(bkz: beni anlama)
devamını gör...

türk dil kurumu'na göre "ön söz" şeklinde ayrı yazılması gereken kelime.
devamını gör...

önce müziği açayım, tüm gün zivzivziv başım şişti valla sitede, har har tüm gün yandı valla gıybet kazanlarının altı, nerde lan o şarkı? hah, buldum!

kalkın oynucaz!
akşam lan, yaz akşamı geliyor, üstümüz başımız janti, öğle yemeğini müteakip başlamışız piize, kafalar hafif tatlı, akşama doğru yürüyoruz, yanımda o, koluma girmiş, koluma girmiş lan, benim koluma! çıldırtıcı! arada bana bakıyor, o da hafif sallanıyor ben de, ayakkabılar çıkalı on dakikadan fazla olmuş, sıcak aşk batıyor ayaklarımıza, allahım bu ne güzellik?

üstünde pembe çiçekli askılı elbisesi var, o gün de bunu giymişti, öyle bi yakışıyor ki gavurun kızına, o kadar olur!
solumda yürüyor, sağ omuzu dünyanın ilk günü gibi pırıl pırıl, saçları değiyor yüzüme, adım gibi hınzır ege rüzgarının marifeti ile, saçları diyorum saçları! nasıl bu kadar güzel kokar bir insanın saçları, nasıl?

yel değirmenini geçer geçmez deniz çöküyor üstümüze, öyle güzel ve öyle lacivert ki, yakıyor! "şurada iki dakika oturup öyle inelim aşağıya" diyor, iki dakikanın lafı mı olur, sen iste ben evrenin saatine çomak sokarım, bi daha da çalışmaz, o anda kalırız sonuna kadar!

adımı söylüyor, benim kalp bi kalkıp bi iniyor, "olacağız biz di mi? " diyor, saçları kokuyor, omzu inip kalkıyor hafiften, "olacağız" diyorum, gülümsüyor.

ağustos akşamı bir kendine bir de ona bakıyor, kendinden utanıyor, haklı da? avgoustos döneminden beri böylesi gelmemiş ki?

o ufacık ege köyüne gece iniyor, ağustos 19 oluyor, seneler o anda donup kalıyor.
devamını gör...

inanmıyor olabilirsin, farklı bir dine de inanıyor olabilirsin fakat, büyük bir kitlenin inancını bu şekilde aşağılama hakkını kendinde nasıl görebiliyorsun?hadsizlikten başka bir şey değil
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

doğru bir davranış değildir, saygısızlıktır. böyle bir davranışta bulunan yazarın amacı da görünen o ki dikkat çekmekmiş(!)diye düşündürür.
devamını gör...

bugün hiç bilmediğim bir konu hakkında yazdığı çok güzel bir entryisini okudum. takibe alınmaya değer bir yazardır. güzel yazıyor.
devamını gör...

bu başlığa yazılanları okumayan erkeklerden...
devamını gör...

1993'te kurulan türkçe alternatif rock grubu. (bkz: bütün bunlar düş), (bkz: bira ve kahve) gibi güzelliklek vardır.
emre akdeniz, kutay ve selçuk'tan oluşan grup zamanında ada müzik'in stüdyosunu amatör gruplara açmasını fırsat bilerek ilk albümü tuzla buz'u kaydetti. albümün çıkış parçası bütün bunlar düs'e çekilen klip aslında emre'nin askere gidişinden hemen önce çekilmiş bir veda içeriği oluşturuyor. klipte o canım saçların kesildiğini de görebilirsiniz. bu arada albüm, dağıtım sorunları nedeniyle büyük talep görse de bu talebi karşılayamadı. oysa grup kemancı'da sahne alıyor, eko tv, hbb gibi kanallara cikiyordu. emre akdeniz kent ozanları'nda da yer almıştı.
devamını gör...

benim için ankara’nın gözbebeği olan kitabevidir.

dost kitabevine hiçbir zaman ısınamadım. dost bir kitabevinden ziyade bir kırtasiye olduğu için benim hiçbir zaman ilgimi çekmedi ve neredeyse hiç alışveriş yapmadım bu kitabevinden.

ben alışverişlerimi genellikle imge kitabevinden yapardım. hem iç dekorasyonunun daha kütüphane havasında olması, hem de elden taksit yapması benim için tercih sebebiydi. bir de üst katında kitapça’nın varlığı imge kitabevini dost kitabevinin birkaç adım önüne geçiriyordum.

ama doğuştan devrimci olduğum için ilhan ilhan kitabevine gitmek benim için devrimci bir hac ziyareti gibiydi her zaman. öyle aman aman büyük bir kitabevi değildi. dost kitabevi kadar kolay ulaşılabilen bir yerde değildi. imge gibi merkezi bir konumu da yoktu. ilhan ilhan’a gitmek için var olduğunu bilmek gerekirdi.

sol yayınlarının bir şeyler anlamak için uzun bir mesai harcadığım kitaplarını ilhan ilhan’dan alırdım her zaman. içer girdiğim zaman eylem kararlılığım yerine gelir ve zincirlerimden başka kaybedecek hiçbir şeyimin olmadığını fark ederdim. avrupa’nın üzerinde dolaşan hayalet benim de ruhuma sirayet etmişti. her 7 kasım’da mutlaka uğradığım ilhan ilhan kitabevi gelen herkesi en içten devrimci duyguları ile kucaklar.
devamını gör...

tatiline hazırlanan bir çiçek.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"epigrafik mırıldanmalar

ı/
baba diyorum, incinmiş yazdan
bir ıslık çamların ağzına yakışık

çok orman ki sığla geçitlerinden
güneyli yaz sağanakları kaçkını

nane kokuşlu iç bahçelerimde
eksilmiş narlar dalında kallavi

alnıma inmiş toroslar dikine,
mor pürenleriyle ön balkonda

ıı/
anne diyorum, hayal defterinde
çulluklar geçiyor boylamımdan

gölün üstünde erguvan çemberi
balıkçı türküleri, ağlardaki kefal

al diyorum dumanlı kamışlardan
rüzgârın fısıldadığı paslı mızrağı.

ııı/
kesilmiş içimde incirin kar sütü
bakırcılar çarşısına uzak geçmiş

rampada bitsin diyorum asfaltın
nilüferlerin sınandığı yerde safir

ney ağzımıza lehimli sülfür şarkı
zımpara taşı, annesiz, babasız döl

varlıkla yokluk arası cinnet valsı
ilk ölüm vuruşu tekleyen akrebin

ıv/
baba biçiyorum, silinmiş atlastan
bir fırtına vadilerin ağzına alışık

anne çiziyorum, unutma defterine
kuşlar göçüyor, şehrin çatırtısından"

güçlü_
devamını gör...

yavuz çetin - yaşamak istemem
devamını gör...

deli deli olma filminde mişka'nın piyano eşliğinde söylediği rus manisini anımsatan başlıktır.

bir sarmaşık olsaydım,
sıkıca tutunsaydım bir yere.
sökülüp atılmasaydım,
köklerimi salsaydım derinlere.

bir sarmaşık olsaydım,
dolasaydım gövdemi döne döne.
günlerce aynı yerde kalsaydım,
hareketsizlikten uyusaydım.

bense ayrık otuyum,
her çıktığı yerden sökülen.
sarmaşık olmak isteyip de;
basit bir ot bilinen.

bir ayrık otuyum,
kökü olmayan, sevilmeyen.
sarmaşık olmaya özenen
.
devamını gör...

100. takipçim kendileri.
bu konuda nasıl mutluyum nasıl kelimelerle anlatamam.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
geçenlerde bir iki gün ortalıkta yoktu. baktım yazar arkadaşlar toplanmış helvasını kavuruyor sevaptır deyip tencereyi bir iki de ben karıştırdım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sonra çıka geldi. boşu boşuna kalori aldık bir şey değil. o gün bugündür seviyeli bir ilişkimiz vardı. bugün itibariyle dengeler bozuldu tedirginim. *
kendisi her konuya her olaya her başlığa tebelleş olup bir şekilde adıyla aynı doğrultuda olan bir duruma getirmeyi çok zeki bir şekilde başarıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
işte bazende bakıyorum vay be bu nasıl tanım valla helal olsun derken hooppp konu yine aynı yere geliyor. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
konuşurkende öyle neyi ne için söylediğini kestiremiyorsunuz. terslesen olmaz onaylasan olmaz 'hımmm öyle mi? vay anası' larla geçiştiresim geliyor. neyi neden niçin söylüyor konuşmanın akışı ve teması ne inanın anlaşılmıyor.*

arkadaşlar şaka bir yana pek kibar pek naif bir yazar kendileri. bkz. #236452 #369071 işte en büyük sapkınlığıda bu #345944 varın siz düşünün gerisini artık. canım yazar sen yazmaya devam et biz gizli gizli okuyup sırıtıp sonra da 'ne yazmış be bu tü sana' demeye devam edeceğiz.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bence gizli hunnili benden söylemesi.*
devamını gör...

büyük sevaptır.
siz söylemeseniz kadın kilolu olduğundan haberi bile olmayacaktı zaten. yani nerden bilsin kadın kilo aldığını? allah razı olsun
hala böyle düşünceli, zeki,herşeye karışması gerektiğini düşünen insanlar var.
devamını gör...

bir insan ömrünü neye vermeli
harcanip gidiyor ömür dedigin
yolda kalan da bir yürüyen de bir
harcanip gidiyor ömür dedigin

devamını gör...

bir steve barron filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
başrollerinde ghostbusters ve blues brothers filmlerinin yıldızlarından dan aykroyd ve iki emmy ödüllü jane curtin oynamaktadır.

öncelikle şunu belirtmem de fayda var ki bu film iyi bir film değildir. ama kendini bir şekilde izletir. özellikle uzaylılar için uygun görülen kafa şeklinin yapılışı oldukça amatör görünmektedir ve bir o kadar da rahatsız edicidir.

bir uzaylı çiftin yanlışlıkla dünyaya düşmesini konu alır film. dünyaya düşen bu uzaylı çift kendi gezegenlerinden birinin ya da birilerinin gelip onları alması için beklerken bu gezegende bir hayat kurarlar ve hatta bir kızları bile olur.

kızları büyüyüp genç bir kız olur ve orta sınıf bir aile haline gelen anne babası gibi bu yabancı gezegende sosyalleşmeye ve arkadaşlıklar kurmaya başlar. ama bu düzenli ve sıradan yaşam hem dünyadaki yetkililerin aileye şüphe içinde yaklaşmaları hem de kendi gezegenlerine dönme zamanının yaklaşması nedeniyle yavaş yavaş bozulmaya ve işler tersine dönmeye başlar.

başlangıçta da söylediğim gibi iyi bir film değil ama nostalji meraklıları için izlenmeye değer.
devamını gör...

şu güzel tevafukun şairidir:
“nemsin be?
sevgili, dost, yar, arkadaş…
hepsi.
en çok da en ilk de leyla-sın bana.
bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın.
uçan kuşum, akan suyumsun.
seni anlatabilmek seni.
ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini…”
devamını gör...

bu salt yönetimin sorumluluğunda olan bir durum değil. moderasyonun bu konularda hatalı adımları olabilir. bunu kabul ederim. lakin bunlar üzerine çözüm üretilmesi talep edildiğinde ziyadesiyle olumlu yaklaşım sergiliyorlar bu konuda haklarını yiyemem. bakın bu tarz başlıklar sözlük kurulduğu günden beri açılıyor. ve genelde bu başlıkları açan arkadaşların profillerini gezdiğinizde dişe dokunur herhangi bir tanım ya da başlık bulamıyorsunuz. yani bu başlıklar genel olarak, elini taşın altına sokmak istemeyen zevat tarafından açılıyor. (bu başlığı açan arkadaşı tenzih ederim zira onun profilini inceleyecek zamanım olmadı.) yani meselenin özü şu; talep var ama o talebe dair eylemsellik yok. evvela herkes kendi profilinin önünü temizleyecek. siz sadece şikayet ederseniz, kaliteli içerik üretmezseniz elbette sözlüğün seviyesi günden güne düşer. eleştirdiğiniz kadar içerik üretseniz, bu işler daha güzel olacak ama işte tembellik hakkını eleştirme hakkıyla birlikte kullanıyorsunuz ve bunun sözlük için olumlu hiçbir etkisinin olmadığı açık.

bilenler bilir. burada çözüme yönelik eleştirileri yapanların başında geliyorum. zira eleştirmezseniz iyiyi bulamazsınız. lakin ben bu eleştirileri yaparken bugüne kadar yan gelip yatmadım. kendime göre fırsat buldukça elimden geleni yaptım. yani içim rahat * yüce ülgen sağ olsun eleştirilerimizin altını doldurabiliyoruz.* milyonuncu kez, bu sözlük nasıl daha kaliteli hale getirilebilir konusunu konuşmanın artık sözlüğe faydası yok! çünkü insanlar o kadar konuşmadan, o kadar tespitten sonra aynı yolda gidiyorlarsa, sizin yapacağınız tek şey kaliteli içerik üreterek sözlüğü aşağı çekenlere cevap vermektir. bunun haricinde yapacağınız bir şey yok. bakın bundan iki ay önce sözlüğün tabiri caizse içinden geçen bir kitle vardı. artık yoklar. biz hala buradayız. şu anda da sözlüğün içinden geçen bir kitle var. ama onlarda bir süre sonra olmayacak, biz yine burada olacağız. çünkü kendi adıma söyleyeyim ben sözlük kullanıcısıyım. benim işim sözlükle. beni canım, cicim, tatlım. balım, kaymağım kısmı ilgilendirmiyor. bu kitleler de hiç merak etmeyin bir süre sonra ellerini ayaklarını sözlükten çeker, zira sözlük onlar için direkt iletişim fırsatını kurduklarında yok olan, ikinci plana düşen bir mecra haline geliyor. biz bunları daha önce de gördük. ha sonra yenileri gelir. onlar da yine istediklerini aldıklarında arazi olurlar.

yeri gelmişken süngerbob çorabı giyen yiğit'in temas ettiği kulüp mevzusu hakkında da bir kaç kelam edeyim ; aslında bu kulüp işleri bir nebze iyi oldu. millet geyiğini, sosyalleşme ihtiyacını sözlüğün ırzına geçmeden icra etmeye başladı. zaten akışın yavaşlamasından bunu anlıyorsunuz. bu kulüplerin açılması ile birlikte insanların sözlük kullanıcısı olup olmadığı da ortaya çıkıyor. bir turnusol oldu yani bu durum. gruplarda aktivitenin dibine vuran bir çok insanın sözlüğe iki satır yazı yazmaktan erindiğini görüyorsunuz. bu sebeple de, bu kulüp işleri sözlüğün sakinleşmesi anlamında etki icra etmiş oldu. ha eksileri yok mu? var tabi; sözlüğe içerik üretirken oralarda geyiğin dibine vurmaya başlayan yazarlar varsa bir tek bu durum sözlük için zararlı olur ama onun da çok önemli olduğunu düşünmüyorum.

evet sözlükten pek çok kaliteli yazar gitti ama onların mahlaslarını hepimiz bir kalemde sayabiliriz . çünkü zaten azdılar ve gidişleri göze battı. buna mukabil bahsettiğim beklentilerle sözlüğün içinden geçen yığınla insan da sözlükte yok artık. ki onların sayısı kaybettiğimiz değerli arkadaşlarımızın 10 15 katıdır. demem o ki, bu bir sirkülasyon. siz yazın, içerik üretin, okumak isteyenlere nefes olun. yıkama yağlama isteyenler kendi mecralarında takılsın, içerik üretirken onları çok da umursamayın, umurunuzda olması gereken şey yazdığınız şeyleri okuyacak insanlar olsun. bir kişi bile olsa, okumayı seven bir insana ulaşıyorsanız gerisi lafügüzaf... misal benim severek okuduğum yığınla yazar var hala bu mecrada. fırsat buldukça da hepsini okumaya devam ediyorum. siz okudukça, onlar okunduklarını bildikçe sıkıntı çıkmaz. ha derdiniz başka ve sürekli görünür olmaksa, o zaman sizi başka bir köşeye almak lazım. o köşe de pastane köşesi. canım, tatlım, ballı lokmam vesaire diyerek, altın günü düzenleyebilir, okunmadan beğeni toplayabilir ve mahlasınızdan söz ettirebilirsiniz. ama bütün bunlar matrix be cancağazım! hangi hapı yutacağınız sizin elinizde. tercihe bağlı yani...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim