sivas'ın roma ermenistan eyaletindeki ismidir. aynı zamanda şu anda ermenistan'ın başkenti erivan'da malatia-sebastia isminde ve 133 bin civarında nüfusu * olan bir ilçe bulunmaktadır. bu ilçe nor malatia, zoravar andranik, shahumyan, araratyan ve haghtanak isimli daha küçük bölgelere ayrılmaktadır.
devamını gör...

format disi basliklarini duzenlememden memnun olmayip ayni basliklari tekrar tekrar acan guzide yazar.
ama cagnim yazar, kurbanin olayim yapma(!) duzenledigim basligin aynisidan acma allah rizasi icin bak. soru isaretli haliyle formata uymaz. inan olmaz.
devamını gör...

bugün saat 20:45'ten sonra herhangi bir anda başlayabilecek olan ve onur haftası kapsamında lgbt+ yazarlarımıza kapılarımızın sonuna kadar açık olduğu radyo yayını.
mesajla iletişime geçip, yayına katılarak derdinizi, yaşadığınız zorlukları ve ne istiyorsanız anlatabilir, farkındalık oluşturabilirsiniz. istediğiniz tüm bilgiler de (nick dahil) gizli kalabilir.
devamını gör...

bugün çalıştığım tatil oteline 5 ay önce kaybettiğim abimin 7 yaşındaki oğluyla yengem geldi. uzun yıllardır hiç eğlenmediğim kadar güzel eğlendik bir tanemle. yüzüne her baktığımda ağlayasım geliyor çocuğun. ama bir yandan o güzel yeğemime bakınca hayatı da daha çok seviyorum. bu ne yaman çelişkidir dostlar? ben de babasız büyüdüm. gece 12-08 mesaim var. uyumaya çıktım odama. ağlamaktan uyku tutmuyor. son bir sigara içeyim sonra uyurum diyorum son sigaralarım da çelişkiler de hiç bitmiyor.

neyse konumuza dönelim. saund kalite bakımından berbat bir şarkıdır. lakin yeşim ablanın sesi harika bir enstruman. bana yoldaşlık etti bu kötü günümde.
sizler de, dostlar da yeşim abla da var olsun. yaşam da var olsun.

devamını gör...

parmaklarımı yormayayım, direk olarak ecevit'ten dinleyelim.



ayrıca diplomatik dil nedir? nasıl kullanılır?
sorularının cevabı da bizatihi bu demeçte yer almaktadır.

umarım bazılarına ders olur.
devamını gör...

bu mevsimde en sevdiğim, eylemsiz eylemdir. genelin bilgisine göre plajda yahut havuz kenarında, güneş kremi sürülerek, yaz mevsiminde ve eylülün ilk iki haftası içerisinde yapılır. ardından serinlemek için denize veya havuza girilir. fakat bu doğru değildir. en azından doktorların tavsiyesine göre doğru değildir. esasında güneşlenmenin mevsimi yoktur. üstelik her an güneş kremi taşımak zorunda da değilsinizdir.
uygun ortam sağlandığında, kış ayında bile rahatlıkla güneşlenilebilir.

özellikle bu mevsimde çok sevdiğimi söylemiştim. çünkü; ne güneşin yakıcılığıyla kavrulur, ne teniniz renk atar. kıyafetle bile yapılabilecek harika bir eylemdir. ki çoğunlukla, öylesini tercih ederim*. deniz kenarında, şezlongta olmak zorunda da değilsinizdir.
canınız nerede istediyse, her an çıkıp d vitaminine ve ısıya doyarsınız.

balkon, bahçe, kış bahçesi, otobüste cam kenarı, sınıfta güneşli pencere, evin odası, odada güneşin süzüldüğü alan... hepsi.
şu ara kış bahçesinde kitap okuyarak, hatta yer yer elimden kitabı düşürüp, kırlentlere kafamı yaslayıp uyuklayarak siestaya dönüştürerek yapmaktan hayli keyif alıyorum. şimdi ohh keyfe bak diyecek arkadaşlar: eğer sizin de ömrünüz, yaşınızdan fazla ölümden dönmüşlükle dolu olsaydı, emin olun hayat sizi de ırgalamaz, en ufak mutluluğu*, yerlere göklere sığdıramazdınız...
sanırım önce zihnimizin gpneşlenmesi gerekiyor. ardından bedenimizin ve son olarak, ruhumuzun güneşe ihtiyacı var.

ne diyelim, son söz olarak; herkese güneşli günler.. .
devamını gör...

nazım’ın şiir yeteneğini farkeden annesi okuldaki hocası yahya kemal’den özel ders vermesini ister. ders için gelen yahya kemal ile celile hanım arasında kısa sürede aşk doğar.
yahya kemal kıskanç bir aşıktır. celile hanım’a güvenmez. yakup kadri’ye “bu kadar dile gelmiş kadınla nasıl evlenirim” der. evlilik hazırlıklarına başlarken bir mektupla, yahya kemal evlenemem diyerek aşklarını bitirir. yıllar sonra celile hanım oğlu nazım hapiste iken onun özgürlüğü için galata köprüsü’nde açlık grevine başlar. yahya kemal artık yaşlı, gözleri görmeyen eski sevgilisini görmezden gelerek yanından geçer.
bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında celile hanım'ın heybeliada'dan istanbul'a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kalmıştır.


artık demir almak günü gelmişşe zamandan
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol

rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli

biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu

dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler

bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden
bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
devamını gör...

cadmium-be with you
devamını gör...

şimdi olay şöyle gelişiyor, paydos edilmiş iş yerinden çıkılmıştır.
personellerin hepsi sırayla güzargahında iner. geriye bizim gibi son durakta inen kemik tayfa kalır.
şoför özellikle bu anı kolluyordur, çünkü bazı pimpirikli kıl kuyruklar hemen gidip şikayet eder. o yüzden bunun vakti mühimdir.
şoför uygun anı yakaladığına emin olduktan sonra teybin sesini kökler, renkareng ışıkları yakar ve yoluna devam eder.
her zaman olmasa da bazen güzel geliyor, misal az önce güzel gelmedi çünkü uyuyordum.
ankaralı namığın böğürmesiyle uyanmak hiç hoş değil.
devamını gör...

#849423

hâlâ aynı fikirdeyim, hatta ısrar da ediyorum.
hazır sözlük sakin, yazarlar tatilde iken mis gibi olur, çok güzel olur.

yoksa yapacak bişi yok, el mahkum nick değiştirecek hoşşiklerin güneşi diye. *
devamını gör...

az önce iftara yakın yemek hazırlıyorum, annem bir telaşla görüntülü aradı.
"efendim" dememe fırsat kalmadan "yaaa annem ben yine mi seni aradım off yaa" deyip yüzüme kapattı.*
annemle en son dün konuşmuş olmam ve yine beni aradığını düşündüğü için bana trip atmasından başka sorun yok.

az önce aradım dedim böyle böyle yaptın, "yapmışımdır annem bakma sen bana iftar telaşı" diyor. gülüyoruz efendim, napalım.*
devamını gör...

bir tarikat veya dergahta keçi ve koyun postuna oturan şeyh'i yöneticisi, lideridir.
devamını gör...

kedi bireylerini topladığımız başlık.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
iyi olacak iyi...
pek daha iyi olacak benim oğlum.
devamını gör...

“biz türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.” gazi mustafa kemal atatürk
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sen yine iyisin, bana bütün kadınlardan gına geldi yorumu getireceğim başlık. sebebi de sevgili beyefendiler, sizlersiniz. kadın sağa kadın sola, kadın yukarı kadın aşağı, kadın kadın kadın aaaa!!
*
devamını gör...

behzat ç. dizisinin repliklerinden ve doğru tespitlerinden biri.
devamını gör...

güzel mi güzel bir proje ile karşınızdayız sevgili kafa sözlük ailesi. çocuklarımızın temiz yerlerde okumasını, en güzel en verimli şekilde ders saatlerini geçirmesini hepimiz istiyoruz. yine kafa kafaya verelim ve en güzel şekilde bu işin altından beraber kalkalım! paylaşalım, paylaştıkça ruhumuzu güzelleştirelim.
devamını gör...

bebek severkenki haline tavırlarına sozlerine bakabilirsiniz..
devamını gör...

göz makyajımı silmek için pamuğa aseton döküp gözüme bastırdım....
devamını gör...

kürtçe eserleri türkçe okuyan sanatçılar: celal güzelses, mukim tahir, kel hamza, cemil cankurt gibi sanatçılardır. bu isimlere zamanla mahmut güzelgöz, kazancı bedih, birecikli nuri sesigüzel, ibrahim tatlıses, burhan çaçan, izzet altınmeşe gibi sanatçılar eklenmiştir.
şimdi de “derlenen” parçalara bir göz atalım. öncelikle şivan perwer’den başlayalım:
“de lorî ” adlı parçayı güler ışık yıllarca kulaklarımıza “şey yani ” olarak fısıldadı.
daha çok ilyas salman‘ın oynadığı yeşilçam filmlerinden aşina olduğumuz ve ibrahim tatlıses’in “bir mumdur iki mumdur” adlı parça aslında yılar önce “mumik” olarak biliniyor, dinleniliyordu.
“hinê bînin li destê kin” adlı parça da bu coğrafyada gelinin kına gecesinde söylenen ve gelinin annesi tarafından gözyaşları eşliğinde dinlenilen “kınayı getir anne” olarak çevrilmişti.
“di dinê de sê tişt hene” adlı parça da sonraları ibrahim tatlıses tarafından “bu dünyada üç şey vardır” olarak dillendirilmişti.
yine , “lawo destê min berde” adlı parçasını yurdun muhtelif sanatçıları “makaram sarı bağlar” diye dillendirmişlerdi.
türk sinema tarihinin belki de en acıklı filmlerini yapan ve küçük emrah olarak ünlenen, seksenli yıllarda filmleri izlenen her evde gözyaşlarının sel olup aktığı filmlerden bildiğimiz “ben yetim, ben öksüz” adlı parçayı, şivan perwer ondan çok daha önce ” lê dotmam” olarak okumuştu.
yine “peşmerge” adlı parçasını ibrahim tatlıses, kendisini de katarak “zurnacı ibo dayı” olarak bir güzel söylemiş. canê canê”yi şivan perwer tanıttıktan sonra ibrahim tatlıses de gazinolarda, düğün salonlarında “caney caney” olarak okumuştur.
heycanê mukrîyanî’nin söylediği vakit insanın içinden bir şeylerin kopup gittiğini fark ettiğimiz “ez kevokim” adlı parçayı zamanın tatlıses’i olan celal güzelses “hele yar zalim yar” şeklinde değiştirerek kulaklarımızın kirini silmeye yetmemişti.
bazı kaynaklara göre zahid brifkani’nin bazı kaynaklara göre ise anonim bir kirdkî (zaza) olduğu söylenen “leyla ” parçasını da, özcan deniz alıp bir güzel söyledi. üstelik özcan deniz, ünlü dengbêjlerden şakiro’nun öz yeğenidir.
bir dönem dillere düşen ve bülent serttaş’ın dillendirdiği “ağlama yar” adlı parça aslında “seyran mengî” dir. bu parçanın aslının süryanice olduğunu ve yıllar sonra kürtlerin şarkıyı kürtçeye çevirdiğini de söyleyenler vardır.
yine sahneye izzet altınmeşe çıkar. “lê nazê ” adlı parçayı “naze ” olarak seslendirir , “lê xanimê” yı da “le hanım” olarak müzikseverlere seslendirmiştir.
anonim olarak bilinen ve hemen hemen her halayda mutlaka müziğiyle halay çekilen bir başka parça da “lorke lorke”dir. ve sahneye yine tanıdık bir isim çıkar: ibrahim tatlıses.
“cotkar” isimli kürtçe eser tahsin taha tarafından söylenip, biliniyordu. mehmet özbek, eseri alıp “beyaz gül, kırmızı gül” diye çevirmişti.(5)
yine gülistan perwer’den bildiğimiz (daha önce söyleyen de olmuştur) “zara” adlı parçayı, günümüzün sinemacısı, ve “çok yönlü kişiliğiyle” bilinen, mahsun kırmızıgül “öleyim” olarak çevirmiş ve bizlere dinletmişti.
hızlarını bir türlü alamayan mümtaz sanatçılarımızdan olan ceylan ve azer bülbül, şivan perwer’in “xanê û xwedêde” adlı parçasını kendilerine göre çevirmişlerdi. ceylan bu parçayı : “ben anayım” olarak, azer bülbül ise bu parçayı : “ben babayım” olarak cinsiyet isteklerine göre şekillendirmişlerdir.
yine anonimlerden olan
“çavit civana leyla” parça: “çavuş kızı leyla” olarak
“lo berde” adlı parça: “makaram sarı bağlar” olarak
“lorke lorke” adlı parça: “diyarbakır güzel bağlar” olarak
“sînemê” adlı parça: “zap suyu” olarak
“esmera min” adlı parça: “kibar yarim esmerim” olarak çevrilmiştir.
kemal sunal’ın bir filminde seslendirdiği ve türkçe’ye“ay akşamdan ışıktır” olarak çevrilen parçanın aslı da “edlê yemman” adlı parçadır.
yine ilyas salman’ın filmlerinden birinde bu tepe kumlu tepe adlı şarkının da aslı nabikeve adlı parçadır.
türk halk müziği topluluğu’nun korosunda sıklıkla söylenen “toycular” adlı parça da nizamettin ariç’in de söylediği porzerîn adlı şarkı olduğunu belirtmek lazım.
daha fazlası var mı bilemem ama şimdilik bu kadarını derleyebildim burda asla bir art niyet olmadığını belirtmek isterim sadece bilgi amaçlı girilmiş tanımdır.https:buradan
anormal bir olay değildir tam tersi normaldir bunu paylaşmak kadar normal bir şey yok. ayrıca kürtçe şarkıların türkçeye uyarlanması hoşuma gider ama nerdeyse hiçbirinin kime ait olduğu belirtilmemiş, bildiğimiz çalıntı yoksa öbür türlü ancak gurur duyabilirim. paylaşma amacımda kesinlikle art niyet değil farkındalık yaratmak eğer bunlar yapılacaksa kime ait olduğu da yazılmalıdır eser altına.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim