insana umudunu kaybettiren şeyler
          herkes çevresindeki insanlardan bahsetmiş ama esas kötü olan insanın kendisinden umudunu kesecek noktaya gelmesidir. 
bazen gerçekten bu noktaya geldiğim oluyor. sonra unutup veya üstünü kapatıp devam ediyorum "bir şekilde" ama...
eninde sonunda bir tarafımda patlayacakmış gibi geliyor hep.
tanım: kişinin bakış açısına bağlı olarak hayatı zehir edebilen ve hatta bitirebilen şeylerdir.
  bazen gerçekten bu noktaya geldiğim oluyor. sonra unutup veya üstünü kapatıp devam ediyorum "bir şekilde" ama...
eninde sonunda bir tarafımda patlayacakmış gibi geliyor hep.
tanım: kişinin bakış açısına bağlı olarak hayatı zehir edebilen ve hatta bitirebilen şeylerdir.
devamını gör...
üç nokta kullanımının suyunun çıktığı an
          üç nokta duyarı da görmedik demezsiniz artık...
t: bana da bi bardak su
  t: bana da bi bardak su
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
          burada beni hiç kimsenin tanımamasıyla rahatça yazacağım.
2018 yılında mezun oldum. 2 ay sonra iş buldum. devam eden bir ilişkim vardı gayet güzel giden. hem iş, hem aşk, hem de sosyal hayatım güzeldi gayet.
2019'un haziran ayında bir çöküntüye girdim. o günden sonra gerçekten sevinememeye, mutlu hissedememeye başladım. zaten ilişki iyice kötüleşmişti derken ayrıldık. daha sonrası daha da kötü oldu. normalde sürekli neşe saçan, genelde mutlu, maddi ve manevi hiçbir problemi olmayan biriydim. ama 2019'un haziran ayında acayip bir çöküntü başladı.
2019 haziranda, ilk önce durgunluk geldi. mutsuz hissetmeye başladım. hiçbir şeye hevesim kalmadı. zaten kötü giden bir ilişkinin fişini çektim. daha sonra hayatıma başkası girdi. kendisi ilişkiden yeni çıktığımı bile bile başlamak istedi. onla da hiçbir zaman mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
2020'nin ocak ayında iş değiştirdim. ortam aşırı kasıntı, hiçkimsenin hiçkimseye güveni yok. tamamen yalan ve çıkar üzerine kurulmuş muhabbetler vardı. ilk şirketimdeki insanlar tam tersi samimi insanlardı. neyse. ben bu üstümdeki çöküntünün sebebini işyerine bağladım. aslında haziran ayında başlayan sıkıntıları farketmemiştim. geriye dönüp baktığımda farkediyorum o zaman başladığını.
işyerinde nerdeyse hep tek takıldım. yemeklere, partilere çağırdılar 1 2 kez gittim. hiç sarmadı. bütün yemeklere tek başıma çıkmaya başladım. ilk zamanlar tek başıma kalmak çok koysa da zamanla alıştım.
derken pandemi süreci başladı. evden çalışmaya geçtik. mart ayından bu yana evden çalışıyorum. benim için mükemmel fırsattı. hem 1.5 saat yol gitmeyeceğim hem de evdeyim. ama hayatımdaki olumlu her şeyi anında sönümleyip moralsizliğe devam ettim. içinden çıkmaya çalıştıkça daha da battım. şu an aralık ayındayız. iyiye giden hiçbir şey yok psikolojimde. neden bu haldeyim sorusunu çok sordum kendime. yanıtını bulamadım. araba aldım bu süreçte. hayalimdi. daha 2 sene olmadı işe gireli. büyük başarı kendi çapımda. ama ona bile adam akıllı sevinemedim. çok daha sosyal bir insanken yalnızlaşmaya başladım pandeminin de etkisiyle. telefonuma hiç bakma gereksinimi bile duymuyorum çoğu zaman.
bütün hevesimi, mutluluğumu kaybettim. sürekli geçecek geçecek dedikçe daha da arttı. mutlu olmaya çalışmamak doğru olan belki de. ama şu genç yaşlarımı böyle bok etmek de çok koyuyor. bu kadar uzun bir entry elbette okunmayacaktır. ama 1 kez durup nefes almak istedim.
  2018 yılında mezun oldum. 2 ay sonra iş buldum. devam eden bir ilişkim vardı gayet güzel giden. hem iş, hem aşk, hem de sosyal hayatım güzeldi gayet.
2019'un haziran ayında bir çöküntüye girdim. o günden sonra gerçekten sevinememeye, mutlu hissedememeye başladım. zaten ilişki iyice kötüleşmişti derken ayrıldık. daha sonrası daha da kötü oldu. normalde sürekli neşe saçan, genelde mutlu, maddi ve manevi hiçbir problemi olmayan biriydim. ama 2019'un haziran ayında acayip bir çöküntü başladı.
2019 haziranda, ilk önce durgunluk geldi. mutsuz hissetmeye başladım. hiçbir şeye hevesim kalmadı. zaten kötü giden bir ilişkinin fişini çektim. daha sonra hayatıma başkası girdi. kendisi ilişkiden yeni çıktığımı bile bile başlamak istedi. onla da hiçbir zaman mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
2020'nin ocak ayında iş değiştirdim. ortam aşırı kasıntı, hiçkimsenin hiçkimseye güveni yok. tamamen yalan ve çıkar üzerine kurulmuş muhabbetler vardı. ilk şirketimdeki insanlar tam tersi samimi insanlardı. neyse. ben bu üstümdeki çöküntünün sebebini işyerine bağladım. aslında haziran ayında başlayan sıkıntıları farketmemiştim. geriye dönüp baktığımda farkediyorum o zaman başladığını.
işyerinde nerdeyse hep tek takıldım. yemeklere, partilere çağırdılar 1 2 kez gittim. hiç sarmadı. bütün yemeklere tek başıma çıkmaya başladım. ilk zamanlar tek başıma kalmak çok koysa da zamanla alıştım.
derken pandemi süreci başladı. evden çalışmaya geçtik. mart ayından bu yana evden çalışıyorum. benim için mükemmel fırsattı. hem 1.5 saat yol gitmeyeceğim hem de evdeyim. ama hayatımdaki olumlu her şeyi anında sönümleyip moralsizliğe devam ettim. içinden çıkmaya çalıştıkça daha da battım. şu an aralık ayındayız. iyiye giden hiçbir şey yok psikolojimde. neden bu haldeyim sorusunu çok sordum kendime. yanıtını bulamadım. araba aldım bu süreçte. hayalimdi. daha 2 sene olmadı işe gireli. büyük başarı kendi çapımda. ama ona bile adam akıllı sevinemedim. çok daha sosyal bir insanken yalnızlaşmaya başladım pandeminin de etkisiyle. telefonuma hiç bakma gereksinimi bile duymuyorum çoğu zaman.
bütün hevesimi, mutluluğumu kaybettim. sürekli geçecek geçecek dedikçe daha da arttı. mutlu olmaya çalışmamak doğru olan belki de. ama şu genç yaşlarımı böyle bok etmek de çok koyuyor. bu kadar uzun bir entry elbette okunmayacaktır. ama 1 kez durup nefes almak istedim.
devamını gör...
aşırı saygılı insanlar
          sayıları o kadar az ki azınlık olduklarından diğerleri (ayılar) tarafından komik bulunan insanlardır.*
eski çalıştığım yerde 50–60 kadar taşeronumuz vardı. bu taşeronların patronlarından sadece 2 tanesi böyleydi, biri kibar, biri de çok kibardı.
çok kibar olan 75 yaşlarında tonton bir amcaydı (hatta dedem yaşında bile sayılabilir). bu patron amca o kadar kibardı ki benimle konuşurken bile asla ne ses tonunu ne de üslubunu değiştirmezdi. oğlu sayılabilecek yaştaki müdürümüzün yanına girerken bile ceketinin önünü iliklerdi. o kadar güzel konuşur ve davranırdı ki onunla konuşurken yanlış bir şey diyeceğim ya da yanlış bir şekilde davranıp kabalık edeceğim diye aklım çıkardı.
ama böyle kibar insanlar az olduğu için garipseyen, bu tavırlara alışık olmayan ve kendisine gülen, bu tavırlarıyla dalga geçen ayıların sayısı ise oldukça fazlaydı.
not: ayı diyerek teşbihte hata yapmamışımdır umarım. varsa bir hata gerçek ayılardan özür dilerim.
  eski çalıştığım yerde 50–60 kadar taşeronumuz vardı. bu taşeronların patronlarından sadece 2 tanesi böyleydi, biri kibar, biri de çok kibardı.
çok kibar olan 75 yaşlarında tonton bir amcaydı (hatta dedem yaşında bile sayılabilir). bu patron amca o kadar kibardı ki benimle konuşurken bile asla ne ses tonunu ne de üslubunu değiştirmezdi. oğlu sayılabilecek yaştaki müdürümüzün yanına girerken bile ceketinin önünü iliklerdi. o kadar güzel konuşur ve davranırdı ki onunla konuşurken yanlış bir şey diyeceğim ya da yanlış bir şekilde davranıp kabalık edeceğim diye aklım çıkardı.
ama böyle kibar insanlar az olduğu için garipseyen, bu tavırlara alışık olmayan ve kendisine gülen, bu tavırlarıyla dalga geçen ayıların sayısı ise oldukça fazlaydı.
not: ayı diyerek teşbihte hata yapmamışımdır umarım. varsa bir hata gerçek ayılardan özür dilerim.
devamını gör...
günaydın sözlük
          günaydın, sözlüğün güzel insanları. gününüzün güzel geçmesi dileğiyle.
      
  devamını gör...
kibar feyzo
          türk sinema tarihinin en iyi filmlerinden biridir zannımca.
ihsan yüce, senaryoyu yazarken osman şahin’in fareler isimli öyküsünden esinlenmiştir. ancak arzu film toplantılarında yapılan görüşmeler neticesinde filmin komedi tarzında çekilmesine karar verilmiş ve fareler isimli öykü, ihsan yüce tarafından yeniden yorumlanmıştır.
meşhur umumi tuvalet sahnesi, sırrı elitaş’ın ihsan abiye anlattığı bir fıkra ile osman şahin’in anlattığı bir hikayeden çıkmıştır. orijinal halinde ağa; “ulan er pokunun üzerine kancık poku olur?” diye sormaktadır.
gerek kibar feyzo gerekse ihsan yüce’nin diğer filmleri ile ilgili renkli anektodları okumak için gül gibi zabıta dururken kızını çöpçüye veren adam kitabını okuyabilirsiniz.
  ihsan yüce, senaryoyu yazarken osman şahin’in fareler isimli öyküsünden esinlenmiştir. ancak arzu film toplantılarında yapılan görüşmeler neticesinde filmin komedi tarzında çekilmesine karar verilmiş ve fareler isimli öykü, ihsan yüce tarafından yeniden yorumlanmıştır.
meşhur umumi tuvalet sahnesi, sırrı elitaş’ın ihsan abiye anlattığı bir fıkra ile osman şahin’in anlattığı bir hikayeden çıkmıştır. orijinal halinde ağa; “ulan er pokunun üzerine kancık poku olur?” diye sormaktadır.
gerek kibar feyzo gerekse ihsan yüce’nin diğer filmleri ile ilgili renkli anektodları okumak için gül gibi zabıta dururken kızını çöpçüye veren adam kitabını okuyabilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının olabileceği renk
          gökkuşağının son rengi olan mor olurdum. bu doğa harikası rengin elde edilmesi tarihte ilk kez fenikeliler tarafından deniz salyangozları kullanılarak gerçekleşiyor. ayrıca mor, güneş gördüğünde parlaklığına parlaklık katar. ufak bir nezaket gördüğümde karşımdakine çok daha nazik ve düşünceli davranmam gibi. 
kim taehyung'a göre mor'un anlamı ise ''uzun süre boyunca birbirini sevmek ve birbirine güvenmek''tir.
  kim taehyung'a göre mor'un anlamı ise ''uzun süre boyunca birbirini sevmek ve birbirine güvenmek''tir.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
          uzun zamandır beklediğim ödeme geldi. ödemeni istemek borç istemekten zormuş gerçekten. kaç aydır kıvranıp duruyorum.
      
  devamını gör...
iç çamaşırı satarken sütyeni üstüne giyen pazarcı
          cinsiyet kalıplarını kırmış bir abimizdir.
      
  devamını gör...
irem yılmaz
          kafa sözlüğü onun sayesinde tanımış olduğum için ona çok teşekkür ederim öncelikle.gerçekten ailesi de kendi de o kadar tatlı insanlar ki izlemekten çok keyif alıyorum.attığı her videosunu izledim zaten ve çok bizden biri gibi hissettiriyo doğallıyla.eğer bunu görürsen/okursan senden ricam hep böyle iyi kötü her şeyini aynı doğallıkla yansıtman zaten çok başarılı olucaksın böyle devam et.
      
  devamını gör...
yüzüne kezzap dökülen kızın saldırganıyla evlenmesi
          artık başka bir şansı olmayacağını düşünmüş olabilir. hiç iyileşemeyeceği için ve psikolojik olarak yaşadığı travmalardan bu tercihi yapmış ya da empoze edilmiş oldugundan karar vermiş olabilir. üzüldüm.
      
  devamını gör...
gençliğe hitabenin sansürlenmesi
          olay balıkesir'in erdek ilçesinde gençlik ve spor ilçe müdürlüğü'nün düzenlediği 19 mayıs atatürk'ü anma ve gençlik ve spor bayramı kutlamasında yaşanmıştır. iyice farkına vardıkları için neyi sansürleyeceklerini şaşırdılar 
atatürk'ün gençliğe hitabesini okuyan genç, "iktidarı elinde bulunduranlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerinin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler" bölümünü sansürleyerek okumadı.
şaşıran var mı? hala…
buradan
  atatürk'ün gençliğe hitabesini okuyan genç, "iktidarı elinde bulunduranlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerinin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler" bölümünü sansürleyerek okumadı.
şaşıran var mı? hala…
buradan
devamını gör...
annelerin garip huyları
          sevmediğim ve umrumda olmayan kişilerin ne yaptığını anlatması.başkası olsa derisini yüzerim ama anne olunca akan sular duruyor.
      
  devamını gör...
sözlük dergisi
          bütün gün sözlükten çıkmayacağız anlaşılan*, öyle güzel bir haber.
      
  devamını gör...
lucifer (yazar)
          tanımlarını okuduğumda lan bir saniye dedim ve açtım müziği sonrasında içimi hüzün ve buhran kapladı. gittim markete aldım bir 100’lük. dedimki ben bu adamın tanımlarını böyle okuyamam açtım siri’yi ve oku kızım dedim. o da okudu sağ olsun. peki bu adamın tanımlarını okumak benden ne götürdü diyecek olursanız bir miktar para, huzur, mutluluk ve dertsiz başıma dert diyeceklerim bu kadar..
benim derdime ortak olmak isterseniz;
buradan ortak olabilirsiniz
  benim derdime ortak olmak isterseniz;
buradan ortak olabilirsiniz
devamını gör...
ca ceyli cala cula da cumburceyli cap cup
          bir çalıkuşu klasiği:
aslında ondan 2 sene önce kemal sunal'ın filminde duyuldu ama bildiğim kadarıyla bu iki filmden de çok daha eskiye dayanan bir mazisi var. arap harflerini öğrenmeleri için çocuklara öğretilen bir yöntemdi sanıyorum zamanında.
aklıma da hep bu karikatürü getirir:
 
      
  aslında ondan 2 sene önce kemal sunal'ın filminde duyuldu ama bildiğim kadarıyla bu iki filmden de çok daha eskiye dayanan bir mazisi var. arap harflerini öğrenmeleri için çocuklara öğretilen bir yöntemdi sanıyorum zamanında.
aklıma da hep bu karikatürü getirir:
 
      devamını gör...


