türkiye'de tartışma kültürü
lafı kesilmeden iki kişinin bir konuyu enine boyuna tartışmasının mümkün olmadığı bir ülkede olmadığını düşündüğüm konudur. hayatım boyunca sadece bir kişi konuşurken lafımı kesmedi, o da amerikalıydı.
devamını gör...
tokat etkisi yaratan gerçekler
her kime ne kadar yakın, samimi olursanız olun. yine yalnız ve tekiz. gece olup da yatağa girince yine bir iç sesimiz bir biz varız.
devamını gör...
kafa dengi arkadaş bulmanın zorluğu
inanılmaz zor olan durumdur. bulanlara hep imrenmişimdir. hayatınızda böyle tek bir kişi olsa başka kimseye gerek kalmaz diye düşünüyorum. henüz bilmiyorum.
devamını gör...
filmi çekilesi kitaplar
elif şafak - araf, baba ve piç , iskender
kürk mantolu madonna
serenad
ferdi - tayfur- paraşütteki çocuk.
evet ferdi tayfur' un 4- 5 kadar kitabı da bulunmakta.
kürk mantolu madonna
serenad
ferdi - tayfur- paraşütteki çocuk.
evet ferdi tayfur' un 4- 5 kadar kitabı da bulunmakta.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
hepimizin içinde adını koyamadığımız bir şey var, işte biz oyuz.
jose saramago
jose saramago
devamını gör...
özgecan aslan
20 yaşında iken okulundan evine gitmek için bindiği minibüste canice katledilen güzeller güzeli bir kadındır.
bir anneye “çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi...” dedirtecek kadar acı bir ölümü olmuştur.
katledildiği yıl ise benim üniversiteye başladığım 2015 yılıydı. her otobüse bindiğimizde korkmaya başlamıştık artık. gerçi hâlâ otobüste en son biz kalmamaya dikkat ediyoruz maalesef. varmamız gereken yere eğer otobüsün içi boşalmışsa erken inip yürüyerek gidiyoruz.
bugün ise özgecan'ın önce bıçaklanıp sonra da yakılarak öldürülmesinin ardından tam altı sene geçti.
geçen bu altı sene de ise ülkemizde kadın cinayetleri ise giderek arttı.
biz ne çektiği acıları ne de güzeller güzeli bu kadını unutmadık.
ancak ''başka özgecanlar ölmesin!'' diyerek uğraştığımız bu direnişi kaybettiğimizi 2021 yılının ilk ayından 23 kadının öldürülmüş olması ile dahi anlayabiliriz.
zamanla katlanarak giden kayıplar veriyoruz. yarın bu listenin içinde belki ben de olabilirim.
tıpkı özgecan aslan'ın arkasından bir destek mesajı bırakan şule çet gibi. (bkz: şule çet)
anitsayac.com
bir anneye “çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi...” dedirtecek kadar acı bir ölümü olmuştur.
katledildiği yıl ise benim üniversiteye başladığım 2015 yılıydı. her otobüse bindiğimizde korkmaya başlamıştık artık. gerçi hâlâ otobüste en son biz kalmamaya dikkat ediyoruz maalesef. varmamız gereken yere eğer otobüsün içi boşalmışsa erken inip yürüyerek gidiyoruz.
bugün ise özgecan'ın önce bıçaklanıp sonra da yakılarak öldürülmesinin ardından tam altı sene geçti.
geçen bu altı sene de ise ülkemizde kadın cinayetleri ise giderek arttı.
biz ne çektiği acıları ne de güzeller güzeli bu kadını unutmadık.
ancak ''başka özgecanlar ölmesin!'' diyerek uğraştığımız bu direnişi kaybettiğimizi 2021 yılının ilk ayından 23 kadının öldürülmüş olması ile dahi anlayabiliriz.
zamanla katlanarak giden kayıplar veriyoruz. yarın bu listenin içinde belki ben de olabilirim.
tıpkı özgecan aslan'ın arkasından bir destek mesajı bırakan şule çet gibi. (bkz: şule çet)
anitsayac.com
devamını gör...
covid yalanına inanmıyorum
berbat espiriler kasılan haklı beyan. "yalan" kısmına şerh düşüyorum. böyle bir hastalık var. lakin bürokrasi ve şirketle dünya konseptinin naamına öyle bir koydu ki, bunu covid bile edemezdi.
tanıdığım her genç depresyonda. her yaşlı kemik ağrıları çekiyor hareketsizlikten. maske ve dezenfektanlar çevre kirliliğinde tavan yaptırmış durumda. kanser pandemisi kapıda. açlık ve işsizlikten nice intiharlar oluyor.
hepsi de yakalananların sadece yüzde ikisini öldürecek bir hastalık yüzünden. o yüzde iki de 70 üstü. 70 üstü insanlar zaten hep bir nedenden ölür. internet devleri, medikal sömürücüler şişecek diye bizi böyle sevmeye ne gerek vardı?
tanıdığım her genç depresyonda. her yaşlı kemik ağrıları çekiyor hareketsizlikten. maske ve dezenfektanlar çevre kirliliğinde tavan yaptırmış durumda. kanser pandemisi kapıda. açlık ve işsizlikten nice intiharlar oluyor.
hepsi de yakalananların sadece yüzde ikisini öldürecek bir hastalık yüzünden. o yüzde iki de 70 üstü. 70 üstü insanlar zaten hep bir nedenden ölür. internet devleri, medikal sömürücüler şişecek diye bizi böyle sevmeye ne gerek vardı?
devamını gör...
sketchtoy'da çizilen normal sözlük nickleri
devamını gör...
keltler
kendime nedense oldukça yakın bulduğum avrupa'nın 4 kadim halkından* biridir. ve hatta hatırlarım küçükken kelt müziği duyduğumda donup kalırdım. 7 ceddi kuzeyli biri olarak lan acaba? diyorum bazen.* zaten yukarıdaki girilerde de oldukça ayrıntılı bahsedilmiş ama ben de çok kısaca biraz bahsetmek istiyorum kendilerinden.
keltlerin anayurdunun şimdiki ankara'nın da içinde bulunduğu galatya bölgesi olduğu söyleniyor ve göç yolları üzerinde karadeniz kıyıları bulunuyor.* buradan da şimdiki fransa, britanya ve irlanda'ya göç etmişlerdir. tıpkı türkler gibi göçebe ve savaşçıdırlar.
kelt, antik yunancada keltoi, latincede celtae olarak geçer ve kelime olarak cesur anlamına gelir. keltlerde din oldukça önemli bir yere sahiptir (bkz: druid). kedileri de kutsal kabul ederlerdi ve onlara karşı korku ve aşırı saygı beslerlerdi. pagan bir anlayışa sahiptiler. bazen kedileri dini törenlerde kurban ettikleri de yazmakta. keltlerin oldukça vahşi ve sert bir halk olduğu söylenmekte. kültürlerinde ejderha önemli bir tutar.
günümüzde loreena mckennitt, kelt müziği denilince akla gelen ilk isimlerdendir. aynı zamanda james horner'da eserlerinde keltik melodiler kullanmasıyla bilinir.
örnek bir kelt müziği (biraz savaşçı olanlarından bu)
bu da loreena mckennitt'ten
keltlerin anayurdunun şimdiki ankara'nın da içinde bulunduğu galatya bölgesi olduğu söyleniyor ve göç yolları üzerinde karadeniz kıyıları bulunuyor.* buradan da şimdiki fransa, britanya ve irlanda'ya göç etmişlerdir. tıpkı türkler gibi göçebe ve savaşçıdırlar.
kelt, antik yunancada keltoi, latincede celtae olarak geçer ve kelime olarak cesur anlamına gelir. keltlerde din oldukça önemli bir yere sahiptir (bkz: druid). kedileri de kutsal kabul ederlerdi ve onlara karşı korku ve aşırı saygı beslerlerdi. pagan bir anlayışa sahiptiler. bazen kedileri dini törenlerde kurban ettikleri de yazmakta. keltlerin oldukça vahşi ve sert bir halk olduğu söylenmekte. kültürlerinde ejderha önemli bir tutar.
günümüzde loreena mckennitt, kelt müziği denilince akla gelen ilk isimlerdendir. aynı zamanda james horner'da eserlerinde keltik melodiler kullanmasıyla bilinir.
örnek bir kelt müziği (biraz savaşçı olanlarından bu)
bu da loreena mckennitt'ten
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bu akşam dinleyeceğim yayındır. bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun tanımlarındaki enerjiyi yayınında gösterdiğini tahmin ediyorum. şimdiden iyi yayınlar.*
devamını gör...
bundan bize ne olması
survivor barış ile nisa'nın öpüşmesi gibi vasat konulara verilen tek cümlelik yanıt.
devamını gör...
metot
semaver kumpanya'nın metot isimli oyunundan uyarlanan 4 bölümlük mini dizidir. gain'de yayınlanmıştır.
oyun yazarı ispanyol jordi galceran tarafından kaleme alınan bu eser, köklü bir şirketin satış direktörlüğü gibi önemli varsayılan pozisyonu için işe alım esnasında uyguladığı sıradışı mülakat metodunu konu almaktadır.
fazla sıkmadan gelelim bizdeki versiyonuna.
aynı zamanda serkan keskin'in ilk yönetmenlik tecrübesi olan mini dizide kendisi de başrol olarak çıkıyor karşımıza.
diğer oyuncular ise;
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
şebnem hassanisoughi
spoiler mpoiler dinlemeden jordi ne verdiyse anlatacağım bu bölümde o yüzden öncesinde izlemek isterseniz okumanızı tavsiye etmem. * )
insan psikolojisi ne değişik ve değişken şeydir ya hu dedirten bir yapım olmuş, dizinin ilk bölümünde iş başvurusunda bulunmuş birçok insan arasından elene elene son 4'e kalmış ve işi kapmak için gözünü karartmış adaylar görüyorken işlemeye başlayan metot ilk olarak salonda bulunan dört adaydan birinin aslında insan kaynaklarında görevli personel olduğu bilgisini vererek ufak çaplı bir kriz oluşturuyor zira bu kişiyi 10 dakika içinde bulmaları gerekiyor.
olay örgüsünü tamamen anlatmadan durum üzerinden birkaç şeye değineceğim.
verilen veriler ve oluşturulan yapay krizler sırasında istediğini almak isteyen bir insanın ne derece gözünü karartabileceğine, telaşına, vicdan muhakemesine yahut umursamazlık derecesindeki kararlılığına şahit oluyoruz izlerken. adaylar arasında yer yer ağızlar bozuluyor, yıldırma politikası uygulanıyor, duygu sömürüleri yapılıyor ve daha bir sürü şey.
oynanan son hedef oyununda erkek adayımız kadın adayımızı görevi bu olduğu için yaşadığı trajediyi kullanarak ağlatıyor ve oyunu kazandığını zannediyoruz taa ki başrolümüz haricindeki 3 kişininde aslında insan kaynakları departmanında görevli psikolog olduğunu öğrenene kadar...
evet bu tür ters köşelerle sıkça karşılaştım izlerken ve evet hep o ters köşe gelmeden önce sezdim ama bu durum heyecanımı kaybetmeme yetmedi. oyunculuklar son derece doğal ve gerçekçi derece saçma, zaten karakterlerimizden biri oyun esnasında tam olarakta bunu söylüyor aslında "bu kadar saçma olduğuna göre gerçektir, ancak gerçek hayat bu kadar saçma olabilir."
son dönemeçte yediğimiz son ters köşe ise tüm kurgulanan oyunun aslında adayımızın araştırılmış geçmişinden alıntılanmış ve gerçekten yaşadığı olaylar olduğunu öğreniyoruz.
ve evet yine öğreniyoruz ki adayımız baştan sona kendine biçtiği sahte bir kişilik ile yürütmüş oyun boyunca işlerini.
açıkçası 4 bölüm süresince 'ulan bu nasıl bi insan! ' dediğim adam nihayetinde iyi, zaafları olan, incinmiş ve sevilesi biri çıkıyor. ancak bu işi almasına yetmiyor tabi ki. asıl mesaj şimdi geliyor.
psikologlardan biri adayımızı işe alamayacaklarını açıklarken şu cümleyi kuruyor;
"biz or.... çocuğuna benzeyen iyi bi adam aramıyoruz, bizim iyi bi adama benzeyen or.... çocuğuna ihtiyacımız var."
hah işte aynen böyle yürüyor işler! dedim tabii. iyiler bu yüzden kazanamıyor da dedim iç çekerek ve serkan keskin'le aynı anda yaktım sigaramı. dur bi dakika. biz kadınlarda bunu yapmıyor muyuz farkında olmadan? neyse bunu sonra konuşuruz.
dizi güzel, tavsiye ederim. dijital platformlarda bu denli kaliteli işler görmek ayrıca güzel. serkan keskin'in yapmış olması da apayrıca ballı lokma tatlısı.
içerik ve dizi sonu müziği şöyle, klibi izlemenizi de tavsiye ederim.
oyun yazarı ispanyol jordi galceran tarafından kaleme alınan bu eser, köklü bir şirketin satış direktörlüğü gibi önemli varsayılan pozisyonu için işe alım esnasında uyguladığı sıradışı mülakat metodunu konu almaktadır.
fazla sıkmadan gelelim bizdeki versiyonuna.
aynı zamanda serkan keskin'in ilk yönetmenlik tecrübesi olan mini dizide kendisi de başrol olarak çıkıyor karşımıza.
diğer oyuncular ise;
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
şebnem hassanisoughi
spoiler mpoiler dinlemeden jordi ne verdiyse anlatacağım bu bölümde o yüzden öncesinde izlemek isterseniz okumanızı tavsiye etmem. * )
insan psikolojisi ne değişik ve değişken şeydir ya hu dedirten bir yapım olmuş, dizinin ilk bölümünde iş başvurusunda bulunmuş birçok insan arasından elene elene son 4'e kalmış ve işi kapmak için gözünü karartmış adaylar görüyorken işlemeye başlayan metot ilk olarak salonda bulunan dört adaydan birinin aslında insan kaynaklarında görevli personel olduğu bilgisini vererek ufak çaplı bir kriz oluşturuyor zira bu kişiyi 10 dakika içinde bulmaları gerekiyor.
olay örgüsünü tamamen anlatmadan durum üzerinden birkaç şeye değineceğim.
verilen veriler ve oluşturulan yapay krizler sırasında istediğini almak isteyen bir insanın ne derece gözünü karartabileceğine, telaşına, vicdan muhakemesine yahut umursamazlık derecesindeki kararlılığına şahit oluyoruz izlerken. adaylar arasında yer yer ağızlar bozuluyor, yıldırma politikası uygulanıyor, duygu sömürüleri yapılıyor ve daha bir sürü şey.
oynanan son hedef oyununda erkek adayımız kadın adayımızı görevi bu olduğu için yaşadığı trajediyi kullanarak ağlatıyor ve oyunu kazandığını zannediyoruz taa ki başrolümüz haricindeki 3 kişininde aslında insan kaynakları departmanında görevli psikolog olduğunu öğrenene kadar...
evet bu tür ters köşelerle sıkça karşılaştım izlerken ve evet hep o ters köşe gelmeden önce sezdim ama bu durum heyecanımı kaybetmeme yetmedi. oyunculuklar son derece doğal ve gerçekçi derece saçma, zaten karakterlerimizden biri oyun esnasında tam olarakta bunu söylüyor aslında "bu kadar saçma olduğuna göre gerçektir, ancak gerçek hayat bu kadar saçma olabilir."
son dönemeçte yediğimiz son ters köşe ise tüm kurgulanan oyunun aslında adayımızın araştırılmış geçmişinden alıntılanmış ve gerçekten yaşadığı olaylar olduğunu öğreniyoruz.
ve evet yine öğreniyoruz ki adayımız baştan sona kendine biçtiği sahte bir kişilik ile yürütmüş oyun boyunca işlerini.
açıkçası 4 bölüm süresince 'ulan bu nasıl bi insan! ' dediğim adam nihayetinde iyi, zaafları olan, incinmiş ve sevilesi biri çıkıyor. ancak bu işi almasına yetmiyor tabi ki. asıl mesaj şimdi geliyor.
psikologlardan biri adayımızı işe alamayacaklarını açıklarken şu cümleyi kuruyor;
"biz or.... çocuğuna benzeyen iyi bi adam aramıyoruz, bizim iyi bi adama benzeyen or.... çocuğuna ihtiyacımız var."
hah işte aynen böyle yürüyor işler! dedim tabii. iyiler bu yüzden kazanamıyor da dedim iç çekerek ve serkan keskin'le aynı anda yaktım sigaramı. dur bi dakika. biz kadınlarda bunu yapmıyor muyuz farkında olmadan? neyse bunu sonra konuşuruz.
dizi güzel, tavsiye ederim. dijital platformlarda bu denli kaliteli işler görmek ayrıca güzel. serkan keskin'in yapmış olması da apayrıca ballı lokma tatlısı.
içerik ve dizi sonu müziği şöyle, klibi izlemenizi de tavsiye ederim.
devamını gör...
uzak durulması gereken insanlar
sevgisiz, sevgiyi bir çıkar ilişkisiyle örtüştürmüş insanlardan uzaklaşmak gerekir.
devamını gör...
kedilere selam vermek
istisnasız bütün kedilere tombalak diye selam veriyorum, çok hoş canlılar.
devamını gör...
üzgünken yapılanlar
(bkz: ağlamak)
devamını gör...
i am melting lannn melting
fenerbahçeli olunmaz, fenerbahçeli doğulur. biz fenerbahçeli olarak doğduk. öyle de devam edeceğiz.
gazapizm'den bir imzaya tav olabileceğimi söyleyeyim, adımız çıkmasın sonra.*
gazapizm'den bir imzaya tav olabileceğimi söyleyeyim, adımız çıkmasın sonra.*
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
basmâne'de gaziler caddesine
küçük bir yağmur götürdüm
siz böyle akşamüstü görmediniz.
attila ilhan.
küçük bir yağmur götürdüm
siz böyle akşamüstü görmediniz.
attila ilhan.
devamını gör...