dünyadaki ilk romanı yazan , 10-11. yy'da japonya'da yaşamış bir kadındır.
adımurasaki shikibu'dur. tr.wikipedia.org/wiki/Muras...
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

gökhan duman tarafından yazılan, avrupa'daki gurbetçilerin anılarının yazıldığı bir kitap. okurken duygulanmamak elde değil, beni en etkileyeni ise şudur:
"12 işçi köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. bizim pansiyonun en yaşlısı muharrem abinin okuma yazması yoktu.

bir gün elinde mektupla geldi, ‘yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun bayram?’ dedi. bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. yenge yollamıştı... hem dinledi, hem ağladı.

birkaç gün sonra ‘bir de cevap yazalım bayram’ dedi. oturduk iki sayfa yazdık. gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı. iki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk. artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.

son mektupta muharrem abinin hanımı ‘sağ olsun bizim komşunun kızı gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş. meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı: ‘allah razı olsun bizim bayram da beni kırmıyor, hem okuyor hem yazıyor.’

işte her şey o günden sonra başladı. ben muharrem abiden habersiz mektubun sonuna ‘gülizar hanım yazınız pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce o da bana bir şeyler yazdı. o notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulmaya başladı.

tabii ne muharrem abi ne de yenge hanım bu durumdan haberdar. öyle öyle biz işi büyüttük. gülizar ailesinden çekindiği için kendi ismine mektup yazamıyordum. muharrem abinin mektubunun bir kısmını kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum. o da aynısını bana yapıyordu. yani onların gurbet mektupları bizim de aşk mektuplarımız olmuştu aynı zamanda.

çok vakit geçmeden konuyu muharrem abiye açtım. ‘ulan bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer ondanmış’ dedi, gülüştük. gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde evlendik çok şükür.

ama o mektupları bize vermediler. aşk mektuplarımız onlarda kaldı."
devamını gör...

sıradan çinko pille çalışmaz. entelektüel ve seçicidir. biraz da egoisttir ama olsun.
devamını gör...

oyuncak dünya adlı parçasını ilk dinlediğimde gitara başlamaya karar verdim ve bir akustik gitar sipariş ettim. işte böyle büyük bir adamdır kendisi.
şimdi ise parçalarını çalmayı en çok sevdiğim adamdır. mesele sadece iyi gitar çalmak değil, o sahneye çıktığında gitarı eline aldığında, onun içindeki ruh hepimizi sarmalıyor. huzur içinde uyu yavuz abi...
devamını gör...

hayvan mamaları
pedler
çocuk bezleri... aslında karşılama imkânı olmayan insanların herşeyi bedava olmalı .
devamını gör...

nicki aklıma freud'un '' eğer öpecek bir şeyiniz yoksa sigara içmeniz kaçınılmazdır.'' sözünü getiren yazarımızdır.
devamını gör...

edward hopper - gece kuşları
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

30 yaşındayım ve kafasını o kadar sevdim ki...!

vay be diyorum çoğu zaman; bu ülkede bir kadın olarak hayatta kalabilmiş ve ömrünün yarısını fena olmayacak şekilde bitirebilmişsin.

terk edilmeler, üzüntüler, sevinçler, kaybedişler de oldukça fazla heybemde. sırtımda değil, tekerlekli bir bavul içerisinde taşıyorum onları. şekillenmemdeki yardımlarından ayrı ayrı öpüyorum hepsini.

bir çınar gibi köklerimi daha derine; dallarımı sonsuz göğe açıyorum.

büyüyorum. yaşlanıyorum. aydınlanıyorum. anlıyorum. affediyorum.

hilkat garibesi gibi değil, aydınlık yüzlü bilgeler gibi...
devamını gör...

yeni bir teknolojik uygulama.
bir arkadaşım 'hadi yükle' diye öneride bulunduğu zaman anksiyetem tutuyor, elim ayağım titriyor. yanlış bir yere dokunmamak için sarf ettiğim çaba hep boşuna a dostlar.
bizim ikbal teyze gibi hissediyorum kendimi. içimde bir teknoloji katili var.*
devamını gör...

efsane.
devamını gör...

eğitimli kültürlü bir genç kız berdelle mardine gelin gider. burada aşiret veliahtı olan kocasıyla önce nefret sonra büyük bir aşk ilişkisi yaşar. bu süreçte bütün aile ilişkileri değişir. kız aslında kocasının ailesinin kızıdır erkek de eniştesi bildiği adamın eltisinin çocuğudur.
devamını gör...

ne kiliseye faydan var
ne de manastıra!
aslında süryanice olan bu deyim-serzeniş, arapça bir kalıpmış gibi düşünülür.
annem, tembelliğimden şikayet etmek istediği her an, bu kalıba sarılır. inanır mısınız, neredeyse her gün*.
devamını gör...

deli deli olma filminde mişka'nın piyano eşliğinde söylediği rus manisini anımsatan başlıktır.

bir sarmaşık olsaydım,
sıkıca tutunsaydım bir yere.
sökülüp atılmasaydım,
köklerimi salsaydım derinlere.

bir sarmaşık olsaydım,
dolasaydım gövdemi döne döne.
günlerce aynı yerde kalsaydım,
hareketsizlikten uyusaydım.

bense ayrık otuyum,
her çıktığı yerden sökülen.
sarmaşık olmak isteyip de;
basit bir ot bilinen.

bir ayrık otuyum,
kökü olmayan, sevilmeyen.
sarmaşık olmaya özenen
.
devamını gör...

bir anlık sinirle söylenen sözler.
devamını gör...

nikahlı eşine tecavüz ettiği iddiasıyla ilk kez,yeni türk ceza kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1 haziran 2005 tarihinden 3 yıl sonra, 2008 yılında, bir sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
antalya 3. ağır ceza mahkemesi’nin verdiği bu kararda, sanık h.a, tck’nın 102. maddesinin 5. fıkrasına göre, 10 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.
tabi sonradan tck 102/5 gereği ağırlaştırılmış hükmü fazla bulunmuştur. yargıtay hükümü oy birliği ile bozulmuştur. (5. fıkra bozulmuştur. 102. md. yerinde bir karar olarak bulunmuştur.)
tck 102- cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
102/5- suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis kararına hükmolunur.
devamını gör...

göreslenmek. görmek istemek. kavuşmak istemektir.
devamını gör...

bu hafta nasıl övsem de hakkını verebilsem diye düşünüp kelimelerimi kifayetsiz bir vaziyette kıskıvrak yakalamama sebep olan, pazar akşamlarımızın neşesi, vazgeçilmez yayını. içerdeyiz.
devamını gör...

24 saat tanım girsek yine yetmiyor.
zaman diye bir şey kalmadı sanki sözlükte iken.
devamını gör...

1872'de kurulan, türkiye'de ilk türkçe eğitim veren lise. fatih'te vefa semtinde tarihin tam ortasında yer alır. şehzadebaşı camii bahçesi ve bozdoğan kemeri'nin birleştiği yerde tarihi binalarıyla eğitim verir.

öğrencisi olunası liselerdendir. galatasaray, iel, kabataş, cağaloğlu gibi kafadaki liselere puanı yetmeyen zeki ama çalışmayanların(!)* ve çok çalışıp anca o seviye çıkanların karmasından oluşan ilginç kitlesi vardır. kız yurdu vardır, şehir dışından birçok öğrenci gelir. mezunları her yıl boza gününde bir araya gelir, boza ve leblebi yenir, yediden yetmişe bir kalabalığa şahit olunur. öğretmenleri kalitelidir ve öğrencileriyle ilişkileri çok iyidir. sadece bilgi vermez, kendini ve toplumu tanımayı öğretir. akp hükümetinin kaliteli liseleri yok etme vizyonuyla birlikte diğer iyi okullar gibi hocaları dağıtılmıştır.

şener şen, kemal sunal, hasan ali yücel, sabahattin zaim, mehmet akif ersoy, yahya kemal beyatlı, toktamış ateş, hüseyin cahit yalçın, gazanfer özcan, erol büyükburç müjdat gezen gibi kültür, sanat, sosyal bilim camiasından önemli isimler buradan mezundur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim