bugün bana pek gün aymadı, kötü bir ruh hali ile uyandım. herhangi bir şey olmamasına rağmen sorumlulukların akla gelmesi böyle hissettiriyor herhalde.
devamını gör...

ben de kamil sözü bırakayım.
bana kız mı yok?
kamil ve kezban ismini taşıyanlardan özür dilemek gerekir. ne anlamlar yaratıyoruz kendi içimizde.
devamını gör...

gittiğini henüz öğrendiğim yazar.

sözlüğe katkısı büyük olan yazarlardan biriydi, umarım gidişinin sebebi bizler değilizdir. en kısa sürede gelmesini temenni ediyoruz; yoksa puan tablosu yarışmaya değer olur mu hiç? *

bunu okuyorsanız; please, come back.
devamını gör...

(bkz: ibadetin gizlisi makbuldür)
devamını gör...

fakirlerin boğaz manzaralı gecekondularda yaşıyor olma şartı. bir de taksiye biniyorlar.
devamını gör...

william shakespeare'in muhteşem sözüdür. bence de haklıdır.
devamını gör...

ben, keyfim ve kahyası.
devamını gör...

abd maryland üniversitesinde yapılan bir araştırmayla, robot süpürgelerine kullandığı lidar (ışık algılama ve ölçme) teknolojisi manipüle edilerek evdeki sesler kayıt altına alınabiliyor. üstelik haritalama özelliği olan cihazlar bu verileri izinsiz biçimde bir buluta aktarıp depolandığını ve bunların gizlilik ihlallerine açık olduğunu söylüyor.

haber:

bilgisayar uzmanları, sinyal işleme ve derin öğrenme tekniklerini kullanarak normalde mikrofonları olmayan bu robotları birer kayıt cihazına dönüştürdü.

araştırmacılar, ışık algılama ve uzaklık ölçme "lidar" teknolojisi kullanan tüm cihazların, bu yöntemle manipüle edilebileceğini söylüyor.

bu teknolojide, sinyalin gidişiyle dönüşü arasındaki zaman farkı temel alınarak uzaklık ölçülüyor. uzmanlar, robot süpürgelerin odalar için oluşturduğu haritaların sıklıkla bulut sistemlerinde depolandığını ve bunların gizlilik ihlallerine açık olduğunu söylüyor.

sesler nasıl dinlendi:

araştırmacılar lazer ışınının pozisyonunu kontrol edebileceklerini ve cihazın navigasyonuna müdahale etmeden algılanan veriyi wi-fi aracılığıyla dizüstü bilgisayarlarına aktarabileceklerini göstermek için bir robot süpürgeyi hackledi. sonra iki ses kaynağıyla deneyler yapıldı.

bunlardan birinde bir kişinin tekrarladığı rakamlar bilgisayarın hoparlöründen odaya verildi, birinde de televizyondan gelen sesler kullanıldı.

ardından robot süpürgenin navigasyon sisteminin algıladığı, ses kaynağının yakınındaki nesnelerden yansıyan lazer sinyalleri kaydedildi.

sinyaller insan ve televizyon sesleri için tasarlanan derin öğrenme algoritmalarından geçirildi.

sistem, araştırmacının tekrarladığı rakamları yüzde 90 doğrulukla bildi.

televizyondan kaydedilen bir dakikalık ses dosyasında ise doğruluk oranının yüzde 90'dan fazla olduğu görüldü.

www.bbc.com/turkce/haberler...

(bkz: laptop kamerasını bantlayan insan)
devamını gör...

bu başlığı açan arkadaşa istanbul sözleşmesi ve toplumun arasında bağ olmadığını bozuk zihniyetin zaten var olduğunu belirtmek isterim.çocuğun yaptığı doğru olmamakla beraber bunu feminizme topluma mal etmekte bir o kadar yanlıştır!doğuda doğum evine bir gidin ve oturup izleyin olur mu 16 17 yaşında kızların babası kimi dayısı tarafından tacize nasıl uğradığını hamile kaldığını.sorun şu anki yasalar.kadını korur gibi gözüküp kadını mahveden yasalar namus derim öldürürüm 6 ay yatar çıkarım diyenler ak ile karayı ayırın lütfen! ve diyorum istanbul sözleşmesi yaşatır
devamını gör...

"2’ den büyük her çift sayı, iki asal sayının toplamı şeklinde yazılabilir biçiminde ifade edilir". christian goldbach isimli alman matematikçi tarafından ünlü alman matematikçi euler' e 1742 de yazdığı bir mektupta bahsedilmiştir. şu ana kadar sayılar üzerinde denemesi hala devam etmektedir, daha tam olarak ispatlanamamıştır, sayılar üzerinde denemeleri devam etmekte olup, büyük sayılara kadar gelinmiştir.

hipoteze örnek olabilecek bazı sayılar şunlardır:

6 = 3 + 3 ( 1 + 5 şeklinde yazılamaz, çünkü asal sayılar 2 den başlar)
8 = 3 + 5
10 = 3 + 7 = 5 + 5
12 = 7 + 5
14 = 3 + 11
16 = 3 + 13
18 = 5 + 13

daha da devam eder, en son hangi sayıyı ispatladılar acaba?
devamını gör...

ikinci ismi veya lakabı bilinmeyen hintli seri katil. bu adam 1790 ile 1840 yılları arasında hindistan'ın uttar pradeş bölgesinde yaşamış ve yaşadığı süre boyunca bir rekor kırarak tamı tamına 931 kişiyi sarı-beyaz karışımı bir kumaş parçasıyla boğarak öldürmüştür.
devamını gör...

viking karakterim aeran'ı eski çizgi roman tarzında çizmeyi denemiştim

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yaptığı normal şeyler bile gözünüze batıyorsa bitmiştir.
devamını gör...


" yazdığım şey iyi olmasa da, rutinimin bozulmaması için her gün hiç aksatmadan yazmam gerekiyor." bu cümle tolstoy'un 1860'ların ortasında savaş ve barış'ı yazmakla meşgulken kaleme aldığı günlüğünde yer alan görece az sayıdaki yazılarından birinde yer alıyordu. günlükte nasıl bir rutine göre yaşadığını açıklamasa da, en büyük oğlu sergey, rusya'nın tula bölgesindeki aile evleri yasnaya polyana'da geçirdiği günlerde tolstoy'un nasıl bir program izlediğini kaydetmişti.

eylülden mayısa dek, biz çocuklar ve öğretmenlerimiz sekizle dokuz arasında uyanıp kahvaltı etmek üzere salona giderdik. dokuzdan sonra babam yıkanmamış ve giyinmemiş bir halde, üzerinde sabahlığı ve karmaşık sakallarıyla yatak odasından çıkıp salonun altındaki odada güne hazırlanırdı. yolda onunla karşılaşırsak, bizi aceleyle ve isteksizce selamlardı. babamız yıkanana dek huysuz oluyor, derdik. sonra o da kahvaltı etmek için üst kata çıkar ve genellikle iki haşlanmış yumurta yerdi. bunun ardından öğleden sonra beşe dek hiçbir şey yemezdi. sonradan, 1880'in sonunda, saat iki ya da üçte öğle yemeği yemeye başladı. kahvaltıda fazla konuşmaz, kısa süre sonra bir bardak çayla birlikte çalışma odasına çekilirdi. bu andan itibaren akşam yemeğine kadar onu nerdeyse hiç görmezdik.

sergey'in anlattığına göre tolstoy kendini dış dünyadan soyutlayarak çalışırdı; kimsenin çalışma odasına girmesine izin vermez, rahatsız edilmeyeceğinden emin olmak için bitişik odalara açılan kapıları da kilitlerdi. (tolstoy'un kızı tatyana bununla örtüşmeyen başka bir açıklama yapmış, annelerinin çalışma odasına girmesine izin verildiğini, kocası yazarken divanda oturup sessizce dikiş diktiğini belirtmişti.) tolstoy akşam yemeğinden sonra genellikle arazi üzerinde yapılan bir çalışmayı denetlemek için yürüyüşe çıkar ya da ata binerdi. ardından çok daha neşeli bir ruh haliyle yeniden ailesine katılırdı. sergey şöyle yazmıştı:

beşte, babamın genellikle geç katıldığı akşam yemeğimizi yerdik. o gün edindiği izlenimler yüzünden heyecanlanmış olur, bize onlardan bahsederdi. çoğunlukla yemekten sonra kitap okur ya da eğer misafir varsa onlarla sohbet ederdi; bazen de bize yüksek sesle kitap okur ya da derslerimizle ilgilenirdi. on civarında evin (yasyana) tüm sakinleri çay içmek için yeniden bir araya gelirdi. uyumadan önce yine kitap okurdu- eskiden bir de piyano çalardı. ardından gece bire doğru yatağına çekilirdi.


kaynak: günlük ritüeller, mason currey
devamını gör...

agatha christie'nin yazdığı polisiye romandır. kitabın baş kahramanı dedektif hercule poirot'nundur.
agatha hanım bu romanı 1933 yılında istanbul'da, pera palas otel'de yazımıştır. romanın giriş bölümü de istanbul'da geçiyor.
uzun zamandır kitap okumuyorsanız ya da kitap okumakta zorlanıyorsanız eğer sizi içine çeken bir roman. dün elime aldım, ertesi güne kadar ara ara okudum ve bir çırpıda da bitti zaten. üstelik hem okuyor hem eğleniyor hem de heyecan içerisinde kalıyorsunuz. ben hep bir sonraki sayfayı merak ederek okudum.
kitap üç bölümden oluşuyor. ilk bölümde kitaptaki karakterleri tanıyorsunuz, yavaş yavaş olaya adapte olmaya başlıyorsunuz, kitabın sizi içen çektiği ilk adım. ikinci bölüm ise olayın yaşandığı, geliştiği bölüm. heyecana kapılıp sürüklendiğiniz yer de diyebilirim. üçüncü bölüm ise sonuç bölümü. olayın çözüldüğü kısım.
kitabı okurken katilin kim olduğunu tahmin etmem her bir ifade alınışta değişti. zaten okumuşsanız ne demek istediğimi anlamışsınızdır. okumadıysanız da şöyle söyleyeyim; kitabın sonunda şok üzerine şok yaşadım.
size kitaptan bir de alıntı bırakayım:

sadakat çok güç bulunur ve bedeli asla ödenmez.
devamını gör...

öncelikle bağımlılık ne demek onu irdelemek gerekiyor. bağımlılık bir maddeye eşyaya kişiye bir varlığa veya sözlüğe duyulan önlenemez istektir. sözlüğe kayıt olduğumdan beri ne dizi izleyebiliyorum ne kendime vakit ayırabiliyorum çünkü burada çok eğleniyorum çok öğreniyorum kendimi sözlükten uzak tutamıyorum tutmaya da çalışmıyorum sizde bu durumdaysanız eğer tebrikler kafa sözlük bağımlısı olmuşsunuz. ayrıca kafa sözlüğe duyulan isteğe kafa sözlük bağımlılığı denir. iyi sözlükler efenim.
devamını gör...

arkadaşlar her ağzı olan şarkı çıkarmak zorunda değil bu konuda bir anlaşalım önce.
devamını gör...

koronanın bitmesi ve eskisi gibi olabilmek. eski ben olmak istemem fakat eskisi gibi maskesiz, mesafesiz ve sevdiklerimle uzun uzun vakit geçirmeyi çok isterim.
devamını gör...

bu durum çevremizde çok yanlış anlaşılabiliyor. her dil başka kültürlerden etkilenebilir. bizim dilimizi baz alırsak, türkçe; arapça, farsça ve moğolca dillerinden etkilenmiştir. bunun çeşitli sebepleri var. din, kültür, coğrafya, ticaret vs. yani diller doğar, büyür ve gelişirler. tabii ki bunu yaparken özünü kaybetmemesi önemlidir. kastedilen budur. mümkünse tabi öz türkçe kelimeler tercih edilmelidir. yani kimse hadi göktürkçe konuşalım demiyor. dediğim gibi eğer mümkünse elbette öz türkçe tercih edilmeli eğer mevcut degilse zaten dilimize yerleşmiş ifadelerin kullanılmasında bir sorun olmaması gerekir. “türkçesi varken” uyarısı yapıldığında ee senin kullandığın kelimenin kökeni arapça demenin o yüzden anlamı yoktur. öyle olsa cevabı “ha öyle mi? o zaman likelamak, flash disk, destinasyon, informasyon kullanalım, hatta komple ingilizceye geçelim çünkü arapça, farsça kökenli kelimeler kullanıyoruz” şeklinde olmalıdır. buna da he olsun nolacak diyenler olabilir. bir milleti, millet yapan dilidir, kültürüdür. bugün çok gelişmiş addettiğimiz ingiltere ve abd’de gençler büyük bir yozlaşma içindedir. aile kavramı yok olmakta, uyusturucu batağına saplanmakta ve devlet bunu değiştirme mücadelesi vermektedir. o yüzden dil de kültür de bizi biz yapan değerlerdir. bu konuya dair oktay sinanoğlu’nun bye bye türkçe kitabını sizlere öneriyorum.
devamını gör...

siz hesaplamayın 258 ay, 21,5 yıl yapıyor. 10 yaşında başlasalar konuşmaya şu an 31,5 yaşındalar.

(bkz: hesaplayan adamlar)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim