çekmiştir.
evlenmiştir ve bir çocuğu olmuştur. adını "filinta" koymuştur. bir söyleşisinde baba olmasının sevincini şu sözlerle anlatmıştır:
"yaşamımda en büyük sevinci baba olduğum gün duydum. inanır mısınız tam iki yıl oğlumun nüfus kağıdını cebimde taşıdım. cebimdeki sanki dünyanın en zengin cüzdanıydı. oğlum olmuştu. oğlum, dünyanın en güzel güvercini... dünyanın en güçlü silahı. "

ama beni en çok etkileyen ahmed arif'in, leyla erbil'e duyduğu sevda olmuştur. leyla erbil'e yazdığı mektuplar "leylim leylim" adı altında bir kitapta toplanmıştır. aynı edip cansever'in, tomris uyar'a duyduğu o karşılıksız aşk gibidir ahmed arif'in aşkı da. aynı zamanda bir o kadar saf ve güzel. hatta leyla erbil evleneceğini ona anlatmaya çalışmış ama ahmed arif asla vazgeçmememiştir. bu konu hakkında:
"sakın ha! sakın, e mi? sonra beni öldürürsün unutma... 'yazma vazgeç her şeyden, seversen diye düşünüyorum' diyorsun. yavrum, nazlım, bunu nasıl yazdın bana? düşünüyorsun ha, acaba seni benden başka seven oldu mu? sevmek kelimesini soy, çırılçıplak karşına al da öyle düşün. yazma! sevme! ne demek? beni zorla, adi, boş, manasız, kendi kendine ihanet eden bir serseri haline getirmeği nasıl düşünebildin?"* demiştir.

leyla erbil'e evlilik hediyesi olarak da "suskun" adlı şiirini gönderir. uzun bir şiirdir ama çok güzeldir (bkz: suskun). hatta bu şiire bir de not düşer.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
notta yazanlar:
leylim, ben fakir bir şairim.
bunu düğün hediyesi say.
zaten bunu sana yazdım gibi bir şey...
ne yalan söyleyeyim, üzgünüm, bir yanım kopmuş kanamış gibi.
bunu ancak sen anlarsın.
yine de mutlu olmanı bütün kalbimle isterim.
-ahmed arif

işte size kısaca ahmed arif. anadolu şairidir aynı zamanda onu da belirteyim. kendisinin çok güzel sözleri vardır. keşke hepsini paylaşabilsem. ama en sevdiğimi koymasam da olmaz.

" canım benim, bilir misin, “canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana doğru koştuğunu duyarım hep."
devamını gör...

daha çok varmış. 49 günde her şey olur. belki turistler için sınavı bile erteleyebilirler.
devamını gör...

açıklama ve anlama, tüm bilimler için önem arz eden ve iç içe olan faaliyetlerdir. insan, doğası gereği tabiatıyla bilmek, anlamak ister. bunun bir adım sonrası da açıklamadır. anlama ve açıklama eylemleri, asırlardır insanları meşgul eden ve diğer canlılardan keskin bir şekilde ayıran sayılı olgulardan birisi olmuştur. bu iki faaliyetin benzer olduğu yönleri kolayca görebiliriz. mesela, ikisi de insanî merakın bir ürünüdür. aristoteles’in sözünde belirttiği gibi “bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” iki faaliyet de birbiri olmadan çok şey ifade etmez. çünkü anlayıp açıklayamayan insan, bilgiyi yayamayacak ve lokal bir aydınlanma ile sınırlı kalınacaktır. bir diğer yandan açıklama zaten anlamadan yapılamayacağı için tezat olacak örneği düşünemeyiz bile. çağlar ilerledikçe ve bilim de artık günümüzdeki haline bürünmeye başladıkça artık bu iki eylem farklı manalar kazanmıştır. çünkü bilimler artık dallanıp budaklanmaya ve metotları da ayrışmaya başlamıştır. örnek olarak doğa bilimleri ve sosyal bilimleri vermemiz mümkündür. sosyal bilimlerin metotları, doğa bilimlerinden ayrıştığı için “bilim” kavramı da tartışılabilir olmuştur ve benim okuduğum kaynaklara göre sosyal bilimlerden bilim unvanının alınmasını yeğleyen pozitivist bir kitle de oluşmuştur. fakat yüzyıllar önce böyle bir ayrım yoktu ve açıklama, anlama faaliyetleri de yüzeysel bir şekilde değerlendirilebilirdi. ancak şu an bilimlere göre bu tür bir ayrım yapmamız mümkündür ve yapılıyor. açıklama, daha çok doğa bilimleri ile özdeşleştirilirken; anlama faaliyeti ise sosyal bilimlerle özdeşleştirilmektedir. bunun sebebi bu bilimlerin ortaya çıkış sebepleridir. sosyal bilimlerin var olma sebebinin anlamak, doğa bilimlerinin ise olan olayları açıklamak olduğunu görebiliyoruz. bu keskin ayrım, açıklama ve anlamanın eskiye nazaran modern dünyada yapılmakta olan ayrımını gözler önüne seren bir ayrımdır. yani kısaca günümüzde açıklama ve anlamanın ayrıştığı nokta, bilimlerin ve bilim yapanların motivasyonları ve var olma nedenleridir. elbette ki bu sadece benim açımdan ve çok küçük bir pencereden bakılarak yapılmış bir yorumdur. ancak yapılan farklı yorumların oluşturacağı senteze bir katkı da bizi doğruya bir basamak daha yaklaştıracaktır.
devamını gör...

gregor samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini türkiye'de buldu.
devamını gör...

güç anlamına gelen sözcük. bazen ilaç, çare gibi anlamlarda da kullanılır.

ayrıca sevgili ethem hoca'mızın soyadıdır.
devamını gör...



benim için bu şarkıdır. sanırım the walking dead (dizi) 'in bir sahnesinde yer almış ancak ben spotify'da kendim keşfetmiş ve çok beğenmiştim.
devamını gör...

yok azizim, hiç sıkıcı değil. gittikçe eğlenceli hale bürünüyor sözlük. hatta şimdiki yazılanlar fragman. asıl film önümüzdeki yaz gösterime girecek.
devamını gör...

ama sadece önermekle kalıyoruz. yapın diyoruz ama nasıl büyüteceklerine karışmıyoruz. haa zaten yaradan rızkını verir bir şekilde büyür. nasıl bir gelecek sunabilecekleriyle de ilgilenmiyoruz. işsizler ordumuza nefer olurlar, her ile açtığımız üniversitelerden birinden mezun olduktan sonra.

(bkz: ağam bizimlen eylenir)
devamını gör...

dil uzatmadığınız bir köylü kadınlar kalmıştı onlarada el attınız. ben okurken ar ediyorum da bu başlığı açarken, yazarken ar duymamalarını da zihnim almıyor. başka bir kadının mahremine kadar dil uzatmak arsızlığın en beteridir. görmekten iğrendiğim tanım ve başlık.
devamını gör...

yüksek sesle gülmek. bulaşıcı olduğu kanıtlanmış mı bilmiyorum ama genellikle karşımda kahkaha atan insanlar olduğunda benim de baya baya gülesim geliyor. bir de her kahkaha farklı oluyor ya, insandan insana değişiyor o da ayrı bir güzel yanı.
devamını gör...

varlığını her hissettirdiğinde yüzümde tebessüme neden oluyor. profiline girince içimde ışıklar yanıyor, yıldız saçanlar parlıyor. yolu ışıklı olsun diyecektim ama vazgeçtim çünkü ışığın ta kendisi olan bir yazar. ha bide etrafını da aydınlatan özel bir güce sahip. çiçeklerin mis kokulu olsun, rüzgarın da istediğin yönden essin sayın yazar.
devamını gör...

yabancı kaynaklarda işgal olarak geçen anadolu akınlarını tatlı gösterme çabalarıdır. tarihte biz çok tatlı ve iyiydik iddialarında bulunan bir tarih öğretimimiz mevcuttur. kaynak okumakla uğraşmak istemeyenlere tavsiyem eski kiliselerin şimdiki hallerine bakmalarıdır. çoğu köhne ve yıkılmaya yüz tutmuştur.
devamını gör...

çok nazik ve tatlı bir şekilde mesajlarıma cevap vermekte, kendisine ilgi ve alakasından dolayı teşekkür ediyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim