tabi karnelere barış manço gibi 10 puan, 10 puan, 10 puan, şeklinde not verilirse millet uzaktan eğitimde çocuklar bir halt öğreniyor sanar.
devamını gör...

hayata duygu değil kişi ve olay bazında bakarak gereksiz beklenti ve hayalkirikligina uğramamak.
devamını gör...

(bkz: fazla kasmak) herkes istediği gibi konuşabilir ''efendim''.
devamını gör...

kafamız güzel olsun diye geldik ama yine dört bir yandan acılara gark olduk.*

ille de gidilecekse güzel gitmeler olsun,iyi yayınlar.
devamını gör...

az önce yaptığım eylemdir.

"mebusss, baksan şuna ya.. ne kadar romantikk :3"

elemanın teki bir koli doldurmuş. amerika, marshall yardımıyla türklere o kadar erzak yollamamıştır anasını satim. en alta çikolatalı gofretlerle temel atmış, üstünde kekler, cipsler, jelibonlar.. ne ararsan var. tam bir kalori bombardımanı.

"bu ne aşkım ya, şimdiki aşıkların zevkleri de çok bayatt"

gittim marmara tv'den 5 kavanoz doğal kestane balı söyledim çiçeğime..

"ferhan bu nee??"
"heheh bal.. bala baldan başka ne alınır heheh"
"ciddi ol biraz! sana biraz romantik ol diyorum
"bal gönderiyorsun napıcam ben bunları??"
"sağlıklı beslen diye gönderdim aşkımm :("
"insan bir paket yapar bari hiç değilse, burada ramazanoğlu balderesi balları yazıyor"
"balın tek adresi diyordu aldım ben de aşkım"
"....."
devamını gör...

washington post’un dünyanın sayılı tıp dergilerinden bmj’ye dayandırdığı haber irlanda’da geçiyor. ismi açıklanmayan 84 yaşındaki bir adamın baş ağrısı şikayetiyle hastaneye gitmesi sonrasında doktorlar rutin kontrolleri yaptı ve adamın röntgeninin çekilmesini istedi. baş ağrısının yanı sıra sol tarafında bir ağrı ve yürümede sıkıntı yaşayan hastanın röntgeni kısa sürede çekildi. fakat doktorlar röntgeni inceledikten sonra tıp tarihinde eşi benzerine çok zor rastlanan bir sonuçla karşılaştı. doktorlar, 84 yaşındaki hastanın beyninin sol tarafının olmadığını fark etti.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


o değil de benim de başım çok ağrıyor bu aralar lan yoksaaa???.
devamını gör...

balkan turumuz boyunca istanbul'a en çok benzettiğim şehir. işin komiği, 15. yüzyıldan itibaren defalarca osmanlılarla hasburglar arasında el değiştiren, sağlam kalesi her devletçe karşı tarafa yapılacak seferlerde karargâh olarak kullanılan belgrad, belki de yugoslav krallığının (daha sonra tito yugoslavyası ve nihayet sırbistan) başkenti olması hasebiyle yeniden yapılmış, içinde kalemegdan'daki bir türbe, aşağıda bir cami ve birkaç parça kitabe dışında türk veya antik hasburg izi yok. buna rağmen istanbul gözümün önünden geçti hep...

saraybosna'dan çıktığımız sabah, bosna sırp cumhuriyeti topraklarından geçmiş, çevremize dün gördüğümüz acı olayların müsebbiblerini arayarak acıyla bakmıştık. sırbistan topraklarına girince de korku aşılamadı, belgrad'da korkuyla gezenler bile olmuştur.

önce akmam diyen tuna nehri:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel nehir hakikaten deniz gibi, içinde kocaman vapurlar yüzüyor. bizim çoğu nehirde tekneyi geç kayık bile yüzemez.

şehir, ikisi de bizim nehirlerin abisi gibi duran sava ve tuna nehirlerinin birleştiği yerde kurulmuş. şehre girmeden önce adını bilmediğim bir banliyöde çorba içip yemek yedik. şehre girince de, epey dolanarak kalemegdan'a çıkılacak, bilahare etrafında gezilecekti.

kaleye tırmanırken ara sokaklardan geçtik, bu arada şehrin ender türk eserlerinden, hasburg imparatorluğu döneminde müslüman azınlığa tahsis edilmiş bayraklı cami'nin de önünden geçtik. 2004 yılında tahrip edilen cami ibadete açık olsa da namaz saatleri dışında kapalı ve ankara'daki kilise ve sinagog gibi koruma altında. tabii bizim "ay bıktık kiliseden camiden" diyenler hemen cami görünce çişe gitti o ayrı...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

nihayet yürüye yürüye kalemegdan'a vardık. bu orta ve yeni çağların en güçlü kalelerinden biri, korunması da bizdeki rumeli hisarı gibi. içinde bazı cephanelikler, 1716'da savaşta şehit olan damat ali paşa'nın türbesi ve tuna manzarasına bakacak bir seyir terası var.

hendek:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ali paşa türbesi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
iç kaledeki saat kulesi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
askeri müze (kapalı olduğu için gezemedik, yine kalede bir hayvanat bahçesi varmış ama orası da kapalıydı, salt kokusunu duyduk)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
istanbulkapı (orijinalinde kapıda bir tuğra varken hasburg işgallerinden birinde sökülmüş, şimdi avusturya'da imiş)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fatih sultan mehmet dönemindeki kuşatmada osmanlıların durdurulduğu yer:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kalenin hemen karşısında knez mihailova caddesi uzanıyor. burada da herkes kafasına göre takıldı. cadde, ta devlet dairelerinin olduğu semte kadar iniyor. istiklal caddesinin her belediyece üstünde oynanmamış ve arap istilası altında olmayan halini bilenlere güzel bir nostalji yaratıyor: asırlık levant apartmanları, trafiğe kapalı caddede yürüyenler, dilenen müzisyenler ve ara sokaklardaki birahaneler. bir mekânda bira ve patates kızartması yedik. midye yoktu galiba veya kimsenin aklına gelmedi, o da olsa bu tramvaysız istiklal ambiyansı tamamlanacaktı. benim de dayımla balıkpazarında bira içip (birayı içen dayım, ben küçüğüm o zamanlar) midye yediğimiz günler aklıma gelmedi değil...

ama belgrad'ın asıl güzelliği akşamları çıkıyormuş. ortam istanbul gece hayatı kadar renkliydi. mekânlara girip çıkan gençleri gördük ve biz de tekne turuna çıktık, tuna'da gezerken kalemegdan'ı mardin kalesi gibi altın kolyeye benzettim. keza rumelihisarı da herhalde geceleyin öyle ışıklandırılıyordur. görmediğim için bilemem. tekne beklerken de iskelede dilenci çocuklar geldi. ben "hop hop ben tosic'in takımını tutuyorum, hepinizi düşko'ya söylerim belanızı f..k eder" diye anlatınca bize pek bulaşmadılar, yine de yankesicilik etmelerinden az tedirgin olmadık.

gece, partizan stadına karşı güzel bir otelde kaldık. günlerce tck misafirhaneleriyle öğretmenevleri bozması yerlerde geceledikten sonra çok rahat ettik. ama yemekte yine tavuk vardı maalesef. ertesi günkü rotamız, bu turda göreceğimiz son ülke ve ecdad toprağı, bulgaristan...
devamını gör...

onları kıskanmaktır.
devamını gör...

- fakülte dışında akrabalar ve arkadaş çevresinde özgüveninizin tavan yaptığı ama hocalarla vizit ve sözlülerde dibe vurduğu durumdur.
- 6 yıl bitene kadar her bayramda senin okul ne zaman bitiyor? senin uzmanlığın ne şimdi? ee bize de bakarsın artık. gibi sözlerin muhattabı olursunuz.
- tıp okuduğunuzu bilip senin uzmanlığın ne şimdi sorusunu soran herkese uzmanlığın okul bittikten sonra seçildiğini açıklamak zorunda kalırsınız.
- eğer farklı bölümden sevgiliniz veya arkadaşlarınız varsa onlara yeterince zaman ayıramadığınız için zaman zaman tartışmalar yaşar , sevgilinizse muhtemelen ayrılırsınız.
-aileler ise sizden her zaman doktor bir eş beklemektedir.
devamını gör...

acının kanını tükürdüm karanlığa.
ölüm kimin ardına düşer bu dünyada?
gözyaşımla sildim yine derd-ü dünyayı,
karanfil koyun mezar taşıma.

ezeldendir bu yarayla imtihanım,
bâki ahım, feryadım.
duyan olur, bilen olur,
el atsın bu canana. *
devamını gör...

"yanımda değilsen ne istanbul ne ankara"

devamını gör...

onlar veren tarafta değil hep alan tarafta oldukları için o listede hiçbir zaman olamazlar. az bi vergi borçları çıkar devlette onu siler affeder zaten. öğrencinin evine de öğrenim kredisi için haciz gönderir.
devamını gör...

ayrıca unutmamak gerekir ki bu oran sadece ''iş arayan gençler'' grubu için geçerlidir.

parası olmadığı için iş aramaya gidemeyen, iş bulmaktan ümidini kesen, haklı olarak uzman olduğu alan dışında iş yapmak istemeyen gençler de var ülkemizde. tüik'e pek güvenmemek lazım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yüzüklerin efendisi serisinde orta dünya da bir ülke.
seride ki anlamı kara ülke olarak bilinir.
devamını gör...

türkiye'de torpilin işlemediği nadir mesleklerden biri. maaşı da çok iyidir ayrıca.
atamalarda tek etken ise başvuru sırası. torpil yok ancak şöyle;
hukuk fakültesinden mezun olup, hakim-savcılık ya da avukatlık stajını tamamlamış olan herkes, adalet bakanlığına başvurusunu yapıp sıraya giriyor. sıra her yıl 100-200 kişi (emeklilik sebebiyle ayrılan) arası ilerliyor. sırada da yaklaşık 36 bin kişi bekliyor. şu an başvurusunu yapıp belgesini alan bir kişiye yuvarlak bir hesapla 140 sene sonra sıra gelir. atı alan üsküdar'ı geçmiş, sistem değiştirilmediği sürece yeni başvuru yapılmasının da hiç bir anlamı yok.
ayrıca artık yaş sınırı da var, en genç 21, en yaşlı 40 yaşında olmanız lazım. zaten 20 yıl sonra anca sıra gelir, hatta belki gelmez bile
boşuna ugraşmamak gerek.*
devamını gör...

heyecanlandıran haber. beklenilen gün geliyor, dinlediğim radyolara bir yenisi ekleniyor ve içim içime sığmıyor. yayında bir emeğim olmasa bile dinleyerek katkı vererek kendimi bir parçası hissedeceğim için mutluyum.
devamını gör...

muhabbetleri koyu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sağlam bir prodüksiyonla ve günümüz teknolojisiyle filme uyarlanmaması büyük ayıp. hollywood'un elinde şöyle bir materyal olsaydı şimdiye ince memed universe kurulmuştu, biz de 8. filmi izliyorduk.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim