10 yaşındaki çocuğa tecavüz etmeye çalışırken yakalanan kişi
adamın aklına kimse bakmaz diye gelen yere bak. yeminle şeytan insan silüetine bürünüp yer yüzüne inse aklına gelmez. hayır kendi istedi savunmasını duyan birey o an nasıl eline ayağına hakim olabiliyor, o camideki takunyaları bu hayvanın makatına sokmuyor şaşkınlık içindeyim. gasilhane ayağına gelmişken orada geberteceksin bunu ama yıkamayacaksın, kefensiz tabutsuz öyle olduğu gibi gömeceksin. haa çok derine de gömmeyeceksin ki hayvanlar leşini bulup tırtıklasın! sinir sistemim hata veriyor artık sözlük!
devamını gör...
özel mesajda küfreden yazar
engelle gitsin ne ugraşıyorsunuz.
kimseyi engellemedim ama ilk olursunuz bilginize.
kimseyi engellemedim ama ilk olursunuz bilginize.
devamını gör...
sahte anne deneyi
harlow'un maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği acımasız deneylerdir.
1950-60'lı yıllarda bazı psikologlar bebeklerin annelerine olan düşkünlüklerinin nedeninin annenin yavruya besin vermesi olduğunu düşünüyordu. o dönem psikologlarından harry harlow ise bunun sadece besinle alakalı olmayıp annenin yavruya verdiği rahatlık, sevgi gibi faktörlerin de önemli olduğunu ileri sürdü. elinde kanıt olmadığı için deney yapmaya karar verip talihsiz denekleri de rhesus maymunları olarak seçti.
1932'de zaten laboratuvarında maymun evi açan harlow, bazı maymunları ebeveynlerinden ayrı büyütüp gözlemledi (buna anneden yoksunluk denir ve etik olmadığı için günümüzde yasaktır). deneylerde ne kadar maymunların tüm bakımları yapılsa da anneyle büyüyen maymunlar ve annesiz büyüyen maymunların davranışlarının farklı olduğu gözlemlendi:
''...içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. çünkü bu yavrular sadece annelerinden değil, diğer yaşıtlarından da yoksun bir şekilde büyüyorlardı. bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. bir de... bebek bezlerine aşırı düşkünlerdi.''
harlow, bebek bezine olan bu aşırı düşkünlüğün huzur, konfor, sevgi, sıcaklık, vb. faktörlerden ileri geldiğini düşündü. bezlerine son derece düşkünlerdi çünkü annelerinden almayı bekledikleri sıcaklığı ve konforu bu bez parçasında buluyorlardı.
deneye gelecek olursak, harlow sahte maket maymun anneler üretti. bir tarafta bezlerle üretilmiş anne, bir tarafta ise tellerle üretilmiş anne... harlow, ilk koşulda tel olan annenin eline biberon ve maymunların çok sevdiği yiyeceklerden koyuyor. bez annede ise biberon olmuyor. diğer koşulda, bez annede biberon oluyor ve tel annede olmuyor. yürekleri dağlayan kısım ise maymunlar her iki koşulda da bez anneyi tercih ediyor. bez annenin elinde biberon varken maymunların onu seçmesi zaten beklenen bir durum (bezlere düşkünlükleri vardı) fakat tel annenin elinde biberon varken orada beslendikten sonra bez annenin yanına gidiyorlar! o sıcaklığı hissedebilmek için. tabi o dönem psikologlarına bu durum tokat gibi çarpıyor çünkü ‘’bebekler annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyor!’’ bu deneylerle kalınmayıp çok daha ileri gidiliyor ve her seferinde bezden annenin yanında olan yavrunun daha rahat olduğu gözlemleniyor.
harlow etik sınırlarını zorlayarak her seferinde yavruları izole ederek deneylerini sürdürüyor.. maymunlar bu deneylerden etkilenip intihara kalkışınca eleştirilere maruz kalıyor ve "maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?" diye bir cümle sarf ediyor, bunu da sizin yorumunuza bırakıyorum.
1950-60'lı yıllarda bazı psikologlar bebeklerin annelerine olan düşkünlüklerinin nedeninin annenin yavruya besin vermesi olduğunu düşünüyordu. o dönem psikologlarından harry harlow ise bunun sadece besinle alakalı olmayıp annenin yavruya verdiği rahatlık, sevgi gibi faktörlerin de önemli olduğunu ileri sürdü. elinde kanıt olmadığı için deney yapmaya karar verip talihsiz denekleri de rhesus maymunları olarak seçti.
1932'de zaten laboratuvarında maymun evi açan harlow, bazı maymunları ebeveynlerinden ayrı büyütüp gözlemledi (buna anneden yoksunluk denir ve etik olmadığı için günümüzde yasaktır). deneylerde ne kadar maymunların tüm bakımları yapılsa da anneyle büyüyen maymunlar ve annesiz büyüyen maymunların davranışlarının farklı olduğu gözlemlendi:
''...içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. çünkü bu yavrular sadece annelerinden değil, diğer yaşıtlarından da yoksun bir şekilde büyüyorlardı. bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. bir de... bebek bezlerine aşırı düşkünlerdi.''
harlow, bebek bezine olan bu aşırı düşkünlüğün huzur, konfor, sevgi, sıcaklık, vb. faktörlerden ileri geldiğini düşündü. bezlerine son derece düşkünlerdi çünkü annelerinden almayı bekledikleri sıcaklığı ve konforu bu bez parçasında buluyorlardı.
deneye gelecek olursak, harlow sahte maket maymun anneler üretti. bir tarafta bezlerle üretilmiş anne, bir tarafta ise tellerle üretilmiş anne... harlow, ilk koşulda tel olan annenin eline biberon ve maymunların çok sevdiği yiyeceklerden koyuyor. bez annede ise biberon olmuyor. diğer koşulda, bez annede biberon oluyor ve tel annede olmuyor. yürekleri dağlayan kısım ise maymunlar her iki koşulda da bez anneyi tercih ediyor. bez annenin elinde biberon varken maymunların onu seçmesi zaten beklenen bir durum (bezlere düşkünlükleri vardı) fakat tel annenin elinde biberon varken orada beslendikten sonra bez annenin yanına gidiyorlar! o sıcaklığı hissedebilmek için. tabi o dönem psikologlarına bu durum tokat gibi çarpıyor çünkü ‘’bebekler annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyor!’’ bu deneylerle kalınmayıp çok daha ileri gidiliyor ve her seferinde bezden annenin yanında olan yavrunun daha rahat olduğu gözlemleniyor.
harlow etik sınırlarını zorlayarak her seferinde yavruları izole ederek deneylerini sürdürüyor.. maymunlar bu deneylerden etkilenip intihara kalkışınca eleştirilere maruz kalıyor ve "maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?" diye bir cümle sarf ediyor, bunu da sizin yorumunuza bırakıyorum.
devamını gör...
hieronymus bosch
gerçek adı; (bkz: hieronymus van aeken)'dır. doğrudu şehir, hertogenbosh'un bosh'u adına eklenmiştir.
muhafazakar bir şehir olan, , hertogenbosh'ta yaşamış büyümüş ve ölmüştür. koyu bir katoliktir. rönesans sanatçıların arasında en sevdiğim sanatçıdır. çağın ötesindedir. aslında döneminin ressamlarına baktığınızda, onlarla arasındaki farkı çok net görüyorsunuz. resimlerinde tamamiyle düşsel mekanlar, yarı insan yarı hayvan olan öğeler yer alır. bu resimlerde, ahlakçı katolik ressam; iyi-kötü, cennet-cehennemi büyük bir ustalıkla anlatır. anlatımlarındaki fantastik öğeler, inanılmaz ayrıntılı bir tasvirle anlatılmıştır.
bazı resimleri;
1480 yılına ait proda müzesinde bulunan yedi ölümcül günah;
resim kare tablo içindeki 5 daireden oluşur. dairelerden en büyüğü merkeze , diğer dördü ise tablonun köşelerine yerleştirilmiştir.
aslında tablonun adı; ''yedi ölümcül günah ve diğer dördü'dür.
merkezdeki, büyük dairenin merkezinde isa, isanın etrafında ise 7 ölümcül günah betimlenmektedir. bu büyük daire tanrının gözüdür.
köşelerdeki dörtlü ise, ölüm , son yargı, cennet ve cehennem tasviridir.
bildiğiniz gibi yedi ölümcül günah, öfke, kibir, şehvet, tembellik, oburluk, açgözlülük, kıskançlıktır.
''
''
aklımı başımdan alan diğer resmi; 1500 yılında yaptığı ve proda müzesinde bulunan
yeryüzü zevkleri bahçesi'dir.
resim üç bölümden oluşmakta, merkezdeki dünyada, insanın bugün dünyada yaşadığı dünya tasvir edilmiştir. buradaki insanların çıplak olması, cinsellik, oburluk gibi günahlara vurgu yapılmaktadır.
sol taraftaki cenette yaratılış ve cennetten kovulma anlatılmaktadır. insanın dünyevi zevlerinin sonunda, yani sağda ise cehennem bizi beklemektedir.
inançsız insanları bile etkilemeyi başaran bir tablo bana kalırsa. gerçekten muhteşem..
''
''
1500 yılında yaptığı saman arabası, ispanya kralı ıı. felipe tarafından alınmış . yazmaktan yoruldum o yüzden burada bırakıyorum.
günah ve günahın cezalandırılmasına vurgu, dini tasvirler, günahlar gene burada da ön planda. en çokta açgözlülük.
''
''
muhafazakar bir şehir olan, , hertogenbosh'ta yaşamış büyümüş ve ölmüştür. koyu bir katoliktir. rönesans sanatçıların arasında en sevdiğim sanatçıdır. çağın ötesindedir. aslında döneminin ressamlarına baktığınızda, onlarla arasındaki farkı çok net görüyorsunuz. resimlerinde tamamiyle düşsel mekanlar, yarı insan yarı hayvan olan öğeler yer alır. bu resimlerde, ahlakçı katolik ressam; iyi-kötü, cennet-cehennemi büyük bir ustalıkla anlatır. anlatımlarındaki fantastik öğeler, inanılmaz ayrıntılı bir tasvirle anlatılmıştır.
bazı resimleri;
1480 yılına ait proda müzesinde bulunan yedi ölümcül günah;
resim kare tablo içindeki 5 daireden oluşur. dairelerden en büyüğü merkeze , diğer dördü ise tablonun köşelerine yerleştirilmiştir.
aslında tablonun adı; ''yedi ölümcül günah ve diğer dördü'dür.
merkezdeki, büyük dairenin merkezinde isa, isanın etrafında ise 7 ölümcül günah betimlenmektedir. bu büyük daire tanrının gözüdür.
köşelerdeki dörtlü ise, ölüm , son yargı, cennet ve cehennem tasviridir.
bildiğiniz gibi yedi ölümcül günah, öfke, kibir, şehvet, tembellik, oburluk, açgözlülük, kıskançlıktır.
''
''aklımı başımdan alan diğer resmi; 1500 yılında yaptığı ve proda müzesinde bulunan
yeryüzü zevkleri bahçesi'dir.
resim üç bölümden oluşmakta, merkezdeki dünyada, insanın bugün dünyada yaşadığı dünya tasvir edilmiştir. buradaki insanların çıplak olması, cinsellik, oburluk gibi günahlara vurgu yapılmaktadır.
sol taraftaki cenette yaratılış ve cennetten kovulma anlatılmaktadır. insanın dünyevi zevlerinin sonunda, yani sağda ise cehennem bizi beklemektedir.
inançsız insanları bile etkilemeyi başaran bir tablo bana kalırsa. gerçekten muhteşem..
''
''1500 yılında yaptığı saman arabası, ispanya kralı ıı. felipe tarafından alınmış . yazmaktan yoruldum o yüzden burada bırakıyorum.
günah ve günahın cezalandırılmasına vurgu, dini tasvirler, günahlar gene burada da ön planda. en çokta açgözlülük.
''
''
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
oğlumun arkadaşı: "abla merak ettiğim bir şey var, siz nereliydiniz abla?" (la oğlum sen afgansın, sen türk bile değilsin, ne ara esnaf muhabbeti yapacak kadar türkçeyi söktün)
valla dayanamadım bastım kahkahayı ve
"afrikalıyım ben yavrum." dedim.
valla dayanamadım bastım kahkahayı ve
"afrikalıyım ben yavrum." dedim.
devamını gör...
hiçbir şey yapmak istememek
bir şey yapmamak isteyip ama en sonunda bir şey ile yine kendinizi bir meşgale ile bulmanız ile sonuçlanan durum.
devamını gör...
sürekli mutsuz olan insan
çevresindekileri de mutsuz eder
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
sevgili kafa sözlük yazarları, bugün dergimizi şereflendiren yazarımız martineden ve yazısı güzel bey. kendisine bu güzel yazısı için teşekkür ediyorum. bugün yayınlanan bir başka yazı ise benim kaleme aldığım doğu türkistan dosyası: ıı. bölüm adlı yazı. umuyorum ki yazılarımızı beğenir ve keyifle okursunuz. bir solukta okunacak diğer güzel yazılara buradan ulaşabilirsiniz. sizde yazılarınızı [email protected] adresine göndererek yazınızı sözlük dergisinde yayınlayabilir ve sözlük dergisine katkı sağlayabilirisiniz.
devamını gör...
annenin en iyi olduğu konu
vicdan azabı çektirmek.
devamını gör...
sözlükten kız ayarlamaya çalışacaklara tavsiyeler
(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü (kitap)) önce bunu okuyoruz, saatlerimizi ayarlıyoruz geri sayım yapıyoruz,yatıyoruz kalkıyoruz günü ayarlıyoruz bünye yorgun düşüyor ve uyuyup kalıyoruz. hayat zor onu ayarla bunu ayarla hep bir koşuşturma.yine mi konu dışındayım kahretsin.
devamını gör...
anayasamız kuran olsun
bir ülkede olabilecek tüm yanlış şeylerin yönetim şeklinden değil, hak, hukuk ve adalet kavramından uzak olan kişilerden kaynaklandığını anlamak istemeyen kimselerce yapılan talebe ilişkin etiket.
inançlı biriyim. lakin bir yasa, hakkıyla uygulanmayacak, insanlar iftiralara kurban gidecek, belirli bir kesime hiç dokunulmayacak olduktan sonra, ister kraliyet yasası olsun, ister cumhuriyet, ister şeriat... konu insanda bitiyor. insan profili de ortada zaten, sayfalarca anlatmaya gerek yok.
inançlı biriyim. lakin bir yasa, hakkıyla uygulanmayacak, insanlar iftiralara kurban gidecek, belirli bir kesime hiç dokunulmayacak olduktan sonra, ister kraliyet yasası olsun, ister cumhuriyet, ister şeriat... konu insanda bitiyor. insan profili de ortada zaten, sayfalarca anlatmaya gerek yok.
devamını gör...
moderatörlerin hoş geldin mesajına maruz kalmış efsane nesil
benimdir efendim. çok kibar bir ortama girdiğimi düşündürmüştür.
devamını gör...
uludağ sözlük
4 yıl boyunca yazarlık yaptıktan sonra, benim için tamamen bitmiş olan platformdur. görüşlerimizi, fikirlerimizi ve eleştirilerimizi rahat bir şekilde aktaramama mızın yanında, son zamanlarda alınan leş mi leş, dünya'nın en büyük embesil insan topluluğunu platformun bünyesine aldıklarından sonra, aşırı derece de vizyonsuz bir hal almıştır. yazarlar asla eleştiri kabul etmezler ve yediremeyip kesinlikle kaldıramazlar. bunun sonucunda da şikayet üstüne şikayet, ve ardından gelen uzun süreliğine çaylak cezası.
hepsini geçtim, sözlük gündeminde %1'lik mantık bile bulunmaz. nerede boş beleş konular varsa onlara odaklanılır, insanların seviyesini de düşürülebilecek en düşük seviyeye düşürülmeye çalışılır. saçma sapan cinsel içerikli başlıklardan bahsetmek bile istemiyorum.
aynı zamanda pedofili, nekrofili, asosyal ve eşcinsel gibi çeşitli hastalıklara sahip olan birçok insanı da bünyesinde yer eder. şimdi diyeceksin, e oğlum sen mal mısın da 4 yıldır bu salak saçma yerde yazmaya tenezzül ettin? diye. evet mal olabilirim, çünkü hesaba çok fazla emek verdim. karmam oldukça yüksek, entry sayım da bir hayli fazla. pişman mıyım? evet. zararın neresinden döndüysem kar mıdır? kısmen evet. en azından ''ekşi sözlük'' dışında hoş bir platformun bünyesine dahil oldum, ve gayet de iyi hissediyorum.
velhasıl kelam diyeceğim şudur ki, bu lanet platformdan kesinlikle uzak durmalısınız! hem ruh sağlığınız açısından, hem de geleceğiniz açısından.
hepsini geçtim, sözlük gündeminde %1'lik mantık bile bulunmaz. nerede boş beleş konular varsa onlara odaklanılır, insanların seviyesini de düşürülebilecek en düşük seviyeye düşürülmeye çalışılır. saçma sapan cinsel içerikli başlıklardan bahsetmek bile istemiyorum.
aynı zamanda pedofili, nekrofili, asosyal ve eşcinsel gibi çeşitli hastalıklara sahip olan birçok insanı da bünyesinde yer eder. şimdi diyeceksin, e oğlum sen mal mısın da 4 yıldır bu salak saçma yerde yazmaya tenezzül ettin? diye. evet mal olabilirim, çünkü hesaba çok fazla emek verdim. karmam oldukça yüksek, entry sayım da bir hayli fazla. pişman mıyım? evet. zararın neresinden döndüysem kar mıdır? kısmen evet. en azından ''ekşi sözlük'' dışında hoş bir platformun bünyesine dahil oldum, ve gayet de iyi hissediyorum.
velhasıl kelam diyeceğim şudur ki, bu lanet platformdan kesinlikle uzak durmalısınız! hem ruh sağlığınız açısından, hem de geleceğiniz açısından.
devamını gör...
minval
“biçim, yol, tarz” anlamlarına sahip kelimedir.
devamını gör...
sevmiyorsan saygı duy
başka bir bireyin temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmediği sürece, her birey saygıyı hak eder. sınırlarınıza saygı duyulması sizin hakkınızdır. tüm canlı varlıkların yaşam biçimlerine, dillerine, dinlerine, renklerine, düşüncelerine ve farklılıklarına saygı duymak zorundayız. sevgi kişisel saygı ise toplumsal bir şarttır.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"hatırlamak için bir hafızamız varken,unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması;hayatın bize attığı en büyük kazıktır."
| murathan mungan
| murathan mungan
devamını gör...

