isterse dünyanın en yakışıklısı olsun zeki değilse,dürüst değilse,anlayışsız hiç değilse bu gemi hayatta yürümez,der. doğru der. bence de.
devamını gör...

fransızca'da 80 sayısı için bir kelime yoktur. bunun yerine kabaca dört-yirmi anlamına gelen quatre-vingts kelimesi kullanılır.
devamını gör...

yanlıştır efendim. bunu yapan kişiler pragmatist ruhlu kapitalistlerdir. aman yoldaş duymasın.
devamını gör...

keder gibi ödünç
kahkaha gibi karanlık
neş'e gibi yapraksız
ve kasaba gibi akşamsız.
bu şiir peşimden
bir başkası gibi geldi
ve ben yalnızca
mırıldandım onu
mırıldanmak belki de
yetinmektir diye
şiir yerine ödünç
kederle.
devamını gör...

ne kadar manasız bir söz.. bir gün adliye koridorun da kendinizi bosanirken bulunca anlamsızlığını en acı şekil de anlarsınız..
kimse vazgeçilmez değildir..
devamını gör...

her hikayede olduğu gibi her tanımda da bir giriş- gelişme- sonuç bölümü olur. ha işte giriş- gelişme olsada sakın ola ki bir sonuç beklemeyin cenk'in arka bahçesi’ nden. yok yani, tarzı bu. böyle dağınık bırakmayı seviyor. (swh) şahsen ben bir sonuca bağlanmadan tanımların biteceğine alıştım ve bunu bilerek okuyorum, çok eğleniyorum.
uyarı: ha ayrıca deli deli gülmeye hazır olun okurken.
devamını gör...

bir kadın zaferi
devamını gör...

manzara denince akla gelen şehir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ingilizce intern kelimesinden türkçeye geçmiş, stajyer anlamına gelen, halihazırda tıp fakültesi son sınıf öğrencileri için kullanılan terimdir. lakin ilk tanimda da yazıldığı gibi stajyer yerine amele kelimesi daha uygundur.
devamını gör...

6 yıldır hayatımı sürdüğüm ilçe. moda sahilinde oturup keyif yapmak. sokaklarında kaybolmak. kafelerinde çikolata tatlılarını tatmak...
devamını gör...

bolumleri 20 dklik amerikan sit-com dizisi.
garson max’in; zenginligini kaybedip bununla basa cikmaya calisan caroline ile imtihani desek daha dogru sanki*. arka arkaya en az 3 bolum izlettirir, hap niyetine yutulmasi tavsiye edilir.
devamını gör...

yoldaş 'ın bizi yarı yolda bırakacağını sanmıyorum.
devamını gör...

napolyon dönemindeki fransa'da evli kadınlar kocalarının izni olmadan çalışamaz, seyahat edemez, bir sözleşme imzalayamaz duruma düşmüşler.
hatta kocalara yasal sonuçlar olmaksızın kadınlara taciz ve tecavüzde bulunma hakkı verilmiş.
devamını gör...

bir karadeniz efsanesi; cazi (cazu kari)

öncelikle bu saatte bu yazıyı yazıp hazırlamış biri olarak nasıl korktuğumu anlatamam. neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. neyse korkmak yok.


nedir bu cazi?
cazi, bilinmeyen bir sebeple doğaüstü güçler kazanmış, ekseri yaşlı bir kadındır. ... bu geniş sahada cadılar, kara büyü yapan, bebekleri ya da yetişkin insanları öldürerek kalplerini ya da ciğerlerini yiyen genellikle kadın olarak tasvir edilen varlıklardır.
“cazı” ya da “cazu” ismi ise büyüyle olağan dışı işler yapan kişiler için geçerli bir ifade. “cadı” anlamına geldiğini de söyleyebiliriz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

doğu karadeniz'de anadolu ve orta doğu folklorundan farklı olarak cadıların normal anne ve babadan doğan ve cadılığı sonradan öğrenen sıradan kadınlar olduğunu inanılmaktadır. trabzon'da cazı, pontus rumcası konuşulan bölgelerde mayısa adlandırılan cadıların üzerine insan pisliği sürerek uçabildiğine, mısır ve kırım'a uçarak gidebildiklerine, örümcek, kuş ve diğer hayvanların formuna girerek şekil değiştirebildiklerine, çocuk ve kadınların ciğerlerini yediklerine, suya atıldıklarında batmadığına inanılmaktadır.

cazi olmuş insanlara bu hal allah'tan gelirdi. yeni bir doğum olduğu zaman cazileri uyku tutmaz, ille çocuğu boğup ciğerini ya da kalbini almak isterlermiş. bir şekilde saldırısı önlenmiş caziler bu duruma çok kızarlar, çocuğun kanını ağaca sürerek bu ağaç kuruyunca çocuk da ölsün diye kara büyü yaparlarmış. hayvan kılığına girebilirler, annenin uyuması için birtakım büyüler yaparlarmış. çocukların ciğeri ve kalbini ateşte pişirip yerlermiş.


ay neyse daha fazla anlatamayacağım. korkudan mutfağa gidemiyorum. ben kaçar.



ordu'ya gittiğimde babaannemden de dinlerdim bu cazu garu hikayesini.. gece soğuğunda otururken anlatırdı. biz de* anlattıklarına korkardık ama sorular sorar böyle bir şeyin nasıl olacağını düşünür dururduk. babamlar küçükken* eve kadar girdiğini tabaktaki yemeği koca elleriyle yediğini, elinin izinin tabakta durduğunu, bebeği gözlediğini fakat sonunda fark edilip dedemlerin yakalamaya çalıştığını anlatırdı. çok korkunç gelirdi. şu anda da korkunç gelmiyor değil.

kaynak: 1 2
devamını gör...

at yarışı esnasında ganyan bayisinde tv başında bağrışan tipler. atlar seni duymuyor az sakin.
devamını gör...

islamiyet öncesi türk devletlerinde han'dan sonra gelen en yüksek unvan. kağanın kardeşlerinden yaşça en büyük olanına verilirdi. yabgular kendi yönetimleri altında olan bölgelerde karar ve icraatlarında serbest olup, elçi gönderip elçi kabul edebilirler, savaşa ve barışa karar verebilirlerdi.

örneğin göktürk devletinde egemenliğin bölünebilirliği ilkesi kabul edilmişti; kurucu bumin kağan, sınırlar genişleyince devletin batı bölümünü kardeşi istemi han'a vermiştir. (bkz: istemi yabgu) lakin bu bölünme beraberinde devletin bir kısmının çin hakimiyetine geçmesiyle sonuçlanıyor. fakat çok geçmeden kutluk han ikinci göktürk devletini kurar.

sonraysa ikinci göktürk devleti de fiilen 8. yüzyılda sona ermiştir, uygur-karluk-basmil ittifakına karşı yenilerek.
devamını gör...

''atatürk'ün sağlığında, kabri olmak üzere, benim bildiğim iki yerden bahsedilmişti. biri eski büyük millet meclisi'nden istasyona inen cadde üzerindeki daire şeklindeki arazi; diğeri çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. bu yerler şu münasebetle konuşulmuştur. bir akşam atatürk'ün etrafında toplananlar arasında, onun fani oluşu üzerinde durulmuş ve kendisi şu cümlesini tekrar etmişti, ''benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır, fakat türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.''
böyle dedikten sonra da, ''milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın.'' demiştir.''


unutursak kalbimiz kurusun!
seni ve devrimlerini gelecek nesillere aktaracağız ata'm.
devamını gör...

ne verdin ki bana ne istiyorsun - yüksel uzel

çok kişi bilmez:
devamını gör...

güzellikleri/yakışıklılıkları.

durup tipinden bahseden insanlara yalnızca göz deviriyorum. bazı insanlar vardır tipi yoktur ama karakteri vardır, konuşması sarar, kültürlüdür... daha ne olsun? suyundan da eklesinler. *
devamını gör...

bak burda kocaman bir balık var, balık kısmet demek para demek . ne zaman baktırsam aynı şey, nedense bu balık bana bir ulaşamadı yolunu kaybetti sanırsam .
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim