hakkında araştırmacı sibel öz'ün yazdığı ayrıntılı bir doktora tezi vardır, bu çalışma akademik köşeleri biraz yumuşatılarak okunası "oyuncu" adlı bir kitaba dönüşmüştür. adile naşit'in son derece başarılı bir kadın olmasına rağmen nasıl ve neden bir anti-yıldız olduğu açıklanmakta bu kitapta. adile naşit'in bulunduğu bağlamı hem olduğu gibi hem de doğru bir açıdan eleştirel biçimde inceleyen çalışma, okura hem türk tiyatrosunun doğuşuna dair bilinmeyenleri, hem de yeşilçam'ın gizli saklı köşelerini adile naşit'in hayatı üzerinden akıcı biçimde anlatır.

iletisim.com.tr/kitap/oyunc...
devamını gör...

gezegenimiz belgeseli çok kaliteli görüntüler içeriyor imkanınız varsa tv açıp izleyin ışıkları da kapatın adeta terapi.
devamını gör...

mevlana'nın şems'e yazdığı aşk dizeleridir. bir erkek bir kadına bile bu kadar güzel şeyler yazmamıştır.

devamını gör...

1353 sayılı "türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanun"a göre düzenlemedir yani alfabe sayarken h,i,ı,j... şeklinde sıralamamız lazımmış.
devamını gör...

yağmurlu havanın getirdiği gri atmosferin yüreğine huzur doldurmasına izin veren kişidir.
yağmurlu ve kapalı havada hevesli, daha bir pozitif ve sevmeye meyilli oluyorum ben. doğayı, ellerinde şemsiye tutan veya ıslanmaya aldırış etmeyen insanları daha çok seviyorum.

''belki ömrümüzce sevemeyeceğimiz birini yağmurlu bir havada güzel bulup sevivereceğiz.''
fyodor mihayloviç dostoyevski.
devamını gör...


leman dergisi yıllarımdan dünya güzeli karikatürist arkadaşımız kaan ertem'i kaybettik, pırıl pırıl çocuktu, üç günlük dünya işte, allah rahmet eylesin. nihat genç

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

leman dergisinin tek karelik karizmatik ve cool kahramanı erdener abi, türkiyede eşine ender rastlanır bir tip. çizeri kaan ertem onun çok şey yaşamış, çok şey görmüş, torun torba sahibi bir emekli olduğunu söylüyor. bu çizgi karakterin tek isteği biraz rahat bırakılmak, insanların gönlüne göre yaşamaktansa kendi gönlüne uyanı yapmak. parayla pulla alakası yok. "çok para kazanıcam, gel seni de ortak yapayım" denince, "beni rahat bırak, yeter" diye cevap veriyor. uludağda tatil teklifini de "hadi leeen" diye geri çeviriyor. erdener abi boş konuşanları susturma alanında bir uzman. "abi var ya, yüz seneye kadar dünyayı uzaylılar işgal edecekmiş"e cevabı, "e o da bir renk tabii"...kaan ertem, mesafeli kahramanı erdener abinin maceralarını bir kitapta topladı. ertem, çizgi karakterin 9 yılını kapsayan "erdener abi 1" adlı kitabın ihtiyaç halinde el altında olsun diye cd ebatında tasarlandığını söylüyor. zira evde, okulda ya da işyerinde, hepimiz zaman zaman ikiyüzlülükten, boş muhabbetten, tüketim çılgınlığından sıkılıp erdener abi gibi "cevabı yapıştırmak" istiyoruz. erdener abiyi 1993 yılında henüz öğrenciyken keşfetmiştik. her fırsatta onu taklit etmeye çalışıyorduk. hani şöyle tipler vardır, mütemadiyen "hadi derse girelim, bak geç kaldık, hoca kızacak şimdi" diye konuşup dururlar ama bir türlü ayağa kalkıp gidemezler. onlara mesela, en erdener abi tonlamamızla "sen git!" der, arkamızı dönerdik. çok gülerdik... "sorun erdenerde değil, toplumda" erdener abi nasıl doğdu? ahmet yılmazla bir akşam ortaköyde oturuyorduk. çizerliğimizin ilk günleri, hevesliyiz tabii, tüm tipleri inceliyoruz. erdener abi orada çıktı karşımıza. tam önümüzde oturuyordu, ensesini görüyorduk. o denize bakıyordu, biz adamın ensesine. bu arada konuşuyoruz. simit ikram etsek ne der acaba, tersler mi diye. sonra adını koyduk. böyle sert, vurgulu bir isim olmalıydı: erdener. bir yıl kadar, dergiye girmedi bu tip ama biz kendi aramızda sürekli esprilerini yaptık. dergiye ilk ne zaman girdi? yaklaşık 9 yıl önce. nasıl biridir erdener abi? emekli. çok yaşamış, görmüş geçirmiş, yorulmuş artık. tüketimden, insanların ikiyüzlülüklerinden, duyarsızlıklarından bıkmış. ve çok sıkılmış. bu yüzden yolunu kesip bir şeyler anlatmak isteyenlere cevabı yapıştırıyor. küfür de ediyor yeri geldiğinde. ama aslında ters biri değil. sadece rahatsız edilmek istemiyor. kendi haline kalmak istiyor. çözmüş yani... bu yüzden mi onunla konuşan herkesi bozuyor? sorun onda değil, sorun toplumda aslında. aksi, lanet, nemrut bir adam olduğu sanılıyor. öyle değil. o sürekli yürüyor ama birileri karşısına çıkıp alakasız şeyler söylüyor. "gel abi seni uludağa götüreyim" diyor biri, o da "hadi leeen" diyor. ev, arsa teklif ediyorlar, umurunda olmuyor. böyle biri. erdener abinin ne kadarı sizsiniz? her mizah karakteri çizerinin özelliklerini taşır. bezgin bekir, marlon, kıllanan adam... bana benziyor tabii. salt bana değil; babama, ahmetin (yılmaz) babasına da benziyor. ben daha çok öğreten adama benziyorum. bayılırım bildiğim bir şeyi anlatmaya. erdener abi gibi sıkılırım bazen ama onun gibi tepki vermem. "el altında olsun diye cd ebatında" okuyucular nasıl karşıladı erdeneri? önce pek sevemediler. bir tek kare, orada bir adam... mizah zıtlıklardan doğuyor. ama tek karede onu vermek çok zor. bu yüzden "böyle espri mi olur" gibi tepkiler aldık. bir de erdener abi bir çizgi roman karakteri, bir kahraman değil; o yüzden zor alışıldı. ama alışıldı... evet, şimdi fanatikleri var. çok seviliyor. okurlar kendi gündelik hayatlarına tahammül etmek için ondan yardım aldıklarını söylüyorlar. mesela işyerinde biri geliyor adamın yanına, gereksiz bir muhabbete başlıyor, nasıl sıkılıyor adam ama yarın da yüz yüze bakacaklar, o yüzden bir şey diyemiyor. işte o zaman erdener abi giriyor devreye. onu okuyor, rahatlıyor. kitap bu yüzden mi cd boyutunda? evet. insanlar yanlarında taşıyabilsinler, ihtiyaç duyduklarında okuyup sıkıntılarını atsınlar diye cd boyutunda yaptık. "erdener abi, zıçan adamın yanında sakin kalıyor" erkut abi, öğreten adam ve oğlu, ezik şarkıcı altuğ, zıçan adam gibi pek çok tipin yaratıcısı olan kaan ertem, "erdener abi 1"den önce de "öğreten adam ve oğlu" ile "dengeli beslenme" adlı kitaplarda karikatürlerini toplamıştı. derginin sararıp solduğunu, kitabın ise kalıcı olduğunu, belge niteliği taşıdığını belirten ertem için yarattığı tipler arasında "zıçan adam"ın yeri ayrı: "geçen yıl uğur yücelle konuşuyorduk, bu karakterler filme aktarılabilir mi diye. uğur yücel gönlümden geçen zıçan adamı uyarlamak. ama bu mümkün değil dedi. erdener abi, zıçan adamın yanında çok kibar, çok sakin kalıyor."
devamını gör...

on üç yaşından itibaren kaçıp kurtulmam gerek diye düşündüğüm *, on sekizden sonra yol aldığım ve o zamandan beri kısa soluklu tatil evim.
dünden beri aklımda burası çünkü ilk kez daha da başka hissediyorum.
güvende, mutlu, huzurlu. gürültü ve kaos bir arada olduğu için yorucu gelirdi. şimdi sıcak hissettiriyor. olabildiğine sarıp sarmalandığım, şımartıldığım bu yerden bir süredir neden çokça uzak kalmışım emin değilim. ama özlemişim, o tanıdık koku içimi ferahlattı.
ahhh bir tek sorun var yemek problemim. saçımı okşayıp sarılsa da en çok, yedirerek mutlu eden bir anneye sahibim. senin için şunu yaptık, sen bunu kesin yemiyorsundur kalorili diyerek de deyip, yapıp yapıp getiren canım annem. bak anılarımda babam masalcı ise sen de bakıcı ve sevgiciydin hala öylesin. üzülme sana dair de çok güzel anılarım var. *
kişisel anı geçmişimin notu kalsın burada. unutursam hatırlansın diye. bir de evim gibi hissettirdiğin ilk günün izi de hiç unutulmasın diye.
devamını gör...

evvela yazarların istek ve önerilerini dikkate alarak, sözlüğü her geçen gün geliştirebilmek adına verdiğiniz emeklerden ötürü hepinize teşekkür ederiz. iko'yu ziyadesiyle yoruyoruz, o da hakkını helal etsin.

gelelim ana meseleye; mellisho ve una nocte'nin söylediği gibi başucu eserlerine bir buton marifeti ile ulaşsak çok güzel olur. yani aslında ben bunu buraya yazmıyorum. sadece tuşlu düşünüyorum. zira ben bunu buraya yazsam siz haklı olarak, emek verdik, hazır hale getirdik, önlerine koyduk hemen yeni öneri ile kapımıza dayanıyorlar diyebilirsiniz. siz böyle demeyiniz diye, bende bunu dile getirmiyorum farkındaysanız. yani bir buton olsaydı ve söz konusu butona tıklanarak oralara yelken açılsaydı güzel olurdu. benimki temenni sadece, içimden söyleniyorum. dile getirsem zaten açıkça yazardım. yazmadığıma göre rahat olabilirsiniz. ama bizim yöneticilerin altıncı hisleri kuvvetliymiş gibi geliyor bana, belki hissederler. hatta hissettikleri konusunda içimde enteresan bir hissiyat var.

ikinci olarak; yine tuşlu düşünme minvalinde acaba sayı 25 olsa nasıl olurdu diyorum. sadece klavye jimnastiği yapıyorum, sabır çekmenize gerek yok. yani sanki öyle fena durmazmış gibi geldi bana. gelmemişte olabilir. şükür ki, şu düşüncelerimi direkt olarak dile getirmiyorum. maazallah dile getirsem iko'ya inme falan iner ki, ben bunu hiç istemem. zaten sırf o yüzden çenemi kapalı tutuyorum. aksi taktirde senin dizine, gözüne, kabuğuna dursun! yeter arkadaş! diye üzerime atlayacakmış gibi geliyor. yoldaş zaten imana geldi gelecek. o yüzden onlara bu kötülüğü yapmamak adına, uzun uzun susuyorum ve sadece teşekkür ediyorum. tuşlu düşünmek gibisi yok vallahi...
devamını gör...

bana göre iki tür insan var...
biri, her türlü pisliği yapmayı hayal eden ama sırf parası olmadığı için o hayallerini gerçekleştiremeyenler...
diğeri ise, hayata dair değerleri olan, karakterli olanlar...
birinci türden insanlar, parayı bulunca sapıtır ki zaten parasızken de hayalleri o yöndeydi. biz, bunlara "paranın değiştirdiği insanlar" deriz.
ikinci türden insanlar ise kendi ilkeli hayatı çerçevesinde parayı kullanır ki biz, bunlara da "paranın bile değiştiremediği insanlar" deriz.
yani tamamen karakter meselesi...
devamını gör...

(bkz: 27 yaş)'ı görünce 30'un neyi eksik diye açtığım başlık.hem 3'lü rakamlara geçiş yapınca bir tuhaf hissediyorsun ama öyle bomba falan patlamıyor. ne oluyor ya daha dünkü çocuktuk serzenişleri sadece..hayatla olan savaşındaki yenilgileri kabulleşin, insanlara karşı tahammülsüzlüğün ve sadece huzur arayışın... bir eşik diyorlar neyse orayıda geçeriz.
devamını gör...

and'nin teksas eyaletin'nin en büyük şehirlerinden biridir. aynı zamanda meksika ile sınırı vardır fakat meksikaya oranla suç oranı hayli düşüktür. meksikadan kaçak geçiş yapanlar genelde el paso üzerinden geçiş yaparlar. çok uzun gizli tünellerin olduğu söylenenler arasındadır.yukarıdan çöl gibi görünen el paso, düz şehir görünümüyle dağlık bir bölgede konumlanmıştır. aynı zamanda meksikalıların en yoğun yaşadığı şehir konumundadır. en fazla ispanyolca konuşulan 2. şehir olarak bilinir. birincisi ise miami.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1638 yılında tahtadan yaptırdığı kanatları sırtına takıp, galata kulesi'nden üsküdar'a uçtuğu söylenir. bu uçuş denemesi avrupa'da da dikkat çekmiş, bu uçuşla ilgili gravürler yapılmış.
devamını gör...

eğer et terbiye edilmemişse, yanında yeşillik yoksa, kırmızı şarap eksikse münasip bir tarafınızın uyurken açıkta kaldığına işarettir.
devamını gör...

önceki protestolarda, 3 gün sonra timur'un yanına giden hoca gibi yapayalnız kaldığım için artık yapanları uzaktan seyrettiğim protestolar.
bir tek kola içmeme protestosunu ömrümün sonuna kadar yapabilirim.
devamını gör...

kenan doğulu-aklım karıştı.
devamını gör...

resmi adı dervez gaz krateridir.
türkmenistan'da karakum çölünün ortasında, başkent aşkabat'a yaklaşık 250 - 300 kilometre uzaklıktaki ahal vilayetinin dervez ilçesinde bulunan doğal gaz kraterine verilen isimdir. eski bir doğal gaz sondajının çökmesi sonucunda oluşan krater dervez çukuru olarak da bilinir. sondaj çöktüğünde zehirli olduğu düşünülen bir gazın yayılmaya başlamasıyla, gaz*ın etkisini azaltmak adına eninde sonunda sönecektir diyerek çukur çalışanlar tarafından ateşe verilir. yaklaşık 50 yıldır yanan bu krater, 100 mt. genişiliğinde ve 50 mt. derinliğindedir.

turistik açıdan dikkat çeken bölgeye gelen yabancılar tarafından ''the door to hell'' olarak isimlendirilmiştir. çukurda yanmakta olan ateşin alevleri yüzlerce metreden görülebilmektedir. yıllardır sönmeden yanmasının kesin sebebini bulamayan bilim adamları zamanında kapatılmasını düşünmüşler fakat bu tip aktif olarak yanan doğal gaz çukurlarının kapatılması durumunda patlama riski oluşturduğundan kapatma fikrinden vazgeçmişlerdir.

2013 yılında national geographic'in kanadakaşifi george kourounis çukura giren bilinen ilk insandır. çukur için ''a coliseum of fire''* tabirini kullanmıştır. yüksek basınçlı gazın yanma sesini bir jet motoru sesine benzeten kaşif, binlerce küçük ateş topundan oluştuğunu, görüşü engelleyecek hiç bir maddenin ve dumanın olmadığını söylemiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

minareden atlarım, bayramınızı kutlarım.
devamını gör...

keşfetmek için buradayım haliyle evet ben de 'arayıştayım.'
devamını gör...

bazen çok garip sonuçlara yol açar. öyle ki sevdiğiniz kişiye açılırken elleriniz titrer 1 2 l ter atarsınız inşallah reddeder diye dua edersiniz. kendinizi 8 yaşındaki çocuk gibi hissetmenize yol açar, yenmesi de öyle kolay değildir. genel olarak çocukluk döneminde yaşanılan olumsuz olayların sebep olduğu söylenir.
devamını gör...

sartre ve (bkz: albert camus)un varoluşçuluğunun temel ayrımı çıkış noktalarıdır. sartre'a göre esas mesele insanın özgürlüğü ve özgür olup olmadığıyken camus'a göre esas mesele intihardır.
sartre bir felsefecinin ulaşabileceği en üst 'ünlülük seviyesi'ne ulaştığı için genellikle en sevilen ve en değer verilen felsefecilerden biridir haliyle. (bkz: varlık ve hiçlik)i 2aydan kısa bir sürede yazdığı söylenir(daha kısa bile olabilir).
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim