en sevdiğim eserlerden birisiyle bugünü kapatıyorum. iyi geceler dünya.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel andrew wyeth - wind from the sea (1947)
devamını gör...

eğer kitap kütüphaneden veya başka bir kimseden ödünç alınmış ise terbiyesizliktir.
devamını gör...

hikâye ziyadesiyle yaratıcı. aslına bakarsanız cehennem gibi cehennem yaratmış peck. hele ki, kitapseverler için fevkaladenin fevkinde bir cehennem. düşünsenize her yer kitap, geçmişten günümüze ve geleceğe dair yazılmış/yazılabilecek her şeyi içerisinde barındırıyor. yani nazım'ı bile taca atan bir mekan. nazım oraya gitmiş olsa, ''en güzel'' şiirini yazdığı için pişman olurdu. zira orada henüz diye bir kavram yok * ebedi işkence böyle olur cidden. borges'i ters yüz ederek ulaştığı mekan ve kurgu benim için şapka çıkartılacak cinsten. okunması rahat. yer yer ufak kopuşlar yaşayabiliyorsunuz ama o yazarın dilinden kaynaklanmıyor bence. konu örgüsünü düşündükçe sizde oluşan gerginlik ve bunalmışlıkla alakalı. netice olarak ben kendimi orada düşündüğümde, cidden afakanlar basacak gibi oluyorum. neyse adam gibi yaşayın da sonra bu tarz bir cehenneme düşerseniz psikolojiniz bozulmasın. ama şu şerhi de koymak lazım; bu cehennemde yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda olduğu için kitap vesaire gibi dertleriniz yoksa mutlu da olabilirsiniz. azıcık aşım ağrısız başım deyip cehennemi cennet kılabilirsiniz. orada ince bir dokundurma var anlayana. ama derdiniz yemekse yine de afiyet olsun *
devamını gör...

bu kadar ince düşünmeyi bırakmalısın.
devamını gör...

popüler olanı istemek, kendinden yüksek statüde olan insanların hayatına ulaşmayı arzu etmek, onlara özenmek demektir.
sosyal medyanın yanında getirdiği en büyük sorunlardan birisidir snobizm.

örneğin, bir arkadaşınız iskandinav turu yaptı diyelim. hiking yaparken, geyik severken, alp dağlarında orada burada instagramına onlarca fotoğraf koyduğunu var sayalım. eşinizin de özenip, içinde ukde oluşması ve bunu size yansıtarak, ufak ufak huzursuzlanmaya başlamasıdır snobizm.

snobizm sükseyi sever, snobizmde şükür yoktur.
popüler kültürün kardeşidir snobizm.
devamını gör...

çoğunlukla resim sanatına ait eserlerin görücüye çıktığı bir konu başlığıdır. kuşkusuz ki bu paylaşımlarla resim sanatına dair pek çok müstesnâ eseri ve ressamı tanıma imkânına kavuşuyoruz. ancak diğer sanat dallarındaki değerli eserlere de zaman zaman dikkatlerimizi çevirmek suretiyle sanat zevkine hitâb etme gerekliliğine inanıyorum. bu sebeple günümüze kadar klasik türk sanatları'nın şubelerinden olan hat, ebru, tezhip, minyatür ve çini gibi sanat dalları hakkında paylaşımlarım oldu. aslında bunların her biri müstakil başlıklar altında anılmaya ve anlatılmaya değer sanatlardı. fakat, müstakil başlıklar altında kısıtlı bir okuyucu kitlesi muhâtab iken farklı sanat dallarının geçit resmi yapabileceği bu başlık altında daha fazla sözlük müdâvimi, küçük misâllerini kaydettiğim geleneksel sanat eserlerini değerlendirme imkânına sahip olacaktı.

işte bu niyet ve düşüncelerle yeni bir sanat dalına ilginizi çekmek istiyorum: bu klasik sanatımız cilt sanatıdır. nasıl ki vücudumuzun iskelet-kas sistemi ve organlarımız bir deri tabakası ile korunuyor ve birliği muhâfaza ediliyorsa, mecmuâ ve kitapların yaprakları dağılmaktan, yıpratıcı dış tesirlerden korunsun, diye şirâze tâbir edilen bez bir şerit ile birliği sağlanan kâğıt yaprakların kartondan mâ'mûl ön ve arka kapaklarla kaplanması şeklinde târiflenebilir bir sanattır. söz konusu cilt kanatları, sonrasında tezhip sanatının elinde türlü güzelliklerin meşheri hâline geliyor. 7. ve 9. yüzyıllarda dünyada ciltçilik sanatının ilk ve güzel örneklerini uygurlar vermişler. 12. yüzyılda anadolu selçukluları bu sanatı da havalandırmışlar ve emsalsiz eserlere imza atmışlar. 16. yüzyılda ise osmanlılar klasik zevkin numûnesi olan ciltler ile kitap ve mecmûâlarını süslemişler. şimdi cilt sanatına ilişkin muhtelif sitelerdeki eserleri, faydalı olması temennîlerimle zevk-i selîminize ve rakik nazarlarınıza arz ediyorum:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cilt sanatı hakkında buradan daha geniş bilgi edinilebilir.
cilt sanatı ile ilgili fotoğraflar aşağıdaki adreslerden temin edilmiş olup meraklılar tarafından diğer cilt sanatı örneklerine ulaşılabilir:
buradan
buradan
buradan
buradan
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

huzur.
devamını gör...

buff veya ac verecekse ya da düşmana malice/debuff atacaksa mantıklıdır. sonuçta her takıma bir support lazım.

(bkz: knight online)
devamını gör...

tatli yapma anım var. şöyle ki;
birgün teyzemin bir dostu bana "çok güzel yemek yapıyorsun. senin tatlıların da güzel olur. bana trilice yapta yiyeyim. çok severim." dedi. bende o iltifatin bana verdiği özgüvenle hemen kabul ettim. ertesi gün hiç trilice yapmamis olan ben, malzemeleri aldım başladım yapmaya. trilice fiyasko oldu. rezil olmamak adına çareler aramaya başladım ve evin karsisindaki pastaneden 4 dilim alıp ben yapmışım gibi yolladım. tabi bunlar öve öve bitiremediler. pastane trilicesi gibi olmuş. harika olmuş falan diye. benim olmayan bir başarıyla iltifatlari kabul edip ovundum ama o günden sonra bir daha trilice yapmadim hatta önünden dahi gecmedim.
devamını gör...

teker teker gelin arkadaşım crazy saturday saldırısı yapıyorsunuz resmen, türden türe doyup alcohol içip komaya mı girelim?gene mi dıjj mihraklar el attı olaya diye serzenişlendiğim program.(bkz: swh)
devamını gör...

çok doğru olan bir önermedir. ruh sağlığınız düzgün değilse zaten beraberinde fiziksel sağlığınız da bozulacaktır. ruh sağlığı her şeydir arkadaşlar, sahip çıkalım.
devamını gör...

2018 yılında çıktığımız balkan turunun son gecesini geçirdiğimiz şehir.

belgrad'tan sonra uzunca bir yolu müteakip kente vardık. ama yoldaki bulgar sınırında epey oyalandık. daha önce biraz da sakal atınca pek sallamayıp pasaportları mühürleyip geçen memurların aksine bulgar gümrük muhafazası sıkı çalışıyor. ipsala'dan çıkışımız gibi tek tek bankoya pasaportları elden gösterip damgalatmamız gerekiyordu. avrupa birliğinde işler sıkı tutuluyor mu ne?

rehberimiz, sofya'ya adını veren azizenin ayrıca ortodoks katedrallerine de sıkça adının verildiğini, sveti sofya'nın bu şehrin koruyucusu olduğu için de adını aldığını anlattı. ama kaynaklarda farklı bilgiler de yok değil. yine de doğruluk payı olsa gerek rehberin anlattığının, sonuçta adı veren osmanlılar sofya ismini herhalde safiye hatundan bulmamıştır. şehrin ortasında, elbette bir sveti sofya (ayasofya) kilisesi var. bir de azizenin heykeli.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şehirde pek gezmedik, hem yorulmuştuk, hem rehber "burası ankara gibidir, pek turistik değil yani" dedi, hem de bizimkiler artık "alışveriş isteriz yoksa burayı pisleriz" modunda idi. yine de biraz gezmedik değil. örneğin şu kalıntıları gördük (hamam kalıntıları galiba):
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel (şapel muhtemelen bizans yapısı)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel şehirdeki tek ibadete açık cami olan banyabaşı camii.
bir diğer cami olan büyük cami de minaresi kesilerek müzeye çevrilmiş (ağaçların arasında zor görünüyor)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel şehirde bir de kilise olarak kullanılan bir cami varmış ama orayı görmedik.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel aleksandr nevski katedrali (bulgar prensliğinin özerkliğini veren rus çarı ikinci aleksandr adına yapılmış).
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel bu kilise de rus yapımı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel sinagog.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel orduevi (ayrıca atatürk'ün 1914'te yeniçeri kostümüyle hava bastığı maskeli balo da burada yapılmış galiba).

çok fotoğraf çekmişsem bu tamamen gezilen alanın küçüklüğüyle ilgili. hemen hepsi birbirine yakın bu alanların, ayrıca resmi daireler, başbakanlık vs binalar da burada olduğundan ortalık polis kaynıyor (yine de nereyle ilgilendiğimi fark etmiş olmaları lazım ki bulaşmadılar). sonra yakınlarda rehberimizin gösterdiği bir türk lokantasında bir haftadır ilk defa tavuk dışında bir şeylerle (kuru fasulye, pirinç pilavı, sulu köfte vs) karın doyurduk. bilahare metro grossmarket'e gittik. herkes kaşkaval peyniri ve yeni valizler aldı. öyle ya, free shoptan alınacak şişe şişe export rakı ve uzolarla epey yükümüz olacak.

akşam, hepten misafirhane kılıklı bir yerde kaldık. odalar dardı, iki yataklı oldukları için üçüncü yatak istenince de dolaptaki yedek yatağı gösterdiler. katlanır bazada kötü bir uyku geçirdim. neyse ki yarın erken kalkıp kapıkule'den gireceğiz.
devamını gör...

kötülük, cinsiyet tanımaz. ne feministim ne de ataerkiyi savunan bir bireyim. doğruyu yanlıştan ayırmayı bilen, aklı başında biriyim sadece.

başlığı açan arkadaş tanımında ''medya yoluyla pompalanan feminizm'' ifadesini kullanmış, emin olun pompalanan feminizm, ataerki medyadan daha tehlikeli değildir. feminizm cinsiyetçiliğe karşı oluşturulan bir harekettir. kadınlar için ortaya çıkmamıştır. erkekler için de faaliyet gösterir fakat ne yazık ki ataerki medya sadece sütyenlerini fırlatan, tüylerini almayan insanları feminist olarak haber yapmaktadır. ataerki medyadan öğrendiğiniz şeyleri lütfen doğruymuş gibi lanse etmeye çalışmayın. sonumuzu getiren şey, ataerkidir.

haberdeki kızlar saf kötü. kötü erkekler olduğu gibi kötü kadınlar da var elbette. bu tarz iftiraları atanlar var maalesef fakat bu gerçekten tacize, tecavüze uğrayan insanları da haksız çıkartmaz. daha geçenlerde polatlı'da bir baba çocuğuna defalarca tecavüz etmiş, kız kendi babasının çocuğuna hamile kalmıştı! ne çabuk unuttunuz? aynı şekilde bugün şahit olduğum ''kadın cinayetleri bu yüzden oluyor işte'' ''senin gırtlağını sıkarım'' diyen bir avukata ev sahipliği yapan bir ülkeyiz. kadın düşmanlığından geçilmiyor ülke. bu yüzden kadınların taciz, tecavüz ile ilgili söylemlerine daha çok dikkat edilmeye çalışılıyor. tecavüzün zaten kanıtı olur fakat tacizin somut kanıtlarından çok psikolojik sonuçlarından oluşan kanıtlarına bakılması gerekir.

hulasa, insanlar kötü ve her şeyi çıkarları için kullanan çok fazla kişi var. fakat bu gerçekten cinsiyetçiliğe uğrayan, istismar edilen, taciz- tecavüz edilen, iftiraya uğrayan, tehdit edilen hatta öldürülen insanların olduğu gerçeğini değiştirmez. feminizmi suçlamaya çalışmak saçmalık olacaktır çünkü feminizm zaten cinsiyetçiliğe karşı gelir. onu yanlış yansıtmaya çalışan ataerki medya ve feminizmi yanlış anlayan bazı kadınlar(kendilerine feminist diyen) ve erkeklerdir.
devamını gör...

gökhan semiz'in kendi ifadesiyle 1988 yılında, aynı dönemin birçoğu farklı farklı branşta itü türk musikisi devlet konservatuarı öğrencilerinin* , okul kantininde kendilerine ait komik sözleri bir araya getirerek oluşturdukları şarkıları, 1990 yılında "bol vitamin" adıyla bir albüm yapmalarıyla oluşmuş müzik grubu.

ilk albüm yaklaşık 20 genç öğrenci arkadaşın neredeyse tamamen amatörce bir araya gelmesiyle oluştuğundan, grup ikinci albüm ve sonrasında aynı kadroyla devam edemedi. birkaç yıl sonra sertaç demirtaş'ın da gruptan ayrılmasıyla üç kişi ile yollarına devam ettiler, ta ki gökhan semiz'in vefatına kadar. ardından uzun yıllar kendilerince müzik çalışmalarına devam eden emrah anul ve selçuk aksoy geçmişte "takmayacaksın" reklam filmi müziğiyle guruba ödül kazandıran aranjör tolga sünter'in de katılmasıyla yeniden grup vitamin olarak çalışmalar yapmaya, yayınlamaya başladılar.

grup vitamin, ama özellikle sözleri yazan gökhan semiz çok kısa süren hayatında, özellikle 90'ların ortaokul - lise gençliğinin neşe ve espri kaynağı oldu şarkılarıyla. vitamin şarkılarındaki kelime oyunlarını, ince esprileri, eleştirileri, anlamak, arkadaş gruplarında paylaşmak, farklı olmaktı o yılların gençliği için.

kendisine ait sözünde; "birlikte eğlenemeyen insanlar, birlikte bir gelecek kuramazlar" diyordu gökhan semiz, istanbul güngören mezarlığındaki kabrinde, mezar taşında da ifade edildiği gibi.

çalgı - çengi filminden gökhan semiz anısına bir sahne .... [ (!) küfürlü ].
devamını gör...

bence şu memati rütbesini bana verin de herkes bu stresten kurtulsun.

arkadaşlar, kendimi sizin için feda ettiğimi hiçbir zaman unutmayın, olur mu?

imza: derin sözlük meja
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aynı kitaba iki katı para vermektense indirim kovalayan mantıklı insandır. yaşadın hard capitalism.
devamını gör...

bahar aylarında, yaylalarda, yağışlardan sonra oluşan ve az bulunması dolayısıyla ekonomik değeri yüksek olan bir mantar türü. tek tek veya grup halinde de bulunabilir. alışık olmayan gözlerin görebilmesi zordur. her sene aynı kökten çıktığı için toplarken dikkat edilmeli, keskin bir bıçak yardımıyla köküne zarar vermeden toplanmalıdır. el yapımı sepetlere doldurularak havadar bir yerde muhafaza edilir.
devamını gör...

bir denersin, iki denersin, üç denersin, sabrın yettiği kadar denersin de en sonunda ne sabrın kalır ne dermanın; işte o zaman pes edersin.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
mantığından hareketle artık yapmadığımdır.

ayrıca ikinci şansı kapan, üçüncüyü isteyecek seviyeye geliyor, affetmek affetmeyi getiriyor maalesef. her insan için geçerli olmayabilir bu durum ama şans verdiklerim pek yanıltmadı beni. aksine daha da güçlü geldiler üzerime.

(bazen ikinci şans için konu da önemli olabiliyor ama. mesela birine yapması için bir iş ya da öğretmen olarak bir öğrenciye ödev verdiyseniz ve yap(a)madıysa teşvik için iki ya da üçüncü şans verilebilir.)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim