gulliver
          kendisiyle sohbet etmekten aşırı keyif aldığım yazardır.
tartışırken muhabbet ederken donanımlı bir insan olduğunu belli ediyor.
sağ olsun.
  tartışırken muhabbet ederken donanımlı bir insan olduğunu belli ediyor.
sağ olsun.
devamını gör...
her düşünceye saygı duyulur mu sorunsalı
          güzel bir tartışma konusu. benim değerlerime saldırı niteliğinde olmayan her düşünce saygı duyulabilir.
      
  devamını gör...
yayın önerisi
          bir ünlü düşünür veya fikir adamı hakkında konuşmak onu anlamaya çalışmak çok mantıklı ve hoş olacaktır.
farklı bakış açıları ve farklı görüşler çok önemlidir böyle konularda.
  farklı bakış açıları ve farklı görüşler çok önemlidir böyle konularda.
devamını gör...
beyza alkoç
          kitaplarının iyi olmadığını anlamak için birinin eleştiri yapmasına gerek bile olmayan yazar. aslında abd best seller bu tip kitaplarla dolu dolayısıyla bir şey diyemeyeceğim. 12-16 yaş arası kız çocuğu kitlesi okuyor genelde, büyüdüklerinde kötü olduğunu fark edeceklerdir.
      
  devamını gör...
beğeni bildirimi güncellemesi
          deneme konusunda yardımcı olun pls.
      
  devamını gör...
erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular
          ayakta işlemeyi  bende denedim
kendim için konuşmak gerekirse bir erkekte popo dikkatimi çekiyor
bizi anlayamazsın dememizin sebebi genelde çok basit düşünmeniz. bir kadın erkeğe oranla daha karmaşık düşünür daha fazla detaya takılır. erkekler ise daha basittir biz kadınlar bir erkeğin story ize bakmasından bile anlam çıkarabiliriz ama o erkek o stroye sadece bakmıştır. (genelleme yapıyorum tabiki her kadın böyle değil)
trip atmak kadınlar arasında silah sayılıyor. trip atarak onu parmağımda oynatırım mantığı var (bkz: kocan kadar konuş) ama ben bunu hiç desteklemiyorum
  kendim için konuşmak gerekirse bir erkekte popo dikkatimi çekiyor
bizi anlayamazsın dememizin sebebi genelde çok basit düşünmeniz. bir kadın erkeğe oranla daha karmaşık düşünür daha fazla detaya takılır. erkekler ise daha basittir biz kadınlar bir erkeğin story ize bakmasından bile anlam çıkarabiliriz ama o erkek o stroye sadece bakmıştır. (genelleme yapıyorum tabiki her kadın böyle değil)
trip atmak kadınlar arasında silah sayılıyor. trip atarak onu parmağımda oynatırım mantığı var (bkz: kocan kadar konuş) ama ben bunu hiç desteklemiyorum
devamını gör...
doğru söylüyor dedirten şarkı sözleri
          geçer hayat işte böyle.
bu dünya hiç yerinde durmaz.
sanırım tüm suç bende, seçtiğim seçeneklerde.
  bu dünya hiç yerinde durmaz.
sanırım tüm suç bende, seçtiğim seçeneklerde.
devamını gör...
bir tanrıya inanmadan kutsal kitapları okumak
          bir tanrıya inanıp, kutsal kitapları okumamak daha yaygın olduğu için garipsenen durum.
      
  devamını gör...
ibrahim kalın
          değerli bir şahsiyettir. cumhurbaşkanı sözcüsü olup siyasetçi olarak nitelendirilmemesi gerekir. bana eski tip ağırbaşlı devlet adamı hissi verir. entelektüel birikimi bir hâyli fazladır. 
kendisinin önerdiği 10 kitap ;
imam gazali - dalaletten kurtuluş
farabi - erdemli şehri
sait halim paşa - buhranlarımız
ahmet hamdi tanpınar - huzur
ismet özel- erbain
ibrahim tenekeci - üç köpük, peltek vaiz
tolstoy - hacı murat
marcus aurelius - düşünceler
seyyid hüseyin nasr - insan ve tabiat
mustafa kutlu - ya tahammül ya sefer, yokuşa akan sular, sevincini bulmak
  kendisinin önerdiği 10 kitap ;
imam gazali - dalaletten kurtuluş
farabi - erdemli şehri
sait halim paşa - buhranlarımız
ahmet hamdi tanpınar - huzur
ismet özel- erbain
ibrahim tenekeci - üç köpük, peltek vaiz
tolstoy - hacı murat
marcus aurelius - düşünceler
seyyid hüseyin nasr - insan ve tabiat
mustafa kutlu - ya tahammül ya sefer, yokuşa akan sular, sevincini bulmak
devamını gör...
sıkça söylenen yalanlar
          sıkça söylediğimiz yalanları itiraf ettiğimiz başlık.
-nasılsın?
+iyiyim. sen?
  -nasılsın?
+iyiyim. sen?
devamını gör...
reisül küttâb
          osmanlı döneminde dış işlerinden ve diğer devletler ile olan yazışmalardan sorumlu olan görevlinin kişiye verilen ünvandır. 
yükselme dönemi osmanlı zamanında fatih sultan mehmet tarafından 1453 yılında faaliyete geçirilmiş ve 1836 yılında yerini hariciye nazırlığı'na bırakmıştır. şimdiki dış işleri bakanına denk gelen bir ünvandır. enderunda yetişmiş ve bir kaç dil bilen iyi hatip özellikleri olanlar arasından seçilirlerdi.
her ne kadar divan-ı humayun'un içinde bir görev gibi gözükmese de dış işlerden tek başına sorumluydu ve yalnızca padişaha hesap verirlerdi.
  yükselme dönemi osmanlı zamanında fatih sultan mehmet tarafından 1453 yılında faaliyete geçirilmiş ve 1836 yılında yerini hariciye nazırlığı'na bırakmıştır. şimdiki dış işleri bakanına denk gelen bir ünvandır. enderunda yetişmiş ve bir kaç dil bilen iyi hatip özellikleri olanlar arasından seçilirlerdi.
her ne kadar divan-ı humayun'un içinde bir görev gibi gözükmese de dış işlerden tek başına sorumluydu ve yalnızca padişaha hesap verirlerdi.
devamını gör...
sinovac'ın türkiye'ye üretim lisansı vermesi
          lisans verilen ülkere bakar mısın? avrupa falan titredi şu an dobarlanamazlar daha!
      
  devamını gör...
insan neden okumalı sorunsalı
          okumak, başlı başına kabuğundan başını çıkarmaktır.  senin dışında insanlar tanırsın  kitaplarda, yaşadıkların dışında duygularla karşılaşırsın.  güzel yazılmış bir kitap çıktığında karşına,  kelimeler arasındaki ritmi bile duyabilir kulakların.
okumayı sevmem yaşar öğrenirim diyorsan; çevrendeki insanların hikayelerini baştan sona hiç bilemeyeceksin. onları uzaktan bu kadar uzun izleyemeyeceksin...
okumak göz kapaklarını kapattığında zihin dünyanın açılmasıdır. hayal gücünü zorlamaktır. yeni kelimelerle ve konuşma tarzları ile karşılaşmaktır.
okumak, kötülük görmeden kötülüğü tanıya bileceğin en masum öğrenme sahasıdır. kitaplar sana kötülük nedir diye sorgulatır...
bir üst perdeden okursan yazarı bile katabilirsin işin içine!
çünkü her yazar, yazdığı her kitapta kendini de gizlemiştir bir köşeye...
okumak, yeni ülkelere gitmek, yeni jargonlar duymaktır. okumak farklı kültür sofralarına misafir olmaktır.
yaşamadığın hikayelerin bile acısını yaşarsın içinde. öğrendiğin her bilginin gücünü hissedersin zihninde. severek kitap okumak gibisi var mı?
okumakta sorun yok, sen ne okuyacaksın???
  okumayı sevmem yaşar öğrenirim diyorsan; çevrendeki insanların hikayelerini baştan sona hiç bilemeyeceksin. onları uzaktan bu kadar uzun izleyemeyeceksin...
okumak göz kapaklarını kapattığında zihin dünyanın açılmasıdır. hayal gücünü zorlamaktır. yeni kelimelerle ve konuşma tarzları ile karşılaşmaktır.
okumak, kötülük görmeden kötülüğü tanıya bileceğin en masum öğrenme sahasıdır. kitaplar sana kötülük nedir diye sorgulatır...
bir üst perdeden okursan yazarı bile katabilirsin işin içine!
çünkü her yazar, yazdığı her kitapta kendini de gizlemiştir bir köşeye...
okumak, yeni ülkelere gitmek, yeni jargonlar duymaktır. okumak farklı kültür sofralarına misafir olmaktır.
yaşamadığın hikayelerin bile acısını yaşarsın içinde. öğrendiğin her bilginin gücünü hissedersin zihninde. severek kitap okumak gibisi var mı?
okumakta sorun yok, sen ne okuyacaksın???
devamını gör...
psikologların aşırı ücret talep etmesi
          bir b.ka çare oldukları da yok. üç - beş tane düşündürücü cümle ezberlemişler, habire onları söyleyip duruyorlar. psikiyatristlerin de tek numarası ilaç yazabilmeleri. onlarda da iş yok... düşünce tarzınızda bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, tavsiyem odur ki, açın felsefe kitapları okuyun.
      
  devamını gör...
karşı cins tarafından taciz edilen erkeğin laf edemeyişi
          ne yazık ki bir de "abi daha ne istiyorsun, kadın seni beğenmiş" benzeri tepkilerle durumun doğallaştırılması söz konusu olabiliyor. taciz hangi cinsiyete, kişiye uygulanırsa uygulansın tacizdir ve normalleştirilmemeli. ayrıca "ama kötü bir niyetim yoktu ki" benzeri savunmalar böyle bir durumda asla iyi niyet göstergesi olamaz. taciz, niyetler meselesi değildir.
      
  devamını gör...
kabul edilme ile kendin olma isteği arasında kalmak
          halen bu ikisi arasında sıkışma yaşanıyorsa zaten kişi, henüz kendini tam tanımamıştır ve kendisi olmaya tam olarak hazır değildir zira kendisi olduğunda, kabul edilme isteği falan kalmaz. kişi, kendini olduğu gibi kabul ettiğinde zaten çevresindekiler ya onu olduğu gibi kabul edecek ya da hayatından çıkacaktır.. kilit nokta, kişinin kendini olduğu gibi kabul edebilmesidir.. önce gözlerini kapatıp kendine sor bakalım: "sen kendini olduğun gibi kabul edebildin mi ki insanların seni kabul etmesini bekliyorsun?"
      
  devamını gör...
christina's world
          andrew wyeth'in 1948 yılında yaptığı en ünlü eseri.

resme ilk baktığımda eve çaresizce uzaktan bakan, belki o evden kovulmuş ve geri dönmek isteyen umutsuz bir kadın görmüştüm. ama resmin hikayesi başka.
wyeth, bir gün kendi evinin manzarasından anna christina olson isimli komşusunu yerden yaban mersini toplarken gördüğünde bu resmi çizmeye karar vermiş. christina'nın duruşunun sebebi, küçükken geçirdiği bir kas hastalığı sebebiyle yürüyemiyor olması.
bu bilgiyi öğrendikten sonra resmin detaylarına baktığımızda aslında figürün duruş biçiminden, elinden destek almasından ve ellerinin kirli olmasından, ayaklarının güçsüzlüğünün başarılı bir şekilde resmedilmiş oluşundan gerçekten de yürüyemediği sonucunu çıkarabiliyoruz.

ressam realist üslubunu bu eserde muhteşem yansıtmış. resme yaklaştığınızda kadının saç tellerine kadar detayları inceleyebiliyorsunuz. ayrıca renklerin donuk olması resme kasvet katıyor bence. figürün duruşu da cabası. bize christina'nın zor yaşamından bir gününü, onun dünyasını sunuyor ressam.
eser moma'da (museum of modern art) sergileniyor.
kaynak
  
resme ilk baktığımda eve çaresizce uzaktan bakan, belki o evden kovulmuş ve geri dönmek isteyen umutsuz bir kadın görmüştüm. ama resmin hikayesi başka.
wyeth, bir gün kendi evinin manzarasından anna christina olson isimli komşusunu yerden yaban mersini toplarken gördüğünde bu resmi çizmeye karar vermiş. christina'nın duruşunun sebebi, küçükken geçirdiği bir kas hastalığı sebebiyle yürüyemiyor olması.
bu bilgiyi öğrendikten sonra resmin detaylarına baktığımızda aslında figürün duruş biçiminden, elinden destek almasından ve ellerinin kirli olmasından, ayaklarının güçsüzlüğünün başarılı bir şekilde resmedilmiş oluşundan gerçekten de yürüyemediği sonucunu çıkarabiliyoruz.

ressam realist üslubunu bu eserde muhteşem yansıtmış. resme yaklaştığınızda kadının saç tellerine kadar detayları inceleyebiliyorsunuz. ayrıca renklerin donuk olması resme kasvet katıyor bence. figürün duruşu da cabası. bize christina'nın zor yaşamından bir gününü, onun dünyasını sunuyor ressam.
eser moma'da (museum of modern art) sergileniyor.
kaynak
devamını gör...
hala yapmak istenilen çocukluk aktiviteleri
          masal dinlemek
      
  devamını gör...

