efsane fallout serisinin ikinci oyunu. ilk oyuna göre çok daha geniş bir haritaya sahiptir. ilk fallout oyunu san fransisco çevresinde geçerken ikinci oyun tüm batı amerika üzerinde geçmektedir.

oyuna bir kabile içerisinde başlarız. bulunduğumuz kabile ilk oyunda oynadığımız karakter tarafından kurulmuştur, ancak kendisi daha sonra kaybolmuştur. bu kabile ise açlık, hastalık gibi tehlikeler çıkmıştır. bu yüzden "geck" adında bir cihazı aramak için içlerinden seçilmiş birini önce bir sınava sokup öyle seçerler. seçilmiş kişiye kabileyi kuran kişinin kıyafeti verilir ve karakterimiz geck denen aleti bulmak için yola koyulur.

oyun dediğim gibi ilk oyuna göre daha büyük oyunda kumarhaneler, mafyalar, reaktör yöneten ghoul'lar, köle kullanan gelişmiş şehirler, amerikan derin devleti, fuhuş, genç bir cumhuriyet ve daha birçok şey barındırıyor.

oyun ilk oyun gibi düşman ile savaşırken tur bazlı ilerliyor. başta insanı çok yorsa bile bir süre sonra insan alışıyor.

oyunun diğer güzel şeyi ise oyun içinde görevleri yapmak için tek bir yol yok. örneğin oyunun başında karakterimizi bir tapınak içinde sınava sokarlar demiştik, tapınağın son kısmında biri ile yumruk yumruğa kavga etmemiz gerek. bunu normal bir şekilde dövüşebiliriz, yumruk yumruğa dövüşmek yerine kuralı çiğneyip direkt olarak saldırabilirsiniz, karşınızda bulunan adamın anahtarlarını çaktırmadan çalıp dövüşmeden kapıyı açıp gidebilirsiniz, onunla dövüşmeden ikna yolu ile geçebilirsiniz. ancak tüm bunlar belli şartlar çerçevesinde oluyor eğer aptal bir karakter yaratırsanız bu adamı ikna edemezsiniz ya da kuralı çiğneyip ona elinizdeki silah ile saldırırsanız dışarı çıktığınızda kabileniz size saldıracaktır.

kısacası hala oynanabilecek bir oyun. ancak oyunda bazen uzun süre oynamayıp yan görevlerde kaybolursanız, yeniden oynamaya başlayınca ne yaptığınızı unutabiliyorsunuz. ayrıca sıkıntılı kontrollerini eklemek lazım. ancak youtube'da oyunun detaylıca anlatıldığı video'lar var oradan rahatça izlenebilir.
devamını gör...

bu sözü duyduğumda aklıma pokemonlar geliyor. pokemonlar savaşır, kazanan bir anda evrim geçirerek daha güçlü olur.

ya da cüneyt arkın da olur. vücudunda sağlam kemik kalmamasına rağmen bir gece yanardağda bekletilerek düşmanın karşısına daha güçlü çıkması durumu.
devamını gör...

firdevs yöreoğlu bir , yılan hikayesi gülsüm iki .
devamını gör...

türk rock tarihinde yapılmış en başarılı albümlerden biri olan mor ve ötesi albümü. playlist şöyledir:
yardım et
cambaz
bir derdim var
re
sevda çiçeği
serseri
aşk içinde
az çok
son deneme
uyan---> yirmi yedi dakikasını dinleyince farklı yerlere gidebiliyorsunuz.
devamını gör...

meclis.

divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladığı kitap.
insan bir divan dolusu şiir kadar hüzün duyabilir.

sedir, oturma yeri.
oturup da camdan yokuşu izlediği şu divan bile özledi anneannemi.
devamını gör...

karşısındaki kişinin özel hayat sınırlarının içine dalmaz, çok özel soru sormaz, zaten merakda etmez medeni kişi..
izin almadan sen demez.. zaten diyemez, istemez..
sohbet ediliyorsa, yüzüne bakıldı, adam yerine koyuldu diye, özellikle erkek medeniyetsiz kişisi gibi, konuları, örnekleri, alakalı alakasız, belden aşağı çekmeye can atmaz..
devamını gör...

insanı farklı duygulara sevkeder.
en sevimsiz gördüğüm yazara bile bildirimini görünce bir yumuşama geliyor ama oksijen beynime ulaştığı an geçiyor. şevkat ve şiddetin arasında kalıyorum oylama lan sen beni.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
vallahi bu sözlük böyle devam ederse beni kıskanç bi insan yapacak.
sonra gelip mahlasımın yanına nazarcı, kıskanç felan yazmayın.
devamını gör...

twitter'da bi ileri zeka! diyor ki "bu dünya hepimizin, bizim hakkımız yok vs.." arkadaş bunlar nasıl kafalar ya! iyi bu dünya hepimizinse git afrika serengitisinde dolaş "dünya hepimizin" diye o zaman!
vahşi hayvanlar toplum içinde olmamalı. pitbull da vahşi bir tür. "asla yapmaz" diyemezsin. bir tanesi de yazmış "bunlar amerika'da bebek bakıcısı köpek diye geçiyor" hey yarabbim! o bebek bakıcısı denilen köpek ingiltere'de evin 11aylık bebeğini parçaladı!
hayvanlar içgüdüleriyle hareket eder ve böyle bir tür kimsenin de insiyatifine bırakılmamalı. bizim burada bir çocuk köpek havlayarak üzerine gelince kaldırımdan yola fırladı ve minübüsün altında kaldı. bi tarafa empati yapacaklar diye ölsün mü insanlar ne olsun, çözüm ne?
ben de hayvanseverim ve 16yıl köpeğimiz vardı evimizde şimdi kedilerim var, sitede sitece baktığımız köpeğimiz var ama bu mantığımızı kaybetmememize neden olmuyor. pitbull tehlikeli bir tür. pitbull gibi bir köpeğe sahip olmak isteyen insanın nasıl bir ruh hali vardır? köpek sevmek bu mu? bir sürü tür varken neden pitbull gibi saldırdığını öldürebilecek bir köpek?
örnek veriyorum; ben birine gıcık oluyorum ve o kişiyi dışarıda gördüm, beslediğim pitbullı üstüne saldım. bu cinayet değil mi şimdi? bu kadar basit mi?
yıllar önce çocuk parkındayız, apaçi denen tipler ellerinde pitbullarla çocuk parkında oturuyor. polisi aradık ve şu cevabı aldık "kimseye zarar vermemişse gelemeyiz"
ne diyeceğimi bilmiyorum.
sahibi olacak adam twitter'daki hesabında meleğim diye köpeklerinin resmini paylaşıyor bir de millete "cahil" diyor, laf yetiştiriyor. bunları besleyen normal bir ruh haline sahip olamaz bence
devamını gör...

+sen kimsin lan?
-araştırmanı öneririm...
devamını gör...

diğer ismiyle irlanda patates kıtlığı, ya da kısaca büyük kıtlık.

irlanda'da da 1845 yılında başlayıp 1852 yılında süren açlık, sefalet, göç döneminin adıdır. gorta mór, büyük açlık anlamına gelir. bir milyondan insanı kırmıştır, bu kıtlık. irlanda adası'nın demografik, siyasi ve kültürel manzarasını tamamen , ada sahiplerinin ise ingilizlere bakışını ebediyen değiştirmiştir. kıtlığın sebebi halkın temel gıdası olan pateteslere bulaşan phytophthora infestans mantarıdır. bu mantar türü ilk sene ülkedeki patatesin %40'ını, sonraki sene tamamını yok etmiş ve ada kktılıkla boğuşmak zorunda kalmıştır. osmanlı padişahı abdülmecid 1847 yılında yardımda bulunmaya karar vermiştir. padişahın irlanda halkı için 5.000£ yardımda bulunmak istediği ingiliz hükûmetine bildirilmiş, fakat bu yardım isteği kraliçe victoria'nın dahi kendi vatandaşlarına ancak 2.000£ yardımda bulunduğu gerekçesiyle geri çevrilmiştir. yapılmak istenen yardımın 1.000£'e düşürülmesini rica eden ingilizlerin bu isteğini kabul eden padişah 4.000£ değerinde buğdayı da gemilerle irlanda'ya göndermiştir. irlanda halkı bu eşine az rastlanır bonkörlük girişimini asla unutmadı ve bunun sonucunda bayrağımızdaki sembolleri, kurban olduğum yıldızımızı ve hilalimizi bazı bölgelerinin sembolü haline getirdiler. hatta futbol takımını armalarına da türk sembollerini yansıttılar.

drogheda united fc bunlardan biri
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu da kırmızı formaları.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gel de sevme bu insanları şimdi.
devamını gör...

vize haftasında sağ kol damardan aldığımız kahve ya da papatya çaylarından daha ferahlatıcı ve iyi gelen bir şey varsa o da yayıncı ve yazarımız sevgili marikakinin huzur verici sesi ve programıdır.

bana yunan müziğini sevdiren güzel insan, iyi ki varsın. 1 haftalık zorunlu ara müsebbibiyle özlemiştik, pek iyi geldi şimdi bu. ayrıca seçilen konsept de tam benlik ya hu. gördüğüm an hehehehe kaptanlarınmerdumu huzur kadın sana özel yayın yapıyormuş bak, dedim*.

o zaman huzur, o zaman marikaki, o zaman pameee!
devamını gör...

gözü açılırsa senin gözünü oyar dediğim başlık.
devamını gör...

sabahın bir körü yarı uykulu halimizle tıklım tıklım dolu dolmuşa bindik arkadaşımla, elimde bir şemsiye var ve bozuk. kimsenin bir tarafına girmesin diye sıkı sıkı tutuyorum, ıslak değil, hiç kullanmadık. kadının biri, üstünü ıslattığımı iddia etti kaba bir dille hem de. kısa sürede dolmuşta kaos ortamı oluştu falan biz gençler saygısız olduk, şoför sessizlik rica ediyor. arkadaşım kadın laf yetiştirmeye çalışıyor ve ben dolmuşta çalan şarkının sözlerine odaklanmışım eski sevgilimi falan düşünüyorum. deli miyim ben şimdi sırası mı falan diye düşünürken kadın beni baştan ayağa süzdü, süzdü... saça başa bak sürtük galiba dedi. travmam oldu resmen yeni tanıdığım herkese sence ben sürtük gibi mi görünüyorum diye soruyordum. ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi.
devamını gör...

cinayet, hırsızlık gibi konuları işleyen ve genellikle sürükleyici ve karmaşık olan roman türüdür.

eğer ilk defa polisiye okuyacaksanız agatha christie'nin ''on küçük zenci'' romanını tavsiye edebilirim.

türk yazarlardan da ahmet ümit'in kitapları tavsiyemdir.
devamını gör...

ne zaman küçük bir ıslak mendil paketi açsam, ilkokuldaki beslenme çantamdaki annemin yaptığı sandeviçin kokusunu alırım. her yemekten sonra o beslenme çantasından ıslak mendil çıkardı ve domates peynir kokusu eşliğinde ellerimi silerken sanırım zihnimde sandeviçimle özdeşleşen bir koku kalmış. bu sabah bunu hatırladım.
devamını gör...

dağda keçilerini otlatan bir çoban, öğlen bir ağacın altında uyuyakalmış. uyandığında keçileri otlakta bulamamış. çoban, her yeri aramış ama keçileri bir türlü bulamamış. kendi kendine: " ben şimdi ne yapacağım, keçilerin sahibine ne diyeceğim, beni öldürür, nerde bu keçiler, bulamazsam ne yaparım" diye konuşuyormuş. önüne gelene "keçileri kaçırdım, ne yapacağım ben" diyormuş. çobanın halini gören köylüler de keçileri aramaya başlamış.

çobanın keçileri ise bir mağaraya girmiş su içip serinledikten sonra çobanın onları otlattığı yere geri dönüp otlamaya başlamışlar. köylüler sürüyü yerinde görünce şaşırmış, saymışlar keçilerin hepsi de tam. ortada bir sorun olmadığını gören köylüler, çobanın aklını oynattığını düşünmüşler. işte bu deyimin çıkış noktası da bu olaydır.
devamını gör...

bu salt yönetimin sorumluluğunda olan bir durum değil. moderasyonun bu konularda hatalı adımları olabilir. bunu kabul ederim. lakin bunlar üzerine çözüm üretilmesi talep edildiğinde ziyadesiyle olumlu yaklaşım sergiliyorlar bu konuda haklarını yiyemem. bakın bu tarz başlıklar sözlük kurulduğu günden beri açılıyor. ve genelde bu başlıkları açan arkadaşların profillerini gezdiğinizde dişe dokunur herhangi bir tanım ya da başlık bulamıyorsunuz. yani bu başlıklar genel olarak, elini taşın altına sokmak istemeyen zevat tarafından açılıyor. (bu başlığı açan arkadaşı tenzih ederim zira onun profilini inceleyecek zamanım olmadı.) yani meselenin özü şu; talep var ama o talebe dair eylemsellik yok. evvela herkes kendi profilinin önünü temizleyecek. siz sadece şikayet ederseniz, kaliteli içerik üretmezseniz elbette sözlüğün seviyesi günden güne düşer. eleştirdiğiniz kadar içerik üretseniz, bu işler daha güzel olacak ama işte tembellik hakkını eleştirme hakkıyla birlikte kullanıyorsunuz ve bunun sözlük için olumlu hiçbir etkisinin olmadığı açık.

bilenler bilir. burada çözüme yönelik eleştirileri yapanların başında geliyorum. zira eleştirmezseniz iyiyi bulamazsınız. lakin ben bu eleştirileri yaparken bugüne kadar yan gelip yatmadım. kendime göre fırsat buldukça elimden geleni yaptım. yani içim rahat * yüce ülgen sağ olsun eleştirilerimizin altını doldurabiliyoruz.* milyonuncu kez, bu sözlük nasıl daha kaliteli hale getirilebilir konusunu konuşmanın artık sözlüğe faydası yok! çünkü insanlar o kadar konuşmadan, o kadar tespitten sonra aynı yolda gidiyorlarsa, sizin yapacağınız tek şey kaliteli içerik üreterek sözlüğü aşağı çekenlere cevap vermektir. bunun haricinde yapacağınız bir şey yok. bakın bundan iki ay önce sözlüğün tabiri caizse içinden geçen bir kitle vardı. artık yoklar. biz hala buradayız. şu anda da sözlüğün içinden geçen bir kitle var. ama onlarda bir süre sonra olmayacak, biz yine burada olacağız. çünkü kendi adıma söyleyeyim ben sözlük kullanıcısıyım. benim işim sözlükle. beni canım, cicim, tatlım. balım, kaymağım kısmı ilgilendirmiyor. bu kitleler de hiç merak etmeyin bir süre sonra ellerini ayaklarını sözlükten çeker, zira sözlük onlar için direkt iletişim fırsatını kurduklarında yok olan, ikinci plana düşen bir mecra haline geliyor. biz bunları daha önce de gördük. ha sonra yenileri gelir. onlar da yine istediklerini aldıklarında arazi olurlar.

yeri gelmişken süngerbob çorabı giyen yiğit'in temas ettiği kulüp mevzusu hakkında da bir kaç kelam edeyim ; aslında bu kulüp işleri bir nebze iyi oldu. millet geyiğini, sosyalleşme ihtiyacını sözlüğün ırzına geçmeden icra etmeye başladı. zaten akışın yavaşlamasından bunu anlıyorsunuz. bu kulüplerin açılması ile birlikte insanların sözlük kullanıcısı olup olmadığı da ortaya çıkıyor. bir turnusol oldu yani bu durum. gruplarda aktivitenin dibine vuran bir çok insanın sözlüğe iki satır yazı yazmaktan erindiğini görüyorsunuz. bu sebeple de, bu kulüp işleri sözlüğün sakinleşmesi anlamında etki icra etmiş oldu. ha eksileri yok mu? var tabi; sözlüğe içerik üretirken oralarda geyiğin dibine vurmaya başlayan yazarlar varsa bir tek bu durum sözlük için zararlı olur ama onun da çok önemli olduğunu düşünmüyorum.

evet sözlükten pek çok kaliteli yazar gitti ama onların mahlaslarını hepimiz bir kalemde sayabiliriz . çünkü zaten azdılar ve gidişleri göze battı. buna mukabil bahsettiğim beklentilerle sözlüğün içinden geçen yığınla insan da sözlükte yok artık. ki onların sayısı kaybettiğimiz değerli arkadaşlarımızın 10 15 katıdır. demem o ki, bu bir sirkülasyon. siz yazın, içerik üretin, okumak isteyenlere nefes olun. yıkama yağlama isteyenler kendi mecralarında takılsın, içerik üretirken onları çok da umursamayın, umurunuzda olması gereken şey yazdığınız şeyleri okuyacak insanlar olsun. bir kişi bile olsa, okumayı seven bir insana ulaşıyorsanız gerisi lafügüzaf... misal benim severek okuduğum yığınla yazar var hala bu mecrada. fırsat buldukça da hepsini okumaya devam ediyorum. siz okudukça, onlar okunduklarını bildikçe sıkıntı çıkmaz. ha derdiniz başka ve sürekli görünür olmaksa, o zaman sizi başka bir köşeye almak lazım. o köşe de pastane köşesi. canım, tatlım, ballı lokmam vesaire diyerek, altın günü düzenleyebilir, okunmadan beğeni toplayabilir ve mahlasınızdan söz ettirebilirsiniz. ama bütün bunlar matrix be cancağazım! hangi hapı yutacağınız sizin elinizde. tercihe bağlı yani...
devamını gör...

43 takipçisi olmasına rağmen nickaltında 1 tane bile tanım olmayan yazar.

(bkz: kafa sözlük'te yaşanan paranormal olaylar)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim