italyan yeni gerçekçiliği (neo realismo)'nin en önemli yönetmenlerinden roberto rossellini'nin yönettiği ve neo realismo'nun en iyi filmlerinden diye tasvir edilen 1946 yapımı bir şaheser. roma citta aperta kurgu-senaryo konusunda akımın ana hatlarını belirleyen ayrıca roberto rossellini’nin de savaş üçlemesi filmlerinin ilk filmini oluşturan sinema tarihi açısından oldukça önemli bir film. çekimlerin tamamen savaşın yıkımlarının olduğu bölgelerde yapılması, aldo fabrizi ve anna magnani dışında olan bütün oyuncuların halktan olması bakımından filmin gerçekçiliği yakalamasını çok kolay sağlıyor. filmin amacı açılıştaki yazıda da yazdığı üzere dokuz ay boyunca nazilerin boyunduruğu altında kalan roma halkının durumunu yansıtmaktır ama bir direniş üzerinden değil de sosyal hayat üzerinden.
aslında 1944 yılında roma’nın kurtuluşundan kısa bir süre önce başlamıştır bu filmin çekimlerine ama bazı kısımlarının yanması ve dahi yönetmen roberto rossellini'nin makaralardan artan parçaları kullanmak istemesi üzerine evindeki bazı eşyaları da satmak zorunda kaldığını bilinir. artan parçalar ile filmin yanan kısımları tekrar çekilmiştir.
filmi konusuna şöyledir : 1944 yılında işgal altındaki roma’da nazilere karşı direnen ve halkı örgütlemeye çalışan 3 kişi üzerinden savaşın yıkımlarını gösterir. direnişin önemli liderleri komünist mühendis manfredi, rahip ve bilge don pietro ve fakir ama asabi matbaa işçisi francesco. naziler her yerde manfredi’yi arar . manfredi ise arkadaşı francesco'nun sevgilisi pina'nın evinde saklanır ve görevi don pietro'ya devreder ama sürtük hapçı şerefsiz bir dansöz olan manfredi’nin sevgilisi nazilerle birlik olur manfredi’nin yerini ihbar eder. naziler bölgeyi kuşatır sonra ve francesco'yu tutuklar ve diğer isyancılar ile birlikte kamyon'a bindirilir. pina ise kamyonun peşinden koşar iken vurulur francesco ve oğlunun gözü önünde ölür. daha sonra manfredi yakalanır ağır işkenceler yapılır ve bilgi vermez ama dayanamaz ölür. daha sonra don pietro yakalanır o da bilgi vermeyi reddettiği için kurşunlanarak ölür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu sahnede boğazınz düğüm düğüm olacak.
devamını gör...

konuya yada belirtilen ayrıma kişisel ideolojik belirteçlerini şöyle bi kenara ayırarak,
şunu söylemekte yarar görüyorum.

iki sanatçı da ki öncelikle sanatçı diyorum,
sanatın harf ile tasvir oluşturma bölümünü edebiyat dalında anlatım sağladılar bize,
edebî acıdan iki ismin de kendi dönemlerine katkıları hatrı sayılır derecede büyüktür.

nazım hikmet ran,
ilk şiirlerine heceleme ölçüsü ile yazarak başlamış ve bunu anlatımda yetersiz bıraktığı için terketmiş,
ikinci yeninin ilk nefer serbest şiir argümanını ilerlemiştir.
mevcut şiirleri hala dilimizde nice şarkıcı sanatçı tarafından beste haline gelmiştir.
bizler nazim hikmet ran
kendi içinde nazım'ca sözünü serbest şiir formunu kılavuz olarak kullandık yıllarca,
o bizlere bir kök teslim etti..ve hala şiire ilgilisi olan kişiler aynı reçeteyi şiirlerinde yer verir.

nazim hikmet ran
ikinci yeninin basında ki edebi akım dır.

necip fazıl kısakürek ise,
17 yasında yazmış olduğu ilk şiiri millî eğitim müfredatına alınmış ve öğrencilere okutulmuştur.
dönemine en büyük katkısı şiirsel ergümanları bir kenarda dursun,
yazdığı tiyatro eserleri ile kapalı gişe oyunlar meydana getirmiş
toplumuna bambaşka bir sanat dalı ile tanıştırmıştır.

kendini zirveye taşıyan kaldırımlar şiiri ile de,
sanatta şiirin bir tema değil bir dışa vurum ve bir haykırış olduğunu bizlere göstermiştir.

naçizane dile gelmesi gerekir ki,
edebiyat turkiyede iki sanatçı ile yeni bir akım ve doğaçlamasız bir sentez geliştirmiştir.

bizlere seçenek oluşturma fırsatı tanımış
iki ayrı sözgelimini iki ayrı dilden incelememize olanak tanımışlardır.
devamını gör...

nickini sevdiğim bir teoman şarkısından almıştır umarım.

...yüzme bilmeden daha, deniz görmeden
hiç güneşte yanmadan
şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha, onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden daha
şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden...




şuraya 2 versiyonunu da bırakalım. belki dinler kendileri.
devamını gör...

hayır dediğim şeyi ısrarla oldurmaya çalışmaları.
devamını gör...

sondaj ukdesi.

genellikle ev ve iş yerlerinde bulunan, duvara asılan, çeşitli malzemelerden yapılmış olabilen saattir.
devamını gör...

eyvah eyvah!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

rus kadın tenisçi.
1,88 boyunda olan sporcunun 5 grand slam şampiyonluğu vardır.
avustralya'da bir maçtan önce doping kullandığı tespit edilince eski saygınlığını yitirmiştir.
2020 şubat ayı civarlarında da tenis'i bıraktığını açıklamıştır.

not: serenaspor.
devamını gör...

yürüyen merdivenin sağında beklenmesi gerektiği.
devamını gör...

neşeli günler'de palavracı, eğlenceli amca karakteri.

benim da var böyle bir amcam,
ben küçükken hollanda hikayeleri anlatır, justin timberlake dinlerdi.

efendim bir gün bu amcam çatı işçiliği yapıyor, keser, çivi sesleri... o sırada telefon geliyor, arayan sevgilisi.
kadın bu sesler ne diye sorarkan, şöyle diyor amcam, "villamda tadilat var da.."

yine bir dönem amcam otelde çalışıyor, o sırada bir kadınla tanışıyor, kadına, villası tadilatta olduğu için otelde kaldığını söylüyor. şu an çocuğu var o kadından, ancak villa.. villa yok, kirada oturuyor.

biraz da psikolojisi bozuktur, ben küçükken babannemin evinde eline bir ip alıp banyoya kendini asmaya gitmişti, kapıyı da kilitlemiş, kapı önünde yalvarıyordum yapma amca diye, oysa dik dursa kafası tavana vuruyor.

lakabı da doktor, hatırlarım, babannemin evinde, ocaklığın üzerinde, yılın doktoru nobeli oscarı ödülü var sembolik olarak.
devamını gör...

yeşil, toz kalıcı ve su geçirgenliği olan bir boya türüdür.
el, ve saç boyamada kullanılır. son yıllarda yaygınlaşan, çil modası dolayısıyla yüz boyamada ve geçici dövme yapımında da kullanılmaktadır.
esas rengi yeşil olan bu maddenin, hindistan ve çin dolaylarında siyahı kullanılmaktadır. daha doğrusu arap coğrafyası, bir yemen geleneği olarak, turuncu, kızıl-kırmızımsı bi renk veren, yeşil toz olanını kullanırken hindistan'ın kınası, hint kınası adıyla da anılan ve muhtemelen çinko karışımı bir madde olan rastık karıştırılarak, siyah rengini alan, siyah kınadır. bunun* yan etkileri fazlayken, su geçirgenliğinin ise, son yıllardaki araştırmalar sonucu, olmadığı tespit edilmiş, sadece deri üzerine bir katman oluşturduğu kanıtlanmıştır. bu nedenle, geçici dövmeler için bir tercih sebebidir. arap yani yemen kınası ise; tam tersi su geçirgenliği olan, deri ve saç üzerinde karman oluşturmayan bir yapıdadır.

arap yarımadası'ndan çıkıp, tüm asya coğrafyasına yayılan bu güzellik hilesi, hindistan'dan mısır'a, kleopatra gibi bürokratik kadınlara kadar tüm dünyaya yayılmıştır.
türk kadınları için de yüzyıllardır kullanılagelen bu güzellik maddesi, kadınların sade ılık suyla yahut tercihe göre; siyah çay, ada çayı, kuşburnu çayı, zeytinyağı, hint yapı ve bazen de rastık kullanılarak hazırlanır ve işlevine göre saça, ele yakılır. genel olarak gece yapılan bu boyama işlemini gece gerçekleştirip kafasını bir bezle saran hanımlar, sabaha kadar bu şekilde bekler ve sabah da durularlar. şimdilerde gece boyu bekletmek yerine yarın saat ila iki saat arasında bekletmenin de yeterli olduğu savunulmaktadır.
çoğu manada saç dökülmesine yol açtığı bilinmekte beraber kınanın takılma yöntemi ile bu yan etki ortadan kalkıp hatta saçları besleyici bir etkide bulunduğu yüzlerce yıldır bilinmektedir. burada kınanın kalitesi ve imitasyon olup olmadığı konusu da devreye girmektedir.

ellerdeki etkisine gelecek olursak egzema gibi cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

ayrıca kına, kültürümüze o kadar yerleşmiştir ki kına yakmak, kına gecesi gibi tabirler ve eylemler de hayatımızın merkezine yerleşmiştir.
devamını gör...

ciddi anlamda iticilik içeren ve kezbanlık sınırlarını sonuna kadar zorlayan kadın.
devamını gör...

büyük ihtimalle hiç tutturamayacağımız maddeler olacaktır.
sizce halk bu elemanlarla aynı düşünüyor mu ?
veya hayvana kadına bitkiye saygı var mı?
bence yok o yüzden kendimi yormayacağım başlıktır.
kendileri yazıp kendileri oynuyorlar.
sadece türkiye de insan olanlara hatta hayvan bitki olanlara sabır ve kolaylıklar diliyorum.
ayrıca yazılanları keyifle okuyacağım güzel başlık.
devamını gör...

+ ııı... sen naptın kıvırbaş ? hangi okuldasın ?
- aşağıdaki lisedeyim ben.
+ lisede misin? alla allah neden gerizekalı mısın ?
- efendim
+ hayır yani hiç lisede okuyormuş gibi de görünmüyon ama çok mu kaldın ya da çok karta mı kaçtın ki sen biraz
- aşağıdaki lisede resim öğretmeniyim
devamını gör...

yok artık abi allah mı bu insanlar da gitme diye ikna edilsinler. gören de bilim insanı sanır altı üstü bir sözlükte yazarsın yani biri gider biri gelir.
devamını gör...

araya 've'yi koyarsak kaliteli bir müzik grubu oluyor.
(bkz: igrenç espriler)
devamını gör...

yaaaa başlık bana ait olmalıydı.* kendimden başka güveneceğim, sığınacağım kimse olmadığını anladığımdan beri yaptığım hareket. bir de çok güzel kokuyorum yapacak bir şey yok. *
devamını gör...

bay kaktüs. kendisi çok havalıdır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tek baharda bir şeye benzeyen, henüz çevre düzenlemesi görmemiş, ankara yol kenarları.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kişinin ihtiyarladığını ve artık kendisine eskisi gibi bakamadığını anlatan deyim.

misal: "kuddusi amca eskisi gibi değil, yaşlandı kendi işlerini kendisi göremiyor, iyice elden ayaktan düştü" şeklinde açıklanabilir.
devamını gör...

sevgili bulmaya çalışıyoruz. şaka şaka. kitap falan okuyorum, bir şeyler karalıyorumara sıra, müzik aletlerini öğrenmeye çalışıyorum. film izliyorum falan yapıyorum bir şeyler. mutlu olmak için illa da yanımızda biri olmasına gerek yok bunu unutmayın. öpüldünüzz
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim