yazarların unutamadığı film replikleri
- hiç gitmeyi düşündün mü? - sadece bir milyon kez....!
arizona dreams, 1992
arizona dreams, 1992
devamını gör...
erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular
hiç ayakta işemeye çalıştın mı?
devamını gör...
normal sözlük yaş ortalaması
okulda hoca ders anlatırken "peki bu gerçek hayatta ne işime yarayacak" sorusunu sorduğumuz konular gibi konulardır ve cidden bunu bilmek sizin işinize yaramayacaktır. mesela iş eğitimi dersinde öğrendiğim alçıdan dekoratif ürün yapımı, yoğurt kabının altına alçı döküp küllük yapma gibi şeyler benim asla işime yaramadı.
bu yüzden sözlüğün yaş ortalamasını bilmeniz de kimsenin işine yaramayacaktır lakin illa merak ediliyorsa 27,84 diyerek küsuratlı rakam veriyorum inandırıcılığının yüksek olması için. şimdi bu gereksiz bilgi gerçek veya sanal hayatta ne işimize yarayacak.
bu yüzden sözlüğün yaş ortalamasını bilmeniz de kimsenin işine yaramayacaktır lakin illa merak ediliyorsa 27,84 diyerek küsuratlı rakam veriyorum inandırıcılığının yüksek olması için. şimdi bu gereksiz bilgi gerçek veya sanal hayatta ne işimize yarayacak.
devamını gör...
hemşirelerin ağlak olması
başlık sahibinin bir kuyruk acısı olmasından başka açıklaması olmayan durumdur.
ben de hemşireyim ve puanım diğer bölümlere yetmediği ya da az zeki olduğum için seçmedim. sevdiğim ve küçük yaştan beri istediğim için seçtim. bütün tercih haklarımı da bu yönde kullandım.
başlık sahibi yazar bir gün olsun hemşirelik yapmamış ise bu başlığı ve tanımı son derece boştur. bir o kadar da hadsiz ve kendini bilmezcedir.
hemşirelerin şikayetlerini kamuya karşı dile getirmelerinin sebebi, muhataplarının doğrudan vatandaş olmasıdır.
gel gelelim her mesleğin zorlukları vardır. hatta o çok zeki olan ve daha çok çalışıp doktor olan vatandaşlar bile mobinge, hasta yakını şiddetine, fazla mesaiye maruz kalıp, şartların zorluğunu dile getirirken ne hikmetse yazarın gözüne hemşireler batmıştır.
sanırım kendisi çift örgülü bir pollyannadır ve kendi seçimi olan hiçbir şeyden asla şikayetlenmemektedir.
kendisine bütün mesleklerin görev tanımlarında ifade edildikleri üzere olan pembe dünyasında hiç hemşire yüzü görmek zorunda kalmayacağı bir ömür dilerim.
bir de daha zeki olsaydınız diyor, iq seviyesini herhangi bir sayıyla kağıt kalem kullanmadan çarpabildiğim *
ben de hemşireyim ve puanım diğer bölümlere yetmediği ya da az zeki olduğum için seçmedim. sevdiğim ve küçük yaştan beri istediğim için seçtim. bütün tercih haklarımı da bu yönde kullandım.
başlık sahibi yazar bir gün olsun hemşirelik yapmamış ise bu başlığı ve tanımı son derece boştur. bir o kadar da hadsiz ve kendini bilmezcedir.
hemşirelerin şikayetlerini kamuya karşı dile getirmelerinin sebebi, muhataplarının doğrudan vatandaş olmasıdır.
gel gelelim her mesleğin zorlukları vardır. hatta o çok zeki olan ve daha çok çalışıp doktor olan vatandaşlar bile mobinge, hasta yakını şiddetine, fazla mesaiye maruz kalıp, şartların zorluğunu dile getirirken ne hikmetse yazarın gözüne hemşireler batmıştır.
sanırım kendisi çift örgülü bir pollyannadır ve kendi seçimi olan hiçbir şeyden asla şikayetlenmemektedir.
kendisine bütün mesleklerin görev tanımlarında ifade edildikleri üzere olan pembe dünyasında hiç hemşire yüzü görmek zorunda kalmayacağı bir ömür dilerim.
bir de daha zeki olsaydınız diyor, iq seviyesini herhangi bir sayıyla kağıt kalem kullanmadan çarpabildiğim *
devamını gör...
çay harareti alır
herkes tarafından yanlış bilinen başlıktır. başlığı açan arkadaş doğrusunu yazmış sağolsun.
devamını gör...
siyasal islam
haklı olan mı, güçlü olmalıdır?
güçlü olan mı, haklıdır?
bu soruların cevabı; siyasal islam ile, islami siyaset arasındaki farkı ortaya koyar.
eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasakları, kendi menfaati doğrultusunda kontrol ediyorsa, şekillendiriyorsa; bu siyasal islamdır.
eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasaklara boyun eğiyorsa, menfaati ile, islami kanunlar karşı karşıya gelince, menfaatini ikinci planda tutuyor ise; bu islami siyasettir.
kısacası siyasal islam; dinin, iktidar güce hizmet etmesidir. islami siyaset ise; iktidar gücün, dinin emrinde olmasıdır.
güçlü olan mı, haklıdır?
bu soruların cevabı; siyasal islam ile, islami siyaset arasındaki farkı ortaya koyar.
eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasakları, kendi menfaati doğrultusunda kontrol ediyorsa, şekillendiriyorsa; bu siyasal islamdır.
eğer muktedir güç, dinin emrettiği kural ve yasaklara boyun eğiyorsa, menfaati ile, islami kanunlar karşı karşıya gelince, menfaatini ikinci planda tutuyor ise; bu islami siyasettir.
kısacası siyasal islam; dinin, iktidar güce hizmet etmesidir. islami siyaset ise; iktidar gücün, dinin emrinde olmasıdır.
devamını gör...
eyluling ile youtube röportajı
eveeet izlerken baya keyif duyduğum bir video olmuş , eminim herkes çok sevecek. sevgili moderatör arkadaşlarım ellerinize sağlık eksik olmayın emi!! *
devamını gör...
yalnızlık
sadece kendi seçiminiz olduğu zaman güzel olan bir şey.
devamını gör...
erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
pedi gazeteye sarmak ve siyah poşete koymak büyük ihtimalle tarihe karışırdı.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
sevdiğim çocuk elini mikrofon şeklinde yumruk yapıp arkadaşımın ağzına uzatmıştı ama ben de arkadaşımın yanında olunca yumruğunu bana uzattı sandım yumruk çakması yapmıştım. çok utanmıştım sonra.
devamını gör...
kafa store’da rozet bakarken gelip ne lazımdı diyen mod
iki dakikalık alışverişin tüm tadını tuzunu kaçıran moderatördür.
belki ben sadece bakmak için bakıyorum olamaz mı yani?
hem dükkanın sahibi kasada otururken nedir bu sıkboğaz etme isteği?
olmaz böyle...
belki ben sadece bakmak için bakıyorum olamaz mı yani?
hem dükkanın sahibi kasada otururken nedir bu sıkboğaz etme isteği?
olmaz böyle...
devamını gör...
ayhan ışık
yeşilçam'ın bilinenden çok daha derinlikli, hüzünlü ve karizmatik jönü. kendisini her anlamda erken kaybettiğimiz ise ona dair acı bir gerçektir.
hayatı hakkında birçok önemli ayrıntıyı eleştirel bir gözle ve somut kaynaklarla inceleyip derleyen şokopop'un şu iki videosu arka arkaya izlenebilir:
ayrıca en çok belgin doruk'la yakışmışlardır.
hayatı hakkında birçok önemli ayrıntıyı eleştirel bir gözle ve somut kaynaklarla inceleyip derleyen şokopop'un şu iki videosu arka arkaya izlenebilir:
ayrıca en çok belgin doruk'la yakışmışlardır.
devamını gör...
bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar
menüsünün ciltli bir şekilde olmasıdır.
eğer menüsü acayip süslü püslüyse oturmayın hemen kalkın.
eğer menüsü ahşap süslemelerle donatılmışsa bir arkadaşa bakıp çıkacağım diyip uzaklaşın.
eğer menüsü acayip süslü püslüyse oturmayın hemen kalkın.
eğer menüsü ahşap süslemelerle donatılmışsa bir arkadaşa bakıp çıkacağım diyip uzaklaşın.
devamını gör...
kendimizi hafiflemiş hissetmemizi sağlayan şeyler
büyük abdesti bozmak afedersin. ama öyle maalesef.
devamını gör...
müptelası olunan kokular
yeni yıkanmış çamaşır kokusudur efenim.
devamını gör...
sovyetler birliği marşı
başlığının açılmadığına şaşırdığım, efsanevi, havaya sokan ulusal marş. ara sıra evde son ses açarım bu bana ayrı bir haz verir. otobüste de dinlediğim oluyor ama çok tercih etmiyorum, çünkü o zamanlar ayrı bir havaya giriyorum, toplum içerisinde garip duruyor olabilir.
после гроз восходит солнце свободы.
после гроз восходит солнце свободы.
devamını gör...
cep telefonunu şifresiz kullanan insan
benimdir.
şifre koymayacağımı kimse akıl etmeyeceği için şifre koymuyorum mis gibi takılıyorum.
ters psikoloji falan anlarsın ya.
şifre koymayacağımı kimse akıl etmeyeceği için şifre koymuyorum mis gibi takılıyorum.
ters psikoloji falan anlarsın ya.
devamını gör...
ölmedim ama hafif sürünüyorum (yazar)
çok uzun zamandır takip ettiğim, yaptığı tanımlar kadar sohbeti de çok güzel olan sözlüğün olmazsa olmazı. nickaltına yazmak bugüne nasip oldu. sözlükte varlığının daim olmasını dilerim.
devamını gör...
gideni beklemek
her giden ardında bir bekleyen bırakır.
her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der.
dönmeyeceğini bile bile, gelmeyeceğini bile bile, sevmeyeceğini bile bile.
bekler, neyi beklediğini bilememekle..
yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara. oysa ne güzelmiş yaşanılanlar dersiniz. meğer ne çok sevmişim dersiniz. ve belki de hiç sevilmediğinizi fark edersiniz. en acısı da budur ya zaten. sevilmeden sevdiğinizi fark ettiğinizde beyninizi yer binlerce soru. başlarsınız cevabı besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya. ve sorgulama zamanı gelir kendinizce. oysa unutursunuz bir şeyi. aşk, sorgulanmadan yaşanmalıdır..
baktığınız her yer o*nda biter. gördüğünüz her şey de o*nu ararsınız. aynadaki görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır o*. yağan yağmurdur, denizdeki yakamozdur o*. gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir o*. ve son cümleler dökülür artık dilinizden, 'mutlu olsun yeter.'
diyebileceğiniz bir şey kalmamıştır çünkü. tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken, cümlelerinizi de götürmüştür yanında. sessizlik kalır geriye biten bir sevi'den. ve ayrılık urganı kalır boynunuzda, yağlı bir ilmek gibi. sanki biri ha çekti ha çekecek. durdu sanırsınız dünyayı ha battı ha batacak. ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara sürüklüyordur..
bitecek sanırsınız acınızı, bitmez.
sadece bir yerlere saklanır yüreğinizde.
bir şarkıda, bir şiirin içli mısralarında ve belki de bir sözde kanamaya hazır bir yaradır artık o*.
o*, sessizliğin içinde bir çığlık, karanlığın içinde bir ışık, yürekte kapanmaz bir yaradır artık...
- aro -
her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der.
dönmeyeceğini bile bile, gelmeyeceğini bile bile, sevmeyeceğini bile bile.
bekler, neyi beklediğini bilememekle..
yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara. oysa ne güzelmiş yaşanılanlar dersiniz. meğer ne çok sevmişim dersiniz. ve belki de hiç sevilmediğinizi fark edersiniz. en acısı da budur ya zaten. sevilmeden sevdiğinizi fark ettiğinizde beyninizi yer binlerce soru. başlarsınız cevabı besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya. ve sorgulama zamanı gelir kendinizce. oysa unutursunuz bir şeyi. aşk, sorgulanmadan yaşanmalıdır..
baktığınız her yer o*nda biter. gördüğünüz her şey de o*nu ararsınız. aynadaki görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır o*. yağan yağmurdur, denizdeki yakamozdur o*. gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir o*. ve son cümleler dökülür artık dilinizden, 'mutlu olsun yeter.'
diyebileceğiniz bir şey kalmamıştır çünkü. tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken, cümlelerinizi de götürmüştür yanında. sessizlik kalır geriye biten bir sevi'den. ve ayrılık urganı kalır boynunuzda, yağlı bir ilmek gibi. sanki biri ha çekti ha çekecek. durdu sanırsınız dünyayı ha battı ha batacak. ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara sürüklüyordur..
bitecek sanırsınız acınızı, bitmez.
sadece bir yerlere saklanır yüreğinizde.
bir şarkıda, bir şiirin içli mısralarında ve belki de bir sözde kanamaya hazır bir yaradır artık o*.
o*, sessizliğin içinde bir çığlık, karanlığın içinde bir ışık, yürekte kapanmaz bir yaradır artık...
- aro -
devamını gör...