an itibariyle yeni single çıkarmış sanatçıdır. buradan.
devamını gör...

bu ülkede renkler bile politiktir.
devamını gör...

yahu provake yayın olmadıktan sonra kim ne program isterse yapsın; isterlerse canlı ayin yapsınlar veya cin çağırsınlar banane alüminyum, merakı olan dinler olmayan için tek tuşa bakar çıtıt diye kaparsın.
devamını gör...

bisküvili, sütlü irmik tatlısı yaptım akşam çayı için.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

rte'ye sesleniyorum bana avrupa'da müebbet verin.
devamını gör...

(bkz: umut_yazar) isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

genellikle bence sözcüğünün yerine kullanılan bir sözcüktür.

genellikle resmi ortamlarda kullanılır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

para vardı da biz mi içmedik dediğim ve kendisine hak verdiğim insandır.
devamını gör...

bir danıştay kararıdır. neden rahatsız olunmuş bu durumdan, hangi talebe binaen böyle bir karar alınmış. tarih unutmayacak bunları.
kaynak
devamını gör...

ha mesajlaşıyosun da sarmıyo

t: nankörlüktür, bolluk olduğu için şımarıklıktır
devamını gör...

filmlerin orijinal isimlerinin türkçe, kitapların türkçe isimlerinin ingilizce yazılması istenen sözlük.
hangi açıdan bakarsam bakayım, gördüğüm tek şey; tutarsızlık.

girmiş olduğum tanım, more'nin kitabıyla ilgili olmadığından, edit geçmek zorunda kaldım. bu da ayrı konu...
yazarın olarak, beni ''ben moron değilim'' diye çığlık atmak zorunda bırakamazsın. bana biraz saygın olsun.
hoşuma gitmiyorsun, beni sinirlendiriyorsun bu günlerde.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

on sekizinci yüzyıla kadar moskova şehrindeki et ticaretinin merkezi olan sokaktır.
devamını gör...

gecenin köründe, yine bir gece seyahatinde, arka planda yallah şöför çalarken mesela, insanı bambaşka kişiliklere büründüren oyun.

sanki şimdi sıcacık evinizde bekleyen eşinizi, çoluğunuzu çocuğunuzu, ananızı babanızı özlemişsiniz de kavuşmak için mesafe sayıyormuşsunuz gibi basarsınız gaza. iliklerinize kadar geçim sıkıntısıyla yoğrulur, memleket hasretiyle yanar tutuşursunuz. bir yandan teslimatı yetiştirememe korkusu yer bitirir, diğer yandan da çocuklarınızın kokusu düşer hatrınıza. ama en nihayetinde yepyeni bir gün doğacak, arabaların farları artık birer birer kapanacaktır. nemli gözlerinizin tek dermanı ise herhangi bir doğu avrupa ülkesinin sınır kapısı ve bunun üzerine düşlediğiniz slav kızları olacaktır.

ne kadar modernist olursan ol, kim olursan ol, tırcı olursan anadolu'nun bağrından kopup geliyorsun arkadaş.*
devamını gör...

amatörün bir tık üstüdür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu covid illeti 2 yıl sonra bize de bulaştı, ailecek pozitifiz (bu kelimeyi bunun için kullanmak çok sinir bozucu). annem hastanede yatıyor ve ben de refakatçıyım.
insanın annesini bu durumda görmesi çok üzücü bir şey. boğazımda yumruyla dolaşıyorum.
devamını gör...

kendi ayakları üzerinde duran kadınları neden hedef alıyorsunuz ki? asgari ücretle ayaklarının üzerinde durabiliyorsa kendisi tebrik etmek lazım zira şu devirde asgari ücretle ayakta durmak mesele…

yürekli kadınlara, erkeklere minnet eylemeyenlere selam olsun. zoruna gidenin de borusuna gitsin yapacak bir şey yok…
devamını gör...

dudağımda çıkan uçuğa sıcak çay kaşığını yapıştırmak sayılıyor mu ? keza bunu yapan başka bir milliyet tanımıyorum
devamını gör...

e.a'ya ithafen...


sen, i̇stemsiz olarak yaptiğim her şeyin intikamını aldın benden. hem de bunu, beni en zayıf noktamdan vurarak yaptın. öldürerek değil ama süründürerek yaptın. benden sevgini esirgeyerek yaptın. benim seni bir insanın bir insanı sevebileceği kadar çok sevdiğimi bilerek ve sirf bu yüzden, buna yaslanarak: beni bir insanın bir insanı sevebileceği kadar sevmeyerek yaptın. eksik bırakarak, beni böyle cezalandırarak yaptın.

bense eksik sevildikçe hırçınlaştım. zaman zaman neyin yolunda gitmedigini anlamlandiramaz ve tüm hatayı kendimde ararken zaman zamansa verdiğim tavizlerin ve istemeden yaptığım hatalarin farkına varamaz oldum. tüm bu her şeyin yükünü kaldırmak zorunda kaldığım için yoruldum.

sense ne kendi eksiklerini kapattın, ne benim yanlışlarımı düzeltmek zahmetinde bulundun ne de beni kaybetmemek adına bir çaba gösterdin. oysa böyle belirsizlik yaratmak yerine beni sevdiysen bunun sorumluluğunu alsaydın veya sevmiyordunsa da bu hususta bana karşı dürüst olsaydın ve benden kopmaya hazır hissedene değin benimle olan bağını sürdürmeye devam etmeseydin, bu kadar yıpranmazdım.

benden kopmaya hazır hissetmeyi bekledin ve daha sonra da beni gitmeye mecbur bırakana değin çaba sarfettin. birini sevince çok zor pes eden ve nadiren ondan vazgeçen biri olduğumu bildiğin için, senden kopana değin beni acıdan acıya, psikolojik işkencelere sürükledin. tüm bunları bildiğim halde, umut ettigimden değil, senden vazgeçeceksem bile ardıma bir kez olsun bakmadan gidebilmek için, verdiğin tüm acılara katlandim, kahrına da lütfuna da itaat ettim. bedenimin, ruhumun,kalbimin... (buna bir { dur! } diyebileceğim halde) "göz yumdum çektikleri eziyete!"

sonra seni özgür bıraktım... şaşırdın. çünkü yapmamı deli gibi istediğin halde, bir yandan da bunu yapma gücünü kendimde bulacagimi düşünmüyordun. oysa ben, vazgeçme kabiliyetim olmadığından değil; her ne yapmış olursan ol henüz senden vazgeçme eşiğine gelmedigim icin bunu yapmiyordum. sense bunu vazgeçilmezlik sanip bu kadar çok değer veriyor olmamı zayıflık saydin. çünkü hiç böylesine cikarsiz, böylesine karsiliksiz, bir sevgiyle karsilasmamistin. çünkü henüz sevmenin ne kadar yüce, değer verdiğini gösteriyor olmanın ne kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyordun. saklı sevgilerin insanıydın. çocuk değildin ama olgunlasmamısti henüz sevgin ve kederin.


sen olgunlasirken ben yandım. dört bir yanımı sardı yangınım. sonra kül oldum ve küllerimden yeniden doğdum. dedim ki, demek ki yanmak ve küllerimden yeniden doğmakmış yazgım. sonra ayağa kalktım. artık sevgim değil tecrübemdi taptığım kendi acımla kendi ruhumda kavrulurken, piştiğimi anladım. sonra git gide kendimi onarirken kendim, yer degistirdi bir gün tecrübem ve sevgim. ben de kalmak için verdiğim savaştan ve gitmek için verdiğin çabaya engel olmaya çalışmaktan vazgeçtim. i̇şte böylesine bir anda, böylesine birden, akıntıya kürek sallamaktan vazgectim!


aynı ülkede yaşıyor, aynı şehirde nefes alıyor ve hatta aynı yerde çalışıyorduk. ve her çıkış saatinde denk gelip durduk. i̇lk hafta umursuzca bakan gözlerin ilerleyen vakitlerde bir umut merhamet dinlenip durdu. benim sana gelmeyisime, bu kadar güçlü bir şekilde karşında duruyor oluşuma, senin bana gelmek isteyisin karşısında gösterdiğim gaddarlik ve istikrara şaştın. i̇lk hafta özgürlüğün hazzını derinlemesine yaşayan ve mağrur bir duruşla geleceğimden emin bir şekilde bakan gözlerde, ben gelmedikçe hayat ışığı sönen ve sen gelmek istesen bile seni kabul etmeyeceğimi bildiginden, yuruyen bir cesedin ruhsuzlugunu, kabahatinden ötürü mahcup ama özre yüzü olmayan bir insanın derin pişmanlığını sezdim.

ama senin çektiğin acıdan ya da kivranislarindan ötürü zevk almadım. çünkü ben aci çeken bir insan karşısında kahkaha atmazdim! çünkü sen değildim. cunku senin aksine, acı çeken bir insan karşısında gülüp eglenseydim, insan yanlarim acirdi benim. çünkü ben senin gibi bir insan bana eğilsin diye yapmadığım şeyi bırakmayıp insan yanlarımı kaybetmedim. sadece senin mutluluğuna da mutsuzluguna da kayıtsız kalmakti yaptığım... hem de bunu seni senin silahinla vurarak yaptım! seni gaddarligimdan da merhametimden de mahrum bırakarak yaptım! hem de senin gibi arkadan vurarak degil; gözünün içine bakarak, tüm dürüstlüğüm, tüm mertligimle yaptım.


senin gibi yaptığım başka yapmak istediğim başka olarak yapmadım. senden gerçekten vazgectigim ve tüm bu yaşadıklarımıza dönüp baktığımda, senin aksine, yaptığım seyleri senin canını yakmak için değil; artık kendi canım yanmasın diye yaptım. yani seni hür bırakırken, kendimi de azat ettim. senin gibi yaralı bırakmadım, toparlanamasin diye kanatlarını koparmadim ardimdakinin. üzmüş olabilirim ama yipratmadim. her zaman mükemmel olamamış olabilirim, ama nahif sevdim. ve bir zamanlar sevmiş olduğum insana karşı cirkinlesmedim hiçbir zaman.

geçen gün tasinirken, taşları çok sevdiğimden doğum gunumde benim için yaptigin ve birçok şeyi atmama rağmen atmaya kiyamadigim bir hediyenle karsilastim. babam yanlışlıkla eşyaları taşırken taşlardan bir tanesinin üzerine basıp kırdı. her şeye karşın kalbim öyle çok acıdı öyle çok acıdı ki, taa derinlerden gelen bir yaranın sizlamasini o yaranın tam üstünde hissettim. sonra o taşı yine atmaya kıyamadım ve yerden alıp kitaplığımın en üst rafina yerleştirdim.
ama senin hatrına değil; "acemiligim, safliğım, incinmisliğim adına"

(...)
devamını gör...

günaydın sözlük,
umarım bugün hayatın bize sürekli attığı ekşi limonları limonata yapacak şekeri bulabiliriz. *
bol şekerli günler...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim