istanbul
ıstanbul gozumde cok guzel,cok alimli bir kadin gibi. cok cekmis, gun yuzu hic gormemis... yanlis insanlarin elinde yaslanmis, solmus, guzelligi bozulmus ama bazi guzellikleri hic de degismemis. yine de cok guzel, yine de cok baska "inci" misali...
devamını gör...
ingiliz aksanını sevdiren insanlar
(bkz: benedict cumberbatch) sırf konuşması için bile saatlerce izleyebilirim
devamını gör...
normal sözlük sağlıklı yaşam kulübü
işte geldim burdayım ben bu konuda desteğim. *
aslında beslenme şeklimizi paylaşmak ve belki bir parça revize etmek amacıyla birbirimize destek olabileceğimiz kulüp.
aslında beslenme şeklimizi paylaşmak ve belki bir parça revize etmek amacıyla birbirimize destek olabileceğimiz kulüp.
devamını gör...
online 367 kişi ne yapıyor sorunsalı
başlık, tanım, yazar gezerek vakit öldürüyorum.
devamını gör...
hesabı erkek mi öder kadın mı öder sorunsalı
restoranın ödemesi gerekir.
devamını gör...
vincent van gogh'un abartılmış bir ressam olması
van gogh abartılmış bir ressam değildir. kendi tarzıyla ortaya çıkmış, özgün ve yetenekli bir insandır. o kısa hayatında harika eserler çıkartmış.
sanat yenilik ister, değişim ister ve zamanında van gogh bunu yaptı ve sanat dünyası da onu unutmadı, unutulmayacak da.
sanat yenilik ister, değişim ister ve zamanında van gogh bunu yaptı ve sanat dünyası da onu unutmadı, unutulmayacak da.
devamını gör...
şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını
parçaları, anıları heyecanla bekliyorum.
devamını gör...
bursa'da atatürk heykeline baltalı saldırı
‘fikirler top ve tüfekle cebir ve şiddetle yok edilemez ‘
elbette elde baltayla heykel kırarak da...
elbette elde baltayla heykel kırarak da...
devamını gör...
yazarların uyumama sebepleri
serdar kuzuloğlu "zihnimin kıvrımları"na başlamıştım, 4. bölüme gelmişim, bırakamıyorum, bu adamın alternatifi yok kesinlikle.. bütün videolarını izlediğim için, bu podcast serisini kötü gün videosu olarak bırakmıştım,
bir yandan da sözlüğü okuyorum,
aynı zamanda örgü örebilsem onu da yapıcam, öyle bir cevvallik gece gece, uyumak dışında ne varsa ona meyil var.
bir yandan da sözlüğü okuyorum,
aynı zamanda örgü örebilsem onu da yapıcam, öyle bir cevvallik gece gece, uyumak dışında ne varsa ona meyil var.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
biliyorum, yuvarlak ayak başparmağımla dalga geçilmesine bozulduğumu ancak bozuntuya vermediğimi düşünüyorsunuz çoğunuz. ancak bozulmuyorum, nedenini aşağıda açıklayacağım. yine de zorbalığa nickaltımda karşı çıkan yazar arkadaşlarıma teşekkür eder ve özellikle ergenler için çok önemli bir duruş sergilediklerini tekrar vurgulamak isterim.
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
neden bozulmuyorum? çünkü ben kendini eleştirme konusunda dibi gördüm arkadaşlar. ben bir “penye insanı”ydım. saçım da sürekli “kendime saygım yok dağınık topuzu” modelindeydi. bacaklarımdaki tüyleri aylarca temizlemediğim oldu. nutella yiye yiye yaşlı teyze selülitleri bacaklarımı sarmıştı. çünkü ciddi bir depresyondaydım. en ciddisinden hem de. ama atlattım. güçlüydüm, desteğim de vardı atlattım.
ben de kendimi baştan yarattım. hem de burada çok azınızın göğüs gerebileceği irade sınavlarından geçerek. o gördüğünüz karnı, karnımdan ameliyat geçirdikten sonraki 3. ayda spora başlayarak yaptım. hayatımda ulaştığım en yüksek kilodan kurtuldum. berbat ötesi selülitlerimden kurtuldum. biliyor musunuz kaşımın hemen üstünde uzun bir dikişim var ve kaşımı mahvetmişti. azmettim, e vitaminiyle kaşıma sabah akşam masaj yapıp kaşımı tamamladım. gardrobumu eledim, alışveriş yaptım, saçımı kestirdim, manikür pediküre başladım.
yani hey yavrum hey. ben nerelerden geçip de nerelere geldim. varsın ayak baş parmağım kalın olsun. bu bir kusur mu allah aşkına? benim ihmalimden mi oldu sanki? bakın mesela beyaz ve yoğun spor yapmış bir kadın olarak biraz varisim de var. tedavi ettireceğim. burnum bir taraftan fındık gibi öbür taraftan hafif kemikli, hiçbir şey yapmayacağım. bendeki kusur algısını anladınız mı?
okuyup da kavrayanı tebrik ederim. haydi selametle.
son not, omza bacak yaparken ayak parmağımı yakalayıp emen adam takılmıyor da size mi kaldı yahu derdi?
devamını gör...
eyluling ile youtube röportajı
ne kadar efendi insanlar böyle, şaşırdım bir an. tabi biraz da mutlu oldum burada olduğum için.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
hadi es biraz daha
çok tatlısın
es hafif hafif
dağılsın yorgunluğum
nasıl da nazlısın
biliyorsun ki bekliyorum
hasretin nasıl yakıyor
ama biliyorum
her gece benimlesin
hasta etme bu hastanı...*
çok tatlısın
es hafif hafif
dağılsın yorgunluğum
nasıl da nazlısın
biliyorsun ki bekliyorum
hasretin nasıl yakıyor
ama biliyorum
her gece benimlesin
hasta etme bu hastanı...*
devamını gör...
hem üniversiteli hem akp'li olmak
eğer doğrudan bir çıkarı yoksa neden olduğunu çok merak ettiğimdir. kardeşim; sana iyi bir gelecek sunulmuyor, bir genç olarak imkan sunulmuyor. bir bilgisayar almaya bir tablet almaya paran yetmiyor, kafana estiğini konuşamıyorsun düşünce özgürlüğün yok. neden kendine ve bize bu kötülüğü yapıyorsun?
devamını gör...
yazılı olmayan kurallar
aklına ilk gelen şık dogrudur
devamını gör...
nafaka
süresizin gerçekten saçmalık, geri kalanının büyük ölçüde yetersiz olduğu uygulamadır.
bu konuda çok doluyum sözlük, düşüncelerimi en kısa şekilde özetlemeye çalışacağım, umarım kendimi iyi bir şekilde açıklayabilirim.
öncelikle zaman zaman kötüye kullanıldığını düşünüyorum, ancak bunun genele vurulduğunda çok az olduğuna da inanıyorum.
süresiz nafakaya zaten karşıyım, herhangi bir şekilde mantıklı olduğunu düşünmüyorum. en korkunç durumda bile evli kalınan süre artı karşıdaki kişiye verilen zarara uygun olarak gerekirse ek süre şeklinde ödenmeli bence.
insanların buna karşı olması kadar doğal bir şey yok. ama gelgelelim buna karşı olmakla kalmayıp, çocuklarına ödediği iki kuruş nafakaya bile karşı olan erkek dolu bu ülkede. ve ben artık bu durumdan bıktım. bu arada aynı şeyi biz babamla da yaşamıştık, ben küçükken ayrıldılar * ve adam bir kuruş bile vermek istemedi 3 çocuğuna. neyse ki mahkeme kararıyla annem bizim için nafaka alabildi, babam ödemediği için maaşına haciz konuldu. bu arada ödediği de yanlış hatırlamıyorsam 270 lira falandı. :) öyle inanılmaz rakamlar dönmüyor bu nafaka işinde. *
şimdi burada konuyu biraz toplumumuza döndürmek istiyorum. biz ataerkil bir toplumuz ve insanlarımızın büyük çoğunluğu inanılmaz cinsiyetçi düşüncelere sahip. evet, herkes böyle değil. evet, belki biz çevremizi daha iyi seçebiliyoruz ama bu yüzden böyle düşünen insanlar yok olmuyor.
bu cinsiyetçi düşüncelerden bu konuda en önemli olanları namusun kadınlara özgü görülmesi, sevişmenin kadının değerini düşürdüğüne inanılması, ev işlerinin tam anlamıyla kadın işi olması, kadının erkeğe itaat etmesi ve erkeklik gururunu kırmaması *, çocuk yapıldığında yine tüm yükün kadında olması *, ve kadının erkekten hiçbir şey beklememesi gerektiği.
bu durumda klasik bir evlilikte ne oluyor? kadın çalışıyorsa bile evin neredeyse tüm yükünü üstleniyor, kocasının akrabalarıyla uğraşıyor*, ismi bile değişiyor*, kendini kariyerine adayamıyor hatta bazen işi bırakmak zorunda kalıyor ya da direkt kocasının isteğiyle işini bırakıyor, çocuk olduysa kendini tamamen ona adıyor yoksa "ne biçim annesin" sen diye laf yiyor. tüm bunları yaptığını söyleyecek olsa da "e yapmasaydın" şeklinde karşılık alıyor.
ve boşanınca da tüm bu yaptıkları, tüm fedakarlıkları boşa gidiyor. üstüne artık "bakire" olmadığı için değeri düşmüş oluyor insanların gözünde. sarkıntılıklarla uğraşmak zorunda kalıyorlar, kendilerine yeni bir hayat kurmak isteseler çocukları olduğu için toplum tarafından "evlenme sen annesin" baskısına uğruyorlar, sevgilisi falan olursa zaten kıyamet kopuyor çoğunlukla. evlilik boyunca iş hayatına odaklanamadığı için de maddi olarak sıkıntı yaşıyor. işte toplum gerçeği bu, hatta daha fazlası. doğal olarak boşandıktan sonra kadın kendisini toparlayana kadar -ve tabii ki kadın hatalı değilse- nafaka ödenmesi çok doğal bir gereklilik.
erkekler istiyor ki ben karımdan hem çalışmasını isteyeyim hem de ev işlerini ona bırakayım arada bir salata yapıp ev süpürüp çok iş yapmış gibi dır dır edeyim, ya da karım hiç çalışmasın vereceğim iki kuruşa tamah etsin, maddi özgürlüğü olmasın benden de çok fazla para istemesin, ben kadınların cinsel hayatı olmasına karşı çıkayım, illa herkesin bakire olmasını bekleyeyim olmazsa dayak atayım aşağılayayım, sevişmeyi kadını küçük düşürücü bir olay gibi göreyim ve bu düşüncülerimi her yerde söyleyeyim, karımı aldatayım o karşı çıkmasın çünkü erkek adam için normal böyle şeyler, çocuklarımı yaptıktan sonra tüm bakımı annesine atayım hatta beğenmediğim yer olursa bin tane laf sayayım ama ben gece uykumdan hiç uyanmayayım, en fazla günde 1 saat çocukla oynayayım ağlarsa, bezi değişmesi gerekirse annesi yaptığı işi bırakıp koşup bebeğe bakmaya gelsin, bu arada karım çocuk doğurup onun bakımıyla ilgilense de manken gibi olsun, benimle ilgilenmeye devam etsin ve 3 çeşit yemeğimi önüme koysun, ev de pırıl pırıl olsun ve bunların sonucunda ben hiçbir bedel ödemeyeyim.
siz sürekli cinsiyetçilik yapar ve bu düşünceleri beslemeye devam ederseniz arada sırada olayın ucu böyle size dokunur işte. bana boşuna "her erkek böyle değil ya," lafıyla gelmeyin, evet her erkek böyle değil ama ne yazık ki bu ülkedeki çoğu erkek böyle.
bu konuda çok doluyum sözlük, düşüncelerimi en kısa şekilde özetlemeye çalışacağım, umarım kendimi iyi bir şekilde açıklayabilirim.
öncelikle zaman zaman kötüye kullanıldığını düşünüyorum, ancak bunun genele vurulduğunda çok az olduğuna da inanıyorum.
süresiz nafakaya zaten karşıyım, herhangi bir şekilde mantıklı olduğunu düşünmüyorum. en korkunç durumda bile evli kalınan süre artı karşıdaki kişiye verilen zarara uygun olarak gerekirse ek süre şeklinde ödenmeli bence.
insanların buna karşı olması kadar doğal bir şey yok. ama gelgelelim buna karşı olmakla kalmayıp, çocuklarına ödediği iki kuruş nafakaya bile karşı olan erkek dolu bu ülkede. ve ben artık bu durumdan bıktım. bu arada aynı şeyi biz babamla da yaşamıştık, ben küçükken ayrıldılar * ve adam bir kuruş bile vermek istemedi 3 çocuğuna. neyse ki mahkeme kararıyla annem bizim için nafaka alabildi, babam ödemediği için maaşına haciz konuldu. bu arada ödediği de yanlış hatırlamıyorsam 270 lira falandı. :) öyle inanılmaz rakamlar dönmüyor bu nafaka işinde. *
şimdi burada konuyu biraz toplumumuza döndürmek istiyorum. biz ataerkil bir toplumuz ve insanlarımızın büyük çoğunluğu inanılmaz cinsiyetçi düşüncelere sahip. evet, herkes böyle değil. evet, belki biz çevremizi daha iyi seçebiliyoruz ama bu yüzden böyle düşünen insanlar yok olmuyor.
bu cinsiyetçi düşüncelerden bu konuda en önemli olanları namusun kadınlara özgü görülmesi, sevişmenin kadının değerini düşürdüğüne inanılması, ev işlerinin tam anlamıyla kadın işi olması, kadının erkeğe itaat etmesi ve erkeklik gururunu kırmaması *, çocuk yapıldığında yine tüm yükün kadında olması *, ve kadının erkekten hiçbir şey beklememesi gerektiği.
bu durumda klasik bir evlilikte ne oluyor? kadın çalışıyorsa bile evin neredeyse tüm yükünü üstleniyor, kocasının akrabalarıyla uğraşıyor*, ismi bile değişiyor*, kendini kariyerine adayamıyor hatta bazen işi bırakmak zorunda kalıyor ya da direkt kocasının isteğiyle işini bırakıyor, çocuk olduysa kendini tamamen ona adıyor yoksa "ne biçim annesin" sen diye laf yiyor. tüm bunları yaptığını söyleyecek olsa da "e yapmasaydın" şeklinde karşılık alıyor.
ve boşanınca da tüm bu yaptıkları, tüm fedakarlıkları boşa gidiyor. üstüne artık "bakire" olmadığı için değeri düşmüş oluyor insanların gözünde. sarkıntılıklarla uğraşmak zorunda kalıyorlar, kendilerine yeni bir hayat kurmak isteseler çocukları olduğu için toplum tarafından "evlenme sen annesin" baskısına uğruyorlar, sevgilisi falan olursa zaten kıyamet kopuyor çoğunlukla. evlilik boyunca iş hayatına odaklanamadığı için de maddi olarak sıkıntı yaşıyor. işte toplum gerçeği bu, hatta daha fazlası. doğal olarak boşandıktan sonra kadın kendisini toparlayana kadar -ve tabii ki kadın hatalı değilse- nafaka ödenmesi çok doğal bir gereklilik.
erkekler istiyor ki ben karımdan hem çalışmasını isteyeyim hem de ev işlerini ona bırakayım arada bir salata yapıp ev süpürüp çok iş yapmış gibi dır dır edeyim, ya da karım hiç çalışmasın vereceğim iki kuruşa tamah etsin, maddi özgürlüğü olmasın benden de çok fazla para istemesin, ben kadınların cinsel hayatı olmasına karşı çıkayım, illa herkesin bakire olmasını bekleyeyim olmazsa dayak atayım aşağılayayım, sevişmeyi kadını küçük düşürücü bir olay gibi göreyim ve bu düşüncülerimi her yerde söyleyeyim, karımı aldatayım o karşı çıkmasın çünkü erkek adam için normal böyle şeyler, çocuklarımı yaptıktan sonra tüm bakımı annesine atayım hatta beğenmediğim yer olursa bin tane laf sayayım ama ben gece uykumdan hiç uyanmayayım, en fazla günde 1 saat çocukla oynayayım ağlarsa, bezi değişmesi gerekirse annesi yaptığı işi bırakıp koşup bebeğe bakmaya gelsin, bu arada karım çocuk doğurup onun bakımıyla ilgilense de manken gibi olsun, benimle ilgilenmeye devam etsin ve 3 çeşit yemeğimi önüme koysun, ev de pırıl pırıl olsun ve bunların sonucunda ben hiçbir bedel ödemeyeyim.
siz sürekli cinsiyetçilik yapar ve bu düşünceleri beslemeye devam ederseniz arada sırada olayın ucu böyle size dokunur işte. bana boşuna "her erkek böyle değil ya," lafıyla gelmeyin, evet her erkek böyle değil ama ne yazık ki bu ülkedeki çoğu erkek böyle.
devamını gör...
telefonlar için pdf dosya yapılmaması
pdf dosya okuyucuları var aslında ama pek de bir işe yaramıyorlar.
tanım: yazar arkadaşımızın haklı bir isyanını paylaştığı başlık.
tanım: yazar arkadaşımızın haklı bir isyanını paylaştığı başlık.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
dağıtır saçlarını ve yalvarıp uzaktan
mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin,
tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan
rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin.
mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin,
tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan
rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin.
devamını gör...
friends dizisine gülen insan
benim. kahkaha atarak gülüyorum.
starbucksta kahve içerken izleyip gülüyorum. müthiş güldürüyor.
starbucksta kahve içerken izleyip gülüyorum. müthiş güldürüyor.
devamını gör...
yazarların sevdikleri tablolar
creation of adam, michelangelo




adem'in yaratılışı'nda tanrı bir beyin figürünün içerisinde çizilmiştir. sanki tanrı, insan üstü aklı ile kendine benzeyen bir varlık yaratır. ya da tam tersine tanrı insanın zihninde yaratılmış bir varlık, insansa kendini var eden bir öz. fuları çıkartıyorum, abi cidden harika, herif 500 sene önce yapmış şunu. allah kahretsin boşa yaşıyoruz.


adem'in yaratılışı'nda tanrı bir beyin figürünün içerisinde çizilmiştir. sanki tanrı, insan üstü aklı ile kendine benzeyen bir varlık yaratır. ya da tam tersine tanrı insanın zihninde yaratılmış bir varlık, insansa kendini var eden bir öz. fuları çıkartıyorum, abi cidden harika, herif 500 sene önce yapmış şunu. allah kahretsin boşa yaşıyoruz.
devamını gör...
buluşmak için mesaj atan sözlük kızı
olamaz dünyanın sonu gelicek bu bir ilk, anı ölümsüzleştirelim.bir kadında mesaj atabilir bir erkekte sözlükte gördüğüm en gereksiz başlık olma yolunda ilerleyip birinci sırayı aldın.
devamını gör...