flaman
ampulun göbeğine tutturulmuş olan, ortalama 60 cm. boyundaki tel sargıdır.
devamını gör...
zülfü livaneli
bir türk aydını. yazar, müzisyen, siyasetçi tanımları, yaptığı işlerin üç ana başlığı dersek yanlış olmaz zannımca. 1993 yazında nerden duyduysam yeni çıkan 'saat 4...yoksun' albümünü almıştım. sesini ve müzikte dile getirdiklerini ilk o albümle keşfetmiştim. uzun yıllar boyunca vatan gazetesinde yazılarını okudum. albümlerini ve kitaplarını aldım. 1994 yerel seçimlerinde istanbul'da shp'nin belediye başkan adayı olurken sol partiler karşısına bir halt edeceklermiş gibi dünyanın belki de en onursuz duruşunu sergileyerek her biri birer aday çıkarıp zülfü livaneli'nin oylarını kuşa çevirmişti. oyları bölerek toplamda kendilerinden çok daha geride olan refah partisi'nin adayı rte'nin siyaset sahnesine çıkışını sağladılar. özellikle uzan medyasının ipe sapa gelmez iftiraları, yıldırma politikaları ile o dönem livaneli'yi karalamaya çalıştılar. elleriyle yaptıklarının sonucu olarak; türkiye'nin 30 yıllık kaderi sağ ve solun ortak ahmaklıkları neticesinde belirlenmiş oldu. acaba 1994 istanbul büyükşehir seçimlerinde zülfü livaneli seçilmiş olsaydı türkiye'nin yazgısı bugün daha farklı olur muydu? bence yüzde yüz olurdu.
kendisi hakiki bir sanatçı olarak siyasetle doğmamıştı; kaybedince de sadece türkiye adına üzüldü ama sonuçta makam ve mevki peşinde değildi ve sevdiği işlere, uğraşlara geri döndü ve birbirinden güzel şarkılar ve kitaplar yazdı. müziklerini ve sohbetlerini dinlemekten; yazılarını okumaktan her devirde büyük haz duydum. türkiye'nin yaşayan en değerli sanatçılarından biridir. umarım bu aydın aklından ve sanatçı vicdanından türkiye hakkıyla yararlanabilsin.
kendisi hakiki bir sanatçı olarak siyasetle doğmamıştı; kaybedince de sadece türkiye adına üzüldü ama sonuçta makam ve mevki peşinde değildi ve sevdiği işlere, uğraşlara geri döndü ve birbirinden güzel şarkılar ve kitaplar yazdı. müziklerini ve sohbetlerini dinlemekten; yazılarını okumaktan her devirde büyük haz duydum. türkiye'nin yaşayan en değerli sanatçılarından biridir. umarım bu aydın aklından ve sanatçı vicdanından türkiye hakkıyla yararlanabilsin.
devamını gör...
thedansözkiller
espirili mahlası -ki böyle mahlaslara bayılırım- güzel mi güzel tanımlarıyla sözlükte her daim var olsun.keyifli yazmalar tatlı yazarcım.
devamını gör...
elon musk tesla spacex ve muhteşem geleceğin peşinde
ashlee vance'a ait 2016 yilinda ilk baskisi yayinlanmis elon musk'un hayatini ele alan biyografi kitabi. kitaba baslarken acikcasi olabildigince onyargiliydim, biyografi kitaplarinin miy miy sıkıcı anlatimlarindan nefret ederim cunku. ama bu kitap bir cok turune gore olabildigince ilgi cekici ve akıcıydi. cevirisini de oldukca begendim. kitabin yazilis seruveni oldukca ilginc...yazar elon musk'in hayatina cok ilgilidir. musk'a ulasarak hakkinda bir biyografi kitabi yazmak istedigini dile getirir. elon musk bu teklifi tabii ki reddeder ki birakin teklifi kabul etmesini ona ulasmak bile cok zordur. yazar inat eder aylarca ugrasir, tanidiklari devreye sokarak nihayet elon musk'a kararliligini dile getirir. deyim yerindeyse "ben bu kitabi seninle de yazarim sensiz de" der. musk da, yazara iki secenek sunar, ya yazarin hayatini zehir edecek ya da yazara bu konuda yardim edecek. lakin yardim icin musk'un en buyuk sarti kitabin eklenip cikarilacak kisimlarina bizzat kendisi karar verecek ve kitap basilmadan once kendisinin okuyup onay vermesi gerekecek. yazar bu sarti kabul eder ve boylece bu kitap ortaya cikar. kitap icin sayisiz kere bulusup röportaj yaparlar. kitap duz anlatimla yazilip gecilen bir biyografiden ote, karsilikli yapilmis bir roportaji okuma havasi veriyor. zaten bir cok bolumde musk'un agziyla olaylarin anlatimina denk geleceksiniz. sanirim kitabi bu denli begenmemin nedeni de bu iste... kitabi sadece istanbul metrobuslerinde okuyarak bitirmistim (458 sayfa) ve pdf versiyondu. musk'in hayatini merak ediyorsaniz, biyografi tarzi kitaplari okumayi seviyorsaniz kesinlikle elinizden gecmeli derim.
devamını gör...
perdövites
her uçağın kanatların şekli ve flap/slat gibi ek sistemleri ile uçabileceği minimum bir sürat vardır. şayet uçak bu minimum süratin altında uçurulmaya çalışılırsa uçak hava ile yaptığı açısı artırılarak havada tutunmaya çalışır. ancak belirli bir açıdan sonra kanadın üzerinden giden hava kanadın şeklini takip edemez ve kanatın üstünden dolaşamaz.
böyle olunca kanadın altı ve üstü arasında basınç farkı kalmaz. yani uçağı havada taşıyan kanat yeterince kaldırma kuvvetini yaratamaz ve uçak önce titremeye başlar. yani insan gibi yere düşmeden önce sendelemeye başlar, uçak pilotu uyarır ve perdövites uyarısı kokpitte yankılanır. eğer kısa bir zaman dilimi içerisinde pilot uçağı kurtaramazsa uçağın düşmesi kesinleşir.
türk hava yolları'nın 1951 sefer sayılı uçuşunda, 25 şubat 2009 'da uçağın amsterdam'da boş araziye düşmesine sebep olan hadise tam olarak budur. kaynak
böyle olunca kanadın altı ve üstü arasında basınç farkı kalmaz. yani uçağı havada taşıyan kanat yeterince kaldırma kuvvetini yaratamaz ve uçak önce titremeye başlar. yani insan gibi yere düşmeden önce sendelemeye başlar, uçak pilotu uyarır ve perdövites uyarısı kokpitte yankılanır. eğer kısa bir zaman dilimi içerisinde pilot uçağı kurtaramazsa uçağın düşmesi kesinleşir.
türk hava yolları'nın 1951 sefer sayılı uçuşunda, 25 şubat 2009 'da uçağın amsterdam'da boş araziye düşmesine sebep olan hadise tam olarak budur. kaynak
devamını gör...
sözlüğün azalarak bitmesi
off sıktı artık. sözlüğü sözlük yapan bizleriz. yani bizim toplamımız sonucu ortaya çıkan şey sözlük. biz bitmediğimiz sürece sözlük bitmez. beğenmeyen varsa lütfen demoralize etmesin yeterli. her şey zamanla olgunlaşır.
devamını gör...
kur'an-ı kerim'den bir ayet bırak
"sen sabret; sabır göstermen de allah’ın ihsanı sayesinde olacaktır. onlardan dolayı üzülme, kurdukları tuzaklardan kaygı duyma." nahl suresi/127. ayet
devamını gör...
allah'ını seven üstüme toprak atsın
ilk canlı yayın deneyimleri. çok normal bence. lütfen demoralize etmeyelim yazarlarımızı *
devamını gör...
even steven
genelde ingiliz ingilizcesinde kullanılan bir deyimdir.
hem spor karşılaşmalarında berabere biten maçlar için kullanılır, hem de intikam alıp ödeştikten sonra durumların eşitlenmesi anlamında kullanılır.
“ we are even-steven” şeklinde kullanılan yapı oldukça melodik olmasının yanı sıra çok da kullanışlıdır. bir dil iyi bilmek için o dilde geçen kullanımlara hakim olmak da gerekir bence. daha önce bir tanımda whoopsie daisies’den bahsetmiştim. ve kendimi adadığım bu göreve devam etmeye sonuna kadar niyetliyim.
peki nerden aklıma geldi birden? tabii ki kill bill volume 1 izlerken canımız ciğerimiz beatrix kiddo’nun mutfakta eski günlerden bahsedip o kara günle ilgili konuştukları vernita green’e ödeşmelerinin mümkün olması için önce onu, sonra odasına gidip küçük kızını son olarak da eve gelmesini bekleyip kocasını öldürdüğü takdirde eşitleneceklerini söylediği sahnede birden bir şimşek çaktı kafamda, bu kafa sözlük tarihine yazılmalıydı.

işin en güzel yanı ise bu deyimi sadece ayakları değil oyunculuğu da çok güzel alan uma thurman’ın “ to really get even, even steven…” diye başlayarak çok çekici bir hava ile söylemesi idi.
hem spor karşılaşmalarında berabere biten maçlar için kullanılır, hem de intikam alıp ödeştikten sonra durumların eşitlenmesi anlamında kullanılır.
“ we are even-steven” şeklinde kullanılan yapı oldukça melodik olmasının yanı sıra çok da kullanışlıdır. bir dil iyi bilmek için o dilde geçen kullanımlara hakim olmak da gerekir bence. daha önce bir tanımda whoopsie daisies’den bahsetmiştim. ve kendimi adadığım bu göreve devam etmeye sonuna kadar niyetliyim.
peki nerden aklıma geldi birden? tabii ki kill bill volume 1 izlerken canımız ciğerimiz beatrix kiddo’nun mutfakta eski günlerden bahsedip o kara günle ilgili konuştukları vernita green’e ödeşmelerinin mümkün olması için önce onu, sonra odasına gidip küçük kızını son olarak da eve gelmesini bekleyip kocasını öldürdüğü takdirde eşitleneceklerini söylediği sahnede birden bir şimşek çaktı kafamda, bu kafa sözlük tarihine yazılmalıydı.

işin en güzel yanı ise bu deyimi sadece ayakları değil oyunculuğu da çok güzel alan uma thurman’ın “ to really get even, even steven…” diye başlayarak çok çekici bir hava ile söylemesi idi.
devamını gör...
bilemedimkibirden
muhtemelen mahlasının doğrusu " bilemedim ki birden " olan fakat benim "bilemedim kibirden" diye okuduğum, bu kadar da kibirli olmadığını düşündüğüm sözlük yazarımız.
devamını gör...
sigara içmeyen insan
sigara içenlerin yanında su içmeye çalışan
devamını gör...
kumaya razı olan kadın genişliği
bazı insanlarla aynı memlekette yaşamadığımı fark ettiğim başlık. eşlerine çiftlik hayvanı gibi davranan insanlar var. keşke kadının rızası alınsa da razı olup olmaması gerektiğini tartışmak bize kalsa. razı olmak için rıza sorulmalı önce. bir insan olduğu dahi hissettirilmeyen, iradesinin varlığı dahi unutturulmuş kadınlardan söz ediyorum.
istemese ne olacak? ben söyleyeyim, eşek sudan gelinceye kadar dayak. vücudu çürük içinde ama belki de konu komşu görmesin diye suratında gram iz yok. haydi diyelim tası tarağı topladı, ailesine gitti bir şekilde. "yuvanı yıkma kızım." neden yıkamaz yuvasını? bu şartlarda boşanan kadın arafta kalıyor çünkü. kocasının evinde kalamaz, ana baba evinde zaten yapamaz. başka bir hayat ihtimali ise o yaşına kadar hizmet etmek dışında bir şey yapmamış biri için çok güç.
"razı" olsa ne olacak? çiftlik hayvanı gibi kullanılan kadın yükünü paylaşacak biriyle yaşayacak. cinsel arzuları, evlilikten beklentileri, bir güler yüz beklentisi dahi buruşturulup atılmış kadın. ilişkisinden geriye sadece iş gücü olmak kalan kadın. bu kumalığı aklamaz ancak bunu kabul eden her kadın sırf keyfinden buyursun gelsin demez.
hayat yaşadığımız duvarlardan, gördüğümüz ilişkilerden ibaret değil.
istemese ne olacak? ben söyleyeyim, eşek sudan gelinceye kadar dayak. vücudu çürük içinde ama belki de konu komşu görmesin diye suratında gram iz yok. haydi diyelim tası tarağı topladı, ailesine gitti bir şekilde. "yuvanı yıkma kızım." neden yıkamaz yuvasını? bu şartlarda boşanan kadın arafta kalıyor çünkü. kocasının evinde kalamaz, ana baba evinde zaten yapamaz. başka bir hayat ihtimali ise o yaşına kadar hizmet etmek dışında bir şey yapmamış biri için çok güç.
"razı" olsa ne olacak? çiftlik hayvanı gibi kullanılan kadın yükünü paylaşacak biriyle yaşayacak. cinsel arzuları, evlilikten beklentileri, bir güler yüz beklentisi dahi buruşturulup atılmış kadın. ilişkisinden geriye sadece iş gücü olmak kalan kadın. bu kumalığı aklamaz ancak bunu kabul eden her kadın sırf keyfinden buyursun gelsin demez.
hayat yaşadığımız duvarlardan, gördüğümüz ilişkilerden ibaret değil.
devamını gör...
yks
saçma sapan sistemin günümüzdeki son sınav düzenine verilen addır. açılımı "yükseköğretim kurumları sınavı" 'dır.
ne yüksekse anlamış değilim. kastedilen üniversitelerimiz ise durum vahimdir.
ne yüksekse anlamış değilim. kastedilen üniversitelerimiz ise durum vahimdir.
devamını gör...
vizör
latince vis- "görmek" fiilinden türetilmiş, fransızca ''zırhın görmeyi engellemeden gözü kapatan kısmı, her türlü bakma deliği'' anlamında ki viseur kelimesine dönüşmüş ve türkçemize vizör ''bakaç'' olarak yerleşmiş kelimedir.
vizör; kamera ve fotoğraf makinesinde bulunan, cismin görüntüsünü sınırlandırmadan ve taşırmadan çerçevelenmesini sağlayarak gerekli ayarlamaların yapılmasına olanak veren optik düzenekli elektronik ekrandır.
3'e ayrılır;
optik vizör, daha net görüntü yakalamasından ötürü tercih sebebidir. objektiften gelen ışığın yansıtılması prensibiyle çalışır.
lcd vizör, amatör ya da yarı profesyonel işlerde kullanılır.
monitör vizör, stüdyo çekimlerinde kullanılır. çekilen görüntünün oynatılıp incelenmesi kolaylığı sağlar.
konu dışı bilgi : pandemi sürecinde hayatımıza giren maskenin yanında kaynakçı gözlüğüne benzeyen, kafaya takmalı, şeffaf plastikten yapılmış yüzü kapamaya yarayan siperliğe de vizör denir.
vizör; kamera ve fotoğraf makinesinde bulunan, cismin görüntüsünü sınırlandırmadan ve taşırmadan çerçevelenmesini sağlayarak gerekli ayarlamaların yapılmasına olanak veren optik düzenekli elektronik ekrandır.
3'e ayrılır;
optik vizör, daha net görüntü yakalamasından ötürü tercih sebebidir. objektiften gelen ışığın yansıtılması prensibiyle çalışır.
lcd vizör, amatör ya da yarı profesyonel işlerde kullanılır.
monitör vizör, stüdyo çekimlerinde kullanılır. çekilen görüntünün oynatılıp incelenmesi kolaylığı sağlar.
konu dışı bilgi : pandemi sürecinde hayatımıza giren maskenin yanında kaynakçı gözlüğüne benzeyen, kafaya takmalı, şeffaf plastikten yapılmış yüzü kapamaya yarayan siperliğe de vizör denir.
devamını gör...
james webb uzay teleskobu
2021 yılında uzaya gönderilmesi planlanan (ama salgın nedeniyle bir kez daha gecikebilecek olan) kızılötesi bölge gözlemi yapacak olan uzay teleskobu.
sürekli erteleniyor olmasının nedeni, hubble uzay teleskobu kadar yakında yer almayacak olması. hubble ilk gönderildiğinde aynası yanlış yöne bakıyordu ve uzayda yapılan bir operasyonla düzeltildi. james webb ise dünyadan yaklaşık 1,5 milyon kilometre uzakta, lagrange noktalarından birine yerleştirilecek. eğer teleskopta ufacık bir hata bile olursa, bunu düzeltmek mümkün olmayacağından ve tüm masraf boşa gideceğinden, gönderilmesi bu kadar uzun sürdü.
uzaya fırlatıldıktan yaklaşık 30 gün sonra yörüngesine ulaşacak james webb. yer'den çalıştırılacak olan sistemlerinin çalışıp gözleme hazır hale gelmesi ise 6 ay sürecek.
resimde, yerleştirileceği lagrange noktasını görüyorsunuz:
sürekli erteleniyor olmasının nedeni, hubble uzay teleskobu kadar yakında yer almayacak olması. hubble ilk gönderildiğinde aynası yanlış yöne bakıyordu ve uzayda yapılan bir operasyonla düzeltildi. james webb ise dünyadan yaklaşık 1,5 milyon kilometre uzakta, lagrange noktalarından birine yerleştirilecek. eğer teleskopta ufacık bir hata bile olursa, bunu düzeltmek mümkün olmayacağından ve tüm masraf boşa gideceğinden, gönderilmesi bu kadar uzun sürdü.
uzaya fırlatıldıktan yaklaşık 30 gün sonra yörüngesine ulaşacak james webb. yer'den çalıştırılacak olan sistemlerinin çalışıp gözleme hazır hale gelmesi ise 6 ay sürecek.
resimde, yerleştirileceği lagrange noktasını görüyorsunuz:
devamını gör...
kafa sözlük ocak ve şubat ayı istatistiklerindeki düşüş
şubat ocak'tan, mart da şubat'tan daha iyi, nisan mart'tan zaten çok iyi olacak.
(bkz: bakın burası çok önemli)
(bkz: bakın burası çok önemli)
devamını gör...
caligula
cedrik'in köpeğinin adıdır. bilinçli bir şekilde nefret edilen roma imparatoru caligula'ya atıfta bulunmak için yapılmıştır.
türkçe makalelerden geçip yabancı makaleleri okuduğunuzda hakikaten iğrenç bir varlık olduğunu anlıyorsunuz. neleri var anlatamayacağım. iyi ki alanım değil de tez makale istenmiyor.
türkçe makalelerden geçip yabancı makaleleri okuduğunuzda hakikaten iğrenç bir varlık olduğunu anlıyorsunuz. neleri var anlatamayacağım. iyi ki alanım değil de tez makale istenmiyor.
devamını gör...
bron/broen
t: bir ara trt 2'de de yayımlanan, içinde saga noren adlı insanüstü güzellikte bir karakter barındıran, iki nordic memleketin ortak yapımı olan, 3. sezonunun dünyanın en sıkıcı şeylerine katlanabilen biri olan beni bile yer yer bunaltan, bu sebeple son sezonunun da aynı yoruculukta olacağını farz ettiğim için tarafımca an itibarıyla %75'inde bırakılmış olan dizidir.
saga noren'i isveçli oyuncu sofia helin, martin rohde'u the witcher dizisinin ikinci sezonunda vesemir karakterine hayat verecek olan kim bodnia canlandırıyor.
ilk iki sezondaki saga ve martin ilişkisini ne kadar doğal olarak algıladıysam, 3. sezondaki saga ve henrik ilişkisinin bir o kadar yapay olduğunu hissettim. her ne kadar martin ahlaken pek kaliteli bir abimiz olmasa da yeri ayrıydı. henrik pek bir yavan geldi bana.
saga'ya alışmak biraz zaman alabiliyor. sosyal eksiklikleri had safhada bir karakter olarak sebebini asperger sendromu'ndan mustarip olmasına bağlamışlar. yazarlar illa da aspergerli birini yazalım diye yapmamışlar sanırım fakat gidişat o yönde olmuş gibi. genel olarak tamamen işine odaklı, mantıklı çerçevesinden çıkmayan, her gün aynı pantolonu giyen ve pek empati özelliği bulunmayan bir karakter.
saga noren'i isveçli oyuncu sofia helin, martin rohde'u the witcher dizisinin ikinci sezonunda vesemir karakterine hayat verecek olan kim bodnia canlandırıyor.
ilk iki sezondaki saga ve martin ilişkisini ne kadar doğal olarak algıladıysam, 3. sezondaki saga ve henrik ilişkisinin bir o kadar yapay olduğunu hissettim. her ne kadar martin ahlaken pek kaliteli bir abimiz olmasa da yeri ayrıydı. henrik pek bir yavan geldi bana.
saga'ya alışmak biraz zaman alabiliyor. sosyal eksiklikleri had safhada bir karakter olarak sebebini asperger sendromu'ndan mustarip olmasına bağlamışlar. yazarlar illa da aspergerli birini yazalım diye yapmamışlar sanırım fakat gidişat o yönde olmuş gibi. genel olarak tamamen işine odaklı, mantıklı çerçevesinden çıkmayan, her gün aynı pantolonu giyen ve pek empati özelliği bulunmayan bir karakter.
devamını gör...

