şanlıurfa'da bulunan mağara kumarhanesi
şanlıurfa'da özel harekat polislerinin de bulunduğu 200 polisin katılımıyla kent merkezinde bulunan mağaralar bölgesine operasyon düzenlendi. dronun da kullanıldığı baskında bir mağarada kumar oynandığı belirlendi.
haberin devamı için
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
genel olarak insanların büründüğü 3 rol vardır. kurban, kurtarıcı ve zalim. bir kişi, farklı ilişkilerinde 3 role de girebilir, mesela, eşine karşı boyun eğici, kurban rolündeyken, kardeşiyle ilişkisinde kurtarıcı rolünde olabilir, onun borçlarını öder, onu zorluklardan kurtarır vb. çocuklarına karşı da zalim olabilir, eşine karşı gösteremediği öfkesini çocuklarının üzerine kusar çünkü çocuklar, annelerini itiraz edemezler ve çok masumdurlar. bu 3 rol de kişinin korku ve kaygılarından kaynaklanır, sevilmeme korkusu, onaylanmama korkusu, kontrolü kaybetme korkusu vb. bu bir oyundur aslında. kurban olmayı sürdürdükçe ona zulmeden çok olacaktır. zalimi zalim yapan, biraz da ona ses çıkarmayan kurbandır. güçlenip kurban rolünden çıkmaya başladıkça zalimin zulmü de azalacaktır çünkü hiçbir zalim, ona kafa tutan birini sevmez, ya zorlayıcı sebeplerden ötürü * o rolü bırakır ya da gider kendine başka kurbanlar bulur. kurtarıcı rolünden çıktıkça, geri çekilip kurbanın kendi sorumluluklarını üstlenmesine izin verdikçe * kendi sınırlarını daha iyi bilir hale gelir, kurtarıcılık biraz da tanrıcılık * rolüne bürünmektir, bunun farkına varmak, tanrıdan * rol çalmaktan vazgeçmek demektir, insan, haddini bilmelidir *. zalim rolünü genelde zorlayıcı durumlarda * fark etmek mümkün olabiliyor ve o rol, mecbur kalınca terk edilebiliyor *.
devamını gör...
normal sözlük'teki teyzeler
40 yaşında 35 madalya sahibi kadın yazar olarak benimdir.
sizin "teyze alginizin" kapılarına kısır ile isnat duvarı, espri anlayışınızin duvarlarına mozaik pasta ile asma tavan, abazanliktan küf tutmuş ıslak zeminlerinize kol böreği dayamak istiyorum.
afiyet olsun yavrularım.
sizin "teyze alginizin" kapılarına kısır ile isnat duvarı, espri anlayışınızin duvarlarına mozaik pasta ile asma tavan, abazanliktan küf tutmuş ıslak zeminlerinize kol böreği dayamak istiyorum.
afiyet olsun yavrularım.
devamını gör...
sınava son gün çalışmak
t: sınava birkaç gün önceden çalışmaya başlamak ile sınava son saat çalışmak arasında kendine yer edinen ve en sık başvurulan eylem.
üçü arasından en masum olanıdır. kişiden kişiye değişmekle birlikte adrenalin ve kendine güven orta seviyelerde seyreder. "hallederiz ya, yaparız ya" gibi cümlelerle dosttur; o gün gelince çoğunlukla halledilemez, yapılamaz. istisnalar mevcuttur. genellikle tercihen yapılan bir eylemdir, zorlayıcı unsurlar pek nadirdir. çekici yanlarından biri de budur.
bünye alıştığında kurtulunamaz.
edit: mottomdur.
üçü arasından en masum olanıdır. kişiden kişiye değişmekle birlikte adrenalin ve kendine güven orta seviyelerde seyreder. "hallederiz ya, yaparız ya" gibi cümlelerle dosttur; o gün gelince çoğunlukla halledilemez, yapılamaz. istisnalar mevcuttur. genellikle tercihen yapılan bir eylemdir, zorlayıcı unsurlar pek nadirdir. çekici yanlarından biri de budur.
bünye alıştığında kurtulunamaz.
edit: mottomdur.
devamını gör...
ankara
mustafa kemal atatürk, anıtkabir, odtü ve nice köklü üniversitelerin yeri, ülkemizin başkenti.
mansur yavaş (mansur 'cuğum diyorum) güzel bir detay.(ankaralı değilim o halde gülüşüyle, hareketiyle güven veriyor, cb olsun lütfen, bu ülkenin ona ihtiyacı var)
mansur yavaş (mansur 'cuğum diyorum) güzel bir detay.(ankaralı değilim o halde gülüşüyle, hareketiyle güven veriyor, cb olsun lütfen, bu ülkenin ona ihtiyacı var)
devamını gör...
kendine saygım yok davranışları
empati kuramayan, doğru iletişimden anlamayan, kıymet bilmeyen, karaktersizliği düstur edinmiş insanların üzerine titreyip onları değiştirebileceğini sanarak vaktini ona hibe etmek.
özellikle siz, kadınlar; bu hataya çok düşüyorsunuz, bunu yapmayın. "ay berkcan çok yakışıklı ama biraz şey, ben bunu değiştiririm ki nolcak sanki yeaa" diye olaya girerseniz kendinizi net şekilde bozuk para gibi harcarsınız. 'ben buyum kızım'cı sığırlara prim vermeyin. sığır yedisinde neyse yetmişinde de odur.
özellikle siz, kadınlar; bu hataya çok düşüyorsunuz, bunu yapmayın. "ay berkcan çok yakışıklı ama biraz şey, ben bunu değiştiririm ki nolcak sanki yeaa" diye olaya girerseniz kendinizi net şekilde bozuk para gibi harcarsınız. 'ben buyum kızım'cı sığırlara prim vermeyin. sığır yedisinde neyse yetmişinde de odur.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
ilk nickaltısını yeni tanıştığımızda girmiştim bi heyecanla, vay be nasıl insanlar var demiştim konuştuktan sonra.
ikinci nickaltısında kendisinden biraz bahsetmek istiyorum.
her şeyden önce inanamayacağınız kadar kibar ve beyefendi bir insandır, karşısındakini ciddiye alıp her zaman özenle cevap verir.
sık sık hayat tecrübelerini paylaşır, tavsiyelerde bulunur ki faydalanasın.
senin adına hayaller bile kurar, farklı ufuklar açar.
her konu hakkında mutlaka söyleyecek sözleri veya deneyimleri vardır.
tam bir sanat aşığıdır, mütevazi davransa da hele divan edebiyatında benim diyene taş çıkartır. sanatla ilgilenenlere ise farklı bir yakınlık duyar ve tam gaz destek olur. özellikle resim çizmem konusunda kimseden almadığım desteği ondan aldım diyebilirim.
çok yer gezmiş ve görmüş biridir, bi yere geziye gidecekseniz kendisine nereleri gezmeliyim diye sorun, öyle bir liste çıkarır ki adeta şov yapar. *
kalıplara sığmayan bir insandır, şöyle olan insan böyle olamaz sözünü size yutturur.
yeri gelir bir abi gibi sana öğüt verir, yeri gelir akran gibi muhabbet eder.
müthiş bir müzik arşivi vardır, attığım çoğu şarkıda bunu da mu biliyorsun yok artık ama ya dedim.*
aslında bu liste daha uzar gider. ve bunlar benim sadece 2 aylık arkadaşlığımızdan edindiğim bilgiler, nasıl dolu biri olduğunu siz düşünün.
kendisi iyi ki tanışmışım dediğim bir insandır, çok kıymetli bir arkadaşımdır. *
ikinci nickaltısında kendisinden biraz bahsetmek istiyorum.
her şeyden önce inanamayacağınız kadar kibar ve beyefendi bir insandır, karşısındakini ciddiye alıp her zaman özenle cevap verir.
sık sık hayat tecrübelerini paylaşır, tavsiyelerde bulunur ki faydalanasın.
senin adına hayaller bile kurar, farklı ufuklar açar.
her konu hakkında mutlaka söyleyecek sözleri veya deneyimleri vardır.
tam bir sanat aşığıdır, mütevazi davransa da hele divan edebiyatında benim diyene taş çıkartır. sanatla ilgilenenlere ise farklı bir yakınlık duyar ve tam gaz destek olur. özellikle resim çizmem konusunda kimseden almadığım desteği ondan aldım diyebilirim.
çok yer gezmiş ve görmüş biridir, bi yere geziye gidecekseniz kendisine nereleri gezmeliyim diye sorun, öyle bir liste çıkarır ki adeta şov yapar. *
kalıplara sığmayan bir insandır, şöyle olan insan böyle olamaz sözünü size yutturur.
yeri gelir bir abi gibi sana öğüt verir, yeri gelir akran gibi muhabbet eder.
müthiş bir müzik arşivi vardır, attığım çoğu şarkıda bunu da mu biliyorsun yok artık ama ya dedim.*
aslında bu liste daha uzar gider. ve bunlar benim sadece 2 aylık arkadaşlığımızdan edindiğim bilgiler, nasıl dolu biri olduğunu siz düşünün.
kendisi iyi ki tanışmışım dediğim bir insandır, çok kıymetli bir arkadaşımdır. *
devamını gör...
kendime saygım yok davranışları
bir şeyin olmayacağı bilinmesine rağmen oldurmaya çalışmak.
devamını gör...
corona salgını geçtiğinde yapılacak ilk şey
üniversite ye gitmek.
devamını gör...
israil denilince akla gelenler
kapitalizm,
ticaret, bankacılık,
siyonizm, illuminati, masonluk,
sömürgecilik vb.
ticaret, bankacılık,
siyonizm, illuminati, masonluk,
sömürgecilik vb.
devamını gör...
bir şarkıda geçen en acı söz
''ölmeden mezara koydular beni''
aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
devamını gör...
maymunlar cehennemi
fransız yazar pierre boulle'un la planète des singes kitabından uyarlanan film ve dahi film serisi.
orijinal serinin bütün filmleri kronolojik sırayla: planet of the apes* (1968), beneath the planet of the apes* (1970), escape from the planet of the apes* (1971), conquest of the planet of the apes* (1972) ve battle for the planet of the apes* (1973) şeklindedir.
bu serinin ardından 2000'li yıllarda yeniden yapılan bir ikinci serisi de vardır. ayrıca televizyon dizisi, animasyonu ve bilgisayar oyunları dahi var imiş.
(girinin geri kalanında 1968'de yayınlanan ilk filmden bahsedilecektir.)
planet of the apes, bir uzay görevi için bilinmedik bir gezegene iniş yapan bir grup astronotu konu edinir. bu astronotlar, gezegende konuşamayan ilkel insan kabileleri ile bilişsel yetenekleri gelişkin ve böylece kendilerine bir uygarlık inşa edebilmiş olan maymunlarla karşılaşırlar. fakat bir sorun vardır: maymunlar her ne hikmetse insanlardan hiç hazzetmemektedirler.
aslında, film, muhteşem bir hiciv örneğidir. gözlerinin önündeki evrim gerçeğini kabullenemeyen (ya da kabullenmek istemeyen) zamane bilim insanlarına ve yöneticilerine alenen saldırılır. inançlarının gerekliliklerini yerine getirecekler diye bilim insanlığı niteliklerini unutan ve mevzubahis her neyse aksini kanıtlamaya çalışmak yerine çocukça görmezden gelmeyi seçen sözde bilim insanlarını hedef alır. zira bilim, inancınız her ne olursa olsun, gözünüzün önünde bir gerçek varsa öncelikle görmek, kabullenmek ve açıklamak; ancak bundan sonra aksini ispat etmeye çalışmaktır. zaten bütün bunların maymunlar üzerinden anlatılması da ister istemez çok eğlenceli bir alegoriyi beraberinde getirir.*
bununla ilgili olarak, filmin en güzel sahnesini de takdim edeyim: üç maymun!

peki anlatmaya çalıştığı şey bununla mı sınırlıdır? hayır değildir.
filmin ilerlemesi ve finaliyle birlikte, aslında çok da uzaklarda bir gezegende olmadığımızı, şu bizim soluk mavi nokta'da olduğumuzu anlarız. meğerse hep korktuğumuz şeyi nihayet başarmış ve nükleer bir felaketle türümüzü yok etmiş, kalanları da insanlıktan çıkarmışız. maymunların yöneticileri ise bunu başından beri bilmekteymiş. insan denen hayvandan korkulması ve olabildiğince kontrol altında tutulması gerektiği, tam da bu yüzden dinlerine tesir etmiş.
böylece çıkarımlarımıza bir yenisini daha ekleriz: filmin başından beri "ulan şu maymunlara bak ya ahaha" diye dalga geçtiğimiz maymunlar aslında haklıdır. biz insanlara acıyıp, onların tarafını tutarken; aslında yanlış tarafta saf tutuyoruzdur.
bitti mi? bitmedi!
linda harrison (nova) pek güzel. nazar değmesin. gerçi değmiştir şimdiye kadar.*
ve son olarak da, bir konuyu çözelim: bu film dikkat çekici miktarda hollywood klişesi içerir. hâlâ izlememiş olan varsa*; eski filmlerden hoşlanmıyorsanız* ve özellikle bünyeniz klişeye karşı alerjik reaksiyon gösteriyorsa* izleyip izlememek size kalmış. "ya una nocte, bize bir film önerdin, bu nedir böyle be kardeşim?" demeyin sonra.
orijinal serinin bütün filmleri kronolojik sırayla: planet of the apes* (1968), beneath the planet of the apes* (1970), escape from the planet of the apes* (1971), conquest of the planet of the apes* (1972) ve battle for the planet of the apes* (1973) şeklindedir.
bu serinin ardından 2000'li yıllarda yeniden yapılan bir ikinci serisi de vardır. ayrıca televizyon dizisi, animasyonu ve bilgisayar oyunları dahi var imiş.
(girinin geri kalanında 1968'de yayınlanan ilk filmden bahsedilecektir.)
planet of the apes, bir uzay görevi için bilinmedik bir gezegene iniş yapan bir grup astronotu konu edinir. bu astronotlar, gezegende konuşamayan ilkel insan kabileleri ile bilişsel yetenekleri gelişkin ve böylece kendilerine bir uygarlık inşa edebilmiş olan maymunlarla karşılaşırlar. fakat bir sorun vardır: maymunlar her ne hikmetse insanlardan hiç hazzetmemektedirler.
aslında, film, muhteşem bir hiciv örneğidir. gözlerinin önündeki evrim gerçeğini kabullenemeyen (ya da kabullenmek istemeyen) zamane bilim insanlarına ve yöneticilerine alenen saldırılır. inançlarının gerekliliklerini yerine getirecekler diye bilim insanlığı niteliklerini unutan ve mevzubahis her neyse aksini kanıtlamaya çalışmak yerine çocukça görmezden gelmeyi seçen sözde bilim insanlarını hedef alır. zira bilim, inancınız her ne olursa olsun, gözünüzün önünde bir gerçek varsa öncelikle görmek, kabullenmek ve açıklamak; ancak bundan sonra aksini ispat etmeye çalışmaktır. zaten bütün bunların maymunlar üzerinden anlatılması da ister istemez çok eğlenceli bir alegoriyi beraberinde getirir.*
bununla ilgili olarak, filmin en güzel sahnesini de takdim edeyim: üç maymun!

peki anlatmaya çalıştığı şey bununla mı sınırlıdır? hayır değildir.
filmin ilerlemesi ve finaliyle birlikte, aslında çok da uzaklarda bir gezegende olmadığımızı, şu bizim soluk mavi nokta'da olduğumuzu anlarız. meğerse hep korktuğumuz şeyi nihayet başarmış ve nükleer bir felaketle türümüzü yok etmiş, kalanları da insanlıktan çıkarmışız. maymunların yöneticileri ise bunu başından beri bilmekteymiş. insan denen hayvandan korkulması ve olabildiğince kontrol altında tutulması gerektiği, tam da bu yüzden dinlerine tesir etmiş.
böylece çıkarımlarımıza bir yenisini daha ekleriz: filmin başından beri "ulan şu maymunlara bak ya ahaha" diye dalga geçtiğimiz maymunlar aslında haklıdır. biz insanlara acıyıp, onların tarafını tutarken; aslında yanlış tarafta saf tutuyoruzdur.
bitti mi? bitmedi!
linda harrison (nova) pek güzel. nazar değmesin. gerçi değmiştir şimdiye kadar.*
ve son olarak da, bir konuyu çözelim: bu film dikkat çekici miktarda hollywood klişesi içerir. hâlâ izlememiş olan varsa*; eski filmlerden hoşlanmıyorsanız* ve özellikle bünyeniz klişeye karşı alerjik reaksiyon gösteriyorsa* izleyip izlememek size kalmış. "ya una nocte, bize bir film önerdin, bu nedir böyle be kardeşim?" demeyin sonra.
devamını gör...
proporsiyon
mimarlıkta geçen, bütün ile onu oluşturan parçalar arasındaki oransal ilişkiye denir. istanbul boğazı'nın altın oranı misali. karşısına bakınca ne çok uzak, ne de çok yakın. yalnızca buraya has bir durum.
devamını gör...
internet şifresi isteyen komşu
bizim yan komşu çocuğunu küçük kardeşimle oynasın bahanesiyle gönderiyordu sürekli. hep de telefonla gelirdi. meğer çocuğu tembihlemiş modemi bul şifrenin fotoğrafını çek diye. keşke isteseydi nazikçe. şeytanla komşuymuşuz 2 sene boyunca.
devamını gör...
twenty one pilots
2009 yılında 3 arkadaşın ohioda kurduğu müzik grubudur.
2011 yılında kuruculardan 2 kişi gruptan ayrılmış ve geriye biricik vokalistimiz tyler joseph kalmıştır.
ardından baterist josh dun'ın gruba katılmasıyla tøp günümüz halini almıştır.
14 kişilik konserlerle başladıkları serüven grammy ödülleriyle taçlanmış, muhteşem şarkılarla ve milyonlarca hayranla sonuçlanmıştır.
açıkçası ben en çok şarkılarının öngörülemez olmasını seviyorum dinleyenler beni anlayacaktır. başarılarınızın devamını dileriz efenim.
2011 yılında kuruculardan 2 kişi gruptan ayrılmış ve geriye biricik vokalistimiz tyler joseph kalmıştır.
ardından baterist josh dun'ın gruba katılmasıyla tøp günümüz halini almıştır.
14 kişilik konserlerle başladıkları serüven grammy ödülleriyle taçlanmış, muhteşem şarkılarla ve milyonlarca hayranla sonuçlanmıştır.
açıkçası ben en çok şarkılarının öngörülemez olmasını seviyorum dinleyenler beni anlayacaktır. başarılarınızın devamını dileriz efenim.
devamını gör...
sevgisini göstermeyi seven insan
sabah sabah enayi olduğumu öğrendiğim başlık. canınız sağ olsun. ben sevgimi göstermeden yaşayabilen biri değilim. alıp sarılmam, öpmem, iltifat etmem lazım. ama bunu bıktıracak derecede yapmıyorum. ayarı var.. napayım ben de böyle bir çarım işte..
devamını gör...
kadınlar nasıl erkeklerden hoşlanır sorunsalı
güvenilir.
devamını gör...
uzaktan arkadaş edinmek
valla bu sözlük sayesinde ilk defa gerçek manada deneyimlediğim diyebileceğim olay. yani arkadaş derken tabi merhaba deyip aylarca konuşmadığınız kişiler değil, belli bir rutinde görüşüp artık anonim yanlarınızı üzerinizden atabildiğiniz kişi olabilenleri kastediyorum. seviyorum hepsini onlar kendilerini biliyor.*
devamını gör...
düş kurma zamanı radyo yayını
herkese selamlar sevgiler, bu gece 23:00'te düş kurma zamanı radyo yayınıyla sizlerle olacağım.
bugün tanıtacağım müzik grubu kendi müzik grubum olan astrovelvet olacak. biraz bencilce bulabilirsiniz ama çok uzun süredir üzerinde çalıştığımız, 1 mayıs'ta piyasaya sürülmüş düş kurma zamanı isimli, bol velvet underground göndermeli, içerisinde shoegaze, dream pop, ufak bir tık progresif rock ve neo psychedelia etkileri ile bezenmiş albümü tanıtacağım.
şu kötü dönemde lütfen sevgiyle ve en önemlisi sağlıklı kalın. sizleri seviyorum!
bugün tanıtacağım müzik grubu kendi müzik grubum olan astrovelvet olacak. biraz bencilce bulabilirsiniz ama çok uzun süredir üzerinde çalıştığımız, 1 mayıs'ta piyasaya sürülmüş düş kurma zamanı isimli, bol velvet underground göndermeli, içerisinde shoegaze, dream pop, ufak bir tık progresif rock ve neo psychedelia etkileri ile bezenmiş albümü tanıtacağım.
şu kötü dönemde lütfen sevgiyle ve en önemlisi sağlıklı kalın. sizleri seviyorum!
devamını gör...