1926 yılında yasalaşıp 1935 yılında bayram olarak kabul edilen ve kıyı denizciliği anlamına gelen sözcük.
devamını gör...

akıyor maşallah bugün de! kudur eyy alamanyaa! kudur ey bideeen! putin sen konuma daha yakınsın sen daha çok kudurr! acil mehter girelim!!
devamını gör...

ne içindeyim zamanın,
ne de büsbütün dışında;
yekpâre, geniş bir ânın
parçalanmaz akışında.
devamını gör...

eğer oy verip bir de üstüne geri çekerseniz bu arkadaş hastanelik olur.
kırmayın bu arkadaşları yazıktır.

ed: birisi bunu yaptı az önce, acildeyim şu an serum taktırdım mutlu musun.
devamını gör...

(bkz: benjamin netanyahu)

2014 yılında israil'in gazze'ye düzenlediği koruyucu hat operasyonu sırasında israil başbakanına tamamen geyiğine ''benjamin yeter yahu'' diye mention atmıştım, o da anında engellemişti.
devamını gör...

bazı dizeleri savaşın en hararetli yerinde insanın etini kaburgasından söken bir mermi eder. insana bu dizeleri yazdırabilecek bir şeyler olmalı bu dünyada, olmak zorunda.

--- alıntı ---

seni öpsem, boğulsa
açtığı acının çukurunda
yüzü kışlar kadar soğuk
o bilinçli kötülük
arınsa ömrümüzün kiri, kederi…
donup kalmasa dudaklarımda
bir suç gibi öpüşün
bencilliği andıran o buruk tadı
mutluluk dokunmasa çoğul yanıma.

seni öpsem ve dünya
kurulsa yeniden
sevgi kadar yumuşak, zengin ve ak


--- alıntı ---

edit: imla.
devamını gör...

liseye kadar ortamların en küçüğü bendim. tıfıl atom karınca gibi dolaşırdım ortalıklarda. arkadaşlarım benden o kadar uzunlardı ki onların yüzünden boyun fıtığı oldum. ehe. sonra ne oldu. bir şey oldu. hem ailenin hem de arkadaşlarımın en uzunu oluverdim. sonuç ne oldu. hiçbir şey. yani ne bileyim. çok da şey yapmamak lazım. yani.. dediğim başlıktır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
2017 yılında gösterime giren sinemada izlediğim keyifli film.

filmin başrollerinde; demet özdemir, uraz kaygılaroğlu, binnur kaya oynamıştır.

depresyondan çıkmamak konusunda ısrarlı olan, üstüne üstlük, yaşamak istemeyen kadın karakterini oynayan demet özdemir’i, dünyadaki tek yakını olan ablası, bir psikoloğa götürür. allah’ın işine bakınki bu psikolog, uraz kaygılaroğlu’dur. uraz kaygılaroğlu’nun imaj değişikliği zamanlarının fit olmaya başladığı zamanlarının, geçtiği zamanların filmidir. kıvırcık saçlı, kızları güldüren şaşkınlığı ile ekstra sevimli olan bir psikologtur. kadın karakteri, yaşama bağlamak için yol ararken, aslında onun maziden kalma bir dans merakı olduğunu öğrenir ve oradan yürümeye karar verir.

binnur kaya, kendini bir dans hocası diye lanse eden, ama estetiğe bakışı klasik dansçılardan farklı olan, bir yurdum kadınını oynamaktadır.

en az filmin başrolleri kadar sempatik bulduğum, bir pilavcı karakteri bulunmaktadır. arada çıkar ve anın anlam ve önemine istinaden espriler patlatır.

film, dünyanın borcu olan dans hocası, umuda ihtiyacı olan dans öğrencisi, psikologluk ile sevgilik arasında kalan psikoloğun bir dans yarışması afişine denk gelmesi ile hızlanır. tv’lerde trend olan yarışmalar gibi bir yarışmadır, bu yarışma. yarışmaya katılmaya karar verirler.

içinde spontan komedi olan, tadında aşk olan sevimli bir filmdi. bu tarzı sevenler için, türk filmi sevenler için, seyredilesi bir film.
devamını gör...

eski sevgiliye mesaj atmak. mesajı yazarken ne kadar mantıklı masum görünüyor ama attığın an anlıyorsun ne halt yediğini.
devamını gör...

el harezmi'nin kurucusu kabul edildiği, matematik biliminin bir kolu.
devamını gör...

o tarz şeyleri sevmiyor olabilirim ve bu yüzden hiçbir kulübe katılmamış olmam asosyal olduğum anlamına gelmez öncelikle burada bir anlaşalım.
devamını gör...

bu ekibe birde lucifer katılacak. kafa sözlüğün bunlar henüz iyi zamanları.*

(bkz: önce başlığa bakarım başlık mı diye sonra yazara bakarım abdulseyidbincabbar mı diye)
devamını gör...

bir carlos fonseca kitabıdır.

öncelikle şunu söylemeliyim ki okuduğum zor kitaplardan biriydi. okurken yazarın yaptığı ve benim cahil aklımın fark edebildiği göndermeler üzerine araştırmalar yapmam, hatta itiraf ediyorum ki bazı yan okumalar yapmam gerekti. ancak son tahlilde verdiğim bütün emeklere değdi.

hikaye bir müze bilimci ile bir moda tasarımcısının ortak hayali olan ancak moda tasarımcısının beklenmedik ölümüyle sekteye uğrayan hayvanlar alemdeki farklı, tuhaf ve sıra dışı biçimler üzerine bir çalışma yapma fikrini alıyor odak noktasına.

bir ölünün mektuplarını okumak insanda bir ürpertiye neden olduğu kadar okuyan kişinin merak duygusunu da uyandırır. ancak ölen kişi o mektupları ve arşiv niteliğindeki belgeleri sizin için toplamış ve ölümünden tam yedi yıl sonra bu belge istifi size ulaşmışsa o zaman işler daha girift bir hal alabilir. romanımızda da tam olarak olan şey bu.

hayvan müzesi 2017 yılının en iyi romanlarından biri ve okurken bunun böyle olduğuna siz de ikna olacaksınız. hayvan müzesi fikrinden yola çıkarak ölü bir insanın aile ağacına uğrayarak yapılan kutsal bir yolculuk hikayesi anlatılan. bence mutlaka okuyun.
devamını gör...

şu ana kadar her şeye hükmedebilen insanlığın hükmedemediği gerçek. ne yapışır, ne bulaşır, ne rehin alınır, ne tartılır, ne hassas aletle görülür. tutsak edilmeyen, baskı altına alınmayan, önüne engel çekilemeyen akışkan tek şeydir zaman.
devamını gör...

kamber rütbesine sahip olduğumdur. evet ben her yerdeyim, big brother is watching you! *
devamını gör...

ilk gördüğümde, zor günler geçirmekte olan birine destek verme bakınızı sanmıştım. köşeli jetonum anca düşebildi.

meğerse bir tür şutlama repliğiymiş. esprili ve hoş bir deyiş. ben beğendim.
devamını gör...

+ kapatmak -> kapamak olmalı.

+ katil -> katil sözcüğünü kullanırken a harfini uzatırız ama katil zanlısı derken katilin a'sı kısa okunmalı.

+ ikame - ikamet -> a harflerinde inceltme filan yok, a'yı hafif uzatarak kaba saba ikame, ikamet deyip geçiyoruz.

+ geleceğim, gideceğim -> artık iyice oturdu ama yine de yazalım, eze eze kasmıyoruz. gelicem, gidicem. biddi.

+ terörist -> terorist diye okunmalı.

+ kent, kendi -> e harfi kapalı: (é)

+ kimyasal -> ilk a harfini uzatıyoruz. (kimya:sal)

+ spiker, miting -> ingilizcedeki gibi ilk i'leri uzata uzata (spi:ker, mi:ting)

+ sözcük içinde ğ harfinden sonra gelen ve sonrasında sessiz harf bulunan "ı" harfini "a" diye okuyoruz:
bağış -> bağaş
yağış -> yağaş
ağır -> ağar ... gibi.

+ belirtme durum eki almış sözcükler, türkçe ise sözcükte geçen a harfi uzatılmaz.
mesela yarın sözcüğü, yaaarın diye okunmaz, yarın der geçeriz.
fakat sözcük arapça ise belirtme eki aldığında sözcük içinde geçen a harfi (çift a varsa ikinci a) uzatılır:
zarar-ı -> zara:rı
ahlak-ı -> ahla:kı

+ cümle içinde iki sesli harf arasına gelen ğ harfi okunmaz geçilir:
adamcağız -> adamca:z (bu sözcük, iki üst maddede belirttiğimiz ğ harfinden sonra gelen ı harfinin "a" olarak okunması durumuna da örnek.)
devamını gör...

hasan izzettin dinamo'nun milli mücadele yıllarını detayları ile aktardığı 8 ciltlik (5 cilt olarak yeniden basılmıştır) romanı. 1918 kasımının cumayı cumartesiye bağlayan gecesinde enver paşanın kaçışı ile başlıyor roman. her şeyin gerçek olduğu bir kurgu tezatlığı okurken insanın hem geçmişe detaylı bir yolculuk yapmasını sağlıyor hem de günümüzde içi boşaltılmış olan pek çok kavramın o yıllarda bir şeyler ifade etmesinin altında eziyor. tarihin gerçek figürleri öyle güzel resmediliyor ki hasan izzattin dinamo tarafından, onlarca karakter ve isim bulunsa bile sanki gerçekten her yüzü görmüş herkes ile tanışmışım gibi kafam karışmamış yabancılık çekmemiştim okurken. dinamo bana bizanslı vakanüvis leo the deacon'u anımsatıyor bu eserden ötürü çünkü deacon kendi gözlemleri üzerinden tarihi aktarmaya gayret etmiş, içinde bulunmadığı bir savaşı pek yansıtmamıştı tarihi yazarken. hasan izzettin dinamo deacon gibi tarihi tamamen kendi gözlemleri ve analizleri ile hikayeleştirip oldukça akıcı bir dil ile aktarıyor. tarihi figürlerin bakış açısından olayları aktarırken mümkün mertebe sebep-sonuç ilişkisi kurup ruh hallerini tasvir ediyor ve bu durum gerçeğe en yakın olanı okuyucuya sunmasına olanak sağlıyor. mustafa kemal atatürk'ün hayatına dair ve savaş yıllarında yaptığı zekice, kararlı ve yerinde hamlelerini; yaşadığı zorlukları, yapılan fedakarlıkları daha detaylı ve gerçekçi bir biçimde okuma olanağına da sahip oluyor okuyucu aynı zamanda. kıymeti bilinmemiş, göz ardı edilmiş muhteşem bir eser. devamında hasan izzettin dinamo kutsal barış adında 7 ciltlik (4 cilt olarak yeniden basılmıştır) bir eser daha yazıp yayımlıyor aynı zamanda. "bu sağır ve dilsiz insan kalabalığından hangi yaşatan umuda yönelebilirdi?" sorusunun cevabı niteliğinde okunması gereken bir eser.




hele softalığa, gericiliğe karşı ateş püskürüyorlardı. gericilerin, her türlü ilerlemenin ve gelişmenin önünü kestiğini ve eski düzeni, istibdadın her biçimini desteklediklerini yakından biliyorlardı. yarın da ilk safta karşılarına çıkacak en azılı düşmanların bu gericilik ve gericiler olacağını da seziyorlardı. s.379

dayan­mak, dayanmak, bütün memleketin üzerine yürüyen karanlık felaket dalgalarına karşı dayanmak gerek. her şeyi yitirmedik daha! her şey yitmedi. s.26

enver paşa: "sizin için orduda daima vazife mevcuttur.fakat sofya ataşemiliterliğinde kalmanız daha mühimdir."
mustafa kemal: "vatanın müdafaasına ait fiili vazifelerden daha mühim ve ulu vazife olamaz.arkadaşlarım ateş hatlarında bulunurken ben sofya'da ataşemiliterlik yapamam! "
s.488

vahidettin, bu çok önemli öneriden çok hoşlanmıştı. onun istediği de bundan başkası değildi. osmanlı tahtını rakipsiz olarak , tıpkı dedeleri, fatih, yavuz,kanuni gibi yönetmek biricik düşüncesi, idealiydi. ne var ki henüz güçsüzdü. ortamsızdı, örgütsüzdü. talat'la enver'in üzerine bindikleri ittihat ve terakki ejderhası, onu bir lokmada yutabilirdi. enver'i başkumandan vekilliğinden kaldırıp atmak , bütün ordunun dizginini eline almak, çok şanlı bir davaydı. yalnız bunun kurmay başkanlığına mustafa kemal'i getirmek de aynı tehlike ile baş başa kalmak, burun buruna gelmekten başka neydi ki? mustafa kemal, askerlik bilgisi ve görüşüyle, yüksek zekâsı ve seçkin kişiliğiyle onun silik varlığını ezecek, meydandan silecek ve yerine o geçecekti. bu tehlikeyi düşünüp durmasa mustafa kemal onun için çok sağlam payanda direklerin den biri sayılırdı. s.111

enver paşa,onu (atatürk) gölgelemek için çanakkale'nin en kötü savaş bölgesine vermişse de o,burada çanakkale destanının altın sayfalarını yaratmış,hiç olmazsa istanbul'u kurtarmıştı.şimdiyse yalnız bir şehri değil,koca bir türkiye'yi kurtaracaktı. s.374


devamını gör...

cildi ve kaderi güzel olandır.
devamını gör...

ara konağa ihtiyaç duymadan insandan insana bulaşabilen, cüce şerit olarak da bilinen sestoddur. dışkıda bulunan yumurtaların yutulması ile bulaşır ve bağırsak villuslarında önce sistiserkoid sonra erişkin hale gelerek tutunur. tedavisi en zor şerittir. tedavide ilk tercih praziquanteldir. niklozamit daha uzun süreli kullanımda sonuç verir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim