(tematik)

divan edebiyatının kadın şairleri arasında en çok bilinenidir. şeyhülislam esat efendi'nin kızıdır.

şiirlerini çoğunlukla nazire şeklinde yazmıştır.

lugaz ve muamma (bilmece) yazmaktan oldukça hoşlandığı bilinmektedir.
devamını gör...

şu an hayatta olmayan sinema ve seslendirme sanatçısı.
kemal sunal'ı çaycı olarak izlediğimiz yoksul filminde patronunu oynayan yaman okay'ın sülüman bey rolünün seslendirmesi kendisine ait.
devamını gör...

konuşulan kişiye göre tavrının değiştiğini düşündüğüm insandır.*
"konuşmayı pek sevmiyor" diye düşünürken bir başkasıyla nefes bile almadan konuştuğunu görmeniz mümkündür. çünkü bazı insanlar ilgi duymadığı konular hakkında konuşmayı zaman kaybı ya da bir çeşit mecburiyet gibi görür. buna katlanamaz ve yalnızca sorulara cevap verirler.
devamını gör...

(bkz: türkiye cumhuriyeti) 'nde (bkz: işiçleri bakanlığı) yapan (bkz: süleyman soylu) 'nun kendini savunmak için kullandığı pornografik içerik türü.

bu içeriğin izlenmesi (bkz: süleyman soylu)'ya göre milyonlarca insanın sedat peker videoları izlemesi ile eşdeğer bir hadisedir.

(bkz: devlet)'in devlet olmaktan çıktığı karanlık bir geceye tanığız.

gençler, yurtdışına gidiyor. gitmeyin diyen (bkz: ilber ortaylı) 'lara açıkça ifade edilmelidir:::

bu memlekette bir halt olmaz...


edit* kaynak soran olmuş ** habertürk yayınını izleyebilirsiniz.

izlemeniz için benim hamallık yapmam gerekiyormuş, linki

buradan
devamını gör...

diğer 364 günkü yalnızlık yanında sadece 1 günlük yalnızlıktır. çok takılmamak gerekir.
devamını gör...

t: iki kez en iyi rock albümü grammy'si ve bunların dışında birçok ödül almış ingiliz grup. şahsım devletinin en sevdiği gruptur.
ilk olarak fifa 2007'deki supermassive black hole parçalarıyla tanımıştım. kendileri showbiz albümlerini pek beğenmeseler de, benim en sevdiğim albümleri odur, yeri ayrıdır. albüm adını taşıyan parça dinlediğim en muazzam şarkılardan biridir. kusursuz bir rock grubu örneğidir. hiç yaşlanmayıp sürekli üretseler keşke* ayrıca, "popüler olan kötüdür" önyargısını yıkan gruplardandır.
devamını gör...

çok güzel bir his.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ruhsal hastalık, insanın duygu, düşünce ve davranışlarında olağan dışı sapmaları, aykırılıkların bulunmasıdır. ruhsal hastalık belirtileri rahatsız edici, kişiyi ve çevresini mutsuz eden türdendir. kişinin uyumunu bozar, ilişkilerini sarsar ve çalışmasını etkiler. bazı ruhsal hastalıklar daha çok kişinin kendisine acı verir. örneğin kuruntuları, korkuları ve kaygıları olan kişi kendi içinde tedirgindir. bu belirtiler kişinin toplumsal ilişkisini, çalışmasını önemli ölçüde aksatmaz. nevrozlar da bu tür hastalıklardandır. nevrotik kişi, daha çok kendi içinde uyumsuz olan, iç dengesi bozulmuş kişidir.
devamını gör...

akıllı erkekse benim tek taşım sensin der ama sanmam kızların bunu yiyeceğini neyse nolcak bir miktar parayı gözden çıkarıp alsan? o karbon değeri ile kız kişisi arkadaşlarına hava atacak sonuçta.
devamını gör...

lara özkan, henüz 16 yaşında. kanser ve obezite üzerine yazdığı kitap amazon’da en çok satanlar listesine girdi. tebrikler, herkes 16 yaşında bilimsel içerikli kitap yazacak kadar aklı başında olmuyor.. başarıları daim olsun. haberin devamı
devamını gör...

yunan kökenli sözcüktür. kişinin kendini olduğu yere ait hissedememe, geri planda kalmayı tercih eden, kaygı ve tereddüt hisseden kişilere denmektedir.
devamını gör...

robert anson heinlein tarafından yazılmış olan all you zombies adlı kısa bilim kurgu öyküden esinlenilerek çekilmiş 2014 avustralya yapımı film.

bu öykü bir seminerde michio kaku tarafından da dinleyicilere anlatıldı.

ben de özetlemeye çalışayım size mevzuyu.


--! spoiler !--

- yıl 1945. bir kız bebekle beraber çıkagelen ve onu yetimhaneye bırakan bir yabancı görürüz ilk olarak öyküde. rahibeler onu alır ve adını jane koyarak büyütürler. büyürken de sürekli olarak anne ve babasının kim olduğunu merak eder.

- jane 17 yaşına gelince biriyle tanışır ve sevgili olur. ondan hamile kalır ancak sevgilisi onu terk eder.

- 9 ay sonra hastanede bir kız doğurur jane. ancak aşırı derecede kanaması vardır ve doktorlar hayatta kalması için son bir şans olarak bir deneme yaparlar: onun cinsiyetini değiştirirler. o artık jim'dir. üstelik ameliyattan hemen önce kim olduğu belirsiz biri bebeğini de çalmıştır jane'in, yani yeni jim'in.

- yaşamına jim olarak devam eder ama yaşadıkları nedeniyle alkolik olup çıkmıştır. sürekli bardadır. kim olduğunu, ailesini soranlara cevap veremedikçe içmeye de devam eder. ta ki bir bar kavgasına karışıp dayak yediği güne dek...

- barmen yanına gelir, onu ayıltır ve "ben bir zaman yolcusuyum. istersen zaman makinesi ile geçmişe gidip aileni bulalım" der. jim hemen atlar tabii bu teklife mal bulmuş mağribi gibi...

- geçmişe giderler. jim şaşkın şaşkın etrafta dolanırken güzel bir kızla tanışır ve sevgili olurlar. hem ziyaret hem ticaret durumları...

- ancak doğa kanunları yine rahat durmaz ve jim kızı hamile bırakır. sonra bir tartışma nedeniyle ayrılırlar. jim, eskiden jane olduğu günleri anımsar. o zaman çocuğu, kim olduğunu bilmediği biri tarafından kaçırılmıştır malum. bu çocuğunun kötü ellere geçmesini önlemek ister. bebek doğunca onu hastaneden kaçırır ve zaman makinesi ile 1945'e geri giderek yetimhaneye bırakır.

- rahibeler bebeği bulur ve ona jane adını vererek onu büyütürler. jane büyüyene dek "annem kim, babam kim, kim kim kim? kiziroğlu mustafa bey..." şeklinde takılır.

- bu esnada jim artık hayatını bir sarhoş olarak geçirmemeye karar vermiştir. gidip zamanda yolculuk yapan bir ekibe katılır. birçok olayda rol alır ve yaşlanır. "bunca görevde rol aldım ama son bir iş daha yapacağım" der ve şuna karar verir: "son görevim için zamanda tekrar geriye döneceğim ve barda gördüğüm, sürekli anne babasını arayan o adamla tanışıp ona ailesini bulacağım." ve geriye dönerek kendisiyle tanışır.

all you zombies zaten "ben nereden geldiğimi biliyorum ama siz zombiler; siz nereden geldiniz?" temalı bir şekilde son bulur.

yani zaten esas olay jane'in esas anne babasını bilemiyor ve işin içinden çıkamıyor oluşumuzdur. bu nedenle de film aslında amacına ulaşmıştır.

--! spoiler !--


burada devreye şu da giriyor olabilir tabii: bir teorik fizik görüşüne göre zamanda, zaman makinesinin icadından daha geriye gidilemez. bu nedenle de biz bu olayda jane'in yetimhaneye bırakıldığı noktadan öteye gidemiyor olabiliriz.

bir de bitirmeden benzer bir hikâye daha yazmak istiyorum.

--- alıntı ---

yetişkin bir kızı olan bir dul kadınla evlenmiştim.
babam da üvey kızımla tanışınca, ona aşık oldu ve sonunda da kandırdı ve evlendiler.
böylece babam damadım oldu. üvey kızım da annem durumuna geldi.
karım bir oğlan doğurdu.
çocuk tabii ki babamın kayın biraderi ve üvey annemin kardeşi olarak benim dayım sayıldı,
üvey annem de bir oğlan doğurdu. böylece kardeş sahibi oldum.
ama üvey kızımın çocuğu olduğundan, aynı zamanda da torunum sayıldı.
iş bu kadarla da bitmedi.
karım annemin annesi olduğu için, benim büyük annem sayıldı.
ben de babamın babası oluyordum.
sonunda kendimin dedesi olmuştum...

--- alıntı ---
devamını gör...

yoruldum. gerçekten çok ama çok yoruldum. çabalamaktan ama her seferinde boşa gittiğini hissetmekten, insanlara kendimi anlatmaya çalışmaktan, ağlamaktan ama en çok da çabalamaktan yoruldum. kötü olduğumda desteğini ve ilgisini beklediğim çok az kişi var zaten hayatımda ama onlara bile “ben iyiyim sen işini yap, boşver beni, bi şeyim yok, salla gitsin ya amann” dediğimde ciddi olmadığımı bilmelerini ve sadece ısrar edip “nasılsın, neyin var, konuşmak ister misin” gibi şeyler sorup ilgilenmelerini, yanımda olmalarını istiyorum yalnızca o birkaç kişiden ya. belki de çok fazla şey bekliyorumdur bu dünyadan ya da insanlardan, bilmiyorum.
devamını gör...

(bkz: özçekim)
devamını gör...

evet kesinlikle okuyup oy vermeyen çok yazar olduğunu düşünüyorum,

bu tip yazarlar hem okuyor, hem beğeniyor, birde içinde bir şeye takılıyor, çünkü bu karakterler böyle, yemeyip içmeyip mesaj yazacak kadar ilgileniyor aslında yazdıklarınızla, sonra da diyorki mesela, yazıda bi açık yakalamış kendince, onu söylüyor, "ay o kadar öyle şeylermi yaşadınız" ya da "orda onu yapamadınızmı ahahahah, ehe ühe... "

ben oraya bütün olarak bir hikaye yazıyorum, adam bana parmağıyla düştüğüm yeri gösterip gülüyor, ben sanki bilmiyorum ne yazdığımı, ama o anlatmak istediğimi değilde, güya benim üzüleceğim, belki utanacağım kısımdan konuşmak istiyor... çünkü oralardan beslenen insanlar bunlar...
bence hayatta kendine yer edinememiş, kendi eksikliklerini, başkalarının güya eksikliklerinin yaygarasını yaparak bastıran, egosunu tatmin eden insanlar,
bu şekilde kendini önemli hisseden insanlar...

beğeni yapmıyor ama, mesaj yazmaya üşenmiyor, iyi niyetle okumuyorlar çünkü, ben yine de kendisini anlamak için soruyorum, "beğeni yapmamışsınız, beğenmediğiniz bir tanım için, neden bana mesaj yazıyorsunuz? beğenmediyseniz, neden üzerine düşünüyorsunuz? yorum yapıyorsunuz? öyleyse de eyvallah, neye katılmıyorsunuz filan diye soruyorum...
aldığım cevap şu;
ben herkese, her tanıma beğeni yapmıyorum, zor beğeniyorum...

okuyup, gülüp eğlenip, öğrenip, beğeni yapmıyorsun, yapılan şey tam olarak budur, aslında ayıptır da, bu da o yazarın karakteriyle alakalıdır, kibirdir bu, yapacak bir şey yok, çünkü maalesef bunlardan çok var...

benim önerim, watsup daki durum gibi, diğer uygulamalardaki hikayeler gibi, profile yada tanımlara girenler, bir şekilde teknik olarak mümkünmü onu bilmiyorum ama, ziyaretçi trafiği açık açık görülsün, sayfada kalma süresi filan, sayı olarak görülsün, bence yazarları çok motive edecektir,

okuyorlarsa görünsünler... öyle hem okuyup, hemde günahını vermeyenlerin, mecburen yazısını okuduğu yazara katkısı olsun...

yoldaşcım bunu bir düşünün derim nacizane, çünkü ben gerçekten iyi bir yazıyı sadece 20 kişinin, yada 50 kişinin okuduğuna ve beğendiğine inanmıyorum,

birde beğeni yapanların durumu var,
ben birkaç kez yaşadım, her ne kadar yazdıklarını seri olarak okuyup beğensemde, kendisini tanıyamadığım için, sanırım 3 kişinin filan nickaltı için yazdığı yazıyı "sadece beğeni yapmamdan" bahsettiği için silmelerini rica ettim,

ben seri beğeni aldığım zaman, telefondan kaçıyorum, mahcup oluyorum, tabiiki çok memnun oluyorum, ne biliyim o kişiyi gördüğümü belli etmek istemiyorum, rahat rahat okusun diye, daha sonra bende iadeyi ziyaret yapıp, onun yazdıklarını okuyorum, ve gerçekten beğenmezsem beğeni yapmıyorum yazdıklarına, ve "okuduğu için" teşekkür ettiğim bir mesaj yazıyorum, kendisi ile ilgili bir fikrim oluşursa da, nickaltı na yazıyorum, bu iş böyle olmalı,

profilinize girip yazdıklarınızı okuyan kişiyi, koşa koşa nickaltı na yazıp, anons etmek nedir, bu benim bütün tanımlarımı okudu, üst üste beğendi diye ilan edince ne oluyor, he çok beğendi seni, söyledin herkese, ne oldu, başın göğemi erdi, yazacak başka bir şeyin yok demekki...

maalesef bu yazarlar, hemen şaşırıyorlar, arkadaşım, hiçmi kimse yüzüne bakmadı senin, hiçmi takdir edilmedin hayatında, mesajları da bir tuhaf oluyor, sanki ben okuduğum için değilde, onun dikkatini çekmek için yaptım filan sanıyorlar, böyle bir üstüne alınmak yok yani, o zaman insan düşünüyor, bu yazıları yazan akıl, bu akıl olamaz diye, insanı düşündürüyorsunuz yani...

yoldaş bu nicaltı na da bi sınır bişey gerekiyor kesinlikle...
daha önce de önermiştim, takip ettiklerimiz, takip edenler, yada ne biliyim okuyorlarsa, burdan yazarlara söyliyim, yazarı anlayanlar, nickaltı yazsın,
bence bu da etkiliyor beğeni yapmayı,

birde bütün bunlarla ilgili sözlüğün girişinemi asarsınız, kabul ediyorum kısmınamı eklersiniz, başlığınımı sabitlersiniz artık bilemiyorum,
sanırım bu okumak, beğenmek, sözlük neydi, nasıl kullanılır gibi konuları, bi tabela şeklinde bir yerlere asmak lazım,

çünkü bir başlığa giriyorum, 150 tanımdan 35 tanesi farklı tanımlar, diğerleri hep aynı, bakıyorumki benim yazacağım yazılmış, uslu uslu çıkıyorum, evet ben de "eksik kalıyım" diyorum, çünkü birinin bana yada tabelaya yazıp duvara asması gerekmiyor...

"lütfen önce, beğendiğiniz başlıktaki birbirinden farklı kafaların yazdığı, birbirinden değerli yazarların, orjinal yorumlarını okuyunuz, çünkü 85 defa yazılmış bir tanımı 86. kez yazan kişi olabilirsiniz :)"

bu da okumayı azaltıyor, dolayısıyla okumadan yazanlar, başlıkların, bir sürü birbirinin aynı tanımla dolmasına sebep oluyor,

benim ilk yazarlığım olmasına rağmen, kişisel olarak sözlüğü böyle kullanıyorum, ama bazılarının, hem sözlük, hem genel ahlak kurallarını, girişte, akışta, bir yerlerde görmeye, öğrenmeye ihtiyacı var, maalesef.

edit : sadece kendi rekorumu değil, sözlükteki en uzun tanım rekorunu da kırdım galiba :)
devamını gör...

besteci, söz yazarlığı, şarkıcılığının yanı sıra modern talking'in yapımcılığını da üstlenen vazgeçilmez diğer elemanı. modern talking'in şarkı sözlerini ingilizce yazan kişi. bu sayede plakları avrupa ve abd'de satış rekorlarına ulaşmış.
devamını gör...

bütünleşmiş kişiler birey haline gelir. ama toplum, sizin birey olmamanızı ister. size bireysellik yerine kişilik kazandırır.
kişilik sözcüğünün kökeni, persona’dan gelir. persona, maske demektir. yani toplum, size kim olduğunuza dair sahte bir kimlik verir. bir oyuncak sunar. siz de bu oyuncağa ömrünüz boyunca sarılmayı sürdürürsünüz.
devamını gör...

ölüm şekli beni etkileyen şair.
ankara'da bir gece belediye çukuruna düşer, daha sonra çıkarılır istanbul'a gider. birkaç gün sonra da vefat eder. ölüm nedeni başta alkol zehirlenmesi sanılsa da beyin kanamasıdır. bunun üzerine halim şefik bir şiir yazar:

--- alıntı ---

orhan veli'ye ağıt
morgta açılınca kafatası
doktor beyler beyin gördüler
indirince tenkafesine neşteri
doktor beyler yürek gördüler
yürekte ne gördüler dersiniz
yürekte memleket gördüler
dünya gördüler
bir de dost gördüler
ama bu işte doktor beyler
doğrusu geç kaldılar
çok geç kaldılar


--- alıntı ---
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sevme hissinin kisiye verdigi o tadin en yogun sekilde alindigi sevme bicimidir. zordur lakin cikar yoktur, kavusma imkani da olmaya bilir lakin hayali bile mutlu etmektedir. cok ozeldir bir kere, hissedilen o sevgi de, kavusmaya umulan kisi de...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim