hastane kokusu.
sene 2012.
babam akciğer kanseri. beynine kadar tırmanmış. beyincikde tümör var. desteksiz yürüyemiyor. uyku uyumuyorum kalkmayı denerse düşer diye.
4. aşamada.
doktor 4 ay sonra kemoterapi işe yaramıyor boşuna acı çektirmeyin diyor. martı ya görür ya göremez diyor. çıkıyoruz...
devamını gör...

werner heisenberg tarafından ortaya konan ve klasik bakış açısıyla "bir parçacığın konumunu ne kesinlikte bilirsek momentumundaki belirsizlik de o derece artar ve tersi de geçerlidir" şeklinde özetlenen ilke. aynı durum enerji ve zaman için de geçerlidir. ancak sanıldığı gibi biz onu ölçtüğümüz için değil, hem parçacık hem dalga özelliği gösterdiği için var olan bir ilkedir.

***

meraklısına biraz detay...

parçacık dediğimiz şeylerin belirli yerleri vardır. bir parçacığı aradığımızda, onu bulabileceğimiz net bir konumu olur. dalga dediğimizde ise bu geçersizdir. dalgaya bir bütün olarak bakabilir, onun dalga boyunu ve buna bağlı olarak da frekansını ve benzer özelliklerini belirleyebiliriz. ancak dalga boyunun tek bir konumu yoktur. sürekli hareket halinde olan dalga boyunca, herhangi bir yerde var olabilir. yani bulunmasının söz konusu olduğu tek bir yer değil, bir olasılıklar bütünü vardır.

yukarıda parçacık için hem dalga hem parçacık davranışı gösterir dedim ama bu aslında evrendeki her cisim için geçerli. yalnız önemli bir ayrım var: mesela bir tenis topunun karşılık geldiği dalga boyu, ölçemeyeceğimiz ve tenis topunun yanında ihmal edilecek kadar küçük. o nedenle tenis topu, bir parçacık gibi davranır ve onun dalga doğasını ihmal edebiliriz. aynı şekilde, gözümüzle görebildiğimiz her cisim için bu geçerli. fakat atom altı parçacıklarda durum tersine dönüyor ve onların dalga boyu, ölçebileceğimiz ve parçacığın kendisiyle kıyaslandığında önemli bir boyutta sayılan bir hale dönüşüyor. burada dalga boyunun, cismin momentumuyla da yakından ilgili olduğunu söylemek gerekiyor. eğer momentum büyükse, dalga boyu küçük oluyor.

bir dalganın dalga boyunu ölçebiliyorsak, onun momentumunu da ölçebiliyoruz demektir. ancak yukarıda da söylediğim gibi, konumuna ilişkin net bir şey diyemiyoruz. parçacığın ise konumunu ölçebiliyoruz ama onun da bir dalga boyu yok, dolayısıyla momentumunu ölçemiyoruz.

şu halde iki durumu birleştirip, hem momentumunu hem de konumunu bilebileceğimiz bir şey elde etmeye çalışabiliriz. bunu nasıl yapabiliriz? küçük bir alana sıkıştırılmış, dalgalı bir yapı elde ederek.

bunun için şöyle bir yöntem düşünebiliriz: farklı dalga boyu olan dalgaları bir araya getirmek. bunu yapabilirsek -fizik dersinden hatırlayanlar olacaktır- dalgaların yapıcı ve yıkıcı girişim yapacağını biliyoruz. dalgaların tepe ve çukurlarının çakışarak birbirini sönümlediği, yani yıkıcı girişim olan bölgelerle işimiz yok. bize lazım olan, dalga tepelerinin üst üste geldiği yapıcı girişim bölgelerindeki kısım.

şu görselde yapıcı ve yıkıcı girişimin ne olduğunu sembolik olarak görebilirsiniz.

eğer bu 2 dalgaya, farklı dalga boylu yeni dalgalar eklemeye devam edersek, yapıcı girişimle ortaya çıkan desen biraz daha daralır ve sivrilir. ne kadar çok dalga eklenirse, dalga o kadar incelir ve neredeyse tek bir konuma indirgenecek kadar daralır. bu kadar dalgayı üst üste yığdığımız fiziksel bölgeye dalga paketi diyoruz. şimdi ortaya öyle bir yapı çıktı ki, hemen hemen istediğimiz şeyi elde ettik diyebiliriz: hem dalga hem parçacık özelliği olan küçük bir paket. fakat...

paketi oluşturmak için birçok dalgayı birleştirdiğimiz, dolayısıyla birçok dalganın dalga boyunu bir araya getirdiğimizden ve dalgalar için net bir konum bilgisi edinemeyeceğimizi bildiğimize göre, konum hakkında yine net bir bilgimiz yok demektir. yine sadece olası konumlardan söz edebiliriz. ayrıca yine birçok dalga boyunu içeren bir paketimiz olduğu için de, elimizdeki paketin sahip olabileceği 1'den fazla momentum olasılığımız var demektir. yani momentumda da belirsizlik var.

işte belirsizlik ilkesi burada devreye girer ve der ki;
eğer bu paketteki konum belirsizliğini ortadan kaldırmak istersek, daha fazla dalga eklememiz gerekir ki, dalga piki tam olarak tek noktayı gösterecek şekilde belirginleşip sivrilsin ama bunu yapmak için eklediğimiz yeni dalgaların momentumları da, elimizdeki olası momentumlara ekleneceğinden, konumu net şekilde belirleyebilmek, momentum bilgisini feda etmek anlamına gelir.

eğer momentum belirsizliğini ortadan kaldırmak için dalga eksiltirsek, bu kez dalga pikten uzaklaşıp yayılmaya başlayacak. bu durumda da konumdaki netliği feda etmiş olacağız.

***

görüldüğü gibi heisenberg belirsizlik ilkesi, aslında ölçümden kaynaklanan bir hata ya da ölçüm kaynaklı bir sonuç olmaktan ziyade, evrendeki parçacıkların dalga - parçacık düalitesi nedeniyle ortaya çıkan, değiştirilemeyen bir fizik kanunu.
devamını gör...

basketbol dunyasinda, ozellikle avrupa'da oynayan takimlar arasinda basarili oyunlari ile sivrilen yunan oyuncular icin kullanilan turk tabiri.

parkedeki muhtesem oyun kurma yetenekleriyle takimi domine edisleri, gerektiginde aldiklari sorumluluk bilinciyle karsi takimi canindan bezdirir; yunan guard'im olsun, 5 milyon $ borcum olsun dedirtir.

en guncel ornekleri;
(bkz: vassilis spanoulis)
(bkz: kostas sloukas)
(bkz: nick calathes)

dinozorlar icin*;
(bkz: dimitrios diamantidis)
devamını gör...

burada önemli bir nokta var sayısalcıların sözelcilerden daha zeki ve çalışkan gözükmelerinin sebebi sınavların sayısal kısımlarının çok zor olmasıdır. örneğin lgs ve tyt sorularını inceleyin gerçek bir sayısalcı ortalama bir zekaya sahipse sözel sorularının çoğunu zorlanmadan yapabilir.

fakat (dananın kuyruğunun koptuğu yer burası) meb'in yeni tarz sorularını ve uzun matematik sorularını ki bu sorularda bence ciddi analitik zeka gerekiyor ortalama bir sözelcinin yapması çok zor. bu da aradaki dengeyi inanılmaz sarsıyor. hatta hukuk fakültelerine sayısalcıların girmesi de bu yüzden. örneğin hiç tıp ve iyi okullardaki mühendisliklere sözel veya eşit ağırlıkçılar giremez.

bu arada temel matematik(4+2×(5+3)) ve dört işlem yapamıyorsan evet çöpsün. aynı zamanda kendi dilindeki ortalama bir paragrafın ne dediğini anlamıyorsan da çöpsün.
devamını gör...

sedat peker'in yayın esnasında attığı twitler sorulsa keşke. ismail saymaz dışında hepsi süs biberi gibi duruyor. ismail saymaz bir kaç kez kafa kaldırdı susturuldu. susturan kişi sadece süleyman soylu değildi, ekip olarak çullandılar adama. diğerlerinin sormaya çalıştığı soruları da ilk olarak ismail saymaz sordu. tek bir istisnası varsa o da merdan yanardağ'ın söz alıp uzun uzun konuştuğu kısımdır.
devamını gör...

okuduğum, deist arkadaşımızın serzenişlerini haklı bulduğum dua. paylaşmak istedim.

bir deist'in kandil duası
sayın allah'ım, af kapılarının sonuna kadar açıldığı, mağfiretin adeta pike yaptığı, (hangi takvimin ayına göre olduğuna ilişkin kafamız azıcık karışık olsa da) günahların affedildiği bu mübarek gecede beni affetmesen de olur.

ciddiyim...

zira biliyorum ki bu gece çok yoğun olacaksın, kapında kuyruk oluşacak. yılın diğer ayları ve/veya günlerinde/gecelerinde istisnasız her boku yiyen ve yediklerinden aslında pek de pişman olmayan, ellerinde imkan olduğu sürece yine yine yine yiyecek olan kulların kapına gelip af dileyecekler senden.

onları affet sayın allah'ım.

onları affetmezsen eğer, işleri çok yaş; senin affın, rahmetin devreye girmez de nizam teraziye kalırsa yani işleri, sıçtılar valla.

sayın allah'ım;
şikayet ediyormuşum gibi düşünmeni istemem ama neler yapmadılar ki?

mesela;
15 yaşındaki çocuğu vurup öldürdüler; çocuk toprağa gömüldükten iki gün sonra on binlercesi bir olup çocuğun annesine yuh çektiler. valla...

soma'da 301 madenciyi katlettiler; sonra gidip yüreği yangın yerine dönmüş madenci yakınlarını dövdüler, sillelediler, tekmelediler, tehdit ettiler...

ermenek'te 18 madenciyi katlettiler; "sorumlu biziz" diyemediler, tek bir düğmelerinden bile vazgeçmediler.

sülalece uğraştıklarında bile sabahtan geceye dek sıfırlayamadıkları kadar çok para çaldılar; "gemi değil, gemicik" deyip milletle dalga geçtiler.

"insanca yaşamak istiyoruz" diyen taşeron işçiyi "nankörlük yapma!" diye azarladılar; tüyü bitmemiş yetimden dişi kalmamış nineye varana kadar, milyonlarca insanın hakkını "milletin a..na koyacağız" (küfür bana ait değil sayın allah'ım) diyen iş adamına peşkeş çektiler.

sabahtan akşama kadar imanı gevreye gevreye çalışan asgari ücretli işçinin bir aylık ücretinin açlıktan biraz fazla olmasının iş vereni zorlayacağını, bunun vatana ihanet sayılacağını söylediler; bahsettikleri iş verenlere ikinci katın balkonundan havuzun görünmeyeceği villalar sipariş ettiler.

her cuma twitter'dan bir ayet çakıp sana inananları keklediler; özel görüşmelerinde ise bakara-makara diye kitabınla dalga geçtiler.

can derdiyle kaçıp camiye, senin evine sığınan insanlara "camide bira içtiler" diye iftira attılar; o caminin, "ben bir din görevlisiyim, yalan konuşamam, bira içtiklerini görmedim" diyen müezzinini sürgün ettiler.

kendi kitlelerinden bir kadının linç edildiğini, bebeğinin tekmelendiğini, kadının üstüne çiş yapıldığını söylediler, toplumu birbirine düşman etmeye çalıştılar; yalan konuştukları ayan beyan ortaya çıktığında ise bir "yalan konuştuk, kusurumuza bakmayın" bile demediler, pişkinliğe devam ettiler.

milyar dolarlık sarayda yaşamayı itibar saydılar; bunu yaparken de kendilerine "maneviyatçı", bizlere ise "materyalist" dediler ve bundan daha fenası, o kadar ısrar etmemize rağmen, bunu diyebilmek için ne içtiklerini bize söylemediler.

kendi çocuklarını askere yollamayıp, garibanların çocuklarını cepheye sürüp şehit ettirdiler, bunu da matah bir şey gibi o şehitlerin alilerine arsızca yutturmaya kalktılar.

seçim yapıldı, milletin iradesini, hukuku, adaleti, ahlakı, vicdanı iğfal ettiler.

her iftar sofrasını iftira sofrasına çevirdiler, insanlara hakaret ettiler, kullarının arasına nifak soktular.

insanlar bu korona denilen hastalıktan kırılırken, herkese maske mesafe dediler, uymayana ceza kestiler ama kendileri kalabalık salonlarda maske mesafe olmadan lebaleb toplantılar yaptılar, göbek attılar, hastalığı yaydılar.

evet, bu gece kapına gelecek olanlar, bütün bu saydıklarımı ve çok daha fazlasını yaptılar ve/veya bütün bunları yapanları alkışladılar, el üstünde tuttular sayın allah'ım.

ihbar etmiş gibi olmayayım, şüphesiz sen bunların hepsini biliyorsun sayın allah'ım ama daha neler, hangi günahlarını sayayım...

lütfen affet onları, yoksa çok yanacaklar. affet, ama bir de ıslah et onları, lütfen, n'olur...

ıslah et ki bir daha yapmasınlar. lütfen sayın allah'ım...

bana gelince...
benimkiler ekseri şahsi meseleler sayın allah'ım; tütünün dumanı, kadının dudağı, üzümün suyu gibi şeyler yani...

affetmesen de olur; gelir, takdir ettiğin kadar paşa paşa yanar, cezamızı çekeriz evelallah...

kendim için yormak, uğraştırmak istemem seni. sözlerime burada son verirken berat gecenizi en kalbi duygularımla tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum sayın allah'ım...

-gariban kulun osman-
devamını gör...

dağdaki ayı'nın saldırısıyla son bulur. doğa kanunları vahşidir cezanın en âlâsını verir.
devamını gör...

baba olmayı her fırsatta cocuğuna hakaret etmek ve onu aşağılamak zanneden adamların neden olduğu sonuç. tebrikler, başardınız.
devamını gör...

evin babası nobettedir. gelince o da yesin,pastanın en güzel yerinden yesin diyedir. küçük kızının doğum gününü kaçırmasına üzülmesin diyedir. (çok küçükken bir arakadasimin doğum gününde yapılmıştı. )
devamını gör...

(bkz: dar pantolon)
giyen giysin tabii de benim göz zevkime uymuyor.
devamını gör...

1870-1966 yılları arasında yaşamış, amerikalı sembolist ressam ve illüstratör.
daybreak (1922) eseriyle ünlenerek, 1920'lerin amerika'sında eserlerinden en çok para kazanan sanatçı olmuş.
ekonomik özgürlüğünü kazandıktan sonra çizmeyi çok sevdiği manzaralara dönmüş. eserlerinde sembolik ögeler de kullanarak manzaraları çok canlı renk tonlamalarıyla resmetmiş.
eserlerinde kullandığı o muhteşem mavi rengi ''parrish blue'' olarak biliniyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
at close of day (1941)

beğendiğim başka eserlerini iliştiriyorum:
old white birch (1937)
the lantern bearers (1908)
hill top farm, winter (1949)

daha fazla eserini incelemek için buradan
kaynak
devamını gör...

reis son zamanlarda videoların prodüksiyonu için türk dizi sektöründen birileri ile anlaşmış gibi gözüküyor. 1 saat 17 dakikanın sadece son 20 dakikasında gerçekten dişe dokunur şeyler anlatmak tam anlamı ile türk dizisi mantığıdır.

uyuşturucu trafiği ile ilgili şeyleri de ilk defa kendisi anlatmamıştır. bu videolardan belirli bir zaman önce türkiye'deki uyuşturucu trafiği ile ilgili resmi belgelere dayanarak kitap çıkaran gazeteciler de vardır.
(bkz: timur soykan)

burada özeleştirimi de yapayım, bu videolar olmasa idi timur soykan'dan hiçbir şekilde haberim olmayacaktı. burayı vurgulamamın sebebi ise şu zamana kadar sedat peker'in önceden açığa çıkmış bilgileri tekrar dillendirmesidir yani sedat peker ile iceberg'in görünmeyen yüzünü keşfetmiyoruz. aynı durum mehmet ağar ile ilgili iddaalar için de geçerli. mehmet ağar'ın ne mal olduğunu zaten yaşı yeten her türk vatandaşı bilmektedir. ayrıca, türkiye'deki gazeteciliğin içler acısı halini zaten her gün dillendiriyoruz. bildiğiniz üzere, sedat peker'in bütün videoları genellikle bu temalar üstüne dönmektedir. sedat peker'in açıklamalarını önemli kılan tek şey, bu işlerin içinde bizzat yer alan birisi olmasıdır. burada sadece olayları açıklayan veya ifşa eden kişi yani özne önem kazanıyor. sedat peker bir özne olarak devletteki kontgerilla veya mafyada çok önemli bir rol oynamaktadır. çekilen videoları değerli kılan şey sedat peker'in bu niteliğidir.

son olarak, çakma solcular kim? 7 videodur, sürekli çakma solculardan bahsediliyor ancak kimleri kastediliyor gerçekten anlamadım. bu tanımlama bir nevi jordan peterson'un postmodern marksistler tanımlamasına benziyor. solculara o kadar oynarken, bu çakma solcuların kim olduğu belirtilse çok iyi olurdu.
devamını gör...

güzel nick olurmuş, bir daha sözlüğe gelirsem alırım.
devamını gör...

cenk'in yalanlarını dinlerken ben;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gram mantıklı olmayan başlıktır. başlığı açan kişi zaten meriç düşmanı olduğu gibi şimdide genç yazar düşmanı olmuş.

kalite yaşla değil zeka ile olur.
devamını gör...

doğum günün kutlu olsun sevgili yazar*
yeni yaşın musmutlu, gamsız, kedersiz, bol kahkahayla geçsin. hadi üfle bakalım *
devamını gör...

gayet normal ve olması gerekendir. biz olmasak erkek erkeğe ne yapacaksınız bu ortamda? iyi ki varız ve güzel kadınlar olarak iyi ki kafa sözlük yazarıyız.
devamını gör...

hayatta yegane gayesi öne çıkmaya çalışmak olan ilgi budalası ,bilmişlik taslayan kısacası acziyet içinde olan kimseler .
devamını gör...

kuyruklu yıldız aslında bir yıldız değil normal bir asteroid taşıdır.
devamını gör...

bu dönemin insanları yalnızlaşıyor isteyerek ya da istemeyerek. kimse kimseye ihtiyaç duymuyor,güvenmiyor,anlamak istemiyor birini anlama gücünü içinde bulamıyor. sadece kadınlara özgü bir durum değil galiba genel olarak yaşanan durum.yalnızlığı tercih ediyoruz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim