insan neyle yaşar
insanlar, kendilerine baktıkları için yaşadıklarını sansalar da aslında sadece sevgiyle yaşadıklarını anladım. seven kişi, tanrı'ya yaklaşır ve tanrı da ona yaklaşır. çünkü sevgi tanrı'nın ta kendisidir.
bu sorunun altın cevabı.
kitap insanoğlunun yaptığı hataları gözler önüne seriyor. hırs, kin, öfke, açgözlülük gibi duyguların zararını anlatıyor. kitabın ismi (bkz: tolstoy'un nasihatları) olsaydı daha iyi olabilirdi. çünkü bütün hikayeleri ak sakallı bir dedeyi dinliyormuşum hissiyatıyla okudum.
alın size en orjinal kişisel gelişim kitabı. kafa karıştırıcı hiçbir husus yok. mesajlar anlayana şak diye iletiliyor. tabii dini öğreti kısmıda var. inanç ve tanrı kavramlarının altı çok çiziliyor. kutsal kitaplardaki gibi efsunlu bir anlatım hakim.
hikayeler içinde aslında en sevdiğim, tek bir kıvılcım tüm evi yok edebilir di. bu hikaye üzerine çok düşündüm. biri kötü bir söz söyler orada cevap verirsin sonra o söyler sen söylersin uzar gider. bu kavgalara sonra büyük kavgalara ve bir hınçla karar vermeye sebep olur. bir belayı savuşturamazsan başından o seni kendi bildiği gibi yutar. bataklığa düştün mü, aşağıdan seni daha çok çekerler. orada iki altın cümle vardı:
kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin
ikincisini ise çok duyarız ve üzerine bir daha düşünülmesi gerekendir.
(bkz: öfkeyle kalkan zararla oturur)
düşündüm de bende bu tuzaklara düşüyorum. birinin lafının altında kalmamayı dik duruş gibi algılıyorum. halbuki ona laf anlatmakla geçireceğim zamanı kaotik bir iç çöküş ile sonlandırıyorum. kimbilir ne acı kayıplara yol açıldı. kendimizi tartmadığımız iç güdüsel verdiğimiz tepkilerimizle ne hatalar yapıldı?
ve hangimiz yapmıyoruz ki!
acaba sözümün üzerine söz olmaz kibir'ini kaç defa yaşıyoruz?
kitap, sevgi kelimesinin hazinesini keşfetme, iyilikten şaşmama ve fazladan ermişlik rütbesine ulaşma hükmü ile karşınızda.
tolstoy amca'mız güzel bir nasihat çekmiş.
bu sorunun altın cevabı.
kitap insanoğlunun yaptığı hataları gözler önüne seriyor. hırs, kin, öfke, açgözlülük gibi duyguların zararını anlatıyor. kitabın ismi (bkz: tolstoy'un nasihatları) olsaydı daha iyi olabilirdi. çünkü bütün hikayeleri ak sakallı bir dedeyi dinliyormuşum hissiyatıyla okudum.
alın size en orjinal kişisel gelişim kitabı. kafa karıştırıcı hiçbir husus yok. mesajlar anlayana şak diye iletiliyor. tabii dini öğreti kısmıda var. inanç ve tanrı kavramlarının altı çok çiziliyor. kutsal kitaplardaki gibi efsunlu bir anlatım hakim.
hikayeler içinde aslında en sevdiğim, tek bir kıvılcım tüm evi yok edebilir di. bu hikaye üzerine çok düşündüm. biri kötü bir söz söyler orada cevap verirsin sonra o söyler sen söylersin uzar gider. bu kavgalara sonra büyük kavgalara ve bir hınçla karar vermeye sebep olur. bir belayı savuşturamazsan başından o seni kendi bildiği gibi yutar. bataklığa düştün mü, aşağıdan seni daha çok çekerler. orada iki altın cümle vardı:
kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin
ikincisini ise çok duyarız ve üzerine bir daha düşünülmesi gerekendir.
(bkz: öfkeyle kalkan zararla oturur)
düşündüm de bende bu tuzaklara düşüyorum. birinin lafının altında kalmamayı dik duruş gibi algılıyorum. halbuki ona laf anlatmakla geçireceğim zamanı kaotik bir iç çöküş ile sonlandırıyorum. kimbilir ne acı kayıplara yol açıldı. kendimizi tartmadığımız iç güdüsel verdiğimiz tepkilerimizle ne hatalar yapıldı?
ve hangimiz yapmıyoruz ki!
acaba sözümün üzerine söz olmaz kibir'ini kaç defa yaşıyoruz?
kitap, sevgi kelimesinin hazinesini keşfetme, iyilikten şaşmama ve fazladan ermişlik rütbesine ulaşma hükmü ile karşınızda.
tolstoy amca'mız güzel bir nasihat çekmiş.
devamını gör...
bir zamanlar moda olan şimdi yüzüne bakmadığımız şeyler
uzun kollu sweat ya da t'shirt!ün üzerine kısa kollu t'shirt giymek.
devamını gör...
turistin görebileceği herkesi aşılayacağız
reuters'un "türkiye'ye gitmek için en iyi zaman, türkler dışarı çıkamıyor." haberini haklı çıkaran açıklama. biz artık misafir konumunda olduğumuzdan turistlerden "kendi memleketinizmiş gibi rahat olun." lafını duyabiliriz.
devamını gör...
yazarların doğmuş olmak istedikleri ülke
80li yıllarda arjantinde doğmuş olmayı çok isterdim. o aşk dolu sokaklarda koşmayı isterdim.
devamını gör...
mokasen
kuzey amerika'daki kızılderililer tarafından giyilen, tek parça deriden yapılmış, yumuşak ayakkabıdır.
orijinali algonkin dilinde makasin'dir.
orijinali algonkin dilinde makasin'dir.
devamını gör...
tanpınar'ın mektupları
zeynep kerman'ın hazırladığı, ahmet hamdi tanpınar'ın, şairlere ve yazarlara yazdığı mektuplar bulunan ve tanpınar'ı daha iyi tanımak isteyenlerin okuması gereken bir kitap.
ahmet kutsi tecer'e 29 ocak 1938 tarihinde yazdığı mektuptan ufak bir alıntı;
"sen mektup yazılmaz, okunur diyorsun. ne yapalım. gökten ne yağmış ki yer götürmemiş."
ahmet kutsi tecer'e 29 ocak 1938 tarihinde yazdığı mektuptan ufak bir alıntı;
"sen mektup yazılmaz, okunur diyorsun. ne yapalım. gökten ne yağmış ki yer götürmemiş."
devamını gör...
sevgilisine tektaş alamayan erkek
yorumları okuyunca erkek olmadığımı öğrendiğim başlık.
edit : fakir değilim yahu sevgilim yok.
edit : fakir değilim yahu sevgilim yok.
devamını gör...
codex leicester
leonardo da vinci bu kitabı ayna görüntülü tekniği ile yazmıştır. yani kelimelerin sağdan sola doğru okunması gerekiyor.
kitap hidrolik ve su hareketleri üzerine yazılmıştır. suyun gelgit hareketi, setler ve barajlar üzerine odaklanan kitap ayrıca ay-dünya-güneş arasındaki ilişkiye de yer vermektedir. içerisinde çokça çizim ve taslak barındırır. bunlardan birisi de galata köprüsü ile ilgilidir.
bill gates tarafından 11 kasım 1994'te 30,802,500 dolara satın alınan bu kitap, dünyanın en pahalı kitabı olarak bilinir.
kitap hidrolik ve su hareketleri üzerine yazılmıştır. suyun gelgit hareketi, setler ve barajlar üzerine odaklanan kitap ayrıca ay-dünya-güneş arasındaki ilişkiye de yer vermektedir. içerisinde çokça çizim ve taslak barındırır. bunlardan birisi de galata köprüsü ile ilgilidir.
bill gates tarafından 11 kasım 1994'te 30,802,500 dolara satın alınan bu kitap, dünyanın en pahalı kitabı olarak bilinir.
devamını gör...
bamyanın haksız yere hor görülüp aşağılanması
bana yine tarif yazdıracaksınız ama şu an hiç uğraşamam. lütfen ehlinin elinden yemeden kötüleyip durmayın sebzecağızı.
devamını gör...
ivanmilinski
biraz irdelesek akraba çıkabileceğimiz takibimde olan yazardır, yazmalıdır. zira güldürüyor baya.*
devamını gör...
buzdolabı yoktu bu ülkede
yahu şimdi buzdolabı varda noluyor? içi tam takır kuru bakır!
devamını gör...
aldatılmak
rus edebiyatından birinin eşine yazdığı notta geçen bir cümle vardı; seni hiç aldatmadım, düşüncede bile, diyordu.
aldatmak sadece başka biriyle sevişmek midir? ya da başka biriyle sevişti diye o devasa aşklar biter mi? sevgiyi, aşkı, ilişkiyi bitiren, yok eden sadece başka bir ten, anlık bir haz mıdır?
aldatılmış biri olarak söylüyorum: aldatılmanın yakıcı kısmı bu değil. şahsım için önemsiz kısmı hatta. aldatılmayı yıkıcı yapan işin içindeki cinsellik değil, düşünce kısmı. seninleyken onu düşünebilecek olması. ya da bir başkasını. illa bir şeyler yaşaması da gerekmiyor. senin yanındayken zihninin başka yerde, başkasıyla olması.
aynayı kendimize çevirelim biraz da; hayatımızda başka biri varken eskilerden biri hiç mi aklımıza gelmedi?
aldatmak/aldatılmak o kadar ince bir çizgi ki "benim" diyen akrobat bile üzerinde yürüyemez. ilişki her türlü yakar, yıkar. önemli olan bütün bunları bilip, göze alıp o yola çıkmak.
aldatmak sadece başka biriyle sevişmek midir? ya da başka biriyle sevişti diye o devasa aşklar biter mi? sevgiyi, aşkı, ilişkiyi bitiren, yok eden sadece başka bir ten, anlık bir haz mıdır?
aldatılmış biri olarak söylüyorum: aldatılmanın yakıcı kısmı bu değil. şahsım için önemsiz kısmı hatta. aldatılmayı yıkıcı yapan işin içindeki cinsellik değil, düşünce kısmı. seninleyken onu düşünebilecek olması. ya da bir başkasını. illa bir şeyler yaşaması da gerekmiyor. senin yanındayken zihninin başka yerde, başkasıyla olması.
aynayı kendimize çevirelim biraz da; hayatımızda başka biri varken eskilerden biri hiç mi aklımıza gelmedi?
aldatmak/aldatılmak o kadar ince bir çizgi ki "benim" diyen akrobat bile üzerinde yürüyemez. ilişki her türlü yakar, yıkar. önemli olan bütün bunları bilip, göze alıp o yola çıkmak.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
siyaset tartışmayı seviyorum.
devamını gör...
koklayınca geçmişi hatırlatan kokular
soba üstüne konulan kestane ve limon kokusu. kıyafetlerin arasına konmuş bir naftalin kokusu, babanne evine adımını atmadan yüzüne çarpan o eski evin kendine has kokusu, eskiden bayramlar da kapı kapı dolaşıp topladığımız eski ve bayat kabından çıkarılan kahveli şeker kokusu, eski vitrinlerin kapağını açınca o yüze vuran hafif küfümsü kitap kokusudur.
devamını gör...
tek kelime ile derdini anlat
zaman
devamını gör...
10 kasım 1938
saygı ve özlemle anıyoruz atam her daim izindeyiz..
devamını gör...
ülkede youtube kanalı açmayan takribi 10 kişi kalması
yaklaşık olarak çiğ köfteci açmamış kişi sayısı kadar kalmıştır. herkes video çekiyorsa bu videoları kim izliyor o zaman sorusunu da akıllara getirir.
devamını gör...
truva savaşı
odysseus, zeka ve strateji tanrıçası athena'nın el verdiği, kurnazlığıyla ünlü ithake kralı mitolojik kahramandır. genelde truva savaşını bitiren tahta at fikriyle tanınır ancak on yıl süren bu savaşın en önemli sebeplerinden biri yine bu cin fikirli abimizin eseridir. kendi sebep olduğu savaşı kendisi bitirmiştir.
leda, sparta kralı tyndareos'un güzelliğiyle nam salmış karısıdır. bu güzellik zeus'un gözünden de kaçmamıştır, ancak güzel olan her şeyi kendisine isteyen bu tanrı, karısı hera'dan çekindiği için bir kuğu kılığında leda'ya sokulur ve onunla birlikte olur. ne tesadüftür ki aynı gece leda, kocası tyndareos ile de birlikte olur. dokuz ay sonra iki yumurta doğurur, birinden zeus'un ikizleri polydeukes ve helen, diğerinden tyndareos'un ikizleri castor ve clytemnestra çıkar. erkek kardeşler castor ve polydeukes ((gbkz: dioskurlar)) maceradan maceraya atılırlar. kız kardeşlerin kaderi ise bellidir, ittifak ve iyi ilişkiler adına krallarla evlendirilmek.
clytemnestra miken kralı agamemnon ile evlendirilir. güzelliğiyle kız kardeşinden çok ötede olan zeus'un kızı helen ise daha evlenme çağına gelmeden kral theseus tarafından kaçırılır, sonrasında erkek kardeşleri dioskurlar tarafından kurtarılır. evlenme yaşına geldiğindeyse akhaları tam anlamıyla iç savaşın eşiğine getirir. o dönemde bekar ve nüfuz sahibi ne kadar kral ve prens varsa, hediyelerle güzel helen'in babası bildikleri tyndareos'un evine doluşurlar. kızı birimize vermeden buradan ayrılmayız derler. politik olarak tyndareos, helen'i menalous ile evlendirme niyetindedir çünkü diğer kızı ile evli olan menalous'un abisi agamemnon, akhalar içinde çok büyük nüfuz sahibidir ve bu akrabalık ilişkisinin güçlendirilmesi gerekmektedir. ancak ortam o kadar gergindir ki helen'i kiminle evlendirirse evlendirsin, diğer damat adayları o kişiye ve kendisine savaş açacaktır. işte tyndareos'un bu müşkül halini gören kurnaz odyseus helen'in kendisine uygun görüleceğini umarak, ona şu aklı verir: tüm damat adayları ile konuş ve bir tek bir şartla damadını seçeceğini bildir, bu şart da her kim kızının kocası olursa tüm diğer damat adayları ona bağlılık yemini edecek ve yardım istediğinde ona yardıma koşacak.
tyndareos bu fikri beğenir ve uygular ancak odyseus havasını alır, menalous helen'in kocası olur ve büyük bir çeyizle birlikte onu evine götürür. işte akhalar arasında yapılan bu anlaşma truva savaşının en büyük mitolojik nedenlerinden biridir. diğer neden zeus'un kendi çocuğu tarafından öldürülme paranoyası sonucu ortaya çıkan daha masalsı bir hikayedir. (bkz: thetis)
paris'in saraydan kız kaçırma olayı bir çok anlatıda helen'in çeyizlerini de kapsamaktadır. agamemnon bu durumu fırsat bilerek kardeşine yapılan haksızlığa karşı tüm akhalara bu anlaşmayı hatırlatır ve onları truva'ya karşı bir araya getirir.
not: tabi ki savaşın asıl nedeni yunan yarımadasındaki miken uygarlığı ile anadolu yarımadasındaki iyon medeniyetlerinin kaynak ve güç çekişmesidir. bir taraf aralarındaki birliği sağladığı anda diğer taraftaki en güçlü şehir devletine topluca saldırmış, sonradan anadolu devletleri bu tehdide karşı truvalılara yardım gönderse de truva'nın düşüşü engellenememiştir.
leda, sparta kralı tyndareos'un güzelliğiyle nam salmış karısıdır. bu güzellik zeus'un gözünden de kaçmamıştır, ancak güzel olan her şeyi kendisine isteyen bu tanrı, karısı hera'dan çekindiği için bir kuğu kılığında leda'ya sokulur ve onunla birlikte olur. ne tesadüftür ki aynı gece leda, kocası tyndareos ile de birlikte olur. dokuz ay sonra iki yumurta doğurur, birinden zeus'un ikizleri polydeukes ve helen, diğerinden tyndareos'un ikizleri castor ve clytemnestra çıkar. erkek kardeşler castor ve polydeukes ((gbkz: dioskurlar)) maceradan maceraya atılırlar. kız kardeşlerin kaderi ise bellidir, ittifak ve iyi ilişkiler adına krallarla evlendirilmek.
clytemnestra miken kralı agamemnon ile evlendirilir. güzelliğiyle kız kardeşinden çok ötede olan zeus'un kızı helen ise daha evlenme çağına gelmeden kral theseus tarafından kaçırılır, sonrasında erkek kardeşleri dioskurlar tarafından kurtarılır. evlenme yaşına geldiğindeyse akhaları tam anlamıyla iç savaşın eşiğine getirir. o dönemde bekar ve nüfuz sahibi ne kadar kral ve prens varsa, hediyelerle güzel helen'in babası bildikleri tyndareos'un evine doluşurlar. kızı birimize vermeden buradan ayrılmayız derler. politik olarak tyndareos, helen'i menalous ile evlendirme niyetindedir çünkü diğer kızı ile evli olan menalous'un abisi agamemnon, akhalar içinde çok büyük nüfuz sahibidir ve bu akrabalık ilişkisinin güçlendirilmesi gerekmektedir. ancak ortam o kadar gergindir ki helen'i kiminle evlendirirse evlendirsin, diğer damat adayları o kişiye ve kendisine savaş açacaktır. işte tyndareos'un bu müşkül halini gören kurnaz odyseus helen'in kendisine uygun görüleceğini umarak, ona şu aklı verir: tüm damat adayları ile konuş ve bir tek bir şartla damadını seçeceğini bildir, bu şart da her kim kızının kocası olursa tüm diğer damat adayları ona bağlılık yemini edecek ve yardım istediğinde ona yardıma koşacak.
tyndareos bu fikri beğenir ve uygular ancak odyseus havasını alır, menalous helen'in kocası olur ve büyük bir çeyizle birlikte onu evine götürür. işte akhalar arasında yapılan bu anlaşma truva savaşının en büyük mitolojik nedenlerinden biridir. diğer neden zeus'un kendi çocuğu tarafından öldürülme paranoyası sonucu ortaya çıkan daha masalsı bir hikayedir. (bkz: thetis)
paris'in saraydan kız kaçırma olayı bir çok anlatıda helen'in çeyizlerini de kapsamaktadır. agamemnon bu durumu fırsat bilerek kardeşine yapılan haksızlığa karşı tüm akhalara bu anlaşmayı hatırlatır ve onları truva'ya karşı bir araya getirir.
not: tabi ki savaşın asıl nedeni yunan yarımadasındaki miken uygarlığı ile anadolu yarımadasındaki iyon medeniyetlerinin kaynak ve güç çekişmesidir. bir taraf aralarındaki birliği sağladığı anda diğer taraftaki en güçlü şehir devletine topluca saldırmış, sonradan anadolu devletleri bu tehdide karşı truvalılara yardım gönderse de truva'nın düşüşü engellenememiştir.
devamını gör...
yazarların favori kötü karakterleri
genelde hep kötü karakterleri severim zaten ama aralarında en sevdiğim hades.
evet hala selena izliyorum.
evet hala selena izliyorum.
devamını gör...