üstteki tanımları okudum da gerçekten haklısınız. bir yere fikirlerimi yazma düşüncesi her zaman beni canlı kılmıştır. ilkokulda 2.sınıfta sinirlendiğim arkadaşlarım hakkında sayfalarca yazdıklarım bile çok değerli aslında. o anki psikolojimi denize anlatmışım da balıklar yıllar sonra dile gelmiş gibi..
şu an yazdığımız tanımlar için de geçerli bu. bencilliğimi bir kenara koyup bu yazdıklarımı yıllar sonra başkalarının okuyacak olmasını düşünmek bile beni sebepsizce heyecanlandırıyor. acaba beğenip neler yaşamış bu insanlar diye düşünecekler mi? yoksa abarttığımızı mı sanacaklar?
eğer çocuğum okuyacaksa da bırakalım bu edebiyatı gel yanıma sarılalım.
devamını gör...

yoldaş benjamin franklin'in gece baskınları ne anlama geliyor?

evet değerli yazarlar, bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde sözlükte bazı garip olaylar yaşandı. bunlardan en önemlisi daha önce haberini yaptığımız ve sizlere tüm ayrıntılarını aksettirmeye çalıştığımız, dady'nin rehin tutulması mevzusuydu. bizim haberimizden sonra yoldaş kamuoyundan gelen baskılara dayanamayarak, dady'i serbest bıraktı. elbette bunu bağımsız medyanın bir zaferi olarak görüyoruz. ancak bu olayın hemen ardından yaşanmaya başlayan gelişmelerin de endişe verici olduğunun altını çizmek isteriz.

dady'nin serbest bırakılmasını müteakip, yoldaş ilginç bir şekilde yazarların nick altında kol gezmeye ve kendisini göstermeye başladı. her ne kadar söylemleri olumlu ve motive edici olsa da, olayın aslında bu kadar basit olmadığını bilmenizi istiyoruz

kulislerden aldığımız bilgilere göre yoldaş ve ekibi dady olayından sonra iktidarlarının çatırdadığını ve sallantıda olduğunu düşünmeye başlamış. hal böyle olunca, kendilerini sözlükte göstermek adına, bu sözde nick altı gezmelerini düzenleyerek, yazarların hal ve hatırlarını sorma yoluna gitmişler. asıl amacın ise yazarlara göz dağı vermek olduğu söyleniyor. yönetimden adını vermek istemeyen üst düzey bir görevli muhabirimize şu açıklamaları yaptı;

''aslına bakarsanız, bu gece ziyaretleri düşünüldüğü kadar basit bir olay değil. yoldaş ben buradayım, gözüm üzerinizde, ona göre hareket edin, dady'nin başına gelenler bir gün hepinizin başına gelebilir mesajını vermek istedi. biz buna bir nevi aba altından sopa göstermek diyebiliriz. gidişat değişmezse devreye uzun süreli sürgün kararları girebilir.''

açıklamalardan da anlaşıldığı üzerine buzdağının görünmeyen kısmı inanın hepimizi çok tehlikeli bir noktaya doğru sürüklüyor. sözlüğün demokrasi güçlerini yaşanan bu elim gelişmeler karşısında güç birliği yapmaya davet ediyoruz.

kafa sözlük baharı, mellisho ve jön kafacılar üzerine bir değerlendirme

yukarıdaki haberimizde bahsettiğimiz olaylar çerçevesinde sözlükte yaşananları değerlendirmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.

yazarların gece vakti evlerinden alınıp metruk binalarda rehin tutulmaları, yine yazarların nick altlarından onlara göz dağı verilmesi suretiyle hizaya çekilmek istenmeleri, yoldaş ve ekibinin istibdat özlemi içerisinde olduğunu gözler önüne seriyor.

hal böyle olunca sözlükteki istibdat karşıtlarının ''jön kafacılar '' teşkilatını kurma girişimi içerisinde oldukları kulağımıza geldi/geliyor.

bu oluşumla ilgili ise ortalıkta dolaşan türlü türlü iddialar var. bunlardan en önemlisi mellisho'nun bu olaylar içerisindeki yeri ve eylemsellik sürecine katkısı üzerine söylenenler. yine adını vermek istemeyen üst düzey bir yöneticiden aldığımız bilgiye göre mellisho'nun mesaj kutusunda ''jön kafacı'' olduğundan şüphelenilen yazarlara gönderilen şöyle bir metin bulunmuş;

başka sözlüklerden geldiler
ellerinde susmak bilmeyen klavyeleriyle
ne kadar diplere bastırılsa
o kadar boğulmak bilmez tanımlarıyla, başlıklarıyla
ağır ağır geldiler...

sonra her gün geldiler artarak geldiler
beğenileri, favorileri ve karma puanlarıyla

nüktedan tanımlar girer gibi geldiler
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
su gibi ateş gibi
her gün yeni klavyeler eklendi klavyelerine

yeni başlıklarla tanıştı gözleri

her gün yeni kabuklar çatladı
yeni gözler okumaya başladı söylediklerini

bir sözlük oldular sonunda
ve adını değiştirdiler sözlüğün.


yine aldığımız bilgilere göre, bu şiirsel metnin ortaya çıkması ile birlikte, yönetimde büyük bir tedirginlik baş göstermiş ve duruma acil olarak müdahale edilmesi gerektiği konusunda karar birliğine varılmış.

kaynağımızın bu konuda söylediklerini aynen aktarıyoruz.

''o gece hiçbirimizin gözüne uyku girmedi. sözlüğün bir karşı devrim süreci ile karşı karşıya olduğunu düşünüyoruz. bunun içinde bazı önlemler almamız kaçınılmaz oldu. hesap dondurma özelliğini bu yüzden getirdik. böylece elimiz rahatlayacak. yazarlar bu karşı devrimci güruhun sözlükten kendi istekleriyle ayrıldıklarını düşünecekler. bizim uyarılarımıza ve taleplerimize olumlu yaklaşmayan güruha karşı uygulanacak en mantıklı çözüm bu gibi gözüküyordu. aksi taktirde olaylar bizim kontrolümüzden çıkabilir. ve sözlükte kalkışma yaşanabilir. buna kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.''

evet değerli yazarlar, biz sadece objektif ve tarafsız habercilik yapmaya çalışıyoruz. aktardığımız gelişmeleri aklı selim içerisinde değerlendirip, kendinizi ona göre konumlandırmanız faydalı olacaktır.

özgür haber ajansını okudunuz.
devamını gör...

karınca yuvalarına hortum sokup musluğu açmak
topraktan kazılarak bulunan solucanı karınca yuvalarının önüne bırakmak
solucanı ikiye, üçe, duruma göre dörde bölüp hareketlerini incelemek
devamını gör...

bir eğitimci yalanı. özel okullarda söylerler daha çok bu lafı. ama yanlış yapıyorlar, peki neden?

herkesin erişebileceği bir kapasite var nihayetinde, herkes okumak zorunda da değil. bu yalanı söyleyerek bir nevi çocuğun geleceğini kararttıklarını düşünüyorum para düşkünü eğitimcilerin.

ailelerin yaptıkları yanlış ise şu: herkes çocuğunu iyi kötü tanır, ne yapabileceğini ne yapamayacağını yani kapasitesini iyi kötü tahmin eder. olmuyorsa zorlama kardeşim ver güzel bir zanaata hiç değilse geleceği kurtulsun.

ama böyle yapmıyorlar, çünkü falanın çocuğu okudu, bizimki neden okumasın? neyi eksik? bu köhnemiş düşünce yüzünden arafta büyüyen ne yaptığını bilmeyen çocuklar var.

kaç milyon tane 2 yıllık işletme mezunu var aramızda? sırf üniversite okumuş olmak için okunan bölümler. türkiye de bu kadar işletme yok zaten anasını satayım.

odtü işletme falan okursun anlarım da bilecik şeyh edebali işletme ne lan? ne olmayı amaçlıyorsun oradan mezun olarak, sabancı da ceo falan mı?
devamını gör...

bu ülkeden basıp gitmek..bunun için uğraşmak ve didinmek..
devamını gör...

iki taraf da kısa boyluysa sevimli;
iki taraf da orta boyluysa iyiiii güzel;
iki taraf da 1.80 ve üzerindeyse kavgaya gelmiş gibi

oluyorsunuz.
devamını gör...

dün öğrenip bugün yediğim ve çok beğendiğim tatlı. lakin 8 küçük dilime 69 tl verdim.
tanımı ise; güllacın baklava hamuru ile yapılmış ve içine bolca fıstık konup üstü ufalanmış kakaolu bisküviyle kaplı hali.
devamını gör...

bomboş geçirdiğim ilk gençlik yıllarım için kızgınım kendime. yirmi yedi yaşıma geldiğimde fark ettim, o güne değin yaşadığım hayatın içinde yaşlanmak istemediğimi. bir telaş başladı sonra.
sonra otuzla tanıştım ki hiç hoş değildi bu tanışma benim için. dikkat ettiniz mi söylerken bile dolu dolu çıkıyor ağızdan otuz sayısı.
onca yılı geride bırakmışken ne sığdırdım geçen zamana. rüzgarda savrulan yaprak elbisesini nasıl giyindim, nasıl yakıştırdım kendime. neden durup bi bakmadım.
o yıllarda da başka kızgınlıklarım vardı elbet. kendimi kendime iliklemiştim.

otuz. bu öylesine bir sayı değil. bir dönüm noktası benim için. klavye döküm olarak düzeltiyor inatla, o da olur. otuzdan sonra ne kadar kaldığını bilmediğim zamanın bana ait olan bölümünü bilinçli tüketici farkındalığıyla yaşıyorum. öyle yaptığımı umuyorum en azından.
devamını gör...

ısteyen göbeği açık giyer isteyen uzun ve bol, bu bizi ilgilendirmez. kendi hayatınızı düzene soktunuz insanların giyim tarzı mı kaldı? size zorla giydirmediği sürece insanlar ne giymiş lütfen salın, daha önemli konular muhakkak vardır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ah kendall bebeğim ah.
devamını gör...

tdk'ye göre; eğretileme, benzetme amaçlı mecaz anlamına gelir. yani, gibi benzetme edatını kullanmadan -mış gibi yapmak havası katar.

ayrıca bana hep bu repliği hatırlatır:

"bir tane bile yakmadım.*
bu bir metafor tamam mı? öldürücü şeyi dudaklarının arasına kadar sokuyorsun ama ona öldürücü olabilecek gücü vermiyorsun."
devamını gör...

aşırıya kaçıldığında insani gerçekten rahatsız eden bir durum. ben buraya kafamı dağıtmak, eğlenmek için yazıyorum. yazdığım her kelimenin de hesabını vermek zorunda olmayayım bir zahmet. "niye öyle yazdın? o öyle değil bir kere." diye fikrimi değiştirmeye çalışanları saymıyorum bile. ben zaten fikrim neyse oraya yazmışım. sana göre yanlış ama benim doğdum bu. saygı duyup hayatına devam etmek bu kadar zor olmamalı.
devamını gör...

insan hayatı.
devamını gör...

11 mayıs 1998'de yayalar için yeşil ışık yandığı sırada yaya geçidinden karşıdan karşıya geçerken dönemin istanbul büyükşehir belediye başkanı recep tayyip erdoğan'ın oğlu ahmet burak erdoğan'ın kullandığı 34 abr 93 plakalı opel marka otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden klasik türk müziği sanatçısı.

kazadan (!) hemen sonra, istanbul büyükşehir belediyesi'ne ait arazözler, kazanın yapıldığı caddeyi baştan aşağı deterjanlı sularla yıkadılar. böylece delil niteliğindeki 35 metrelik fren izleri ortadan kaldırıldı.

kaza (!) sonucu hayatını kaybeden sevim tanürek 8'de 8 kusurlu bulundu. ahmet burak erdoğan ise kusursuz bulundu. ahmet burak erdoğan'ın, olay tarihi itibarı ile ehliyetsiz olduğu iddia edildi. ahmet burak erdoğan hakkında kusursuzluk raporu veren adli tıp kurumu ihtisas dairesi'nin başındaki eyüp çakmak, türkiye denizcilik işletmeleri a.ş.'ye genel müdür oldu.

sevim tanürek'in eşi yaşananları şu sözlerle anlatıyor:
"tayyip'in oğlu kırmızı ışıkta hızla geçiyor. peşine siren çalarak ekip takılıyor. kaçarken, yaya geçidine 5 metre kala eşime çarpıyor. 30 metre sürüklüyor. eşim 6 gün sonra vefat etti. yakalandığında polislere tayyip'in oğlu olduğunu söylüyor. zaten o andan itibaren her şey değişti. karakola gittik, çocuğun ehliyetini sormuyorlar. polislere bunu hatırlattığımızda "siz ukalalık etmeyin, biz ne yapacağımızı biliriz" dediler. kazadan hemen sonra caddemize belediye arazözleri geldi. tarihte ilk kez, caddemiz baştan aşağı yıkandı. 35 metre fren izi vardı ve her şeyi bir anda yok ettiler. çocuğun ehliyeti yoktu. kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenlediler. mahkeme başladı, çocuk bir kez olsun gelmedi. babası tarafından yurtdışına gönderilmişti! ama tayyip'in adamları hep oradaydı. karımın hakkını ararken bir şey söylediğimizde dirsek yedik, tehdit edildik, tacize uğradık.
hakime çocuğun ehliyeti olmadığını, kazadan sonra babasının forsuyla düzmece ehliyet verildiğini söylediğimizde "ne demek yani, siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz" diye azar işittik. sakin bir insanımdır ama o anda elimde bir şey olsaydı kafasına fırlatırdım.
olayın oluşunu gören tanıkların hepsi tehdit edildi ve korkutuldu. buna bir yakınımız dahildir. sadece bir tek genç kız tanıklık yapmakta direndi. fakat işin rengi değişmişti. başına iş gelmemesi için ona da tanıklık yaptırmadık. şişli karakolunda çocuğun ehliyetini sormayan polislerin ve sahte ehliyet veren trafikçilerin aileleri dava görülürken defalarca gelip yalvardılar, işin üzerine gidersek kocalarının görevine son verileceğini, aç kalacaklarını söylediler. onlardan da şikayetçi olmadık!
kapımızda her gün belediye araçları durur, tayyip'in adamları önümüze çıkardı. tanıklara olduğu gibi, bize de, uğraşmayalım diye en az 20 "ricacı" geldi. tayyip belediye başkanıydı. o zaman anladık ki, karşımızda bir "dev" vardır ve onunla baş etmek mümkün olmayacaktır. biz bu durumda aile meclisi olarak toplandık ve işin ucunu bırakmaya karar verdik... çünkü bir sonuç çıkmayacaktı. onlar çok güçlüydü. sonuçta efendim, mahkeme kararını verdi! 8'de 4 kusurlu olan çocuk 3 ay hapis cezası aldı. bu da paraya çevrildi…
"

(bkz: ahmet burak erdoğan)
devamını gör...

domestic kelimesi ve kırmızı profil resmi bana aşık olduğum meyve olan domatesi çağrıştırıyor.** bundan sonra benim için domatessin.*

sohbet etmeye bayıldığım, tanımlarını okumayı da bir o kadar sevdiğim kafa sözlük yazarı. sağ olun, var olun efenim.*


ponçik isyan şarkımızı eklemeden duramadım.*
devamını gör...

tarafları dinledim ve anladım. çıkmazlara sürüklediniz beni zalımlar.
devamını gör...

seçme ve seçilme hakkının bittiğini, sen istediğin için değilde, ne bulursan razı olman gerektiğini zannettikleri yaşlardır,

yaşını söyleyince sanki neşeni çok görüyorlar, 40 yaşına kadar hakkın var, normal bir hayata, sonra sadece solunum yapabilirsin, allah razı olsun *

halbuki artık hep 12 den vuracak kadar usta olmuşsundur, herşey hızlanmıştır, vakit kaybettiren herşeyi yakalamışsındır, artık herşeyin bir yolu bulunmuştur, demlenmişsindir, taze çay gibi...
demlendikten sonra bayatlamadan önce, çayın o en lezzetli, kokusunun kafa yaptığı süreç gibi bir dönem, işte bu 40-45 yaş arası, hadi 40-50 diyelim, o ilk bardak çaylar gibi düşünün... kısmet olursa 50+ da yine yazarım ama, bence en keyifli yaşlar,

ama nedendir bilinmez, insanlarda 40-50 den sonra bir, yaşını belirtmeden sana laf söyleyememe durumu var,
diyelimki üzmek için söylüyorlar...
aslında bu yaş dedektörlerinin dönüp kendilerine sorması lazım, ben niye bir insanın "canını acıtmak" istiyorum diye..

dün kadıköy moda da arkadaşımla oturuyoruz bankta, tabiiki çiçekçi bir arkadaş geldi, istemiyorum dedim, tabiiki ısrar etti, önümden çekilirmisin manzaramı kapatıyorsun dedim, aldığım cevabı söyliyim, bir iki soru-cevap daha uzattıktan sonra, nerdeyse gül almadık diye ağzımıza soktuğu sepetini ve şalvarını da sürüye sürüye, zorla çekti gitti önümüzden sağolsun, giderken de "40 yaşına gelmişsin birde gül istemiyorsun" dedi *

benimde kırkımdan sonra, içimdeki şahika koçarslanlı çıktı galiba, (şimdi yazarken farkettim) "40 yaşıma da gelirim, gül de istemem" dedim... kalitemi bozdum anlayacağınız.. *

sanırım daha küçük görünüyorum, çünkü üste çıkmak için 10 yaş koydu muhtemelen *
sinekten matematik çıkarıyorsam demekki.. 50+ da neler yapıcaz acep..

yeni bir şey daha öğrenmiş olduk, 40 yaşını geçtiysen, ne bulursan şükretmeni bekliyorlar, kimin aldığı, sen nasıl istiyorsun önemli değil yani..
hem 40 yaşındasın hemde gül bulmuşsun, daha ne istiyorsun.. hayır demek, "kendi" istediğini tercih etmek filan gibi hakların bitmiş sanki.. yersen *

40 yaşım kadar taş düşsün başınıza ne diyim *

aynı tonlarda bir diğer tanımım, ilgilenirseniz,
#492237
devamını gör...

objektif bir bakış açısı ile okunmasını sağlar. dindarların çoğu okuduğunu anlamaz, okuyunca sevap yazılıyor sanar, tek derdi bonus toplamak yani.
devamını gör...

söz konusu kişi eski sevgili midir, sevgili olunmak istenen kişi midir bilinmez ama her halükarda 'sevgili' denilemeyecek ve asla gelmeyeceği düşünülen birini beklemektir.

cezmi ersöz'ün;
"olmayan bir sevgiliyi inatla beklemek; utandırmaktır aşkı." dediğidir.
devamını gör...

devamlı canlı olması, her yere her şeye her zaman ulaşabilme imkanı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim