marx diyalektiği ile hegel diyalektiği arasındaki en önemli fark sadece idealizm ve mateyalizm tabanına dayanması değildir. diyalektik sürecin kendisi de farklıdır.

hegel de sentez oluşurken tez antitez birleşir, fakat marx'da tez antitez'le çatışır, bir farktır diyebiliriz. hegel'de sentez kümülatifken, marx'ta sıçramalıdır.

bu neden önemli; 20yy bilim felsefesi oluşurken hegel diyalektiği bizi doğrulanabilirlik iilkesine götürürken, marx diyalektiği önce ''paradigma'' kavramına, (t.kuhn) arkasından yanlışlanabilirlik ilkesine götürür.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

izin günümden şok edici görüntüleri siz sevgili sözlükdaşlarımla paylaşıyorum. bu saatte kahvaltı mı olur demeyin, olur. *
devamını gör...

ne zaman sinemadan çıksam aklıma gelen değerli yazar
(bkz: sinemadan çıkmış insan)
devamını gör...

ah "whis" ah. böyle bir yazar yok efendiler,yeni kayıt olduğum sözlük sınıfında yanına geçip oturduğum bana sıcacık bir hoş geldin diyen ilk yazardır ve ilkler özeldir. gerçekten bambaşka bir dünyadır kendisi. bayramın hangi günü olurdu diye sorarsanız kesinlikle ilk günü derdim. o kadar neşeli ve insanın içini kıpır kıpır yapan bir yapısı var. yaşadığınızı hissettirir sohbetiyle. gel derse gelmiyorum diyemezsiniz tam bir "şeytan tüyü" var. prenses olduğu kadar da savaşçıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
anime karakteri deseniz "erased airi" derdim size sürekli geleceği hatırlatır.gelecekten korkmanız için hiç bir sebep olmadığına ikna eder. karanlıkta kalsanız sizi elinizden tutar aydınlığa çıkarır. bir başkadır size kattığı yaşama sevinci. işte böyledir bizim "whis"
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kısa ve net olmayı ilke edinmiştir. ölüme en yakın olduğunuz zaman zaten o sizi bulacaktır. gerekirse azrail ile mücadele edecektir fakat sizi yalnız bırakmayacaktır.tam bir özgürlük savaşçısıdır. umutsuzlara umut, korkaklara cesaret olmak için gelmiş gibidir. öylece köşeden izler ne olup bittiğini, eğer "whis" ortamdaysa bilin ki orada çözülmesi gereken bir durum vardır ve "whis" bunu çözecektir.

ilkler konuşuluyorken kendisi ilk nickaltı mesajımı atarak nickaltı kavramını öğreten yazardır.
"kafa sözlüğün kurulmadan önce de sözlükte olan yazarı." öncesinde vardın umarım sonrasında da hep olursun.
iyi ki tanımışım seni ,mor çiçeklerle süslenmiş begonya krallığının atarlı prensesi
devamını gör...

siyah panter - dedektif
puma - gizli ajan
kaplan - asker
domuz - siyasetçi
aslan - oyuncu
timsah - istihbaratçı
ayı - bodyguard
kedi - doktor
köpek balığı - bekçi
yunus - cankurtaran
goril - uyuşturucu karteli
devamını gör...

izlerken yiyeceğim şeylere kadar hazırlamıştım. çok üzdü bu durum beni
devamını gör...

hiç eskimeyen ve bana göre mirkelam'ın en güzel, en tatlı şarkılarından biridir.


ahu gözlüm
güzel yüzlüm
bana biraz güler misin?
aşk mı, laf mı yaşananlar?
gözlerime bakıp söyler misin?

fallara kalmış geleceğine
gözyaşı dökersin
gül gibi yâre döneceğine
daha çok beklersin
ellerini ver (yâr)
saçlarını aç (yâr)
al beni koynuna (sar)
kuşları kondur eteğine de
bir kapa bir aç yâr

yaptın, ettin
gittin, bittim
bir kaderi
sen mahvettin
atsan olmaz
satsan olmaz
bir sevda var bende
tutsan durmaz

fallara kalmış geleceğine
gözyaşı dökersin
gül gibi yâre…
devamını gör...

tüm evi adaçayı yakıp tütsülediğim gündür. fakat o nasıl bir koku, leş. (kötü enerjiyi yok ettiğine inanılır, deneyebilirsiniz burnunuz hassas değilse).
devamını gör...

bosna hersek.
devamını gör...

kadıköy

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mutluyken cennet, hüzülüyken cehennem, hissiyatsızken arafta gibi bir şey.
devamını gör...

bu kadar yıkıklık olmaz ki canım diye beni derin düşüncelere gark eden başlık, aklıma tam olarak şu görseli getirdi.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özellikle bilgisayar, telefon ve internete sonradan adapte olmuş, çoğu zaman uyum sağlamakta zorlanan, teknolojik gelişmeleri geriden takip eden bireyleri tanımlamakta kullanılan kavram.
dijital göçmen olarak anılan bireylerin genel özellikleri ise şöyle;
- son model teknolojik ürünleri kullanmakta çekinmek ya da zar zor alışmak
- dijitalin, anlaşılması zor ve karmaşık bir yapısı olduğu önyargısına sahip olmak
- olabildiğince geleneksel olanın peşinden gitmek
- geleneksel medya içeriklerinin doğru olduğu kanaatine sahip olmak ( televizyon haberlerinde gösterildi demek ki doğru sanrısı) vb.

kısacası dijital göçmen kavramı, 1980 ve öncesi nesilin iletişim teknolojileriyle arasındaki ilişkiyi açıklamak için kullanılır.

ülkemizde sık sık sözü edilen kuşak çatışmasına dijital yerliler ve dijital göçmenler çatışması da dahil olacak gibi duruyor.

ayrıca (bkz: dijital yerli)
devamını gör...

(bkz: 30 yaş altı yazarlar uçurulsun kampanyası) bu kampanyayı da göz önüne aldığımızda sadece 30 yaşındakiler sözlükte kalabiliyor*.
devamını gör...

- yoksa ona aşık mı oluyorsun?

+ bu beni bir kaçık mı yapar?

- hayır... bence aşık olan herkes biraz kaçıktır zaten. yapılacak en çılgınca şeylerden biri bu. deliliğin toplumca kabul gören şekli gibi.

film: her
devamını gör...

1999-2001 yılları arasında ortaokullu bir bebe olarak her gün çerkezköy-çorlu arası giderkene leman'a sarmıştım. her leman'ın son sayfalarında l-manyak reklamı olurdu, robinson cruose & cuma falan vardı. leman'ın siyasi oluşu hoşuma gittiğinden çok yüz vermezdim l-manyak'a en başlarda. sonra o bir gün bunu da alam nolcak dedim sonra bir baktım hakan karataş, fatih solmaz, bahadır baruter, cüstün, büstün, memcoş, oky, bahadır boysal, memo tembel çizer, gürcan yurt filan bir nefeste hayatıma girmiş. şuan yaklaşık 20 yıl öncesine ait sayılar var elimde bebeyken okuduydum, hala dönüp dönüp bakarım.

mektuplaşabilirdiniz o zamanlar dergi ile internet yoktu garipti, mektupla mastder kartı verirlerdi. ortaokullu fotoğrafımı yollamıştım, fotoğraflı kartımı anam bu len diye hacıladıydı, sonra salak derneği gibi bir şey çıktıydı konu salağı ile ilgili olaraktan. son sayfalarında ıvır-zıvır alıp satanlar, grup elemanı arayanlar ücretsiz ilan verirdi. sonra lombak'a bölündüler sevdiklerimin çoğu orada diye onlara asıldım yine de almayı bırakmadım bir süre. sonra nasıl oldu bıraktım tümden bu adamları ben de hatırlamıyorum, işte o ara büyüdüm herhal.

ps: kenan yarar'ı nasıl unuttum yaw hilal gelirse oyar walla.
devamını gör...

toplamda dokuz ülkeye yayılmış ve yaklaşık beş buçuk milyon kilometrekarelik alanı kaplayan yağmur ormanlarının genel adı.

son dönemlerde yapılan araştırmalar gösteriyor ki amazon ormanları hiç de öyle el değmemiş ve balta girmemiş değildi.

binlerce yıl boyunca bölgede yaşayan halkların müdahaleleriyle sürekli değişime uğradı.

yöre halkları özellikle yiyecek ve yapı malzemesi kaynağı olduğu için başta palmiye gibi türlerin büyümesini teşvik etti.

sonuç olarak büyüdükçe büyüyen orman bir çok canlı türünün yaşam alanı için elverişli bir hal aldı ve günümüzdeki halini aldı.

insan eliyle büyüyen bu ormanlar ironiktir günümüzde de yine insan eliyle bir yok olma sürecine girmiş durumda.
ayrıntılar şuradaki makaleden incelenebilir.
devamını gör...

hesabı kapatalı uzun zaman olmuştu, normalde açmayacaktım gerçekten inattım ama aldığım ilaçtan mıdır nedendir bilmem pamuk gibiyim, bir bakayım dedim 130 bildirim gelmiş. leeen, mutlu ettiniz sizi yirim ama hepsini okuyamadım sori.. görmüşken beni artılayan herkese teşekkür edeyim dedim, bayağıdır içten mutlu olmamıştım..
devamını gör...

insanların kendi hayatlarının dışındaki şeyleri kıskanmayı bırakması ya da başkalarının hayatlarına karışmamayı öğrenmeleri her şeyi güzel kılabilir
devamını gör...

yaygın bilindiği adıyla şeytan'ın titretişi sonatı, asıl adıyla sol minör'de keman sonatı, guiseppe tartini'nin en ünlü çalışmalarından birisidir. teknik açıdan zor geçişleriyle anımsanan çalışma, solo keman için hazırlanmıştır. ortalama bir performansı 15 dakika sürer.

hakkında pek çok efsane mevcuttur. bunlardan birisinde, tartini bir rüyasında, hizmetkarı ve öğretmeni olması karşılığında ruhunu şeytana satar. müzik dersinin sonunda çalıp çalamadığını görmek için kemanı şeytana verir. şeytan ustalıkla çalar ve tutkulu ve büyüleyici bir performans sergiler. tartini bu şekilde tarif etmiştir:

"çalıp çalamayacağına bakmak için kemanımı ona verdim. öylesine muazzam ve muhteşem bir sonat duyduğumda şaşkınlığım öyle seviyelerdeydi ki... en cesur fantazilerimde bile yanına yaklaşamadığım bir zeka ve sanatkarlıkla çalıyordu. büyülenmiş, başka diyarlara götürülmüş ve her şeyden kopup gitmiş hissettim; nefesim beni terketti ve uyandım."

uyandıktan sonra şeytanın müziğinin etkisinden çıkamayan tartini, duyduğu parçayı yeniden yaratmaya çalışır. ortaya çıkan parçanın şu ana kadar ki en sevdiği sonat olduğunu söylemesine rağmen, hayal kırıklığı sürmeye devam eder. daha sonra demiştir ki: "rüyamda duyduğum parça çok daha üstündü... eğer müzikten başka bir şeyle yaşamımı idame ettirebilecek olsam kemanımı parçalar ve müziği bırakırdım."
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim