! おはようございます bir günaydın mesajı atamayacakmıyız japonca, bizim neyimiz eksik.
devamını gör...

bugün herkese çiçek vereceğiz, bugün hiç durmadan ağaç dikeceğiz, bugün herkese selam vereceğiz diye bir mizah anlayışı olmadığına göre bunun neresi mizah oluyor? ruh hali bozuk toplumlarda, eşitsizliğin olduğu yerlerde arınma gecelerine heves artar. yeni türkiye'nin eskisinden en önemli farkı sosyal medya sayesinde eşitsizliğin gözümüzün içine sokuluyor oluşu.
devamını gör...

iki takipçim var ve kim olduklarını, ne yaptıklarını, nereye varmak istediklerini bilmiyorum. çözülmesi elzem sorunsal.
devamını gör...

çayı şekersiz içmek. ben de şekersiz içiyorum ama havalı olunacak bir şey değil, bir tercihtir.

tanım: havalı olduğu zannedilen ama havalı olmayan şeyleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...



"yorma, beni har vurup harman savurup, durma
beni olmadığım bir adam yerine koyma, yapma

derdim büyük dermanın yok hiç, sorma
farkına vardığında çok geç olacak
geri dönülmez bir yoldayız
bi' düşünsen aslında karar vermeden
düşmanın değil yanındayım."
devamını gör...

denizcilikte rüzgarın gittiği değil, "geldiği" yöne verilen isimdir.

edit: işbu tanımlama, orsalesta anafor esas düzeltmeyi yaptığı için kendi kendini yok edecektir. yani umarım.*
devamını gör...

çocuklukta çizdiğimiz bir haritayla koskoca dünyada yol bulmaya çalışıyoruz aslında.. o yüzden sık sık yolumuzu kaybediyoruz çünkü o küçücük harita, tüm dünyayı algılamamıza yetmiyor. süreç acayip işliyormuş, bunu fark ettiğimde büyük bir şok geçirmiştim. bizler kimi uzmanlara göre 6 kimisine göre de 11 yaşımıza kadar çeşitli kararlar alıyor, sonrasında da ömrümüzün geri kalanını da o kararların gölgesinde geçiriyormuşuz. mesela, çocukken annemize tam ihtiyacımız olduğunda annemiz o an bizimle ilgilenmezse "annem beni sevmiyor, sevilmeyen biriyim, sonrasında da ben sevilmeyi hak etmiyorum" gibi inançlar geliştirebiliyoruz. belki sadece o an acil bir işi vardı, o yüzden bizimle ilgilenmedi ama çocuk aklıyla böyle kararlar alabiliyormuşuz.. tüm bu geliştirdiğimiz inançlara da psikolojide "şema", kişisel gelişimde de "çekirdek inanç, kök inanç" deniyor. bunları değiştirmek için çeşitli yöntemler öneriliyor. benim bu konularda farkındalık geliştirmeme neden olan ilk kitap, sevgili atakan sönmez ile özlem şahin*'in yazdığı "çekirdek inanç" kitabıydı. sonraları şema terapiyle ilgili "narsistle ateşkes" kitabı ve "hayatı yeniden keşfedin" kitabı da gözümün açılmasını sağladı ama bu kitapları okudukça her şemadan bende biraz var hissi beni bayağı zorladı. ilk başlarda "bu kadar şemayla ben nasıl baş edeceğim" gibi bir tükenmişlik hissine kapıldım ama içindeki uygulamaları istikrarla yaptım, şemalarla ilgili başa çıkma kartları hazırladım, hatta onları okuduğum ses kayıtları hazırladım ve ara ara dinledim. şimdi geldiğim nokta ise, daha dingin bir ruh hali içindeyim.. artık eskiden beni tetikleyen olaylar, sadece gülümsememe neden oluyor. amaç, yaşanan olayları önlemek değil zaten ki bu, mümkün değil. amaç, onlara yönelik farkındalık geliştirerek farklı şekilde yorumlayabilmek ve yaşanan olaylarla ilgili bakış açısını değiştirmek ki bakış açısı değiştikçe, yaşanan olayların üzerimizdeki etkisi de değişiyor. eskisi gibi tetiklenmiyorum ki bu beni çok mutlu ediyor, sanki olayları gözlemci olarak izliyorum*. bu hayattan geçip giden bir yolcu misali tüm dünyayı izleyerek sakin, dingin bir zihinle olayları yorumlamak ve kişisel algılamamak... yıllardır ulaşmaya çalıştığım nokta buydu sanırım...
devamını gör...

kitap kapağında,elinde sigarasıyla mîna urgan ‘anlatacak çok şey var, oturun şöyle’ , der gibi bakar size.gerçekten de,uzun ömründe görüp geçirdikleri paylaşacakları dağlar denizler kadardır.
bir dinozorun anıları’nı çok seneler önce okumuştum ama dinozorun gezileri taze, bu kitabı biraz anlatmak istedim.
önce mîna urgan:
(1915-2000)
amerikan kız koleji mezunu, fransız filolojisini bitiriyor, yetmiyor ingiliz filolojisinde de doktora yapıyor. kitabında kendisini ‘öğretmen ‘ olarak tanımlıyor, profesörlük ünvanını almış olsa da.üç dile de hakim olduğu için onu bir çevirmen olarak da görüyoruz.
dolu dolu geçirdiği seksen beş yıllık yaşamı,siyasi görüşü her ne olursa olsun hemen herkesin dikkatini çekecek denli ilginç dönemeçlerle dolu.her satırını merakla okuyacağınız kitapların yazarı aynı zamanda.

gelelim dinozorun gezilerine:

‘’çektiğin acıları gözler önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.’
sözleriyle, dünyada acı çeken milyonlar varken kendi acılarını,üzüntülerini anlamsız bulur, penceresinden keyifle yağmuru izlerken, sokakta evsizleri düşünüp keyfinden de vazgeçer. küçük mutluluklar bir dost sohbetidir, yalnız kalıp bir köşede kitap okumaktır, yorgun ayakları denize daldırmaktır.
deniz sevgisi daha küçük bir çocukken içine işlemiş, hiç yanından ayırmadığı sigarası yüzünden belki de yüzücü olma ihtimalini de elinden kaçırmıştır :).
birinci bölüm hayatı ile ilgili kısa anekdotlar içerirken, ikinci bölüm ‘deniz tutkusu’ dur.
bodrum’un yıllar yıllar önce keşfedilmemiş hali onu büyüler, eskisini özlemle anarken yenisinden hoşnutsuzluğunu dile getirir. bir çok dükkan kapanırken yerine ‘modern’ leri açılmış, tatil köyleri insanları eğlendirmekle görevli birer hapishane haline gelmiştir.kitapta çoğu kez katı betimlemelere rastlamamız mîna urgan’ın sadelikten hoşlanan, zengin insan ve onun yaşayışını ayıplayan dünya görüşüyle ilgilidir.
ege ve akdeniz’in el değmemiş dantel dantel kıyılarında ‘mavi yolculuk’ adı verilen, dönemin şair ve yazarlarıyla birlikte yapmış olduğu tekne gezilerini anlatır.bu geziler kitabın önemli bir bölümünü oluşturur.
‘’oysa ilk mavi yolcular, sabahattin eyüboğlu’nun özenle seçtiği, çoğu genç aydınlardı. sadece gezmek tozmak için değil, ege ve akdeniz uygarlıklarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek ve bu arada o güzel kıyıları kendi gözleriyle görmek için katılınırdı bu gezilere. teknemiz yüzen bir seminere dönüşürdü kimi zaman. gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunan yetkili biri, gideceğimiz yerler üstüne bir konuşma yapar; o antik kentin tapınakları, anıtları filân konusunda ön bilgi verirdi. sonra herhangi bir vasıtaya, genellikle bir kamyona doluşup oralara giderdik.’’ diyerek sonradan amaçtan uzaklaşıp her türlü deniz gezisine verilmeye başlanan bu adın aslını bize anlatır.
özellikle genç yaşta gitmeye başlamış olduğu anadolu’nun çeşitli şehirlerinden de bahseder. o yıllarda bu tür yolculuklar hele hele ‘kız başına’ insanlara çok farklı gelmektedir oysa.

daha sonra avrupa ülkeleri,amerika,meksika ve rusya seyahatleri gelir:buradaki insanların yaşayışları hakkında bilgileri de burada gezilecek mekanların nereler olduğunu da bulabiliriz.
bu kitap, bir solukta okunacak kadar sürükleyici, ‘bir dinozor’ un gözüyle bakmak isterseniz ülkemiz ve dünya şehirlerine,vakit kaybetmeden başlayın derim.
devamını gör...

boşa geçen bir hayat ve pes etme vaktinin geldiğini.
devamını gör...

benim için budur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yaban ellerde dolunay ve gecenin güzelliği..
devamını gör...

ya kopsun da bana zaman mekan fark etmez, yeter bu kadar doydum ben.* koptu da şafağımız kaldı.
devamını gör...

bu konuda iddialı olmam imkansız, gidiyorum ben.
amaaa bir yüce gönüllü çıkıp şuraya, hobaaa3434 yazarsa, off offf aman ya rabbim.
devamını gör...

ölü canlar romanının ikinci cildini yazan (bkz: nikolay vasilyeviç gogol), yazdıklarının şeytan işi olduğunu düşünür ve tüm el yazmalarını yakarak imha eder. girdiği bunalım sonucu yemek yemeyi reddeder, yataklara düşer. olaydan 10 gün sonra, 42 yaşında moskova'da hayata gözlerini yumar.
devamını gör...

kim namus ve ahlâk şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu o' dur.
devamını gör...

ne oy vereni ne de nickaltı gireni vardır.

feryadı duyulmaz, başı okşanmaz.

kim bilir ne cevheri vardır, sizinleyim aziz dostlarım.

kendimi bundan sonra sizi mutlu etmeye adıyorum. kimsesizlerin kimsesi olmaya karar verdim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

o yüzden mi video apar topar kaldırıldı?
devamını gör...

ben de "tarifi zor şeyler" yazacağıma otomatik klavye yüzünden "tarihi zor şeyler" yazdığım için linç yemiştim. sonrasında pavlov'dan düzeltmesi için yardım istedim. o da düzeltti sağolsun.
devamını gör...

oldukça pis bir eylemdir. genelde 7 bira içilmiş gecenin, eve dönüş yolunda yapılan aktivitesidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim