madalya müracaatları
#1007134
yeni bir kadın, yeni bir sanatçı ile ilgili tanımım.
yeni bir kadın, yeni bir sanatçı ile ilgili tanımım.
devamını gör...
sen benim hiçbir şeyimsin
aşık olduğun adam tarafından şahsına okunduğunda içini paramparça eden bir şiirdir. ama sen yine de o mısradaki 'sen benim' kısmına odaklanır bir teselli ararsın. ararsın da, bulamazsın. sen gerçekten onun hiçbir şeyisindir.
"sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz."
"sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz."
devamını gör...
troy and abed
üniversitede geçen bir sitcom dizisi olan community’nin değişik ikilisi. sabah programlarıyla bölümlere kısa kısa dahil olsalar da 6 ana karakterden ikisi onlardır aynı zamanda*.
devamını gör...
kendilerine tebliğciler diyen grubun alkol içenleri uyarması
eğer üsluplarında bir sıkıntı yoksa, nazik bir dille bunu demişlerse üzerinde durulmaması gereken bir şey. onlar der sen içmeye devam edersin bu kadar. okuduğum kadarıyla da nazik bir dil kullanmışlar. benimle ters bir yaşam tarzları olsa da bu yüzden bir şey demem. herkes gergin zaten.
devamını gör...
büyük resim o kadar büyükse neden herkes göremiyor sorunsalı
birde orta doğuda dağıtılan kartlar hangi kahvede dağıtılıyor. o kahveyi kapatırsa orta doğuda ki problemde çözülür
devamını gör...
uçmak
çocukken rüyalarımda sık sık gördüğüm eylem. öyle kanat falan da olmazdı. kollarımı açıp dağların denizlerin üzerinde süzülürdüm. o hazzı veren başka hiçbir şey yoktur dünyada. gökyüzünde süzülürken tüm bedenine çarpan rüzgarı hissetmek, rüzgarla, gökyüzüyle bir olmak özgürlüğün iliklerine işlemiş halidir bence.
devamını gör...
ilber ortaylı'nın canlı yayında uyuması
öyle sempatik birisi ki, uyuklaması bile bilim kokuyor. normal halk insanı davranışları, çay içişi vb. kendisine ba-yı-lı-yo-rum. (bunu okusaydı cahil cahil konuşma derdi)
devamını gör...
erkeğin kadını mutlu etmek için dünyaya geldiğine inanan insan
her durumda ve her koşulda kadını mutlu etmek için dünyaya geldiğine inanan insana saygım sonsuzdur.
fakat alkol aldığı zaman ve private sohbetlerde kadınını mutlu etmeye çabalayan erkeklere saygı duymuyorum*.
fakat alkol aldığı zaman ve private sohbetlerde kadınını mutlu etmeye çabalayan erkeklere saygı duymuyorum*.
devamını gör...
çizime başlayacaklara tavsiyeler
ilk olarak çizimin "yetenek" olmadığını anlamanız gerekiyor. çizim uğraş ve zaman gerektirir. kim ona zaman ve alın teri verirse o kazanır. çizim sizden bir el bir kalem ve bir kağıttan başka bir şey istemez gerisi size bağlı bir şeydir. o yüzden çizim yeteneğim yok diye bir şey demeyin zira öyle bir şey kimsede yok. onlarda olup da sizde olmayan uğraş ve zaman ayırmadır.
youtube üzerinde birçok çizim kanalı mevcut. tarama çizgisinden itibaren öğretmeye başlıyorlar ondan başka udemy üzerinde de birçok eğitim paketi mevcut bunları izleyerek ve uygulayarak başlamanızı öneririm. bunlar vasıtasıyla ilerleyince ve ana hatları öğrenince kendinize bir tarz seçin ve bundan sonrasında o tarz üzerine yoğunlaşın.
tarzınızı yakalayınca gerisi su gibi gelecektir.
gözlem
yeni sanatçılar keşfetme
bol bol çizim inceleme
bol bol deneme yanılma
bunlar çizimde ana kurallar. ha bir de para
çizerlerin en çok hataya düştüğü yerler ise aşağlık kompleksi, azla yetinme yanlış kağıt seçimi
önce bir aşağlık kompleksinden kurtulun. en başta dediğim gibi en başarılı sanatçı ve sizin aranızda alın terinden başka bir fark yok. o yaptıysa pekala siz de yeterli zamanı ve uğraşı verip yapabilirsiniz.
azla yetinmeyin gözünüz yükseklerde olsun. neden dünya çapında bir çizer olmak yerine okul yurdunun çizeri olasınız ki?
ve en önemli nokta kağıt seçimi. inanın bana kağıt seçimi çok çok çok çok çok çok çok çok çok önemli
kağıt seçimi > kalem seçimi
yazın bunu bir kenara.
yanlış kağıt seçimi sizi ileriye taşımaz o yüzden kağıdınız temiz, kalın ve düzgün olsun. adam akıllı bir eskiz defteri alın. kağıdı yağ gibi olsun. kalemi sürdüğünüzde o mükemmel sesi duyun kalem buzlu bir yüzeydeymiş gibi kaysın. kağıdı hissedin.
gerekli olan şeyler bunlar gerisi kişisel çaba artık.
ha bir de çizgi roman, manga ve kitap okuyun bol bol
çünkü okuma ve yazma aslında bir ikili değildir. okuma, yazma, çizme bu bir üçlüdür. bunlardan birini insandan çıkartırsanız insan eksik kalır. insan okumalı hayal etmeli daha sonra yazmalı ve çizmeli daha sonra yazılanları ve çizilenleri okumalıdır.
youtube üzerinde birçok çizim kanalı mevcut. tarama çizgisinden itibaren öğretmeye başlıyorlar ondan başka udemy üzerinde de birçok eğitim paketi mevcut bunları izleyerek ve uygulayarak başlamanızı öneririm. bunlar vasıtasıyla ilerleyince ve ana hatları öğrenince kendinize bir tarz seçin ve bundan sonrasında o tarz üzerine yoğunlaşın.
tarzınızı yakalayınca gerisi su gibi gelecektir.
gözlem
yeni sanatçılar keşfetme
bol bol çizim inceleme
bol bol deneme yanılma
bunlar çizimde ana kurallar. ha bir de para
çizerlerin en çok hataya düştüğü yerler ise aşağlık kompleksi, azla yetinme yanlış kağıt seçimi
önce bir aşağlık kompleksinden kurtulun. en başta dediğim gibi en başarılı sanatçı ve sizin aranızda alın terinden başka bir fark yok. o yaptıysa pekala siz de yeterli zamanı ve uğraşı verip yapabilirsiniz.
azla yetinmeyin gözünüz yükseklerde olsun. neden dünya çapında bir çizer olmak yerine okul yurdunun çizeri olasınız ki?
ve en önemli nokta kağıt seçimi. inanın bana kağıt seçimi çok çok çok çok çok çok çok çok çok önemli
kağıt seçimi > kalem seçimi
yazın bunu bir kenara.
yanlış kağıt seçimi sizi ileriye taşımaz o yüzden kağıdınız temiz, kalın ve düzgün olsun. adam akıllı bir eskiz defteri alın. kağıdı yağ gibi olsun. kalemi sürdüğünüzde o mükemmel sesi duyun kalem buzlu bir yüzeydeymiş gibi kaysın. kağıdı hissedin.
gerekli olan şeyler bunlar gerisi kişisel çaba artık.
ha bir de çizgi roman, manga ve kitap okuyun bol bol
çünkü okuma ve yazma aslında bir ikili değildir. okuma, yazma, çizme bu bir üçlüdür. bunlardan birini insandan çıkartırsanız insan eksik kalır. insan okumalı hayal etmeli daha sonra yazmalı ve çizmeli daha sonra yazılanları ve çizilenleri okumalıdır.
devamını gör...
sehl-i mümteni
duyulduğu anda kolay icra edilebileceği, ona benzer bir sözün kolaylıkla söylenebileceği hissi uyandıran, buna rağmen benzerini getirmenin oldukça zor olduğu söz, mısra, söyleyiş anlamına gelen edebiyat terimi. (bkz: divan edebiyatı) ve (bkz: halk edebiyatı)nda sıklıkla karşılaşılır.
"kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım
nedir diye sorana bandım verdim özünü
gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş
dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü"
"kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım
nedir diye sorana bandım verdim özünü
gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş
dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü"
devamını gör...
when the smoke is going down
scorpions şarkısıdır.
herhalde bu şarkıyı keşfettiğimde lise son sınıfta falandım. aradan epey zaman geçti ve şimdi dinleyince dahi aynı duyguları yaşatıyor bana:
sarhoş olduğunuz bir gece, tüm göğün üstünüze çöktüğü ve evrenin sizden onu titan atlas gibi taşımanızı beklediği bir gece, sanki her şeyin bitmiş, göğün karanlık olma sebebi sizmişçesine davrandığı zaman dünya, acıdan beslenmeyi öğrenir insan. alışır acıya. capcanlı göğü özler ama onu taşırken de o göğün geçmişini sırtladığını bilir. her şey şekil değiştirir çünkü... insan gibi. neticede o insan, o ağırlığı kaldırmadan önce de bir insandı; ama farklıydı, daha güçlü ve vakurdu. şimdilerde göğün altında ezildiğini ve çırılçıplak gerçekliğin damarlarında bir kan yolu açtırdığını düşünse de kendisine, yine aynı kişidir o. sadece acı çekiyordur ve dostoyevski'nin dediği üzere aşağılıktır; alışmayı bekliyordur.
ne de olsa lanetlidir o insan... karanlıkta kaldığı yapayalnız gecelerde bir aylak edasıyla yürür durur ve kendi kendine konuşur. aforizmalar üretir ve bunun üzerinden hayatını şekillendirir, evet. evet! başka ne olmasını beklerdiniz? insanevladı zaten hali hazırda yalanlar üzerinden yaşamıyor mu hayatı? dolayısıyla burada söylenecek bir söz olmamalı. belki yalnızlık gider... lanet olasıca gider de... kurtulurum. ama hayır, gitmeyecek. ve ben sahneye tırmanıp şarkımı söyleyeceğim! tekrar ve tekrar! sesim kanayana kadar!
eh, sarhoş olduğumda galiba bu şarkıya dönüşüyorum ben. tatlı bir hüzün kaplıyor tüm benliğimi ve şu dapdaracık dünya, tamamıyla benim oluveriyor. ben de keyifleniyorum. şerefe.
just when you make your way back home
i find some time to be alone
i go to see the place once more
just like a thousand nights before
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
this is the place where ı belong
i really love to turn you on
i've got your sound still in my ear
while your traces disappear
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
when the smoke is going down
when the smoke is going down
herhalde bu şarkıyı keşfettiğimde lise son sınıfta falandım. aradan epey zaman geçti ve şimdi dinleyince dahi aynı duyguları yaşatıyor bana:
sarhoş olduğunuz bir gece, tüm göğün üstünüze çöktüğü ve evrenin sizden onu titan atlas gibi taşımanızı beklediği bir gece, sanki her şeyin bitmiş, göğün karanlık olma sebebi sizmişçesine davrandığı zaman dünya, acıdan beslenmeyi öğrenir insan. alışır acıya. capcanlı göğü özler ama onu taşırken de o göğün geçmişini sırtladığını bilir. her şey şekil değiştirir çünkü... insan gibi. neticede o insan, o ağırlığı kaldırmadan önce de bir insandı; ama farklıydı, daha güçlü ve vakurdu. şimdilerde göğün altında ezildiğini ve çırılçıplak gerçekliğin damarlarında bir kan yolu açtırdığını düşünse de kendisine, yine aynı kişidir o. sadece acı çekiyordur ve dostoyevski'nin dediği üzere aşağılıktır; alışmayı bekliyordur.
ne de olsa lanetlidir o insan... karanlıkta kaldığı yapayalnız gecelerde bir aylak edasıyla yürür durur ve kendi kendine konuşur. aforizmalar üretir ve bunun üzerinden hayatını şekillendirir, evet. evet! başka ne olmasını beklerdiniz? insanevladı zaten hali hazırda yalanlar üzerinden yaşamıyor mu hayatı? dolayısıyla burada söylenecek bir söz olmamalı. belki yalnızlık gider... lanet olasıca gider de... kurtulurum. ama hayır, gitmeyecek. ve ben sahneye tırmanıp şarkımı söyleyeceğim! tekrar ve tekrar! sesim kanayana kadar!
eh, sarhoş olduğumda galiba bu şarkıya dönüşüyorum ben. tatlı bir hüzün kaplıyor tüm benliğimi ve şu dapdaracık dünya, tamamıyla benim oluveriyor. ben de keyifleniyorum. şerefe.
just when you make your way back home
i find some time to be alone
i go to see the place once more
just like a thousand nights before
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
this is the place where ı belong
i really love to turn you on
i've got your sound still in my ear
while your traces disappear
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
i climb the stage again this night
'cause the place seems still alive
when the smoke is going down
when the smoke is going down
when the smoke is going down
devamını gör...
muhafazakar ailenin kızı olmak
diyecek bişeyim yok çünkü herşeyi üstteki yorum söylemiş onu tebrik etmeye geldim
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
bi’ arkadasa bakip cikacaktim, basaramadik abi*.
devamını gör...
2023'te ay'a gidiyoruz
cb. erdoğan'ın uzay programına dair açıklaması. şu an cnn ve bilimum kanallarda canlı olarak konuşuyor.
bu arada (bkz: göbeklitepe yakınlarında bulunan monolit)'i de arka fonda gösterdiler. belli ki monolit bu açıklama için konulmuş.
edit: detaylar için
bu arada (bkz: göbeklitepe yakınlarında bulunan monolit)'i de arka fonda gösterdiler. belli ki monolit bu açıklama için konulmuş.
edit: detaylar için
devamını gör...
norveçli balıkçılar
krem reklamlarının vazgeçilmezleridir.
devamını gör...
jülide
sözlükte ''karmakarışık, dağınık, birbirine girmiş'' anlamlarına gelen sözcüktür. farsça kökenlidir.
aynı zamanda bir kadın ismidir.
aynı zamanda bir kadın ismidir.
devamını gör...
biz nereye
tarkan'ın 1994 yılında çıkardığı aacayipsin albümünden bir şarkı. tarkan'ın rock soundlu şarkılarından biri diyebiliriz.
albüm kaydı bence iyi değil. tarkan'ın gençlik zamanı, sesi tam oturmamış. o yüzden aşağıya bir konser kaydı bırakacağım.
sözleri ise çok güzel. şu sıralar bir şeyler karalıyorum o yüzden şiirsel olarak da hoşuma gitti.
"takılmışım sözlerine
ben mecburum gözlerine
bunlara inanmak zor bir anda
kim ne varsa alacak
rüzgar çıktı ne kalacak
bütün bunlar delilikse ben deliyim
uçmasam da göklere
bir kuş olsam pencerede
perdeyi kapatsan da
ben seninle
bir ses buldum isminde
bin renk buldum yüzünde
bu bir zaman denizi
biz nereye"
bu kayıtta tarkan'a altay oktar eşlik ediyor. bence o da çok güzel söylüyor.
albüm kaydı bence iyi değil. tarkan'ın gençlik zamanı, sesi tam oturmamış. o yüzden aşağıya bir konser kaydı bırakacağım.
sözleri ise çok güzel. şu sıralar bir şeyler karalıyorum o yüzden şiirsel olarak da hoşuma gitti.
"takılmışım sözlerine
ben mecburum gözlerine
bunlara inanmak zor bir anda
kim ne varsa alacak
rüzgar çıktı ne kalacak
bütün bunlar delilikse ben deliyim
uçmasam da göklere
bir kuş olsam pencerede
perdeyi kapatsan da
ben seninle
bir ses buldum isminde
bin renk buldum yüzünde
bu bir zaman denizi
biz nereye"
bu kayıtta tarkan'a altay oktar eşlik ediyor. bence o da çok güzel söylüyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
kötü hissediyorum. içimde biraz öfke var, bir o kadar da hüzün.
sebebi ne inanın ki ben de bilmiyorum. doluyum kalbime kadar. insanların kibri, kabalığı, boşboğazlığı, egosu artık sinirime dokunmaya başladı. her yerde varlar. yolda yürürken, markette, otobüste, sözlükte her yerdeler.
özellikle sanal alemde normal hayatında kedi gibi olanlar aslan gibi kükrüyorlar. dev bir ego ve kibirle dolular. nazik ya da kibarsan eğer tepene biniyorlar. düzgünce konuşmaktan, laftan, sözden anlamıyorlar. küstah ve samimiyetsizlik dolu cümlelerini sınırsız kibirle süsleyip koyuyorlar önüne. yemin ederim intihar filan ederler diye korkuyorum yoksa ağlatacağım da onları...hoş onu da yapamam, üzülürüm sonra. niye? kafa yok. ah ailem beni böyle yetiştirmeyecekti ki o patavatsızların hakkından gelecektim.
neyse, bu kadar. derdini seveyim diyenler, ayıp oluyo be. hassas kalpli olmak benim derdim. tedavisi de yok ki. bir de iyi geceler dilerim.
sebebi ne inanın ki ben de bilmiyorum. doluyum kalbime kadar. insanların kibri, kabalığı, boşboğazlığı, egosu artık sinirime dokunmaya başladı. her yerde varlar. yolda yürürken, markette, otobüste, sözlükte her yerdeler.
özellikle sanal alemde normal hayatında kedi gibi olanlar aslan gibi kükrüyorlar. dev bir ego ve kibirle dolular. nazik ya da kibarsan eğer tepene biniyorlar. düzgünce konuşmaktan, laftan, sözden anlamıyorlar. küstah ve samimiyetsizlik dolu cümlelerini sınırsız kibirle süsleyip koyuyorlar önüne. yemin ederim intihar filan ederler diye korkuyorum yoksa ağlatacağım da onları...hoş onu da yapamam, üzülürüm sonra. niye? kafa yok. ah ailem beni böyle yetiştirmeyecekti ki o patavatsızların hakkından gelecektim.
neyse, bu kadar. derdini seveyim diyenler, ayıp oluyo be. hassas kalpli olmak benim derdim. tedavisi de yok ki. bir de iyi geceler dilerim.
devamını gör...
çalışma masanızdaki en ilginç şey
ben.
devamını gör...
kalıplaşmış öğretmen cümleleri
kalıplaşmış anne cümleleri ve kalıplaşmış baba cümlelerinden sonra herkesin bildiği kalıplaşmış öğretmen cümlelerini toplayabileceğimiz bir başlık olsun istedim.
ilkini şuraya bırakayım;
ben gülüyor muyum
ilkini şuraya bırakayım;
ben gülüyor muyum

devamını gör...