türkiye'deki ahlaki çöküşün nedenleri
sağcısından solcusuna insanların birbirine saygısının kalmaması, herkesin birbirini ezmek için fırsat kollaması, instagram ve twitter gibi uygulamaların toplumun ayarlarıyla oynaması neticesinde gelişen sorunsaldır. aldatma, boşanma, evlilerin birbirlerini boynuzlaması artık sıradan bir haber olmaya başladı kimse anormal karşılamıyor.
devamını gör...
güneş'in katli
bir memet türkkan kitabıdır.
her fırsatta söylüyor ve söylemekten hiç sıkılmıyorum: meslektaşım kardeşimdir. bu da öyle bir roman işte, 1980 darbesi öncesinde devrimci görüşleri yüzünden, hem de artvin gibi bir şehirde katledilen güneş öğretmenin romanı.
yıllar önce arada sırada deniz kitabevi diye küçük bir sahaftan kitap alırdım. üç dört kez gidip kitap aldıktan sonra sahaf dükkanının güleryüzlü ama hüzünlü bir adam olan sahibi “ hocam ben size birkaç kitap ayırdım” dedi. kitaplara baktığımda fark ettim ki ben de seçsem bu kitapları seçerdim. o kitapların en üstünde biraz yıpranmış mavi kapağı ile bu roman duruyordu. “ hocam önce bunu okuyun” dedi sahaf abi. gözlerimden mi anladı nedir, daha önce selamlaşmadan öteye de geçmemiştik. demek ki bir insanın okuduğu kitapları bilmek o insanı tanımakla eşdeğer.
kitabı okuduğumda bilmediğim bir şey anlatmadı bana belki ama zaten bildiklerimi canımı acıta acıta hatırlattı.
güneş öğretmen etrafındaki bazı insanlardan farklı düşündüğü için, dünyayı onların gözleriyle görmediği için, ülkeyi güzelleştirmek için başka bir yol hayal ettiği için öldürüldü. bir kişi tarafından gerçekleştirilmedi güneşin katli, imece usulü bir cinayet bu. okuyunca anlayacaksınız ne demek istediğimi.
hala devam ediyor bu sistemli cinayetler. farklı görüşten olan insanlarla tartışmak hala ölüm tehlikesi içeriyor. beynimizi kullanarak, fikirlerimizle tartışacak donanıma sahip olmadığımız için silahlara sarılıyoruz en ateşlisinden, en kesicisinden, en delicisinden.*
öğretmenleri, doktorları ve muhtelif meslek dallarındaki insanları öldürerek kendi fikirlerini kabul ettirmeyi amaçlamak kadar büyük bir canilik ve analitik düşünme eksikliği olamaz.
ben bu tanımımda batman’da katledilen şenay aybüke yalçın kardeşimi, pkk tarafından kaçırıldıktan sonra katledilen necmettin yılmaz kardeşimi, hopa’da bir eylem esnasında katledilen metin lokumcu abimi, daha birkaç gün önce mardin’de bir trafik teröristinin katlettiği suzan basın ve büşra yıldız kardeşlerimi anmadan geçmek istemedim.
bir de ataol behramoğlu’ndan bir şiir iliştireyim tanımın sonuna:
ve cellat uyandı yatağında bir gece,
tanrım dedi bu ne zor bilmece
öldükçe çoğalıyor adamlar,
ben tükenmekteyim öldürdükçe
her fırsatta söylüyor ve söylemekten hiç sıkılmıyorum: meslektaşım kardeşimdir. bu da öyle bir roman işte, 1980 darbesi öncesinde devrimci görüşleri yüzünden, hem de artvin gibi bir şehirde katledilen güneş öğretmenin romanı.
yıllar önce arada sırada deniz kitabevi diye küçük bir sahaftan kitap alırdım. üç dört kez gidip kitap aldıktan sonra sahaf dükkanının güleryüzlü ama hüzünlü bir adam olan sahibi “ hocam ben size birkaç kitap ayırdım” dedi. kitaplara baktığımda fark ettim ki ben de seçsem bu kitapları seçerdim. o kitapların en üstünde biraz yıpranmış mavi kapağı ile bu roman duruyordu. “ hocam önce bunu okuyun” dedi sahaf abi. gözlerimden mi anladı nedir, daha önce selamlaşmadan öteye de geçmemiştik. demek ki bir insanın okuduğu kitapları bilmek o insanı tanımakla eşdeğer.
kitabı okuduğumda bilmediğim bir şey anlatmadı bana belki ama zaten bildiklerimi canımı acıta acıta hatırlattı.
güneş öğretmen etrafındaki bazı insanlardan farklı düşündüğü için, dünyayı onların gözleriyle görmediği için, ülkeyi güzelleştirmek için başka bir yol hayal ettiği için öldürüldü. bir kişi tarafından gerçekleştirilmedi güneşin katli, imece usulü bir cinayet bu. okuyunca anlayacaksınız ne demek istediğimi.
hala devam ediyor bu sistemli cinayetler. farklı görüşten olan insanlarla tartışmak hala ölüm tehlikesi içeriyor. beynimizi kullanarak, fikirlerimizle tartışacak donanıma sahip olmadığımız için silahlara sarılıyoruz en ateşlisinden, en kesicisinden, en delicisinden.*
öğretmenleri, doktorları ve muhtelif meslek dallarındaki insanları öldürerek kendi fikirlerini kabul ettirmeyi amaçlamak kadar büyük bir canilik ve analitik düşünme eksikliği olamaz.
ben bu tanımımda batman’da katledilen şenay aybüke yalçın kardeşimi, pkk tarafından kaçırıldıktan sonra katledilen necmettin yılmaz kardeşimi, hopa’da bir eylem esnasında katledilen metin lokumcu abimi, daha birkaç gün önce mardin’de bir trafik teröristinin katlettiği suzan basın ve büşra yıldız kardeşlerimi anmadan geçmek istemedim.
bir de ataol behramoğlu’ndan bir şiir iliştireyim tanımın sonuna:
ve cellat uyandı yatağında bir gece,
tanrım dedi bu ne zor bilmece
öldükçe çoğalıyor adamlar,
ben tükenmekteyim öldürdükçe
devamını gör...
yaş ilerledikçe azalan şeyler
kızgınlık seviyem. eskiden birine kızdığımda yıllarca küs kalabilir zerre de bundan hayıflanmazdım. yaş aldıkça kızdığım kişilere küsmeyecek kadar yok saydığımı farkettim.
“onlar yoktu
bakıyorlar, bekliyorlar, öldürüyorlardı.insanlara görünmüyorlardı.”
onlar yoktu- dean koontz
“onlar yoktu
bakıyorlar, bekliyorlar, öldürüyorlardı.insanlara görünmüyorlardı.”
onlar yoktu- dean koontz
devamını gör...
kitap sayfalarını ayraç niyetine katlayan insan
ayraçları; kitap sayfalarının aralarına girmiş, orantısız güç olarak gören bir ben değil, herkesin yaptığı güzide eylemdir. hele ki kitap bana aitse...
caaanım kitabın, arkadaşım olmasından mütevellit, kıvırır, evirir çevirir, iyice haşır neşir olurum. onu özüme alır, içime katar, evrenimde yoğururum...
kalkıp içinden düşecek bir şeyi*, kaldığım yeri belirleyecek bir madde olarak görmedim, görmüyorum... aksine aramıza girmiş bir üçüncü şahıs olarak gördüm görüyorum, göreceğim....kitapları da - eşyalar gibi- tanrılaştırmaktan vazgeçin artık... vazgeçin ki üretebilelim, büyüyebilelim...
insanoğlu kendini; kendi kıskacından çıkaramadığı, çıkarmaya çalışanı da tu kaka saydığı müddetçe, bu büyük üretkensizlik buhranı bitmeyecek ve insan denilen varlık, evrimini tamamlayıp, tanrısına dönüp tanrım bak sen beni yarattın, ben de bana, başka tanrılar yarattımdan öteye geçemeyecek... tanrı insanı yaftalamamış sonsuz bir irade yetkisi tanımışken, siz kim oluyor da pardon, onu bunu öteleyiveriyorsunuz?..
caaanım kitabın, arkadaşım olmasından mütevellit, kıvırır, evirir çevirir, iyice haşır neşir olurum. onu özüme alır, içime katar, evrenimde yoğururum...
kalkıp içinden düşecek bir şeyi*, kaldığım yeri belirleyecek bir madde olarak görmedim, görmüyorum... aksine aramıza girmiş bir üçüncü şahıs olarak gördüm görüyorum, göreceğim....kitapları da - eşyalar gibi- tanrılaştırmaktan vazgeçin artık... vazgeçin ki üretebilelim, büyüyebilelim...
insanoğlu kendini; kendi kıskacından çıkaramadığı, çıkarmaya çalışanı da tu kaka saydığı müddetçe, bu büyük üretkensizlik buhranı bitmeyecek ve insan denilen varlık, evrimini tamamlayıp, tanrısına dönüp tanrım bak sen beni yarattın, ben de bana, başka tanrılar yarattımdan öteye geçemeyecek... tanrı insanı yaftalamamış sonsuz bir irade yetkisi tanımışken, siz kim oluyor da pardon, onu bunu öteleyiveriyorsunuz?..

devamını gör...
duygusal olmanın her zaman kazandırması
yok öyle bir şey arkadaşlar. hatta bazı insanlara karşı tamamen duygusuz ve acımasız olmalısınız ki sizi yaralayamasınlar. ve o içinizdeki muhtaç çocuğu kolay kolay göstermemelisiniz. o muhtaçlığı sezdikleri an size hak etmediğiniz şeyleri hissettirirler ve yine sizi suçlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışırlar.
devamını gör...
gereksiz yere pahalı olan şeyler
kesinlikle kitaplar. kitaplar 1 lira olsun
devamını gör...
madalya müracaatları
devamını gör...
kız mısın diye mesaj atan erkek yazar
adın rabia fatma mı diye soran oldu. gay misin diye soran oldu.
he adım rabia fatma ve gayim.
he adım rabia fatma ve gayim.
devamını gör...
yazarların hayatını özetleyen söz
galiba ben insanlarla nasıl yaşanır bilmiyorum. insanlarla nasıl konuşulur, arkadaşlarla neler yapılır, sevgilin olursa onunla nasıl vakit geçirilir, biriyle arandaki mesafe nasıl ayarlanır.. ama hep biliyormuş gibi yaptım. ve hep yanlış yaptım...
-şahsiyet-
-şahsiyet-
devamını gör...
eleştiride üslubun önemi
kötü üslup doğru sözün celladıdır.
devamını gör...
kötü ev arkadaşı
elini bir boka sürmemek için gereken bütün marifetini gösteren ev arkadaşıdır. küfür de yer ama banamasın demez bunlar.
devamını gör...
mutfak dili ve edebiyatı
(bkz: soğanları öldürmek) diyerek cinayete teşvik eden edebiyattır.* nesilden nesile aktarılan kültürel bir mirastır..
devamını gör...
sürekli kaybedilen şeyler
ülke açısından bakarsak, itibar.
devamını gör...
14 mayıs 2021 lübnan'ın karanlığa gömülmesi
lübnan'ın 4/1 'ine elektrik veren türk şirketi karadeniz holding'in, lübnan'ın 100 milyon dolar olan borçunu 18 ayda ödememesi yüzünden tedariki kestiğini açıkladı.
haber linki
devamını gör...
şahsiyet
kurgu olmasına çok sevindiğim bir konuyu ele alıyor dizi. son bölümünde içim çekildi resmen. bir kız çocuğunun dünyası yerle bir olurken insanların nefes alabilmeye devam etmesi midemi bulandırdı.
--- alıntı ---
eğer bir suç işlemek istiyorsan ama suçlanmak istemiyorsan, tek yapman gereken etrafına bir kalabalık toplamak. çünkü bir suçu yeterince büyük bir kalabalıkla birlikte işlersen, o artık suç değildir.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
eğer bir suç işlemek istiyorsan ama suçlanmak istemiyorsan, tek yapman gereken etrafına bir kalabalık toplamak. çünkü bir suçu yeterince büyük bir kalabalıkla birlikte işlersen, o artık suç değildir.
--- alıntı ---
devamını gör...
muratgilin damından
bu başlığı da açtım ya, bir şey demiyorum.*
aylardan temmuz. regl dönemim. ağrıdan geberiyorum. havada cehennem sıcağı. saat gece 2. "ne yapıyorsun?" diye soruyor. "yatıyorum çok ağrım var" diyorum. telefonum çalıyor ardından. açıyorum.
" muratgilin damından atlayamadıkkkkkkk
muratgilin damından atlayamadık"
diye bir ses. iki dakika boyunca şarkı söylüyor. sonra yüzüme şak diye kapatıyor. karnım ağrıyor ama bu sefer kahkaha atmaktan.*
az önce sebepsiz bir şekilde aklıma gelen şarkıdır dostlar. alın dinleyin. benim için oldukça özel bir halini paylaşıyorum.*
aylardan temmuz. regl dönemim. ağrıdan geberiyorum. havada cehennem sıcağı. saat gece 2. "ne yapıyorsun?" diye soruyor. "yatıyorum çok ağrım var" diyorum. telefonum çalıyor ardından. açıyorum.
" muratgilin damından atlayamadıkkkkkkk
muratgilin damından atlayamadık"
diye bir ses. iki dakika boyunca şarkı söylüyor. sonra yüzüme şak diye kapatıyor. karnım ağrıyor ama bu sefer kahkaha atmaktan.*
az önce sebepsiz bir şekilde aklıma gelen şarkıdır dostlar. alın dinleyin. benim için oldukça özel bir halini paylaşıyorum.*
devamını gör...
klavyenize bıktım yazdıktan sonra çıkan kelime
a. koyayım cümlesi çıkıyor dediğim başlıktır.
devamını gör...
mektup
teknolojinin gelişmesi ile unutulmaya yüz tutmuş iletişim aracıdır. yok olmamış ancak değişikliğe uğramış sanal ortamda yerini e-posta'ya bırakmıştır. günümüzde mesajlaşmanın hızlanması ve insanların hıza olan tutkusu ile yavaş iletimi ile daha bir geri plana düşmüştür.
dikkat çekmek istediğim nokta mektupların insanları yansıttığı. bir düşünün mektupları, kimisi allı pullu kimisi sade. tıpkı insanın dış görünüşü gibi. aldığınız allı pullu bir mektup size üzücü bir haber verebilir ya da aldığınız sade bir mektup size ulaştırdığı haberden yüzünüzde gülücükler oluşturabilir. tıpkı insan gibi işte gördüğümüz sade giyimli bir insan içsel olarak güzellikler barındırıyorken
şık, allı pullu giyimli bir insan içsel olarak kötü şeyler barındırıyor olabilir.
bir mektup gibidir insan aldanmamalı alına puluna yahut sadeliğine açıp okumak gerekir.
dış görünüşten bir anlam çıkmaz ki insanın içini görmek gerekir.
konudan alakasız ama ismi dolayısıyla ilişkili aynı zaman da çok güzel bir
apolas lermi şarkısı - mektup
dikkat çekmek istediğim nokta mektupların insanları yansıttığı. bir düşünün mektupları, kimisi allı pullu kimisi sade. tıpkı insanın dış görünüşü gibi. aldığınız allı pullu bir mektup size üzücü bir haber verebilir ya da aldığınız sade bir mektup size ulaştırdığı haberden yüzünüzde gülücükler oluşturabilir. tıpkı insan gibi işte gördüğümüz sade giyimli bir insan içsel olarak güzellikler barındırıyorken
şık, allı pullu giyimli bir insan içsel olarak kötü şeyler barındırıyor olabilir.
bir mektup gibidir insan aldanmamalı alına puluna yahut sadeliğine açıp okumak gerekir.
dış görünüşten bir anlam çıkmaz ki insanın içini görmek gerekir.
konudan alakasız ama ismi dolayısıyla ilişkili aynı zaman da çok güzel bir
apolas lermi şarkısı - mektup
devamını gör...