ensendeyim demeye çalışıyor olabilirler. moderatörlerin tanım beğenmesi ''ayağınızı denk alın görüyoruz yazdığınız her şeyi'' anlamına gelir.*
devamını gör...

(bkz: durumumuz yok yazamıyoruz)
devamını gör...

kaktüslü profil fotoğrafı sayesinde aramızda komik bir diyalog geçen(o ne demek istediğimi anladı) ve bir o kadar da keyifli sohbet ettiğim yazardır. açıkçası kendisi sözlüğün bana göre en iyi yazarlarından biridir. severek takip ediyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

umarım sabahları kalkmak için bir sebebin olur.
devamını gör...

öncelikle şu yanlışı düzeltelim yıllık olarak hesaplanır ve 2020'de 7,715 bin dolar kişi başına düşen milli gelir.
devamını gör...

kendisi başlı başına o kadar derin ve ilginç bir konu ki, "neden buna solucan deliği ismini vermişler?" diye merak edecek fırsatım bile olmamış, onu fark ettim geçenlerde. hakikaten, neden "solucan"dı? durup düşününce alakasız gibi geliyor ama aslında değil. çok yaratıcı ve basit bir tasvirden geliyor.

"solucan deliği"nin isim babası john wheeler. çıkış noktası ise elmalardaki solucanlar. ama şimdilik solucanları bir kenara bırakıp, bir de karıncalara geçelim. elmanın yüzeyinde yürüyen bir karınca düşünün. bu karınca için o elmanın yüzeyi evrenin bütünüdür. eğer ki bu söz konusu elmanın içinden bir de solucan geçmişse, karınca dostumuzun elmanın bir noktasından öteki noktasına gitmek için artık iki alternatifi olur. birincisi yüzeyde dolanmak. ikincisi ise solucanın açmış olduğu deliğin içinden geçerek gitmek. solucan deliği alternatifi elbette ki daha kısa; hatta karıncanın elma evrenindeki en kısa yol bu. lakin şöyle de bir durum var ki, solucan deliğinin içinden geçtiği elmanın iç kısmı karıncanın evreninin bir parçası değil. çünkü karıncanın evreni bu elmanın iki boyutlu olan yüzeyi. elmanın üç boyutlu bütünsel yapısı değil. elmanın iç kısmı da dolayısıyla bir üç boyutlu ya da hiperuzay oluyor bu durumda. elmanın iç yüzeyi karınca evreninin bir parçası değil, evet. peki ya deliğin başlangıç ve bitiş noktalarının yüzeyle kesiștiği noktalar? çünkü deliğin iç çeperleri de tıpkı yüzey gibi iki boyutlu; bu iç çeperlerin ve giriş çıkışların elma yüzeyiyle kesiștiği noktaların da karınca evrenine dahil olması gerekmez mi? gerekmeli gibi duruyor, ama değil. bu kısımlar karınca evreninin bir parçası değildir; karıncanın kendi evreninde a noktasından b noktasına ulaşma amacına hizmet eden bir kısa yoldur. iki yakayı bağlayan bir köprü gibi.
devamını gör...

kaliteli bir şarap.
devamını gör...

tarihsel süreç doğrultusunda değerlendirildiğinde türkiye ve yunanistan arasında sıklık oranı değişkenlik göstererek daima iniş çıkışların yaşandığı ilişkilerdir.

kronolojik olarak ilişkilerin geçmişten günümüze dek yaşanan olaylarla sıralaması şu şekildedir:

ilişki ve ilişki doğrultusunda sorunların çıkış noktasını iki ülkenin de birbirilerine karşı sürdürdükleri mücadeleler sonucunda kurulmuş olmasına bağlayabiliriz. yunanlılar osmanlı'da ulusal bilinci ilk uyanan ve bağımsızlığını ilk kazanan ulus olmuştur. yunan ulus ayaklanması 1821'de başlamış, 1829'da özerklik kazanmış, 1832'de ise bağımsızlık kazanmıştır. bu noktadan itibaren yunanistan megali idea doğrultusundaki politikalarını sürdürmeye (teselya, balkan, 1919 mücadeleleri ile) devam etmiştir.

1922 bu anlamda megali idea'nın sonu olmuş gibi gözükmüş; mübadele sözleşmesi, etabli meselesi, lozan barış andlaşması ile türk yunan ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. buradan ikinci dünya savaşına dek ilişkiler altın çağ olarak adlandırılmıştır. ancak savaşın başlaması ile bu dönem son bulmuş 1950'li yıllara kıbrıs sorunu damgasını vurmuştur.

1954'te imzalanan balkan paktı iki ülke arasında kültürel yakınlaşmayı sağlamış, bu dönemde pek çok görüşme yaşanmıştır.

1955'te yunanistan kıbrıs sorununu self determination talebiyle bm'ye götürmüştür. aynı yıl yaşanan 6-7 eylül olayları türkiye'yi hem uluslararası alanda hem de yunanistan'a karşı güç durumda bırakmıştır.

1956-1959 yıllarında kıbrıs sorunu temel olmak üzre; özellikle kıbrıs'ta yaşanan toplumlar arası şiddet olayları iki ülkenin arasında gerginliklere sebep olmuştur.

1959'da imzalanan anlaşmalarla kıbrıs bağımsızlık kazanmış, iki ülke arasında 1964 yılına dek sürecek dingin bir dönem başlamıştır. bu dönem ikinci bahar olarak adlandırılmaktadır.

1960'lar kıbrıs sorununu her iki ülkenin dış politikasının merkezine yerleştirdiği yıllardır ve taraflar sıcak çatışmanın eşiğine gelmiştir.

1964'te tekrar ateşlenen toplumlar arası çatışmalar türkiye'yi müdahale etme kararı almaya itmiştir. ancak abd başkanı johnson tarafından yollanan mektup (bkz: johnson mektubu) müdahale kararını engellemiş; bu mektup türkiye'nin dış politikasında dönüm noktası olmuştur. türkiye bu noktadan itibaren kıbrıs sorununu dış politikasının odak noktası yapmasının hatasını görmüş ve çok yönlü bir politika izleme kararı almıştır. artık ulusal çıkarlar ön plana koyulmuştur.

1967'de kıbrıs'ta tekrar baş gösteren şiddet olaylarıyla türkiye müdahale etmenin eşiğine gelmiş, ancak talepler yerine getirilince müdahale durdurulmuştur. kıbrıs'ta toplumlar arası olumlu görüşmeler başlayınca iki ülke arasında nispi dinginlik dönemine girilmiştir.

1970'ler kıbrıs sorununun belirleyici olduğu ve ege denizi sorunlarının ortaya çıktığı yıllar olmuştur. 1973 yılında türkiye'nin türk petrolleri anonim ortaklığına ege kıta sahanlığında petrol aramasına izin vermesiyle iki taraf arasında tekrar gerginlikler yaşanmaya başlanmıştır. 1975'ten sonra iki ülke arasındaki temel sorun ege denizine ilişkin olmuştur.

1980'ler papanreu ve turgut özal görüşmelerinin sıcak yaşandığı, kktc'nin ilanı ile gerginliklerin devamının sürdüğü ancak gerginliklerden çok çözüm çabalarının yoğun olduğu yıllar olmuştur.

1990'lar sovyetler'in dağılmasıyla birlikte balkanlarda yaşanan istikararsızlık ve güç boşluğunun yarattığı türk-yunan rekabeti sebebiyle ikili ilişkilerde en sancılı süreç olmuştur. bu dönemde kardak krizi, s-300 füze krizi, pkk/öcalan olayları ilişkilerin düzeyini ve gerginliğin yoğunluğunu etkileyici sebeplerdir.

2000'li yıllar ise ilişkilerde yumuşamanın ve işbirliğinin hakim olduğu dönemdir.

sonuç olarak iki ülke arasında daima güvensizlik ve gerilim hakim olmuş; ilişkiler doğrusal bir seyir izlemiş, sürekli iniş çıkışlar yaşanmıştır.

kısa hatırlatma notlarıyla türk-yunan ilişkilerinin tarihsel süreci böyledir. bilahare aynı başlığa gelip yukarıda bahsi geçen yıllardaki olayları detaylarıyla anlatacağım.
devamını gör...

en sevdiğim oyuncağım, tek mendil yıkama kapasiteli çamaşır makinamdı.eski tipte merdane kolunu çevirerek sıkma işlemi de yapılabiliyordu.gövdesi metaldendi, onu gören büyükler oynamak isterdi :) dokuz voltluk pildeki enerjiyi kana kana içerdi, birkaç tur çalıştırabiliyordum.
benzerini hiçbir yerde görmedim.keşke bugüne kalabilseydi. onun yerine benim ve kardeşim tarafından bolca dişlenmiş, ama hala mis gibi çikolata kokan ihtiyar ‘didi’ şurada dursun :)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

az önce, cupcake ile kahvaltı yaparken.
bir kavanoz nutella gömenler var. bu ne ki!
ama öyle kapkek diyemezsin, kapkeyyk demen lazım!*
devamını gör...

okurken karnıma yumruk yemiş gibi hissediyorum.
içinde "cumhurbaşkanı" geçen hiçbir cümle hayırlı olmaz mı?
devamını gör...

yiyen kişinin dişiyle aşk yaşayıp ayrılamayan sebze.
devamını gör...

pencereleri hiç açılmamış ve en az 10 dakikadır içi yolcu dolu seyahat eden belediye otobüsüne binince gelen koku. bak midem yine bir kötü oldu. *
devamını gör...

şükrü erbaş tarafından 2016 yılında kırmızı kedi yayınevi tarafından yayımlanan şiir kitabıdır.
hatice erbaş'ın şu sözleri ile selamlar bizi kitap:
"babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
sonra aşık veysel' den bir alıntı ile devam eder.
ve bir sonraki sayfadan sonra erbaş'ın kederli kalemi alır bizi, götürür içimizdeki en derinlere. bir kanatır, bir soğutur içimizi. ölüme yakın,ölümle iç içe; hatice'ye hasret, hatice'ye sitem.
çok sevdiğim birkaç dizeyi de bırakayım. sizin de içinizde birkaç yaprak dökülsün.


iki kişilik bir yalnızlığım fotoğrafların önünde
birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin


ayrılık dedim, kavuşma dedim
"insanın içini dökmekten vazgeçmesi" dedim.


vefasızlık, hatice
insanın büyük yalnızlığı
küçük ölümü
kendine verdiği bir eksilme cezası


canım ne kadar acıyorsa sözüm o kadar üşüyor.


seni unutacak ömrüm kalmadı
bir soğuk zamanın akşamında
dönüp yine sana başlıyorum
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: jaguar)
ne kadar bal porsuğu sevdam olsa bile.
devamını gör...

ne istediğimi bilmiyorum, pek çok şeyi elde edecek duruma geldiğimde duvarları inşaa ettim kendim için. kavgalar ile büyüdüm , tırnaklarım ile yükseldim şimdi istekleri olmayan biri oldum ve daha yaşım 31.
devamını gör...

bazen hep platonik kalması gerekir.
devamını gör...

plaktan müzik dinlemek ve plak biriktirmek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim