en korktuğum insan tipi dinin arkasına sığınıp dindar gözüktüğü halde her türlü pisliği yapan insandır.
devamını gör...

sosyal medya konusunda çok haklı olduklarını düşünüyorum.

resmen güzellik algıları değişti insanların, estetik sektörünün dahi bu derece patlamasının yegane sebebi bu.
devamını gör...

yanlış bir davranıştır, aradaki samimiyete göre mutlaka gecikmeden söylenmelidir. farketmediği hatası kim bilir nelere mâl oluyordur insanlar özeleştiri yapmaktan her ne kadar çekiniyor olsada birinin gelip onlara gerçekleri söylemesine ihtiyaç duyarlar,bunu yapan kişi bir bakıma ayna görevi görür. fakat gün gelir aynalar benliğini kendisine yansıttığı insan tarafından kırılır, dikkatli olmakta fayda var.
devamını gör...

çiftçilerin giderek fakirleşmesi ve bunun da üretimi engellediğini bilen, yerli üreticiyi destekleyen bilinçli bir vatandaştır sadece. üretenin aç, tüketicinin "fiyatlar cep yakıyor" dediği bir sisteme döndü senaryo. elbette herkes kazanmalı ama hakkı olanı, ama haddi olanı!
devamını gör...

okuyup emeğe saygı veren yazardır.
devamını gör...

işleyen demir pas tutmaz.
devamını gör...

ne diyem mahmut mu diyem?
devamını gör...

dünyada en çok antik kente sahip olan şehirdir. google maps'i açıp antalya'nın üstünde arama yerine antik kent yazarsanız siz de görebilirsiniz. tarihin her döneminde topraklarının verimli olması nedeniyle her bölgesi çok önemli bir şehirdi. antalya'da karadeniz çayı hariç türkiye'de olup yetişmeyen tek bir meyve veya sebze yoktur. tarımın ve turizmin başkentidir. yemek olarak tahinli tatlıları, köfte piyazı ve yanıksı dondurması meşhurdur. genelde yerlileri tarih boyunca sebze yemekleri tükettiği için geniş bir yemek kültürü oluşmamıştır. bunun nedenlerinden birisi de geniş bir yemek kültürü oluşması için bir çok kültürün harmanlanmasının gerekmesindendir. örneğin gaziantep, mardin gibi geniş bir yemek kültürüne sahip olan şehirlerde bir çok kültürden insan yaşar. örneğin doğu kültüründen, farslardan baharatlar gelmesi gibi. antalya'nın yerlileri ise yörüklerdir. bir kısmı hayvancılıkla uğraşır. mevsimlik göç ederler. şuan bunlar çok az kalmıştır zaten. bir kısmıysa tarih boyunca sadece tarımla ilgilenmiştir. çiğ köfte veya adana kebap diye bir şey bulmanın akıllarından bile geçmemesi gayet normaldir. genelde bu tarz yemekler ya kültür alışverişleriyle, bazen yokluk döneminde ya da zenginlik döneminde veya örneğin bir yemek bozulmasın diye onu baharatlarla ve tuzla korumaya çalışırken gibi nedenlerle çıkar. antalyalı köylüler ise sadece ineğini sağar, tarlasından sebzesini toplar, tavuklarına bakar. yani günlük yaşamını devam ettirir.

sıcak olmasından başka kimsenin kötü bir yorumda bulunamayacağı şehirdir. ama zaten doğudaki şehirler antalya'dan daha sıcaktır. antalya'nın kötü noktası nemdir. yazları alıştıktan sonra biraz daha katlanması kolay olsa da yine de gerçekten çok zordur. zaten tüm antalyalılar yazları antalyanın doğa harikası yaylalarına göç ederler.
devamını gör...

! おはようございます bir günaydın mesajı atamayacakmıyız japonca, bizim neyimiz eksik.
devamını gör...

ella fitzgerald ile birlikte summertime, cheek to cheek, dream a little dream of me gibi güzel şarkıları seslendiren sanatçıdır.
ayrıca bakınız la vie en rose.
devamını gör...

prime time saat 20.00-23.00 arasını kaplayan evlerde insanların en fazla tv seyrettikleri zaman dilimidir.

bu nedenle prime time’da yayınlanmasını istediğiniz reklamın maliyeti daha yüksek olacaktır. prime time’da genellikle diziler, filmler, reality şovlar, eğlence programları ve maçlar yayınlanır.

ama türkiye' de maşallah bu zaman dilimi tek bir dizi ile geçiştirilir. önce dizinin bir önceki bölümünün özeti verilir, sonra diziye geçilir, arada reklam verilirde verilir.

ayrıca;
(bkz: off-prime time)
(bkz: late prime time)
devamını gör...

papatya,yıldız,kare hep aynı şeyler telefonda konuşurken özelikle çizdiklerim, bazen de ev , ağaç çizerim.
devamını gör...

lucifer gitmedi demek, yan çardan devam ediyor.
devamını gör...

frida kahlo, marie curie gibi yüzlerce kadının okusa oturdukları yerleriyle gülecekleri başlık.
devamını gör...

merhaba ben guardian. öncelikle tüm üniversiteye başlayacak yazarlara ve okuyuculara başarılar diliyorum. direkt konuya geçelim. bana günde 3 5 kişi bu bilgisayar mühendisliği nedir diye sorular soruyor. yazmalı mıyım? dersler nasıl? geleceği var mı? nasıl başlayacam nasıl devam edeceğim? okuması ne kadar zor derslerin ağırlığı nasıl? gibi onlarca soru soruyorlar haklı olarak. insanlar ömürlerinin 4 yılını buna gömecekler sonuçta. bu sorulara dilim döndüğünce cevap vermek istedim. benden farklı düşünen arkadaşlar da fikirlerini belirtirlerse toplu bir bilgisayar mühendisliği nedir rehberi çıkarabiliriz. sonuçta tüm açılarıyla ele almaya kalkmak ve bunu yazarak anlatmak saatler sürebilir ve cidden o kadar zamanım bulunmamakta ne yazık ki.

ben kabaca nasıl bir bölüm olduğunu yazıldıktan girildikten sonra neler yapılması gerektiğinden bahsedeyim.

bilgisayar mühendisliği nedir kaç para ulan bu bilgisayar mühendisliği

bilgisayar mühendisleri yazılım ve donanım alanında yetkin olarak kendini yetiştiren ve seçtiği alana göre üniversitelerde aldığı bu temel eğitimle kendini her zaman bir ileriye taşımaya çalışan. ömrü boyunca öğrenmeye ve düşünmeye dayanıklı, disiplinli ve sosyal kişilere verilen isimdir.

ben bilgisayarları çok seviyorum bilgisayar mühendisliğini de sever miyim?

seveceğini düşünen insanlar için atalarımızın söylediği çok güzel bir söz var (bkz: davulun sesi uzaktan hoş gelir). bu ağır bir disiplin arkadaşlar ve unutmayın ki bir mühendislik bu işi yapıyorsanız bilgisayarları sevmeniz ne yazık ki yetmiyor. sürekli olarak öğrenmeniz, bildiklerinizi paylaşmanız ve öğrendiğiniz veyahut geliştirdiğiniz teorileri veya düşünceleri uygulamaya dökmeniz gerekiyor. felsefeci değiliz * biz sevgi içimizde de değil. bu mesleği her insan evladı öğrenebilir fakat disiplin, hırs ve zeka üçgeniyle öğrenme hızınız ve okulunuz bittikten sonra iş bulup bulamayacağınız belirleniyor. çocuk değilsiniz siz kendinize yalanlar söylemeyin ve kendinizi bu üç maddeye göre değerlendirip seçiminizi buna göre yapın.

oyun oynamayı sevenler sizlere sesleniyorum

verin unity'mi c# bana ben oyun yapacağım diyenler veya ben bir cs oynuyorum varya uff şimdi de bilgisayar yazacağım diyen ve ne yazık ki yazıp gelecek sene okulu bırakacak veya bize böyle olduğu söylenmedi diyenler. kendinize bu kötülüğü yapmayın oynadığınız oyunların bilgisayar mühendisliğini sevmenizle uzaktan yakından ilgisi yok. şu anda tai'de çalışan senelerce yurtiçinde yurtdışında akadeisyenlik yapmış ve akdeniz üniversitesine giderseniz tanışacağınız bir adam bana şunları söylemişti "guardian oyun oynayan oyunları seven insanlar bu işte büyük oranda başarısız oluyor bu türkiyesi, almanyası, amerikası, japonyası hepsi için geçerli." yani oyunları seviyor ve oyun geliştirmek istiyor olabilirsiniz cidden bu işe meraklı olabilirsiniz o zaman sizin için önerebileceğim bölüm budur. ha tabi istisnaların kaideleri bozmadığını da belirtmek isterim.

bölümü yazacam ben kafaya koydum kardeş peki şimdi ne yapayım

ya kararınızı verdiniz ve tercihlerinizi yaptınız. size bu bölüme giderken hiçbir şey bilmene gerek yok öğretiyorlar kolay la bir şeyi yok algoritma dersinin diyenler olacaktır. en gıcık olduğum tembelliği kendine hedef edinmiş minik sülüklerin sesleri çok daha fazla çıktığından dolayı size bunları söylüyorlar. inanmayın arkadaşım hiçbir şey bilmiyorsan ve bilgisayar mühendisliği yazdıysan senin için ömrün boyunca sürecek ve sürekli hızlanmanı gerektirecek bir maraton başlıyor. ilk olarak unutmaman gereken şey bu maratonu kabul etmen ve hayatını buna göre düzenlemeye başlaman. ilk tavsiyem "bir arkadaşla konuştuktan sonra farkettim ki çoğu öğrenci ingilizce bilmiyor." ingllizce öğreneceksin. bunun kem kümü yok ciddiyim ingilizce öğrenmezsen maratonu koşamazsın yönünü bulamazsın, ilk işin internetteki tonlarca açık kaynaktan ingilizce öğrenmeye başlaman ve senin gibi bir arkadaş bularak aranızda türkçe konuşmayı bırakmanız. türkçe sizi geçmişte bırakıyor ne yazık ki. google translate demeyin ağzınıza bir tane çakarım ciddi ciddi. eğer şimdiden tembelliğe başvuracaksanız hiç gelmeyin 4 seneniz boşa gider işsiz kalırsınız en azından ben size asla iş vermem. ingilizceyi biliyom kardeş ben benim dedem ingiliz kralıydı bizde inglizce native diyorsanız. github, w3school, stack overflow vb pek çok site var. udemyden kurs alabilirsiniz ama ben open source hastası biri olduğumdan dolayı youtube ve internetteki eğitimleri öneririm. bunlara girdiniz buldunuz ve hepsine kaydoldunuz şimdi ne mi yapacaksınız google nasıl kullanılır? onu öğreneceksiniz. nası ya ama biliyorsun demi sen yok kanka yüzde 90 ihtimalle tam olarak nasıl kullanıldığını bilmiyorsun. şu makaleyi okumanı öneririm bak buda google dock en çok kullandığım şeylerden biri ve google'nın güzel bir şekilde kullanıldığında verimliliğin ne kadar artabileceğini gösteren şeylerden biri. kardeş geç bunları biz bunları biliyoruz okeyde 11. parti bitti sal bizi de biraz daha ilerleyelim diyenleri görüyorum çıldırmış durumdalar. tamam size vereceğim tavsiyelere geleyim. şimdi kardeş ilk yapman gereken geliştirmekte olduğun projelerin sayılarını arttırmak, üniversite'de bulunan ve ortamı tatlı olan bir kulübe katılmak. tanıyabildiğiniz kadar insan tanıyıp çok samimi olmamaya bakın, size yardımcı olabilecek sizi ilerletebilecek bilmediğiniz şeyleri öğretecek adamlarla takılın ve en önemlisi hocalarınızı kafalamaya bakın. 3 tane okul değiştim ve okulun ilk haftasında yaptığım ilk şey bölüm başkanını veya o sene bize ders verecek olan bölüm hocasını kafalamak oluyor. o adamlar size göre aptal olabilir hatta kankalarınıza "fahri hocaya bak ben ondan çok biliyorum" diyorsunuzdur belki de ha büyük ihtimalle daha çok biliyorsunuzdur öyle biliyorum fakat bu adamlar akademisyen ve sektör adam aradığına bu insanlara geliyor ve siz üniversiteden çıktığınızda bu adamlar size referans mektubu yazabilecek adamlar. bunları aşağı yukarı yaptıktan sonra şu saçma sapan tekno-bla bla projeleri yarışmaları tübitak yarışmaları falan oluyor. bir ekip bul veya bir ekip kurup bu yarışmalara katılmaya bak. bu senin cv'nde en güzel gözükecek şeylerden biri oluyor. bilgisayar mühendisi senin de bildiğin üzere içine kapanık sadece robot gibi kod yazan insan olamaz. çok sosyal olmak ve çalışkan olmak hem daha kolay hem de daha kazançlıdır. insanlarla konuştuğunda seni yemezler sorduğun soruların ve belki de alamadığın cevapların sana zararı değil karı vardır. karşındaki yüksek mevkide bir adamsa akşam eve gidip karşılaştığı binlerce insana rağmen sen aklına geliyorsan ve bunu sağlamayı öğrendiysen bu işi başarmışsın demektir. hitabetin akıcı ve düzgün konuşmanın olması hayati bir önem taşır bunu unutma. daha üst seviyedeyim kardeş ben ben ne yapayım diyorsan bana tavsiye verebilirsin. ben daha üst seviye için hazırlanan biriyim sonuçta ve tecrübelerini benimle paylaşmak istiyorsan bana mesaj atta mutlu olayım.

iş imkanları neler bu sektörde çalışmak için illaha bilgisayar mı okumalıyım?

işte bu göreceli bir soru. benim tanıdığım en iyi siber güvenlikçiler bilgisayar mühendisliği fakültesinin yanından bile geçmemiş insanlar (red team için). fakat aynı zamanda bazı akıl hocalarım, arkadaşlarım ülkenin hatta ülkeyi bırakın dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun insanlar. bunun tam olarak bir cevabı ne yazık ki yok ve bu iş sizde bitiyor arkadaşlar. iş imkanları ise a101 kasiyerliğinden dünyanın en büyük teknoloji, lojistik, güvenlik şirketlerine varam hatta (bkz: gafam)'a dahi ulaşabileceğiniz büyük bir alan. kendinizi ne kadar ilerlettiğiniz ve ananızdan babanızdan gelen zekayı etkileyen şans faktörüne bağlı olarak değişir. yani bunu söylediğimden dolayı belki kızabilirsiniz fakat aranızdan gafam şirketlerinde çalışabilecek kişilerin çıkma olasılığı ne yazık ki çok düşük. neyse sayılar yalan söylemez sonuçta.

bilgisayara ihtiyacım var mı? benim külüstür emektar sarıkızım yeter mi?

bu soruyu bana soran bir iki kişi falan oldu. yani gittiğiniz üniversiteye göre değişkenlik gösterebilecek bir soru olsa bile sarıkızınız eğer bir dinazora dönüştüyse bir pc almanız sizin karınıza olur. öğrenme hızınızı arttırır. fakat size göre de değişir bir ara bilgisayarsız kaldığım dönemde bölüm başkanıyla konuşup okulda kalıyordum bilgisayar labında. yaptığım bazı projeler ve çalışmalar o bilgisayarsız kaldığım döneme ait.

pekala paranız var ne almalısınız benim tavsiyem gönlümün efendisi macbooklara ait. tuzlu olduysa hafif ama etkili bir şey bulmanızı tavsiye ederim çünkü bir süre sonra farkedeceğiniz şey kaplumbağa nasıl evini sırtında taşıyorsa sizde işinizi sırtınızda taşıyacaksınız.

hangi dili öğreneyim kardeş envai çeşit dil var

şimdi bazı arkadaşlar bana kızacak bu dediğimden dolayı ben cpp'ciyim yani bazılarınız portakalda vitaminken veya gta vice city falan oynarken ben cpp kodluyordum bu yüzden bana çok kızmazsanız iyi olur minik bir kalbim olduğundan dolayı üzülebiliyorum. python diyorum sebebi ise çok farklı. öğrenilmesinin kolay olması sözdiziminin anlaşılabilir olması ve flex olması yalanını size söylemeyeceğim bu yalan python ciddi manada öğrenebileceğiniz ileri seviyede en zor dillerden biri. fakat kurulumu ve başlangıcı kolay olduğundan aynı zamanda işin mantığını öğrenmenizin en başta yeterli olmasından dolayı python hiçbir şey bilmeyen ve maratona yeni başlayan biri için çok tatlı bir dil.


yazının sonuna geldim. atladığım aklıma gelmeyen pek çok soru ve farklı yaklaşımlar illaha vardır. bu alandaki büyüklerim fikirlerini ve düşüncelerini bizimle paylaşırlarsa sözlüğümüzün yazarlarına ve okuyucularına büyük katkılar sağlamış oluruz. bana vermek istedikleri tecrübeleri ve fikirleri varsa bana mesaj atmaları ve tavsiyelerini aktarmaları beni çok ama çok mutlu eder.

yeni başlayan ve aramıza katılacak arkadaşlar hepiniz aramıza hoşgeldiniz diyorum. hedeflerinize ve çalışmalarınıza sıkı sıkıya bağlanın ve en iyilerimizden olmaya çalışın. unutmayın ki bir gün iyi bir mühendis olursanız, muhteşem işler başarırsanız ve iyi yerlerde çalışıp müthiş start-uplar kurarsanız aynı zamanda uslu bir mühendis olursanız şirin guardian amcayi görebilirsiniz...
devamını gör...

çok var, hangi birini sayayım? *

- herhangi birinden soğuma hızım ışık hızıyla yarışır, tabii yaptıklarına göre.
- kolay sinirlenmem, sinirimi sertçe göstermem, kalp kırmam.
- hayatımın belirli dönemlerini yalnız geçirmek istemem. bunun sonucunda o dönem kimsenin bana ulaşamaması, ulaştıklarında aynı kalmamış olmam.
- kalabalık sevmemem.

genel olarak eeen kötü huylarım ve eeen sıkıcı huylarım bunlar. kendilerini göstermedikleri sürece gerçekten iyi insanım. iyilik görecelidir ama olsun.
devamını gör...

çok fazla maruz kaldığım durum ama son zamanlarda gereksiz konularda dinlemeyi kestim ve hep anlatan kişilerle arama mesafe koyunca çok daha mutlu oldum.

bu kişilerden bazıları dinlemeyi öğrendi bazıları benimle iletişimi kesti.
devamını gör...

2 durum var.

1_ "şu anki ekşi" gibi olmak isteniyorsa, yani goygoyun, komikliklerin çok daha fazla olduğu eğlenceli zaman geçirmelik bir forum sitesi.

2_ "ilk zamanlardaki ekşi" gibi olmak isteniyorsa, ki benim gibi artık ekşiyi bırakıp yeni yerler arayıp gelen birçokları gibi, başlık sahibine hak vermeli.

mesele herkese hitap eden, ortalama bir sözlük olmamalı.

çıta bize göre değil, biz sözlük çıtasına gelmeye çalışmalıyız.

yeni kurulduğu için, katılımcı sayısı adına biraz tolerans gösteriliyor elbette, ama nihai hedef şu anki ekşinin durumu olacaksa benim için hayal kırıklığı olur açıkçası.
devamını gör...

insanlar geçmişte yaşadığı şeyleri düşünüp, anıların içinde kaybolur. ve tekrardan yaşayabilmek için geçmişe özlem duyar. geçmişe geri gitmek ister. yu-yi, işte bu hatırladığımız anılardaki duyguları aynı yoğunlukta yaşama isteğidir.
devamını gör...

bazı yazarlar kamuflaj amaçlı demeye getirmiş. allah akıl fikir versin. asıl o siyah poşet olayı ifşa ediyor. vah vah.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim