insanı yoran şeyler
beklenti içinde bırakılıp devamının gelmemesi. bu ara yoran o. bir iki gün daha beklerim oldu oldu olmadı çay demlerim. *
devamını gör...
sözlük radyosu
artık bir discord kulübü olan radyodur. allah için katılım artsın, çıkın gelin ahali. geçen şarkı adı sordum, cevaplayacak kimse yoktu. el mahkum dinlediğim cümleyi aklımda tutmak zorunda kaldım. iki üç kere tekrarlayamasaydım içimden uçup gidecekti o şarkı. benim için ne büyük ızdırap bilemezsiniz. şöyle bir beş yüz on milyon kişi olsa discord sunucusunda, sorduğum şarkı anında cevaplansa, beynimi kullanmaktan kaçsam? nasıl olur? müzikli olur. gelin hadi içerde çekirdek dağıtıyor gomercan, ben şahidim.
devamını gör...
normal sözlük gıybet kulübü
ben çevrimdışı olunca güzelliğimden dolayı beni kıskanıp arkamdan kötü şeyler söylemeyecekseniz varım bu kulüpte. dedikodu severim, kaymak tabakasını da severim, gelmemek için sebep yok.
devamını gör...
uçan kuşa borcu olan insan
böyle insanlar zeki, sıcakkanlı ve konuşkan insanlardır. ikna kabiliyetleri tavan yapmıştır. borç ile borç ödeyerek sonsuz bir belirsizliğin içine girerler ve hiçbir zaman düze çıkamazlar.
devamını gör...
murphy kanunları
bir filmin en güzel sahneleri genellikle kesilmiş sahnelerdir, şeklinde örneklenebilecek yasalar bütünü.
devamını gör...
italya'daki dev peluş tavşan
tamamen organik atıklardan yapılma, yaklaşık 60-61 metre uzunluğundaki pembiş tavşan.

bu tavşan colletto fava dağı'nın 5000 metrelik yüksek eteklerine, 2005 yılının hazin bir gününde yerleştirilmiş. epey turist çekiyor ve net bir şekilde ya ziyaret edilerek ya da google earth'de görülüyor. doğruysa eğer eserin yapılış amacı; tavşanın çok yüksek bir yerden dağın üzerine düşmüş gibi görünmesi. bu nedenle kolları iki yana açık, bacakları aynı yandadır. düşüp bayılmış insan bedenini andırır.

avustralya'lı kökenli bir şirket tarafından yapılmaya başlanmış. su geçirmiyor ve örülmesi, yerleştirilmesi falan tam 5 yıl sürmüş fakat emeğe saygısızlık edip kendisini sanat eseri saymıyorlar. onun sanat eseri niteliği taşıdığına inanmıyorlar. tabii herkes bu şekilde düşünmüyor. değer veren, çok çok uzaklardan onu görmeye gelenler de var.
ilk yerleştirildiği zamanlar parlak bir pembeye sahipken, şimdiki rengi soluk gri-pembe arası renge evrilmiş. çok üzücü.
edit: fotoğraf düzenleme.

bu tavşan colletto fava dağı'nın 5000 metrelik yüksek eteklerine, 2005 yılının hazin bir gününde yerleştirilmiş. epey turist çekiyor ve net bir şekilde ya ziyaret edilerek ya da google earth'de görülüyor. doğruysa eğer eserin yapılış amacı; tavşanın çok yüksek bir yerden dağın üzerine düşmüş gibi görünmesi. bu nedenle kolları iki yana açık, bacakları aynı yandadır. düşüp bayılmış insan bedenini andırır.

avustralya'lı kökenli bir şirket tarafından yapılmaya başlanmış. su geçirmiyor ve örülmesi, yerleştirilmesi falan tam 5 yıl sürmüş fakat emeğe saygısızlık edip kendisini sanat eseri saymıyorlar. onun sanat eseri niteliği taşıdığına inanmıyorlar. tabii herkes bu şekilde düşünmüyor. değer veren, çok çok uzaklardan onu görmeye gelenler de var.
ilk yerleştirildiği zamanlar parlak bir pembeye sahipken, şimdiki rengi soluk gri-pembe arası renge evrilmiş. çok üzücü.
edit: fotoğraf düzenleme.
devamını gör...
yazarların içinde oldukları yaş ile ilgili fikirleri
hoş geldin yeni yaşım, bu yıl biraz hüzünlü bir huzur içinde olmak istiyorum çünkü enerjimi paylaşabileceğim hiç kimse/bir şey yok bir salgının ortasındayız yani umarım ortasıdır ya başı ise? neyse bu yıl kendimizi hüzün ile huzurun kollarına bırakalım.
devamını gör...
kış günü tişört giyen insan
iki adımlık yer için mont giymeye üşendiğimden tişörtle karlı bir havada dışarı çıkmıştım. yanımdan geçen bir dayı "kutup ayısı bile kürk giyiyor yeğen" yorumuyla beni yarmıştı.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
sürekli onu düşünmeye başladım. manyak mıyım neyim? evet xhdhxnxn. n’olmuş yani, pffft. galiba sanırsam o da benden hoşlanıyor. belki de hoşlanmıyor, sırf nezaket gösteriyor. senle konuşmak hoşuma gidiyor dedi ve kahve içmeye gidelim diye de ekledi.
beklentim tavan. daha azıyla mutlu olamam. olabilir miyim? bakıyım… nope. asırlar sonrasında date teklifimi bu? ne bu? kirpikleri çok güzel, yine aklıma geldi de… sorry dudes. çok çok çok acayip simsiyah uzun kirpikli. anlatılmaz, içinde kaybolunur.
dolu dolu bakıyor böyle. mm şey, nası desem… hayran hayran mı? aşık aşık mı? yuoo olamaz. çok erken. daha dur kahve içecektik. yer ve zaman? biri görür mü? uygun olur mu? hiç bilmiyorum.
bak bu asırlar sonra facebook açtığım adam ha, belki okudun, aklında kaldı. bu benim ikinci aşamam, onunlaysa ilk adımımız gibim bir şey oluyor galiba. bana bir şeyler olduğu kesin.
çıldırcam. çık git aklımdan. daha ilk günden, sen hayırdır be adam? asıl ben hayırdır? ne bu heyecanlar falan, salak mısın nesin be kadın. evet. so what?
aaa son cümleye afilli bir şey yazıcaktım. ortalarda dedim bunu en son yazıyım en iyisi, uçup gitti. kelebek mi o?
beklentim tavan. daha azıyla mutlu olamam. olabilir miyim? bakıyım… nope. asırlar sonrasında date teklifimi bu? ne bu? kirpikleri çok güzel, yine aklıma geldi de… sorry dudes. çok çok çok acayip simsiyah uzun kirpikli. anlatılmaz, içinde kaybolunur.
dolu dolu bakıyor böyle. mm şey, nası desem… hayran hayran mı? aşık aşık mı? yuoo olamaz. çok erken. daha dur kahve içecektik. yer ve zaman? biri görür mü? uygun olur mu? hiç bilmiyorum.
bak bu asırlar sonra facebook açtığım adam ha, belki okudun, aklında kaldı. bu benim ikinci aşamam, onunlaysa ilk adımımız gibim bir şey oluyor galiba. bana bir şeyler olduğu kesin.
çıldırcam. çık git aklımdan. daha ilk günden, sen hayırdır be adam? asıl ben hayırdır? ne bu heyecanlar falan, salak mısın nesin be kadın. evet. so what?
aaa son cümleye afilli bir şey yazıcaktım. ortalarda dedim bunu en son yazıyım en iyisi, uçup gitti. kelebek mi o?
devamını gör...
tarihi bir görsel bırak
1968 olimpiyatlarında 200 metre yarışını kazanan tommie smith, john carlos ve peter norman'la birlikte amerika'daki ırkçılık ve fakirliği protesto etmek için siyah eldiven ve çıplak ayakla podyuma çıkarlar. amerikan milli marşı sırasında siyah atletler yumrukları havada, başları öne eğik, peter norman ise göğsüne taktığı insan hakları için olimpiyat projesi kokartıyla eylemi gerçekleştirir. eylem büyük ses getirir. ancak bu üç sporcunun da atletizm hayatı bitirilir.
bu cesur adamların bütün kariyerleri pahasına yaptığı eylem de bu fotoğrafla ölümsüzleşir.
bu cesur adamların bütün kariyerleri pahasına yaptığı eylem de bu fotoğrafla ölümsüzleşir.
devamını gör...
saçma şarkı sözleri
serdar ortaç'ın şarkılarıdır.
aşk bu kızılötesi
yaralı müzesi
hareket edemem..
aşk bu kızılötesi
yaralı müzesi
hareket edemem..
devamını gör...
dedesinin mezar taşını okuyamayan tek toplum
dedeni mezardan çıkarsan, 100 dedenden 3 tanesi okuyabilecekti zaten.
devamını gör...
lüküs
elektrik olmadığı ve elektrik kesintilerinin olduğu zamanlardaki tüp lambasıydı. halk arasında idare de denirdi.
devamını gör...
günün sözü
“hepimiz zannettiğimizden daha dayanıklıyız.”
frida kahko
frida kahko
devamını gör...
bugün okuduğumuz güzel bir kesit
can yücel diyor ya
"gitmek gerekir bazen. fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. eğer vaktiyse ardına bile dönüp bakmadan. " bu sözün üstüne söylenebilecek en uygun şeyi sanırım oğuz atay 'ın satırlarında buldum.
"gitmek çözüm değil de insan kaçmanın diğer türlüsünü bilmiyor ki."
"gitmek gerekir bazen. fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. eğer vaktiyse ardına bile dönüp bakmadan. " bu sözün üstüne söylenebilecek en uygun şeyi sanırım oğuz atay 'ın satırlarında buldum.
"gitmek çözüm değil de insan kaçmanın diğer türlüsünü bilmiyor ki."
devamını gör...
ukde bırakmak
yazacak konu bulamayan yazara kılavuzluk eden, başka bir yazarın "boş kalmasın, burayı sen doldur" dediğidir.
ukde bırakan yazarın, konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını ancak bilen biri görüp de yazsa çok mutlu olacağı başlıktır.
bununla beraber bazı yazarlar da, "bu başlık niçin yok? hemen kendime parselleyeyim de boş vaktimde doldururum." mantığıyla ukde bırakmaktadır. tabii bunun başlığımızla ne ilgisi vardır?
siz kıymetli yazar arkadaşlarımın doldurması için yaklaşık 250 tane ukde bıraktığım durumdur. keyfini çıkarmanız dileklerimle.
ukde bırakan yazarın, konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını ancak bilen biri görüp de yazsa çok mutlu olacağı başlıktır.
bununla beraber bazı yazarlar da, "bu başlık niçin yok? hemen kendime parselleyeyim de boş vaktimde doldururum." mantığıyla ukde bırakmaktadır. tabii bunun başlığımızla ne ilgisi vardır?
siz kıymetli yazar arkadaşlarımın doldurması için yaklaşık 250 tane ukde bıraktığım durumdur. keyfini çıkarmanız dileklerimle.
devamını gör...
muhammed el durra olayı
cemal el durra'nın 11-12 yaşlarında olan filistinli oğlu muhammed el durra'nın babasının kucağında israil askerleri tarafından katledilmesi olayıdır. olay 2000 senesinde gerçekleşti. muhammed, 1989 doğumlu, mülteci bir ailenin çocuğuydu. mülteci kampında, orta halli bir ailenin çocuğuydu ve öğrenciydi. babası cemal şöyle der,
muhammed yüzmeyi ve futbol oynamayı seven bir çocuktu. israil askerlerinin hemen her gün kampa düzenlediği baskınlara şahit olması sebebiyle filistin kimliği güçlenmişti ve bu yüzden komutan olmak istiyordu.
30 eylül 2000 tarihinde cemal, oğlu muhammed ile araba almak için gazze'deki bir oto pazarına giderler ama istedikleri arabayı bulamazlar. eve dönerken israil askerlerinin rastgele mermilerine maruz kalırlar. selahaddin caddesine varırlar ve israil askerlerinin yağdırdıkları mermilerin ortasında kalırlar. cemal, oğlu ile birlikte sığınmaya çalıştığı metal blokun yanından bağırmasına rağmen israil askerleri mermi yağdırmaya devam eder. cemal, elinden ve ayağından vurulur ve vücuduyla oğluna siper olmaya çalışır. ama muhammed önce sağ bacağı, sonra da karnından vurularak şehid olur.
cemal, oğlunun bağırarak kendisine "baba, bize neden ateş ediyorlar?" dediğini söyler. ve şöyle der:
ben ellerimle işaret ediyor ve bağırıyordum. fakat mermiler yağmur gibi üzerimize yağıyordu ve çocuğumu kurtaramadım. o sahne çok acıydı. ama halkımıza yönelik katliamlar yapan ve yapmaya devam eden işgal devleti için bu hiç de yeni bir durum değildi.
babasının, çocuk var, ateş etmeyin diye bağırmasına rağmen şehid edilir muhammed. cemal, bir süre sonra oğlunun kanlı bedenini görünce, muhammed'in şehid olduğunu anladı. ve, çocuk öldü, çocuk öldü. dedi.
muhammed şimdi yaşasa, 31-32 yaşlarında olacaktı.
muhammed yüzmeyi ve futbol oynamayı seven bir çocuktu. israil askerlerinin hemen her gün kampa düzenlediği baskınlara şahit olması sebebiyle filistin kimliği güçlenmişti ve bu yüzden komutan olmak istiyordu.
30 eylül 2000 tarihinde cemal, oğlu muhammed ile araba almak için gazze'deki bir oto pazarına giderler ama istedikleri arabayı bulamazlar. eve dönerken israil askerlerinin rastgele mermilerine maruz kalırlar. selahaddin caddesine varırlar ve israil askerlerinin yağdırdıkları mermilerin ortasında kalırlar. cemal, oğlu ile birlikte sığınmaya çalıştığı metal blokun yanından bağırmasına rağmen israil askerleri mermi yağdırmaya devam eder. cemal, elinden ve ayağından vurulur ve vücuduyla oğluna siper olmaya çalışır. ama muhammed önce sağ bacağı, sonra da karnından vurularak şehid olur.
cemal, oğlunun bağırarak kendisine "baba, bize neden ateş ediyorlar?" dediğini söyler. ve şöyle der:
ben ellerimle işaret ediyor ve bağırıyordum. fakat mermiler yağmur gibi üzerimize yağıyordu ve çocuğumu kurtaramadım. o sahne çok acıydı. ama halkımıza yönelik katliamlar yapan ve yapmaya devam eden işgal devleti için bu hiç de yeni bir durum değildi.
babasının, çocuk var, ateş etmeyin diye bağırmasına rağmen şehid edilir muhammed. cemal, bir süre sonra oğlunun kanlı bedenini görünce, muhammed'in şehid olduğunu anladı. ve, çocuk öldü, çocuk öldü. dedi.
muhammed şimdi yaşasa, 31-32 yaşlarında olacaktı.
devamını gör...
eskortluk yapan kızın tecavüze uğrayıp ağlamasının bir anlamı yok
yıllar önce ülkemizde hayat kadınına tecavüz eden kimse için üçte iki oranında indirim öngören bir yasa vardı. (bkz: tck 438) bu maddenin kaldırılması için epey eylemler yapılmıştı.
başrollerinde gülşen bubikoğlu ve berhan şimşek olan 1990 yapımı madde 438 isimli film bu konuyu işlemektedir.

not: müge anlı'yı dinlemedim. sözleri çarpıtılmış olabilir. kendisinden bağımsız olarak söylemeliyim ki hukuka ve insanlığa aykırı, hastalıklı bir düşünce yapısıdır.
başrollerinde gülşen bubikoğlu ve berhan şimşek olan 1990 yapımı madde 438 isimli film bu konuyu işlemektedir.
not: müge anlı'yı dinlemedim. sözleri çarpıtılmış olabilir. kendisinden bağımsız olarak söylemeliyim ki hukuka ve insanlığa aykırı, hastalıklı bir düşünce yapısıdır.
devamını gör...

