disleksi
          haftanın günlerini 9 yaşımda öğrendim. saatleri 11 yaşımda. bağcıklarımı bağlayamadığım için babamdan bir çok kez dayak yedim.
ayları hâlâ karıştırıyorum. cümlenin yarısında durup cümleyi tekrar tekrar okumak zorunda kalıyorum. sağımı ve solumu 10 yaşımda bisikletin vitesi sayesinde öğrendim. umarım geri zekalı değilimdir.
edit: dün ve yarını karıştırmak. hâlâ six ve sekiz'i karıştırıyorum. otobüs ve minibüs'ü karıştırmak.
(aklıma geldikçe eklerim)
  ayları hâlâ karıştırıyorum. cümlenin yarısında durup cümleyi tekrar tekrar okumak zorunda kalıyorum. sağımı ve solumu 10 yaşımda bisikletin vitesi sayesinde öğrendim. umarım geri zekalı değilimdir.
edit: dün ve yarını karıştırmak. hâlâ six ve sekiz'i karıştırıyorum. otobüs ve minibüs'ü karıştırmak.
(aklıma geldikçe eklerim)
devamını gör...
there is no spoon
          the matrix filminde geçen ve aslında kısmen de olsa filmin anlatmaya çalıştıklarını özetleyen cümledir. kaşık aslında yok!
bu cümleyi ilk kez neo kahin ile görüşmek için beklerken küçük bir çocuktan duyar. çocuk oturduğu yerde kaşıkları bükmektedir. neo'nun dikkatini çekince çocuk eğer kaşığın gerçek olmadığına inanırsa bunu yapabileceğini ima eder ve neo ilk seferde kaşığı büker.
bu cümleyi ikinci kez duyduğumuzda söyleyen neo’dur trinity ile asansör tepesinde romantik sayılabilecek bir kurtaran operasyonu ile ajan smith’in elindeki morpheus’un imdadına koşarlarken sarf eder cümleyi.
film neredeyse tamamen temel mantık olarak platon’un mağara alegorisi üzerine kurulmuştur. doğdukları günden itibaren bir mağarada duvarını izlemek üzere zincirlenmiş bir grup insan vardır. arkalarında yanan sonsuz bir ateş ve bu ateşin önünde ellerinde kuklalarla dolaşan bir grup kuklacı tarafından duvara yansıtılan gölgelerin gerçek olduğuna inanan bu insanlar asla güneş ışığı görmemiştir.
bir gün içlerinden biri zincirlerimden başla kaybedecek neyim acaba diye düşünür ve ben bir dışarı varıp geleyim derken hem karl marx’a anahtar bir cümle ilham etmiş hem de ilk kez gün ışığı görmüş olur.
döndüğü zaman mağaradakilere gölgelerin gerçek değil birer yansıma olduğunu söylediğinde ona kimse inanmaz.
platon böyle anlatır dünyayı, the matrix ise bize ufak bir özet sunar there is no spoon ile.
  bu cümleyi ilk kez neo kahin ile görüşmek için beklerken küçük bir çocuktan duyar. çocuk oturduğu yerde kaşıkları bükmektedir. neo'nun dikkatini çekince çocuk eğer kaşığın gerçek olmadığına inanırsa bunu yapabileceğini ima eder ve neo ilk seferde kaşığı büker.
bu cümleyi ikinci kez duyduğumuzda söyleyen neo’dur trinity ile asansör tepesinde romantik sayılabilecek bir kurtaran operasyonu ile ajan smith’in elindeki morpheus’un imdadına koşarlarken sarf eder cümleyi.
film neredeyse tamamen temel mantık olarak platon’un mağara alegorisi üzerine kurulmuştur. doğdukları günden itibaren bir mağarada duvarını izlemek üzere zincirlenmiş bir grup insan vardır. arkalarında yanan sonsuz bir ateş ve bu ateşin önünde ellerinde kuklalarla dolaşan bir grup kuklacı tarafından duvara yansıtılan gölgelerin gerçek olduğuna inanan bu insanlar asla güneş ışığı görmemiştir.
bir gün içlerinden biri zincirlerimden başla kaybedecek neyim acaba diye düşünür ve ben bir dışarı varıp geleyim derken hem karl marx’a anahtar bir cümle ilham etmiş hem de ilk kez gün ışığı görmüş olur.
döndüğü zaman mağaradakilere gölgelerin gerçek değil birer yansıma olduğunu söylediğinde ona kimse inanmaz.
platon böyle anlatır dünyayı, the matrix ise bize ufak bir özet sunar there is no spoon ile.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
          sezen aksu- firuze.
      
  devamını gör...
hasan can kaya
          kendisini "bu kadar insan izleyip gülüyor, bir bildikleri var demek ki" tadında savunmuş komedyen. aslında kendisini savunurken konuya çok iyi girip çok kötü çıkmış. "kimse kimseye buna mı gülüyorsun diyemez" diyor ki bu konuda haklı. "bu kadar insan izliyor" savunması ise bana göre en saçma savunma biçimi. hiçbir konuda çoğunluk haklılıktır denemez. bu mantıkla bakarsak türkiye sınırlarında içinde en iyi film recep ivedik 5, en iyi yabancı film de hızlı ve öfkeli 7'dir. 
izleyen izlesin, gülen gülsün. alıcısı var, para da kazanıyor. ben 5 bölüm izledim. her bölüm kendini tekrar ediyormuş hissi verdiği için bıraktım.
  izleyen izlesin, gülen gülsün. alıcısı var, para da kazanıyor. ben 5 bölüm izledim. her bölüm kendini tekrar ediyormuş hissi verdiği için bıraktım.
devamını gör...
dürterek konuşmak
          zorla kendini dinletme çabası. zaten dinlemek istese dinler, duymak istese duyar, zorla güzellik olmaz. at içine ne diyeceksen ve eline koluna sahip çık bağımsızlığını ilan etmesinler.
      
  devamını gör...
annenin ölmesi
          bazen sadece annenin değil, anneyle beraber bir baba, bir abla, bir sırdaş ve bir dostun da ölmesidir. ve tüm bu sıfatları bünyesinde toplamış birinin kaybının yarattığı boşluk da geride kalan için öyle kolay kolay doldurulabilecek gibi değildir.
hastalığı boyunca annemin tüm bakımını ben yaptım. dolayısıyla canını en çok ben yaktım. kollarımda verdi son nefesini. ve hastalığı boyunca ismini sayıklayıp kurtarın beni deyip durduğu annesi ve abisinin koynuna emanet ettim onu. eve geldiğimde de ilk işim odama kapanıp saatlerce uyumak oldu. hem yorgunluktan, hem de bir an önce sabah olsun da anneme gideyim diye. ama ertesi sabah olmaz dedi büyükler. ölü istemezmiş. beni rahat bırakın da yerime alışayım dermiş ve üç gün gidilmezmiş. zaten hastalığında çok canını yaktım, bari yerinde rahat etsin de ben gitmesem de olur diye düşünerek peki dedim kuzu kuzu . ama gün değil, dakika sayarak geçirdim o üç günü. ve dördüncü günün sabahı, kardeşimle neredeyse annemin mezarında açtık gözlerimizi. duamızı ettik, bitirdik ve öylece oturduk annemin başında. gözyaşları eşliğinde düşüncelere daldık. bu suskunluk ne kadar sürdü bilmiyorum ama bir süre sonra kardeşim aklımdan geçenleri kelimeye döktü:
"abla, kimse anlamadan annemi çıkarıp son birkez öpüp koklasak olur mu?"
zaman acımı biraz hafifletse de annemin ölümüne ve yokluğuna hala alışamadım. ama annemin mezarı başında, kardeşimle yaşadığımız o anı düşününce diyorum ki bir süre sonra, bir anlığına bile olsa benim için acıdan delirme noktasına gelmektir annenin ölmesi.
  hastalığı boyunca annemin tüm bakımını ben yaptım. dolayısıyla canını en çok ben yaktım. kollarımda verdi son nefesini. ve hastalığı boyunca ismini sayıklayıp kurtarın beni deyip durduğu annesi ve abisinin koynuna emanet ettim onu. eve geldiğimde de ilk işim odama kapanıp saatlerce uyumak oldu. hem yorgunluktan, hem de bir an önce sabah olsun da anneme gideyim diye. ama ertesi sabah olmaz dedi büyükler. ölü istemezmiş. beni rahat bırakın da yerime alışayım dermiş ve üç gün gidilmezmiş. zaten hastalığında çok canını yaktım, bari yerinde rahat etsin de ben gitmesem de olur diye düşünerek peki dedim kuzu kuzu . ama gün değil, dakika sayarak geçirdim o üç günü. ve dördüncü günün sabahı, kardeşimle neredeyse annemin mezarında açtık gözlerimizi. duamızı ettik, bitirdik ve öylece oturduk annemin başında. gözyaşları eşliğinde düşüncelere daldık. bu suskunluk ne kadar sürdü bilmiyorum ama bir süre sonra kardeşim aklımdan geçenleri kelimeye döktü:
"abla, kimse anlamadan annemi çıkarıp son birkez öpüp koklasak olur mu?"
zaman acımı biraz hafifletse de annemin ölümüne ve yokluğuna hala alışamadım. ama annemin mezarı başında, kardeşimle yaşadığımız o anı düşününce diyorum ki bir süre sonra, bir anlığına bile olsa benim için acıdan delirme noktasına gelmektir annenin ölmesi.
devamını gör...
sabah yapılan ilk iş
          nereye attığımı bilmediğim telefonumu bulup, gelen bilirimlere bakmak.
      
  devamını gör...
kafa izni
          artık ayda 1 alınacağımış. biz hesap silme seçeneği isterken kafa izni de ayda 1 oldu. herhalde bir sonraki adım, sözlüğe girince 1 saat çıkamama olacak.
      
  devamını gör...
öğretmenlerin yarım gün çalışıp 3 ay tatil yapması
          öğretmen olsaydınız o zaman?
      
  devamını gör...
fake hesaptan sevgilisini deneyen kadın
          güven zamanla oluşan veya süreçle artan bir şey değildir. baştan ya vardır ya yoktur. yaşanmışlıklara göre güven, aynı kalır yada güven zedelenmesi ile düşüşe geçer. eğer sevgilisini fake hesap ile denemeye başladıysa bir kadın, tıpkı ağacın içine kurt kaçması gibi yavaş yavaş kemirecek ve çürütecektir. o nedenle şüphenin içinizi kemirmesine izin vermeden, güvensiz olduğunuz ilişkiyi sonlandırın.
      
  devamını gör...
normal sözlük'te iddiasız olmak
          kesinlikle benim yazma stilimdir. kafama estikçe dolaşıp ilgimi çeken başlıkların altındaki tanımları okurum. biraz daha ilgimi çeken başlıklarda söylemek istediğim bişi olursa yazarım. yazdıklarımı da çok derin düşünmeden ince eleyip sık dokunmadan yazarım.
sanırım tüm hayatım bu şekilde benim ya
  sanırım tüm hayatım bu şekilde benim ya
devamını gör...
uzun boyun önemli olma nedeni
          bu hayatta iyi vakit geçirebileceğin, iyi anlaşabileceğin, ömrünün sonuna kadar iyi kötü tüm anıları beraber yaşamak  isteyeceğin, sağlıklı bir ilişki kurabileceğin, onun genlerini taşımasını isteyeceğin bir çocuğun olabilme ihtimali olan birisi bulundu da bir tek boyu sorun olması ne acı.  üstelik insanın bununla alakalı yapabileceği hiçbir şeyi yokken. erkeklerin kadının kendisinden daha kısa olsun, kadınların da kendisinden daha uzun olsun diye önemsediği bir kriter olması çok saçma. veya kendin için sorun değil de insanlar ne der diye düşünülüyorsa da saçma. (oyle düşünen  insanların zaten kendilerine ait bir hayatı yoktur, başkaları için yaşıyordur).
      
  devamını gör...
celebrant
          yaptığı dijital çalışmalara bayıldığım ve izin alarak yapmış olduğu çalışmayı kokpit olarak yaptığım kafa sözlük yazarımız, çalışmaların devamını bekleriz (en azından ben çalışmaları bekliyorum efendim.*) saygılar.
      
  devamını gör...
beğenirsem kıçı kalkar tereddüdü
          sözlüğün ıkınmasının sebebi.
      
  devamını gör...
günaydın sözlük
          güüüüüünaaaaaydıııınnn sözlük, her sabah bana günaydın diyen minnoş arkadaşım henüz uyanmadığı için halihazırda bir günaydın mesajım yok.
günaydın mesajı güzel şey sözlük, sabah gözünüz tam açılmamışken okumaya çalışıyorsunuz, yüzünüzde tatlı bir gülümseme oluşuyor.
günaydın mesajına hasret kalanlara, bir günaydın mesajıyla mutlu olanlara, günaydın demek istediği kişiye diyemeyenlere: güüüüüünaaaaaydın.
neyse ben atayım arkadaşıma bu sabah değişiklik olsun. *
  günaydın mesajı güzel şey sözlük, sabah gözünüz tam açılmamışken okumaya çalışıyorsunuz, yüzünüzde tatlı bir gülümseme oluşuyor.
günaydın mesajına hasret kalanlara, bir günaydın mesajıyla mutlu olanlara, günaydın demek istediği kişiye diyemeyenlere: güüüüüünaaaaaydın.
neyse ben atayım arkadaşıma bu sabah değişiklik olsun. *
devamını gör...
kabullenmek
          bırak bir hakikat incitsin seni, bir umut teselli edeceğine.
      
  devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
          atatürk öldü.
      
  devamını gör...


